Bankacı Erkan Yiğit, iletişim uzmanı Ali Güler, bakkal Serhat Duman, üniversite öğrencisi Sevgi Karahan ve tiyatro oyuncusu Orçun Cahit, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yılbaşı kutlamalarının yapılmaması çağrısıyla yayımladığı hutbeyi eleştirirken, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev, yetki ve sorumluluklarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söylediler.
"Diyanet, toplumsal ayrımcılık içeren mesajlardan kaçınmalı"
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı yılbaşı hutbesini "Türkiye'de yaşayan herkesin sosyal yaşamına müdahale" olarak değerlendiren bankacı Erkan Yiğit, "Milli ve manevi değerler gibi anlamlar katarak insanlara neyi yapacaklarını, neyi yapmayacaklarını önermek Diyanet'in işi değildir" dedi.
"Hutbeyi yayınladıktan sonra geri adım atan Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumsal ayrımcılık içeren açıklamalardan kaçınmalıdır" diyen Yiğit, devlete bağlı bir kurumun açıklamalarında özdenetim uygulaması gerektiğini söyledi.
"Müslüman olmayan vatandaşları yok saymak"
İletişim Uzmanı Ali Güler ise, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yılbaşı kutlamalarına karşı, 31 Aralık günü camilerde okunması için hazırladığı "Milli Değerlerimize Sahip Çıkalım" başlıklı hutbeyi "kastı aşan bir açıklama" olarak nitelendirdi.
Güler, "Diyanet'in kimlik sorununa dönüştürdüğü kutlamalara ilişkin hutbesi, bu ülkede Müslümanlar dışında yaşayanları yok saymak anlamı da taşır.Bu da Anayasayla bile çelişen antidemokratik bir yaklaşımdır. Farklı kültürlere ait geleneklerin yaşatılmasının ve sürdürülmesinin birer zenginlik olduğu unutulmamalıdır" diye konuştu.
"Yılbaşında Türkiye'deki birçok insan, bir yılın yorgunluğunu sevdikleriyle birlikte çıkarmak ve geleceğe umutlarını korumak için masum kutlamalar yapıyor" diyen Güler, sözlerini, "Buna başka anlamlar yüklemek yanlış. Bırakın herkes dilediği gibi eğlensin" diye sürdürdü.
"Hutbeye gerek yok, ekonomik güçlükler kutlamayı engelliyor"
Türkiye'de birçok insanın yaşadığı ekonomik güçlükler nedeniyle zaten yılbaşı kutlaması yapamadığını vurgulayan bakkal Serhat Duman, "Hutbeye gerek yok, ekonomisi görmüş vatandaşın kutlama yapacak bütçesi zaten yok. Diyanet'in hutbesindeki israfı yapabilecek kişi sayısı, parmakla gösterilecek kadar az. İnsanların sevdikleriyle biraraya gelip yemek yemesinin, tombala oynamasının, televizyon seyretmesinin milli değerlerle ilişkisini anlayamadım" diye konuştu.
"Yılbaşı kutlamaları deyince aklıma, tombala oynamak ve kestane pişirmek geliyor. Yılbaşında kurulan büyük sofraları, yapılan güzel yemekleri de unutmamak gerek" diyen üniversite öğrencisi Sevgi Karahan da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "yılbaşını kutlamayın" çağrısını "saçma" bulduğunu söyledi.
"Diyanet ayrımcılık yapmamalı"
Karahan, "İnsanların birbirlerine 'yeni yılda herşey gönlünce olsun' dileklerinde bulunması ve küçük hediyeler alması, gelecek yıla taşınan umudun göstergesidir" dedi.
Yılbaşı eğlencelerinin diğer günlerde yapılan eğlencelerden farkı bulunmadığını savunan Karahan, "İnsanların diğer günlerde yaptıkları eğlenceler milli ve manevi değerleri etkilemiyor da, yılbaşı eğlenceleri de etkiliyor?" diye sordu.
Karahan, "Bu açıklamayı radikal İslamcı kişi ve kurumlar yapmış olsa, anlayabilirim, ama Diyanet'in yapması, düşündürücü. Üç dine evsahipliği yapmakla övünenler, hoşgörüden bahsedenler, bunun ne büyük bir ayrımcılık olduğunu görmezden gelmemeli" dedi.
"Diyanet'in bütün uygulamalarına karşıyım"
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütün uygulamalarına karşı olduğunu söyleyen tiyatro oyuncusu Orçun Cahit ise, "Çağdaş bir içeriği olmayan dogmatik düşüncenin ürünü olan hutbelerle insanlar yönlendiriliyor" diye konuştu.
Cahit, "Yılbaşı kutlamalarından bile kendisine vazife çıkaran Diyanet İşleri Başkanlığı, engin bakış açısıyla kutlamaların, milli - manevi değerlerimize ve kimliğimize zarar vereceğini buyuruyor. Önyargı oluşturmaktan başka işlevi olmayan Diyanet, ne yazık ki, açıklamalarının arkasında da duramıyor. Denetimden yoksun bu tip kurumların bir an önce kapatılmasını istiyorum" diye konuştu. (BB)