Bianet'in sorularını yanıtlayan TCK Kadın Platformu'ndan Hülya Gülbahar "hiçbir şeyin önünü açmayan bir toplantının aksesuarı" olmak istemediklerini söylerken Amargi Kadın Dayanışma Kooperatifi'nden Fitnat Durmuşoğlu, görüşülecekse "kadın örgütlerinin belirlediği gündemle bir araya gelmek" gerektiğini vurguluyor.
Kırk Örük Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kooperatifi'nden Fatma Nevin Vargün ise bakanın açıklamada bulunan 56 kuruluş yerine konuyla doğrudan ilgisi olmayan kuruluşlara da çağrı çıkarmasının toplantıyı red etmelerinde rol oynadığını bildiriyor.
Olay nasıl gelişti
Çubukçu göreve geldiği günden bu yana kendisinin çeşitli konulardaki görüşlerini eleştiren kadın kuruluşlarıyla sert bir çatışmaya düştü. Kadın kuruluşlarının sözcülerini kendisine yönelik eleştirileri nedeniyle mahkemeye verdi.
Çubukçu geçtiğimiz hafta sonu Hürriyet Gazetesi'nde Emel Armutçu'yla yaptığı röportajda kadın hakları savunucularına yönelik suçlamalarını yineleyince 56 kadın kuruluşunun imzasını taşıyan bir mektupla protesto edilmişti.
Bakan Çubukçu bu protesto üzerine Türkiye'deki bütün kadın örgütlerini toplantıya çağırdı. Protesto mektubunu imzalayan kuruluşlardan Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği'ne (KA.DER) aracılığıyla iletilen çağrı 56 kadın kuruluşunca geri çevrildi.
Çubukçu adına Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) aracılığıyla yürütülen temaslardan sonra bakanı eleştiren kadın kuruluşları toplantının imaj tazelemek dışında bir anlamı olmayacağı gerekçesiyle toplantıya katılmazken; Cumhuriyet Kadınları Derneği, Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği, Ankara İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği, Türk Dünyası Kadınları Derneği, .Koza Yasam Derneği, KEDV, Anneler Derneği, Türkiye -Pakistan Kadınları Derneği, Turizmi Geliştirme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı, Hanımlar Eğitim ve Derneği, Bahçelievler Kadın Derneği , Tema, Soroptimistler, Sürekli Eğitim Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Türkiye Yardımseverler Derneği gibi dernekler Bakan Çubukçu'yla görüşmeye katıldılar.
Gülbahar: Aksesuar olmayacağız
TCK Kadın Platformu'ndan avukat Hülya Gülbahar kadın örgütlerinin toplantıya katılmamak konusundaki ortak tavrını şöyle gerekçelendiriyor: "Kalk, git, o kadar emek, para ve zaman harca, hiçbir şeyin önünü açmayan sıradan bir toplantının aksesuarı ol ve dön! Bu olmaz."
"Burada asıl önemli olan kadın örgütlerinin çok kısa sürede ortak bir refleks geliştirip, basın açıklaması yapmış olmasıdır" diyor Gülbahar bianet'e.
8 Mart'ın yaklaşırken kadın gündeminin çok yoğun olduğuna dikkat çeken Avukat Gülbahar, bakan Çubukçu'ya yönelik çıkışla bir sayfanın kapandığı kanısında: "Kadın hareketi tarihsel çıkışlarından birini daha başarıyla gerçekleştirdi. Yeni bir sayfa açılacaksa, bunu Çubukçu'nun açması gerekiyor.
"Bizim açık sayfalarımızda 8 Mart, Medeni Yasa Mal Rejimi, Yeni Soyadı Yasa Tasarısı, istihdam politikalarıyla ilgili Türkiye İşveren Sendikası Konfederasyonu'na (TİSK) karşı ilk ortak çıkışımız ve medyaya doğrudan müdahale girişimimiz Medya İzleme Grubumuz(MEDİZ) var."
Amargi: Diyalogu sürdürmek istiyoruz ama
Amargi Kadın Dayanışma Kooperatifi'nden Fitnat Durmuşoğlu, "Bakan Çubukçu, kadın örgütleriyle daha önceden diyalog kurmalıydı" diyor.
"Biz diyalogu sürdürmek istiyoruz. Kadın örgütlerinin belirlediği gündemle bir araya gelmekten kaçınmıyoruz."
Ancak Durmuşoğlu, Bakan Çubukçu'nun kadın örgütlerine randevu vermek istemesinin "Benim kadın örgütleriyle problemim yok" demek için yapılan bir düzenlemeden ileri gitmediği kanısında.
Kırk Örük'ten Vargün: Asıl tartışanlar çağrılmadı
Kırk Örük Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kooperatifi'nden Fatma Nevin Vargün ise, bakan Çubukçu'yu "ilgisi alakası olmayan kurumları davet etti" diyerek eleştiriyor: "Kadın kurumu olmak, her zaman kadın meselesini anlamak değil; kadın bakışına sahip olmak değildir."
"O bakanlık bizim mücadelemizle ilgili kuruldu" diye hatırlatıyor Vargün. "Diyalog içinde olmak, bizim kadar Çubukçu'yu da büyütecekti. Kota konusundaki duruşu, kadın hareketini görmemesi bizi incitiyor. Aradığı diyalogun gelişmesine engel oluyor."
Marmara Grubu'ndan Suver: Çubukçu, 'kota yoktur' dememiş
Bakan Çubukçu'yla toplantıya katılan kuruluşlardan Marmara Grubu Vakfı'nın "AB ve İnsan Hakları Komisyonu" Başkanı Müjgan Suver ise, kota ve Avrupa Birliği konularında kadın kuruluşları arasında da farklı düşüncelerin olduğunu; Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği'nden Birsen Alkan'ın bu doğrultuda düşüncelerini görüşmede aktardığını söyledi.
Suver, kadın örgütlerinin toplantıya gitmeme kararını havaalanında karşılaştığı avukat Nazan Moroğlu'ndan öğrendiğini söylerken "Ben her halükarda gidecektim. Avrasya Grubu olarak zaten randevu almıştım" dedi.
Suver, küserek dışarıda kalmaktansa, içeride olup diyalog geliştirmenin daha yerinde olduğunu söylerken "Bakan koltuğunda oturan bir kadındır. O koltuklar geçici. Bizim istediklerimiz kadar kendi parti programını da uygulamak zorunda" diyor.
Suver, imzacı kadın örgütlerinin "gitmeme" kararını öğrendikten sonra yaptığı hazırlığa bir iki konu daha eklediğini söylüyor.
Çubukçu: Bakanlık STK'sız, STK'lar bakanlıksız olamaz
Suver, Çubukçu'nun toplantıyı, "Şimdiye kadar bakanlığım ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), sivil toplum kuruluşları (STK) ile ortak çalışma yürütmüştür. Ne bakanlığım STK'sız; ne de STK'ların bakanlıksız bir çalışma yürütmesi söz konusu olmaz. Sizi dinlemek için bu toplantıyı düzenledim" sözleriyle açtığını belirtti.
İlk konuşmacının "kadın hakları değil, artık kadının insan hakları diyelim" önerisinin ardından söz aldığını belirten Suver, "Kota" konusuyla ilgili olarak da Bakan Çubukçu'ya kısa bir brifing verdiğini söyledi.
Suver'in verdiği bilgiye göre Çubukçu "Başka ülkenin anayasasında kota yoktur'" demediğini gönderdiği tekzibin yayınlanmadığını aktardı ve "Kadın dernekleriyle bir davam yoktur. Kadından sorumlu bir bakan, kadın dernekleriyle davalı olabilir mi? Ben de çok üzülüyorum" dedi.
Akçar: Bakan Çubukçu "yanlış anlaşıldım"dedi
Kadının Emeği Değerlendirme Vakfı'ndan (KEDV) Şengül Akçar da "Uygulamada nasıl bir işbirliği yapılabilir diye düzenlenmiş bir toplantıydı" diyerek özetliyor Çubukçu ile bir araya gelişlerini.
"60 kişi kadar vardık. Karar toplantısı değil iletişimi geliştirmek, diyalogu geliştirmek adına yapılmış bir toplantıydı. Son olaylarla ilgili olarak
doğrudan,açık iletişim ve diyalogun sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Medya üzerinden ya da tek tek kişiler üzerinden iletişim kurmayı doğru bulmuyorum. Bakan Medya üzerinden haberleşmeyi doğru bulmadığını söyledi."
Akçar, bakanın "kota" konusunda yanlış anlaşılmaktan yakındığını; yasaların uygulanma sürecini önemli bulduğunu söylediğini belirtiyor. Akçar, Çubukçu'nun, "Kota konusundaki görüşlerim teknik ayrıntıya girdiği için farklı yansıtıldı" dediğini söylüyor.
Çubukçu'ya yöneltilen sorular
Suver toplantıya katılan kuruluşların bakana yönelttikleri başlıca sorular arasında şunların yer aldığını aktardı:
* Bakanlığınız ve hükümetinizin kadın politikası var mı? Biz bilmiyoruz, duyurun. Bir kadın politikası yoksa bunun oluşturulması gerekli. AB müzakereleri başlıyor. Hala bir Ulusal Eylem Planı veremedik. Hazırlanan bu eylem planında Kadınla ilgili neler yapılacaktır?
* Kadını ilgilendiren konular yalnızca sizin bakanlığınızın yetki alanında değil. Tarımda çalışan kadın konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığıyla; çalışan kadınlarla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla koordinasyon var mı?
* Türkiye de çalışan nüfusun üçte biri kadın. Yüzde 60'sı da tarım işçisi. Bu kadınlar işsiz kalacak ve şehre göçecek. Bir sosyal dönüşüm programı var mı?
* Kadın istihdamı için ne yapılıyor? Kadının çalışması önünde kültür engeli var. Bu engeli kaldırmak için ne yapılıyor?
* Kadınların eğitim durumları ortada. Eğitim konusunda ne yapılıyor.
* Kadınlara dair istatistikler sağlıklı değil. Ne yapılıyor?(AD/EK)