Diyarbakır Barosu, bugün bir basın açıklaması düzenleyerek 15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ve KHK’lar ile "temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, muhalif kesimlerine yönelik sindirme ve baskıyı amaçlayan anti demokratik uygulamalara" tepki gösterdi.
Açıklamada, darbe girişimi karşısındaki toplumsal bütünleşme, sosyal ve siyasal sorunların çözümü ve daha fazla demokrasi için büyük bir fırsat sunmasına rağmen siyasal iktidarın bu süreci fırsata çevirmek yerine daha ağır toplumsal sorunların oluşumuna zemin sunan uygulamalara başvurduğu belirtildi.
Seçimlerle göreve gelen yerel yöneticilerin tutuklanması ve kayyum atamalarının kabul edilemez olduğunu söyleyen avukatlar, “Sivil siyaset kanallarının kapatılmasının, TBMM’nin işlevsizleştirilmesinin, Kürt Meselesinin şiddet sarmalına itilmesinin, yerel yönetici ve siyasetçilerin tutuklanmasının, basın ve düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırıcı uygulamaların sorunları daha da büyütüp toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya sebebiyet vereceğini bir kez daha dile getirmek isteriz” dedi.
“Hukuk demokratik yaşamın var olması ve sürdürülebilir olmasının vazgeçilmez temel dayanağıdır” diyen Baro, taleplerini şöyle sıraladı:
* İlan edilen OHAL rejimi kapsamında çıkarılan KHK’ların Anayasaya aykırı, TBMM’nin işlevini ortadan kaldırıcı şekilde yasal değişikliklere sebebiyet veren uygulamalardan vazgeçilmesi,
* Avrupa Birliğine uyum süreci kapsamında çıkarılan yasal düzenlemelerin KHK’ler ile değiştirilerek 1990’lı yılları aratmayacak şekilde; müvekkil - avukat görüşmesinin kısıtlanması, görüşmenin kayda alınması, 30 güne kadar gözaltı uygulaması, 5 gün avukat ile görüş yasağı ve duruşmalarda avukat sınırlaması gibi adil yargılanma ve savunma hakkını kısıtlayıcı ve ortadan kaldırıcı uygulamalardan vazgeçilmesi,
* İfade ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırıcı gazete ve haber ajanslarının kapatılması, yetkililerinin tutuklanması şeklindeki uygulamalardan vazgeçilmesini ve bu kapsamda tutuklama ve gözaltı işlemlerine son verilmesi,
* Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimle işbaşına gelmiş yerel yöneticilerin yerlerine kayyum atanma tasarruflarından vazgeçilmesi,
* KHK’lar ile toplu ihraç uygulamalarının durdurulması, darbe girişimi ile bir bağlantısı olmayan ve açığa alınan yâda ihraç edilen kamu personellerinin görevlerine dönmelerinin sağlanması,
* Başlatılan soruşturmalar kapsamında seçilmiş yerel yöneticilerin kaçma yada delilleri yok etme koşulları olmadığı halde tutuklanma gibi ağır koruma tedbirine başvurulması yönündeki uygulamadan vazgeçilmesi,
* İletişim, haberleşme ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalardan özelikle hayatın her alanında büyük aksaklık ve hak ihlallerine sebebiyet veren internet kesintisi şeklindeki uygulamalardan vazgeçilmesi,
* Toplumun bu denli hassas olduğu bir süreçte idam cezasının tartışmalara açılmasını doğru bulmamakla, ülke imajına zarar verici suni gündemlerin toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlamayacağından bu tartışmalara son verilmesi. (ÇT)