Diyarbakır'da Jina Mahsa Amini anması: "Rojhelat'ta direnen kadınlara bin selam"
Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) ve Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, 13 Eylül 2022’de Jina Mahsa Amini'nin İran rejim güçleri tarafından katledilmesinin ikinci yıldönümü dolayısıyla Diyarbakır Adliyesi'nden Dağkapı Meydanı'na doğru yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüşe, kentte bulunan birçok kurum, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi, Barış Anneleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Serhat Eren’in yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Yürüyüşe katılanlar ellerinde, Amini ve 21 Ağustosta kaybolduktan sonra 8 Eylül’de katledilmiş halde bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın fotoğrafları ile “Koruma, aklama, yargıla”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Jina Mahsa Amini’den Narin’e katilleri biliyoruz” ve “Biz yazdık, biz uygulayacağız. 6284” yazılı dövizler taşıdı.
İlk aşamada yürüyüşe izin vermeyen polis, kadınları ablukaya aldı.
Kadınlar ablukaya zılgıt, alkış ve “Kadınlara değil, katilere barikat”, “Bijî berxwedana jinan”, “Jin, jiyan, azadî”, “Erkek vuruyor, devlet koruyor”, “Rojhilat’ta direnen kadınlara bin selam”, “Narin’in hesabı sorulacak” sloganlarıyla tepki gösterdi. Kadınların direnişiyle geri adım atmak zorunda kalan polisler, kadınların yürüyüşüne izin verdi.
Kadınların direnişiyle geri adım atmak zorunda kalan polisler, kadınların yürüyüşüne izin verdi.
Alkış, zılgıt ve sloganlarla Dağkapı Meydanı’na varan kadınlar, burada açıklama yaptı. Ortak açıklama metnini kadınlar adına DAKAP Sözcüsü Filiz Kaydu okudu.
Amini’nin cenazesinde Kürt kadınları başta olmak üzere toplumun “Jin, jiyan, azadî” şiarıyla İran’ın gerici rejimine karşı direniş sesini yükselttiğine dikkat çeken Kaydu, Amini’nin dünyanın dört bir yanına yayılan protestolarda bir sembol olduğunu ve “Jin, jiyan, azadî’ sloganının evrensel niteliğinin genişletildiğini vurguladı.
Kadınların, zorla taktırılan başörtülerini çıkararak, Kürtçe ve Farsça devrim şarkılarını haykırdığını sözlerine ekleyen Kaydu, “Tıpkı tarihsel öncülleri gibi, 45 yıldır sürdürdükleri kadın karşıtı rejim politikalarının da kadınların özgür düşünce, irade ve yaşam mücadelelerini hedeflediğini biliyoruz. Özgür kadın kimliğinin örgütlenmesinden duydukları korku her geçen gün büyüyor” şeklinde konuştu.
"Kadın direnişi karşısında yenilenler"
İstikrarını kadın bedeni üzerinden, yasaklardan ve şiddetten beslenerek sürdürmek isteyen İran rejiminin, kadınların haklarını gasp etmeye devam ederken, idamlarla halkın vicdanını, eylemini ve iradesini kırmak istediğini söyleyen Kaydu, rejimin siyasetini ve politikasını bu temelde ördüğünü ifade etti.
Kaydu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biliyoruz ki; Molla rejimi Ortadoğu’ya uzanan karanlığın yalnızca bir parçasıdır. Afganistan’da Taliban’ın şiddetine maruz kalan kadınlar, İsrail Hamas savaşında katledilen kadınlar, Türkiye’de militarizmle, savaş politikaları ile katledilen Kürt kadınlar aynı zihniyetin, kadın karşıtı dünya rejiminin, şiddet cenderesinden geçirilmişlerdir. Ancak unutulmamalıdır ki; dinin erkek egemenliğinin aracı haline getirilmesiyle toplum üzerinde yaratılan baskı ve tahakküme karşı kadınlar, tarih boyunca itiraz etmiş, direnmişlerdir. Tarihi çarpıtmak, unutturmak isteyenler, Gonca Kuriş, Jina Emini, Ferhunde Melikzade ve daha nice kadının direnişi karşısında yenilenlerdir. Dünyayı dinci, aileci, kadın düşmanı DAİŞ ile karanlığında boğmak isteyenler, Rojava’daki kadın devrimi karşısında yenilenlerdir.”
"Narin günlerce bulunamadı"
Durdurulamayan kadın direnişinin en önemli gündeminin, kadına yönelik şiddetle mücadele olduğunu dile getiren Kaydu, bu kapsamda “hakikatin üzerini sis perdesiyle örtmeye çalıştıkları” Narin Güran davasını, kadınların davası görerek takip ettiklerini kaydetti.
Kaydu, “Bilinmelidir ki; Narin’in katledilişinin etkin soruşturulmaması, ailenin ve bulunduğu köyün devletle ve onun aparatı karanlık güçlerle ilişki ağı tüm kadınlar için mücadele sebebidir. Ülkenin her yerini mobeselerle donatan bu iktidar istihbaratı ile övünürken, Narin günlerce bulunamamıştır. Şüphelilere adeta haber gönderir gibi dosyadaki evraklar basına sızdırılmış, suçtan kurtulmaları için bütün hukuk kuralları çiğnenmiştir. Ancak toplumun, kadınların ısrarlı baskısı ile sümenaltı edilemeyen bu dava sonucunda, Narin’in cansız bedenine ulaşılmış olsa da ölümü aydınlatılmamıştır. Köyde bulunan mermiler, ailenin ilişkileri, köyün bahsedilen stratejik konumu kuşkuları arttırmaktadır. Bu ülkede kaybedilmenin ne demek olduğunu bilen Kürtler, hala kayıplarını ararken, çocukların kaybedilmek istenmesi aynı karanlığın hortlatılmak istenmesidir. Buna izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
"Katillerin peşindeyiz"
Kaydu, “Narinin katillerinin, katilleri koruyanların peşindeyiz. 2 yaşında tecavüze uğrayarak katledilen Sıla’nın katillerinin peşindeyiz. 23 Haziran’da öldürülen ve faili hala yakalanmayan Hilal Kar’ın, dün Amed’de katledilen Sudenaz’ın faillerinin peşindeyiz. Jina Amini’yi katledenlerin, Jına Amini’nin katledilmesini protesto edenleri idam edenlerin peşindeyiz. Katledilen tüm kadınların hesabını sormak için adaleti sağlamak için sokaklardayız” ifadelerini kullanarak, kadınları katledenlere ve bunların “kirli” ittifaklarına “dur” demek için sokaklarda olduklarını vurguladı.
Kaydu, son olarak “Gerici rejimleriniz karşısında kadın mücadelesi büyümeye devam ediyor. Kadın devrimimiz İran’dan Amed’e kadar yayılıyor. ‘Jin, jiyan, azadî’ sesleri tek avazdan yükseliyor” diyerek, direnmekte kararlı olduklarının mesajını verdi.
Açıklama, alkış ve sloganlarla sona erdi.
(ED/AD)