Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları (Dış İlişkiler Konseyi) Olağanüstü Toplantısı'ndan çıkan bildiriye ilişkin açıklama yaptı.
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, bildireye ilişkin, "Avrupa Birliği’nin göç ve güvenlik konularında ülkemizin karşı karşıya olduğu olağanüstü yükü ve harcadığı çabaları hala kavrayamadığını açıkça ortaya koymaktadır” denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bir ülkeyi göç konusunu siyasi bir amaçla kullanmakla itham etmek, yıllardır maruz kaldığımız ikiyüzlü yaklaşımın yeni bir göstergesidir. AB esasen bu bildiri ile kendisi bu konuyu siyasi bir malzeme haline getirmektedir
"AB’nin, uluslararası hukuk ve insan haklarını ihlal eden ve sınırına gelen masum insanlara her türlü eziyeti reva gören Yunanistan’a arka çıkarak kendi ilke ve değerleriyle çelişmesi ise ayrıca ibret vericidir. AB Dış İlişkiler Konseyi, kendi özgür iradeleriyle diğer güvenli ülkeler olan AB ülkelerinin sınırlarına gelen ve uluslararası koruma talep eden kişilere 'sığınmacı' dahi demekten imtina etmekte, bu şahıslar için ısrarla “göçmen” ifadesini kullanmaktadır. Kelime oyunlarıyla 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin ve AB mevzuatının gözardı edilmesi mümkün değildir.
"Yunanistan dahil, AB ülkeleri, uluslararası yükümlülüklerine riayet ederek sığınmacıların başvurularını almak zorundadır. Hal böyleyken Yunanistan, AB’nin de desteğini arkasına alıp, uluslararası hukuku ve AB hukukunu hiçe sayarak, sığınma başvurularını askıya aldığını açıklamıştır. AB, son açıklamasıyla, AB değerlerini bir kenara koyarak uluslararası hukukun ve AB hukukunun çiğnenmesine de göz yummaktadır.
"Yunanistan’ın sığınmacılara yönelik hukuk tanımaz muameleleri BM ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği dahil, çok sayıda uluslararası kuruluş ve sivil toplum kuruluşu tarafından da duyurulmuştur. AB’yi ve AB Kurumlarını, Avrupa ortak değerlerine saygı gösterilerek AB Kuruluş Anlaşması’na ve AB hukukuna uymaya çağırırız. AB, Türkiye’ye çağrı yapmak yerine önce verdiği sözleri tutmalı, 18 Mart Mutabakatı’nı bir bütün olarak kendisi uygulamalıdır."
Bildiride ne denildi?Hırvatistan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen AB Dışişleri Bakanları (Dış İlişkiler Konseyi) Olağanüstü Toplantısı'nda Suriye'deki son gelişmeler, Türkiye-Yunanistan sınırındaki sığınmacı hareketliliği ve AB'nin Türkiye ve Rusya ilişkileri ele alındı. AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısından çıkan ortak bildiride, Türkiye'nin kapıları açmasının AB ve Türkiye arasında 2016'da imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nın çiğnenmesi manasına geldiği belirtildi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Zagreb'deki olağanüstü toplantının ardından, Hırvatistan Dışişleri Bakanı Gordan Grlic Radman ile ortak bir basın toplantısı düzenledi. İdlib'deki çatışmalarla başlayan süreç ve göç krizi hakkında AB'nin görüşlerini Ankara'daki temasları sırasında hükümete aktardığını belirten Borrell, "Türkiye 4 milyon mülteci ile dünyada en fazla göçmen ağırlayan ülke. Üstelik 1 milyon kişi de sınırlarına dayanmış. Türkiye'nin yükünü anlamalıyız. Ama Yunanistan'daki durum, göçmenlerin durumu, Türkiye'nin bu konuda izlediği politika ile ilgili görüş ayrılıklarımız var. Toplantıda herkes bu tavrın kabul edilemez olduğunu açıkça ve yüksek sesle dile getirdi. Göçmenlerin, sınırın açık olduğu söylenerek, yasa dışı yollardan Avrupa'ya girmesi için kapıların açılması kabul edilemez" dedi. Borrell, "AB Komisyonu Başkanı, Yunanistan'da son derece önemli bir miktar açıkladı yardım olarak. Daha fazla ne yapabiliriz? Öncelikle sınırların açık olduğuna inanan göçmenlere bunun doğru olmadığını anlatmalıyız. İnsanlara "gidin sınırlar açık" denmemeli. Bu oyuna bir son verilmeli" karşılığını verdi. "Türkiye'nin AB'ye şantaj uyguladığı" yolundaki bir soruya da Josep Borrell, "Ben o kelimeyi kullanmamayı tercih ederim. Ama Türkiye'ye yapıcı ve olumlu bir işbirliği çağrısı yapmak isterim. Bu verilmesi gereken yapıcı mesajdır. Ateşkesten sonra, yapılması gereken sınırda durumun normalleştirilmesini sağlamaktır. Türkiye ve AB arasında çok sayıda problem var. Kıbrıs özel ekonomik alanında petrol arama çalışmaları, gümrük birliği, vize serbestisi gibi pek çok konu var. Bunların hepsiyle ilgili konuşmamız lazım. Ama Türkiye'nin de acı çektiğini anlamalıyız. 4 milyon göçmen var orada, dünyada başka bir ülkede bu kadar mülteci yok. Bunu anlamamız lazım. Ama önce sınırlarda durumu normalleştirmeliyiz, ardından da sorunları çözmek için çalışmalıyız" diye konuştu. |
(RT)