Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) bugünkü görüşmelerinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a verdiği Kürt sorununa çözüm önerileri, temel yaklaşım, çatışmanın çözüm modeli ve Kürt sorununun çözüm modeli başlıklarını içeriyor.
DİSK, 1994'ten beri bu konuda aldığı Genel Kurul kararlarını da Atalay'a iletti.
"Bir Türkiye sorunu" olarak nitelediği Kürt sorununun ancak demokratikleşmeyle birlikte çözülebileceğini vurgulayan DİSK, bunun da yeni demokratik bir anayasa, iade ve örgütlenme özgürlüğünün genişletilmesiyle mümkün olacağını söylüyor:
"AKP iktidarının bu açılımla birlikte, 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamayan, kamu emekçilerinin toplu sözleşme ve grev haklarını tanıyan, sendikal hak ve özgürlükler konusunda adım atan ve demokratik tepkilere karşı tahammül gösteren bir tutum alması da gerekmektedir."
DİSK'in metinlerindeki bazı öneriler ve saptamalar şöyle.
Tartışmanın düzeyi: Acılara rağmen toplumun tüm kesimleri, Türkiye'nin toprak bütünlüğü içerisinde kardeşçe ve eşit bir şekilde bir arada yaşama iradelerini yıllardır açıkça ortaya koymuşlardır. Şimdi sıra siyasetçilerde, kimse bu sorunun çözümü tartışmalarını siyasi getiri için kullanmamalıdır. Bugün siyasi partiler arasında süren tartışmanın seviyesinden pek memnun değiliz. Hükümetin Kürt sorununun çözümünü tartışmaya açması önemlidir ancak AKP hükümeti kendi çözüm önerilerini henüz kamuoyu ile paylaşmamıştır.
Geri dönülmemeli: Bu yola bir kere girildi mi, geri dönülmemeli, tüm demokratikleşme çabaları kararlılıkla sürdürülmelidir. Artık çözüm için beklenecek zaman yok, aksine geç kalınmıştır. Gönül isterdi ki, bu çözüm adımları binlerce can kaybı olmadan, bütçeden milyarlarca dolar silahlanmaya harcanmadan önce atılmış olsun.
Kaynağı genel bütçeden ayırın: Çözüm için bölgenin kalkınması ve bölge halkının refahı çok önemli. Bölgenin kalkınmasına daha çok kaynak aktarılmalıdır ancak bu kaynak işsizlerin yaşamlarını sürdürmeleri için tek umutları olan İşsizlik Sigortası Fonu'ndan değil, genel bütçeden ayrılmalı.
Bölge halkını ucuz işgücü deposu olarak görmeyin: Bölge halkını ucuz işgücü deposu olarak gören çözümlere başvurulmamalı. Bölgesel asgari ücret uygulamasına yönelik çalışmalara son verilmeli. Tersine, asgari ücret insanlık onuruna yakışır bir seviyeye getirilmeli.
Sakin ve özgür tartışma ortamı: Adil bir çözüm için, en geniş toplumsal uzlaşmanın ve katılımın sağlandığı, yapıcı, sakin ve özgür bir tartışma ortamı yaratılmalı. Toplumsal gerilim tırmandırılmamalı, kamplaşma ve kutuplaşmaya yol açılmamalı. Kürt sorununun çözümüne yönelik adım atılması, Kürt-Türk kardeşliğini güçlendirecek, birlikte çalışan, üreten işçilerin ve tüm emekçilerin geleceğe daha çok umutla bakmasını sağlayacak.
Temel yaklaşımlar
Türkiye'nin toprak bütünlüğü içerisinde, kardeşçe ve eşit şekilde bir arada yaşama iradesi vazgeçilmez ilkemizdir.
Her alanda özgürlükleri, insan haklarını ve demokrasiyi geliştirecek yeni bir Anayasa hazırlanmalı. Toplumun çoğulcu yapısı anayasa, yasalar ve kurumlar nezdinde karşılığını bulmalı. Herkesin dilini, kültürünü, inancını özgürce yaşayabileceği "Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlığı" çözüm için temeldir.
Bölge'de başta sağlık ve belediyecilik olmak üzere çeşitli kamu hizmetleri verecek memurlar Kürtçe bilenler arasından seçilmeli.
Bu noktadan itibaren bir damla kan akıtılmasına ve gözyaşı dökülmesine tahammülümüz yoktur.
Af sürecinde, toplumsal hassasiyetler dikkate alınmalı, tüm toplumsal kesimlerin görüşü önemsenmeli ancak toplumu gerecek ve kutuplaştıracak tartışmalardan kaçınılmalı.
Yerinden yönetim ve katılımcı demokrasi uygulamalarının geliştirilmeli kendi hayatına dair konularda katılımcı demokrasinin de bir gereği olarak, söz sahibi olması sağlanmalı.
Eğitim kurumlarında Kürt dilinin kullanılması ve öğrenilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı.
Örgütlenme ve ifade özgürlüğü geliştirilmeli ve bu alanlardaki dil yasağı kaldırılmalı.
Koruculuk sistemi dağıtılmalı .
Toprak reformu gerçekleştirilmeli .
Bölgenin ekonomik kalkınması için bölgeye yönelik kamu yatırımları arttırılmalı.
Seçim barajı kaldırılmalı.
Çatışmanın çözüm modeli
Yüzü barışa dönük , silahların susmasını sağlayacak hiçbir yöntem reddedilmemeli. Kürt sorunu yeteri kadar belirgindir; demokratik, siyasi bir kararlılık ve toplumsal mutabakat bizce yeterli. Silahlar bir an önce susmalı.
Genel af çağrımız, talebimiz devam ediyor. Fakat sorun dağdan indirmekten ibaret değil; dönüşü sağlanan insanların topluma kazandırılmaları da gerekir. Politik, toplumsal ve ekonomik haklarından yararlanabilmeleri için gerekli yasal ve sosyal düzenlemeler yapılmalı.
Silahların susması ve ardından da barışın tesis edilmesi için bütün hassasiyetlere dikkat edilmeli. Belirli kişilere ilişkin kararlar ancak üzerinde büyük bir toplumsal uzlaşma sağlanırsa alınabilir. Zaman içerisinde bu konuda da uzlaşmaya varılabilir.
Bu şans iyi değerlendirilmediği, temelleri sağlam atılmadığında yeniden şiddet ortamının doğma riski de bulunuyor. Bu nedenle bu soruna siyasi malzeme olarak yaklaşılmamalı. Herkesin katılacağı ulusal bir çözüm aranmalı. Bu aşamada en tehlikeli şey "Denedik ama olmadı" düşüncesinin ortaya çıkma riskidir.
Kürt sorununun çözüm modeli
Her alanda özgürlükleri, insan haklarını ve demokrasiyi geliştirecek sivil ve demokratik bir anayasaya ihtiyaç vardır. DİSK olarak anayasa teklifimizi kamuoyuna sunduk. Toplumun çoğulcu yapısı anayasa, yasalar ve kurumlar nezdinde karşılığını bulmalıdır. Herkesin dilini, kültürünü, inancını özgürce yaşayabileceği "Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlığı" çözüm için temeldir.
Sorunun çözüm yollarının bütün boyutlarıyla sınırsızca tartışılmasını önleyen yasal ve idari engeller kaldırılmalıdır. İlk önemli adımlar bunlar olmalıdır.
Demokrasi bir bütündür. Biz en geniş hak ve özgürlükleri sadece Kürt kökenli yurttaşlar için değil; bu toprakların üzerinde yaşayan herkes için istiyoruz. Genel kapsam bu olmalıdır. Elbette ki Kürt yurttaşlarımızın demokratik, siyasal, kültürel haklarını kullanabilmeleri tartışma konusu bile yapılmamalı, toplumsal yaşamın doğal bir unsuru haline gelmelidir. Genel siyasi af dâhil, devletin sorunun demokratik çözümünde kararlılık göstermesi, bölge halkının eşit yurttaşlar olarak sosyal hizmetlerden, istihdam ve yatırım olanaklarından yararlanmasının sağlanması çözümün önünü açacaktır. Bir arada yaşama kültürünün sağlamlaşması, bölgesel eşitsizliklerin kamu eliyle giderilmesi için kararlı bir "bölgesel kalkınma planı" uygulanmasına; insanların kendi yaşamları ile ilgili kararları kendilerinin alabilmesinin önünü açan yerinden yönetim ilkesinin yaşam bulmasına da bağlıdır.
Doğu ve Güneydoğu'nun mevcut bölgesel eşitsizliğinin giderilmesi yönünde kamu kaynakları seferber edilmeli; ekonomik ve sosyal olarak geri bıraktırılmış ve çökmüş olan bölgenin yaşam koşulları düzeltilmeli; bölgenin iktisadi ve toplumsal sorunlarının çözümü için önlemler alınmalı, istihdam olanakları artırılmalıdır.
Toplumsal mutabakat yasak ve korkulara hitap eden "geri" noktalarda değil, süreci geliştirecek daha cesaretli ve ileri noktalarda sağlanmalı. Karşılıklı hassasiyetler elbette önemlidir ve dikkate alınmalıdır fakat bunun, süreci suistimal etmesine de olanak tanınmamalıdır.
Artık silahı temel alan politikalar iflas etmiştir. Bu, silah eldeyken konuşulan dilin de iflas ettiği anlamına gelir.
Çözüm içerideki dinamiklerdedir. Çözüm kendimizdedir. Halkı bu süreçten dışlayarak kalıcı bir çözüm üretmek olanaksızdır. Kimse bundan siyasi çıkar beklememelidir.
Toplumda barış olmadıkça demokrasiye, demokrasi olmadıkça barışa ulaşılamayacağı gerçeğinden hareket edilmelidir. Tabii ki toprak bütünlüğümüz ve cumhuriyetimizin temel nitelikleri, yani demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma ilkesi kesinlikle tartışma konusu yapılmamalıdır.
Herkesin kendisini Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit yurttaşı olarak görecek ve bu eşitliğin nimetlerinden ekonomik, sosyal, siyasal ve demokratik alanlarda adil olarak yararlanacak bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bu demokratik, barışçı kültürümüzü geliştirecektir. Demokratik kültürün en zayıf halkasını Kürt sorununun oluşturduğu düşünülürse, çözümün Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünü açacağı da bilinmelidir.
Böyle bir çözüm içerisinde herkesin, dilini, kültürünü özgürce öğrenebilmesi ve kullanabilmesi, geliştirmesi için bu olanakların sağlanması esastır.
Çatışmanın yarattığı toplum içi güvensizliğin, yabancılaşmanın ve önyargıların giderilmesi ve kültürlerarası gerginliklerin azaltılması, kültürlerarası alışveriş ve etkileşimin yaygınlaşması ve farklılıkları tanıma sürecinin gelişmesi doğrultusundaki girişimler desteklenmeli, geliştirilmeli ve eşit koşullarda bir arada yaşama kültürü toplumsal hayatın her alanında güçlendirilmelidir.
Son olarak eşitlikçi ve özgürlükçü bir Türkiye için, Kürt'üyle Türk'üyle, Çerkes'i, Gürcü'sü, Ermeni'si, yaşlısı, genci, kadını ve erkeğiyle bütün emekçiler ve böyle bir Türkiye'yi özleyen herkes, demokratik haklar ve özgürlükler mücadelesini, neoliberal saldırının yarattığı tahribata karşı sosyal haklar mücadelesiyle birleştirmek için gayret sarf etmelidir. (TK)