*İşyerleri, sendikalar ve konfederasyonların tüm temsil ve karar alma seviyelerinde yüzde elli kadın kotası hedeflenmesi ve kadın temsilinin hiçbir şart altında kadın üye/çalışan oranının altına düşmemesini istiyoruz.
*TİS’te İstanbul Sözleşmesi’nin tanınmasını ve sendika ile işverenin, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı önleyici ve koruyucu tedbirler almak konusunda ortak taahhütte bulunmasını talep ediyoruz…
Talepler, DİSK’e bağlı GENEL-İŞ sendikasına üye, Kadıköy Belediyesi’nde çalışan işçi kadınlardan. Sayıları şimdilik 594.
Daha önce de erkeklerden oluşan yönetim kadroları ile yönetilen erkek egemen sendikada temsil edilmediklerine dikkat çekmek için “Mor Liste” hazırlayıp sendika yönetimine aday olan kadınlar, bu kez İstanbul Sözleşmesi’ni de odağa alıp TİS için taleplerini sıraladı.
İşçi Temsilcisi Ayşecan Ay, TİS hazırlık sürecinin detaylarını bianet’le paylaştı.
“Temel sorun eşitsizlik”
Ayşe Ay
Temsilci kadınlar olarak işçi kadınların sıkıntılarını dinlediklerini ve bildiklerini söyleyen Ay, asıl sorunlardan birinin temsilde eşitsizlik olduğunu ilk elden deneyimlediklerini belirtiyor:
“Öte yandan dünyada bundan mustarip ilk sendikalı kadınlar olmadığımıza emindik. TİS hazırlık sürecinde yol gösterici olması beklentisiyle yabancı literatürü taradık. Sendikada kadın temsili ve toplu iş sözleşmelerinde toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine yoğun bir çalışma yaptık."
Talepler yönetime bildirildi
“Daha sonra, meydana çıkan talepleri ulaşabildiğimiz işçi kadın arkadaşlarla tek tek görüştük, onaylarını ve görüşlerini aldık. Sonra da çalışmamızı toparlayarak sendika yönetimine ilettik. Şimdi beklemedeyiz.”
“Kendi kadın işçi olma tecrübemiz yol gösterici”
Ay, başta İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun olmak üzere, sendikada kadın temsili ve toplu iş sözleşmelerinde toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine yazılmış literatürü taradıklarını hatırlatıyor:
“Konuyla ilgili akademik makaleleri, araştırma raporlarını, ulusal ve uluslararası sözleşmeleri, kanunları inceledik, hukukçulardan görüş aldık. Bununla birlikte maddelerin belkemiğini, temsil ettiğimiz işçilerin deneyimleri oluşturuyor elbette. Kendi kadın işçi olma deneyimimiz de başlı başına yol gösterici oldu."
Maddeler…
Tasarladıkları TİS’e dair de bilgi veren Ay, maddeleri örnekleriyle açıklıyor:
“Mesela, personelin yararlanabileceği kreş hizmetinde indirim pazarlığı ediliyordu. Biz, İş Kanunu’nda hak olarak tanımlanan bir hizmet için pazarlık etmeyi reddediyoruz.
“Kanuna uyulmasının da ötesinde, çocuk bakımını kadının sorumluluğu olmaktan çıkarıp kreş hizmetini yalnızca kadın çalışan sayısına değil toplam çalışan sayısına endekslemek suretiyle mevcut kanunun iyileştirilmesini istediğimizi de not düşelim.
“Bunun dışında, eşi doğum yapan işçiye doğum yaptığı gün itibarıyla hâlihazırda 10 gün izin veriliyor, yönetimin hazırladığı ilk taslakta bu 14 güne çıkarılmıştı. Biz bu iznin ne kadarının doğumdan sonra, ne kadarının doğumdan önce kullanılacağının kararının işçiye ve eşine bırakılmasını, ayrıca izin süresinin 40 güne çıkarılmasını talep ettik. Önümüzde örnek olarak Şişli’nin TİS’i var. Bir de çocuk bakımının yalnızca kadının sorumluluğu olmadığı gerçeği.
“Yine doğumla ilgili olarak, hamile işçiler hamilelikleri süresince doktor kontrolüne gittikleri gün boyunca ücretli izinli sayılıyor ama bu haktan hiç kimse haberdar değil ve çoğu zaman yöneticinin inisiyatifine kalıyor.
“Bunu madde olarak koyduk ve erkek işçilerin de, eşlerinin belediye çalışanı olması koşulu aranmaksızın hamile eşlerinin doktor kontrolüne gitmesi gereken günlerde yarım gün ücretli izinli sayılması gerektiğini ekledik. Bunların hepsi belgelenebilir durumlar.
“Dış temizlik, park ve bahçeler gibi sahada çalışan kadın arkadaşlarımıza iş giysisi olarak erkek giysileri veriliyor ve bu, çalışırken çok büyük rahatsızlık yaratıyor. Bunun önüne geçilmesini sağlayacak bir madde ekledik.”
“Taleplerin ölçeğini büyüttük”
Önceki TİS’ten farklı talepleri de var:
“Ayda bir gün regl izni var ama bu artık zaten yaygınlaşan bir uygulama. Eşit işe eşit ücret maddesi var. Bu maddede liyakat ilkesine aykırı keyfî zam ve terfilerin önüne geçilmesi için işverenin; eğitim durumu, unvan, meslekî yetkinlik belgesi, iş tecrübesi ve benzeri nesnel ölçütleri dikkate aldığı, tüm çalışanların erişimine açık ve gerektikçe güncellenen ayrıntılı bir tablo hazırlamasını ve ücret belirlenimi ile değişikliklerini bu tabloya dayandırmasını istedik ve cinsiyet dahil hiçbir gerekçeyle ayrımcılık yapılamayacağını belirttik.
Bunların hepsi istihdamda toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin talepler. Fakat biz mevcut konjonktürden de hareketle bu taleplerin ölçeğini büyütmeye karar verdik…”
"Sözleşme tanınsın"
İstanbul Sözleşmesi’nin önemine dikkat çekiyor Ay, tanınmasını istiyor:
“Sendika ile işverenin, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı önleyici ve koruyucu tedbirler almak konusunda ortak taahhütte bulunmasını talep ediyoruz. Söz konusu şiddetin yalnızca cinsel taciz ve aile içi şiddete indirgenmemesini, “toplumsal cinsiyete dayalı şiddet” denilerek tüm türlerinin tanınmasını ve cezaya tabi kılınmasını istiyoruz. Bunu değerlendirmek üzere işyerinde kurulan disiplin kurulunun da mümkünse çoğunluğunun erkeklerden oluşmamasını istiyoruz! Bu yeni bir bilgi mesela mevcut TİS taslağı için… “
“Kadınlar için uzun vadede ve kalıcı olarak farklılık yaratacak talebimiz ise eşit temsil, yani kadın kotası uygulanması” diyen Ay hiçbir gerekçeyle kadın üye oranının altına düşmemesi gereken kadın temsili oranında hedefin yüzde elli olması gerektiğini söylüyor:
“Gerçek bir toplumsal cinsiyet eşitliğinin ancak eşit temsil yoluyla mümkün olduğuna inanıyoruz. Asıl farklılık, kadınları kadınların temsil etmesi olacak. Bu dönüşümün kaçınılmaz olduğunu dünyadaki örneklerinden biliyoruz.
"Hem itibarını ve güvenilirliğini, hem de üye sayısını ve sürdürülebilirliğini gözeten işçi sendikaları ve konfederasyonlar tüm temsil ve karar alma seviyelerinde kadın kotası getirmekten başka çözüm bulamamış, bulamıyorlar..”
"Sosyal demokrat belediyeden beklentimiz yüksek"
Ay'a göre "Devrimci bi sendika" için talepler radikal değil:
“Temsilciler olarak hazırladığımız son taslağın 25 Ağustos’ta sendikanın genel merkezine gitmesi bekleniyor. Oradan ne kadar sürede döner, ne şekilde döner, işverenle müzakere masasına ne zaman oturulur bilmiyoruz fakat devrimciliğiyle tarih yazmış bir konfederasyona bağlı bir sendikadan ve belediyecilik anlayışı toplumsal eşitlik üzerine kurulu sosyal demokrat bir belediyeden beklentimiz yüksek haliyle.
“Taleplerimiz radikal olmanın çok uzağında, fazlasıyla basit ve makul olmakla birlikte maalesef mevcut durumda ilerici sayılabilecek bu adımların ilerici, devrimci, eşitlikçi, özgürlükçü tüm sendikalar ve işverenler tarafından benimseneceği kanaatindeyiz. Aksi türlüsü pek akla yatkın değil ve açıklaması zor. Biz artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyoruz."
Türkiye'de cinsiyete göre sendikakaşma oranı
DİSK'in 7 kşilik yönetim kurulunda sadece bir kadın var. O da mücadele sonucu genel başkanlığa seçilen Arzu Çerkesoğlu.
Çatlak Zemin'den Nuran Gülenç'in 2018'de yayınlanan yazısındada kadın ve erkek sendikalaşma oranı şöyle ifade ediliyor:
"Türkiye'de sendikal örgütlenme kadın ve erkek işçiler için yıldan yıla artış gösterse de yine de yetersizdir. 2014 Ocak ayında yüzde 4,6 olan kadınların sendikalaşma oranı, 2018 Ocak ayında yüzde 8,1'e çıkmıştır.
"Ancak bu oran erkek işçilerin sendikalaşması ile kıyaslanamayacak kadar azdır. Erkek işçilerin sendikalaşma oranı ise yüzde 10,6'dan yüzde 13,5'e yükselmiştir. Kayıtdışı istihdamı da içine alarak yapılan yaptığımız hesaplamada kadın işçilerin gerçek sendikalaşma oranı yüzde 6'lara düşmektedir." (EMK)