Gizli konser konsepti Sofar Sounds İstanbul, cumartesi gecesi üçüncü etkinliğini düzenledi, internet üzerinden yapılan çağrıya erken cevap veren 50’ye yakın şanslı dinleyici No Land, The Yarns, Stornoway ve Suli Breaks’in performanslarını ücretsiz dinledi.
İlk başladığı Aralık 2013’ten bu yana bianet adına izlediğim Sofar Sounds İstanbul konserleri, artık her ay heyecanla davetiyesini beklediğim bir olgu haline geldi.
“Sofar Sounds da neymiş?” diyenler eski yazıma göz atabilir, ama şu kadarını söylemekle yetineyim: Hiç tanımadığınız birinin evinde, hiç tanımadığınız onca insanla birlikte, şimdiye kadar belki de hiç adını bile duymadığınız (ama kesinlikle beğeneceğiniz) müzisyenleri dinlemek için günler öncesinden eposta atmanın, sabırsızca yanıt beklemenin ve sınırlı davetiyelerden birini kazanmanın verdiği keyfin benzeri yok.
Peki, bu ayki konserde neler oldu? Performanslara kısaca göz atalım.
Küçük oturma odasında senfoni
Sofar’cıları bekleyen ilk sürpriz grup No Land oldu. Doğrusu “grup” demeye pek dilim varmıyor, çünkü “orkestra” demem daha yerinde olur.
Bass - elektro gitar - davul klasik üçlüsünü, viyolonsel - trompet - keman üçlüsüyle ile harmanlayan No Land, solist Kamil Hajiyev’in “otantik” vokali, Azerice şarkı sözleri ve uzun senfonik sololarıyla aklıma kazındı.
No Land: Kamil Hajiyev, Sahand Lesani, Can Kalyoncu, Mehmet Akif Ersoy, Hazal Akkerman, Ünal Can Tüzüner ve Çağatay Vural.
Thierry Henry'e selam
The Yarns: Tom Hodgson, John McManus, Ed Posnett ve Rick Sowerby.
İlk konserden sonra 15 dakika verdik. Küçücük odaya tıkıştığımız için hepimiz nefessiz kalmıştık. Kendimizi hemen arka terasa attık.
Geri döndüğümüzde No Land’in yerinde oturan iki genç çocuk bulduk. Biz The Yarns’ı bekliyorduk ama onlar hala kalkmak bilmiyordu.
Sonra aniden bir tanesi (John McManus) İngiliz aksanıyla Türkçe konuşmaya başladı. Konuşmak ne kelime, tam bir hikaye anlatıcısı çıktı, bütün salonu gülmekten kırıp geçirdi.
Bize 2008 İngiltere Ekonomik Krizi’ni, İngiliz “arabeski”ni ve Thierry Henry’yi anlattı şarkılı hikayelerinde. John ve Tom sahneden ayrılırken ilgi o kadar büyüktü ki, insanlar “bis” yapacak sandım.
The Yarns gecenin “Seyirci Özel Ödülü’nü” kapıp gitmişti.
Oxford'lu bir Morrissey
Stornoway: Brian Briggs, Jonathan Ouin, Oli Steadman, Rob Steadman, Adam Briggs, Rahul Satija, Susie Attwood ve Tom Hodgson.
The Yarns hayranı Sofar’cılar lütfen darılmayın, ama “Konser Yazarı Özel Ödülü”nü Stornoway’e vermek zorundayım. Çünkü Stornoway grubu, kelimenin tam anlamıyla büyülü bir performans seyrettirdi.
Müzikal performansları geride bıraktığımız üç Sofar konserinde bile rastlamadığımız derecede kaliteliydi. (Bunda elbette grubun İstanbul IKSV’deki konseri için ekibe dahil olan ses teknisyeninin büyük etkisi vardı.) Bir anlığına da olsa kendimi oturma odasında değil de, Stornoway ile birlikte kayıt stüdyosunda hissetmekten alıkoyamadım.
Özellikle Farewell Appalachia’in “göğe yükselten” sözleri ve solist Brian Briggs’in Morrisey-vari vokali unutulmazdı.
Suli Breaks ve peçeli kız
Ve sıra gecenin kapanışına gelmişti. Rapci şair Suli Breaks, çok trajik bir olayı şimdiye kadar hiç alışık olmadığımız bir şekilde söyledi kulaklarımıza.
Suli Breaks, İnglitere’de peçe giydiği için dışlanan, ırkçı saldırıya uğrayan ve en sonunda tecavüz edilen kız kardeşinin hikayesini anlattı. Yalnızca 4 dakika sahnede kalan Suli Breaks, gider ayak belki de herkese içinde bulunduğumuz dünyanın ne kadar adaletsiz olduğunu tekrar hatırlattı.
Dışarıda bizi bekleyen
Sufi Breaks, hepimizi büyülü konserin ardından gerçeklere döndürmüştü. Zira Sofar Sounds İstanbul koordinatörleri, internet sansür yasasını protesto eden göstericilere polisin müdahale ettiğini ve Taksim Meydanı’nın gaz altında olduğunu haber verdi. Herkes telefonuna sarıldı.
İçeride Stornoway sukela, yarns sıcak, no land şahane, ortam on numaraydı #sofarist te. Dışarda ise bizi şiddet ve gaz bombaları bekliyordu.
— Yıldıray Kibar (@Sakallis) February 8, 2014
Eninde sonunda içeriden dışarıya çıkmak zorunda kaldık. Ve İstanbul'da bir cumartesi gecesi daha bütün şiddetiyle, bütün direnişiyle devam etti. (BM)
* Manşet fotoğrafı: Tunahan Bilgin
* Videolar: Barış Mumyakmaz