Evlerin en görünen ve göz alan yerlerini işgal ederdi o estetik saatler. En çok da çocuk günlerimizin Ramazan aylarında o saatlere ihtiyaç duyulurdu.
İftar saatinde kuru sıkı doldurulmuş top patlatılırdı. Bir de evler camiye yakınsa, minarenin ışığının yanması ve hocanın sesi beklenirdi.
Sahurda ışığı yanmayan
Bu görev daha çok yeni oruç tutmaya başlamış evin en küçüklerine düşerdi. Heyecanı en çok onlar yaşardı da ondan.
Ama sahurda eskinin Diyarbakır'ında kesinlikle davul çalma gibi bir alışkanlık yoktu.
Yine sahur topu patlatılırdı. Bir de işte o güzelim saatler sahur vaktine kurulurdu. Sahurda ışığı yanmayanlar da komşuluk hakkı gereği komşularca uyandırılırdı.
Davul kültürü yoktu
Bir Ramazanı daha bayramla birlikte geride bıraktık. Belki bu yazıyı hiç yazmayacaktım! Ama bayram günü davulcu kapıma dayanıp, gayet pişkin "abe ben davulcuyam, ramazan boyunca çaldım, para" deyince, artık bu yazıyı yazmanın gereklilik olduğuna kanaat getirdim.
Son birkaç yıldır adeta gürültü çıkarırcasına sahur davulları ile tanışmak durumunda kaldık. Bu davul alışkanlığı Diyarbakır kültüründe yok, acaba yanılıyor muyum diye yaşlı büyüklerimize sordum. Onlarda onayladılar.
Teneke davul oldu
Bundan on yıl kadar önce Diyarbakır dışından görevle gelen batılı memurlar kendi kültürlerindeki bu davul alışkanlığını, daha çok iç ofis semtinden başlayarak bütün şehre yayılmasını sağladılar.
Önce kendileri teneke çalıp gürültü yaratarak başladılar. Sonraki yıllarda davula dönüştü. Davul da davul olsa mübarek, yanmayacağım! En yüksek tempoda gürültü çıkarmak için çalınıyor sanki.
Hasbelkader evde küçük bebek ya da yaşlı ve hastası olanların o saatten sonra sabahı etmeleri eziyete dönüşüyor gibi !
Kapılara işaret
Bir de bu rahatsızlığı yarattıkları yetmezmiş gibi Hitler Almanya'sında Yahudilere yapılanlara benzer kapılara kırmızı işaret koyma alışkanlıkları var, davulcuların. Para vermiş, ya da vermemiş kabilinden...
Her türlü kirliliğin cidden sorgulandığı bir çağda teknolojinin en ileri araçlarıyla sahura kalkmanın mümkün olduğu bir dünyada böylesine ilkel ve gürültücü bir yöntem ve çağrıda ısrar etmenin mantığını anlamak gerçekten zor!
Kenti yönetenler bu soruna bir dahaki seneye daha bir yıl varken çözüm bulmak durumunda.(ŞD/NM)