Türkiye dış politikasında 2022 yılında neler oldu? Yılın son günlerinde dönüp geriye baktığımızda neler görüyoruz, neler hatırlıyoruz?
Türkiye'nin dış politikada attığı adımlara baktığımızda özellikle Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgaliyle başlayan ve bugün hâla devam eden savaşın çoğu zaman dış politika gündemini de şekillendirdiğini görüyoruz.
İsveç ve Finlandiya ile NATO üyelik başvuruları bağlamında yoğunlaşan ve sıklaşan diplomatik ilişkiler - zaman zaman unutuyor olsak da - esasında savaşın beraberinde getirdiği gündem maddelerindendi.
Bunun yanı sıra, başta İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile atılan normalleşme adımları ve benzer adımları Mısır ve Suriye ile de atma çabaları bu yıl dış politikayı sıkça meşgul etti.
Tüm bunlar olurken kuzey Suriye'ye olası bir askeri operasyon ise Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin, bilhassa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeminden hiç düşmemiş gibiydi.
O halde gelin 2022 yılının şu son günlerinde son bir yıl içinde Türkiye dış politikasında neler yaşandığını birlikte hatırlayalım...
NATO üyeliği yolunda İsveç ve Finlandiya
Haziran ayındaki NATO zirvesi öncesi memorandum. (Foto: AA)
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin bir sonucu da özellikle Rusya ile yaklaşık bin 300 kilometrelik sınırı bulunan Finlandiya'nın ve bir diğer İskandinav ülkesi İsveç'in NATO üyeliğine başvurması oldu.
Fakat NATO'nun kuralları gereği bir ülkenin Atlantik İttifakı'na kabul edilebilmesi için NATO üyesi tüm ülkelerin onayı gerekiyordu. Türkiye hükümetinin ise özellikle İsveç'e yönelik "terörle ilgili" endişeleri vardı.
Nitekim Erdoğan da sık sık "Finlandiya ve İsveç'i NATO'ya sokmayacağız" minvalinde açıklamalar yaptı. İsveç ve Finlandiyalı hükümet yetkilileri ise bu esnada "Türkiye'nin endişelerini gidereceklerini" dile getiriyordu. NATO'ya göre de "Türkiye'nin güvenlik kaygıları giderilmeliydi."
Bu kaygı ve itirazları ortadan kaldırmak ve Türkiye'den gelebilecek olası bir vetoyu bertaraf etmek için İsveç ve Finlandiya, İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi öncesinde bir araya gelerek 28 Haziran'da Türkiye ile üçlü bir memoranduma imza attı.
Finlandiya ve İsveç - ya da aslında özellikle İsveç - bu memorandum kapsamında bir dizi adım atacaklarının taahhüdünü vermiş oldular.
Örneğin, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın da söylediği gibi "YPG'nin terör örgütü olarak kabul edilmesi ve Türkiye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması" Türkiye'nin taleplerindendi. Ve tabii bir de özellikte İsveç'te yaşayan Türkiyeli sığınmacı ve sürgünlerin iadesi...
İsveç bu esnada Türkiye'ye olan fiili silah ambargosunu kaldırmış olsa da İsveç yasaları gereği iade kararlarını Yüksek Mahkeme veriyor. Bu da son söz bakanlar kurulunda da olsa kurulun iadeler konusunda Yüksek Mahkeme kararına bağlı kalması gerektiği anlamına geliyor.
Yani, İsveç'te her ne kadar Sosyal Demokratların liderliğindeki koalisyon hükümeti bu süreçte yerini sağ koalisyon hükümetine bırakmış olsa da ve İsveç bu esnada Türkiye'de "örgüt üyeliğinden" hüküm giymiş olan Mahmut Tat'ı iade etmiş olsa da Türkiye'nin taleplerini gidermek için "ne kadar ileri gidilebilecekleri" konusunda yargının alacağı kararları beklemek gerekiyor.
Tıpkı Türkiye'nin iadesini istediği, fakat Yüksek Mahkeme'nin bu talebi reddettiği Bülent Keneş'in durumunda olduğu gibi...
Günün sonunda, bu süreçte diplomatik ilişkiler ne kadar yoğunlaşmış ve İsveç'in yeni hükümeti bu konuda ne kadar istekli olursa olsun Türkiye ve Macaristan'ın İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvurusunu ne zaman onaylayacağını zaman gösterecek gibi duruyor.
Suriye'ye olası operasyon ve Esad ile olası görüşme
2022 yılında Türkiye-Suriye ilişkilerini şekillendiren, birbirinden ayrı düşünemeyeceğimiz iki konu vardı: Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) kuzey Suriye'ye olası bir operasyonu ve yıllar içinde "kardeşim Esad"dan "Esed"e dönüşen Beşar Esad ile Erdoğan'ın görüşme ihtimali.
Erdoğan, uzunca bir süre sonra tekrar "güney sınırında 30 kilometrelik bir güvenli bölge" ve bu bağlamda kuzey Suriye'ye olası bir operasyon ihtimalinden bahsettiğinde takvimler 23 Mayıs'ı gösteriyordu. Cumhurbaşkanı, bu ihtimali 9 Haziran'da tekrar dile getirdi.
Fakat bu ihtimal ABD'den Rusya, İran ve Şam yönetimine, bölgedeki hiçbir siyasi aktör tarafından olumlu karşılanmadı.
Dahası, tüm bunlar olurken, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) kontrolündeki Afrin ilçesinde halk, art arda yapılan elektrik zamları ve 10 saate varan elektrik kesintileri karşısında bölgeye elektrik dağıtımı yapan Türkiyeli şirketi protesto ediyordu.
19 Temmuz'da İran'ın başkenti Tahran'da İran ve Rusya ile yapılan "Astana Formatında 7. Üçlü Zirve Toplantısı"ndan da "Suriye'nin toprak bütünlüğü" vurgusu çıkarken Erdoğan'ın dönüş yolunda ABD'ye bir çağrısı vardı: "ABD, Fırat'ın doğusunu terk etmeli." ABD'nin buna yanıtı ise daha önce verdiği yanıtlara benzerdi: "Suriye'deki mevcut ateşkes hatları korunmalı."
Takvimler Ağustos ayını gösterdiğinde kendimizi Suriye ile ilişkiler bağlamında başka bir olasılığı konuşurken bulduk.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Bağlantısızlar Toplantısı'nda, Belgrad'da ayaküstü Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile da kısa bir sohbeti" olduğunu açıkladıktan sonra "Muhalif Suriyelilerle rejim arasında barış"a destek olabilecekleri önerisini getirdiğini de söyledi.
Bu açıklama, bölgede Türkiye karşıtı protestoları beraberinde getirdi. Bu esnada Erdoğan - daha sonra da sık sık söyleyeceği gibi - Suriye'ye işaret ettiği açıklamalarında, "Diplomasiyi kesip atamazsınız" diyordu.
Türkiye'nin kuzey Suriye'ye olası askeri harekatına ilişkin tartışmalar bir süre sönümlense de 13 Kasım'da İstanbul Taksim'de yaşanan ve altı kişinin hayatını kaybettiği patlamanın ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve kuzey Suriye topraklarına yönelik hava saldırıları, Suriye'ye olası bir kara harekatı tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Erdoğan, bölgedeki YPG'ye yönelik açıklamalarında operasyonların "hava harekatıyla sınırlı kalmayacağını" söylerken, ABD, Rusya ve Şam yönetimi gibi pek çok aktör yine olası bir operasyona itiraz ediyor.
Zaxo saldırısının gölgesinde Irak ve IKBY ile ilişkiler
Zaxo saldırısı sonrası IKBY'deki protestolardan.
TSK'nin Nisan ayında "Pençe Kilit Operasyonu"nu başlattığı Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve Irak ile ilişkiler şüphesiz 20 Temmuz'da Zaxo'ya gerçekleştirilen ve dokuz sivilin hayatını kaybettiği bombardımanın ardından en gergin zamanlarından birini yaşadı.
Irak hükümeti Zaxo saldırısından Türkiye'yi sorumlu tutarken Türkiye PKK'yi suçladı, PKK ise Türkiye'ye işaret etti.
Bu esnada başta Arap Birliği, Almanya, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) olmak üzere pek çok ülke ve kurumdan inceleme çağrıları ve kınama açıklamaları geldi. Zaxo saldırısının ardından Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu ve askeri üssüne de saldırılar oldu.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Eylül ayında Kürt basınına verdiği bir demeçte şöyle diyecekti:
"Türkiye inisiyatif almadı, özür dilemedi, bu meseleyi göz ardı etti, ortak soruşturma için bile, sadece medyada birkaç açıklama yaptı fakat ortak soruşturma yürütebilmemiz için resmi bir yazı dahi göndermedi."
İlgili bianet haberleri: Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi medyasında Zaxo saldırısı Zaxo saldırısı dünya basınında: Kim, ne dedi? "Irak'taki çoğu parti, Türkiye'nin askeri üslerinden memnun değil" |
Yunanistan ve "Bir gece ansızın..."
Mart ayında Dolmabahçe'deki Erdoğan-Miçotakis görüşmesinden. (Foto: AA)
2022 yılı Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde bir dizi gerilime şahitlik etti.
Yunanistan'ın Türkiye'nin jetlerinin hava sahasına girdiğine ilişkin eleştirileri, Türkiye'nin Yunanistan'a getirdiği Ege adalarını silahlandırma suçlamaları, Ege'de Yunanistan'ın geri ittiği mültecilerin durumu, Yunanistan'ın Türkiye'nin ABD'den almak istediği F-16 savaş uçaklarının satışına itirazları ve Erdoğan'ın "Bir gece ansızın gelebiliriz" açıklamaları iki ülke arasında tansiyonu neredeyse hep yüksek tuttu.
Esasında Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in 13 Mart'ta İstanbul'da Erdoğan ile yaptığı görüşme, ilişkilerin yumuşadığı sinyali olarak yorumlanmıştı.
Ancak, özellikle Erdoğan'ın Eylül'de yaptığı "Ey Yunan tarihe bak. Çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur. İzmir'i unutma. Adaları işgal etmeniz bizi bağlamaz. Vakti zamanı geldiğinde gereğini yaparız. Bir gece ansızın gelebiliriz" açıklaması ve "Yunanistan ile ilgili şu hatırlatmayı yapmak istiyorum. Bizim muhatabımız değildir" sözleri, böyle bir normalleşme ve yakınlaşmadan halen çok uzakta olunduğunu gösterdi.
Bu esnada Türkiye halkına Türkçe seslenen Miçotakis, "Düşman değiliz, komşuyuz" derken, ABD'nin Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarından iki ülkeye "diyalog" ve "diplomatik çözüm" çağrıları geliyordu.
Son olarak, Erdoğan'ın 11 Aralık'ta Tayfun füzelerinin Yunanistan'ı "vurabileceğine" ilişkin sözleri Yunanistan'ın sert tepkisiyle karşılaştı: "Kuzey Kore tavırlarının NATO Atlantik İttifakı'nda yeri yok ve olmamalı."
İlgili bianet haberleri: Düşman değiliz diyoruz, sesimizi duyuyor musunuz? Türkiye ile ilişkilere Yunanistan'dan bir bakış: "Nasıl iyimser olabilirim ki?" |
Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan
Prag'daki Erdoğan-Paşinyan-Aliyev görüşmesinden. (Foto: AA)
Türkiye-Ermenistan ilişkileri, esasında 2022 yılında bir dizi normalleşme adımına sahne oldu. Kısaca hatırlamak gerekirse:
11 Ocak - Türkiye ve Ermenistan, ilişkilerin normalleşmesi kapsamında karşılıklı özel temsilci atadı. Eski Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç Türkiye'nin 'Ermenistan özel temsilcisi' olarak görevlendirildi.
14 Ocak - Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi için karşılıklı atanan özel temsilciler Kılıç ve Rubin Rubinyan, Rusya'nın başkenti Moskova'da bir araya geldi ve bir buçuk saatlik bir görüşme yaptı.
3 Şubat - Türkiye ile Ermenistan arasında uzun süre sonra ilk doğrudan uçuşla İstanbul-Erivan seferi yapıldı.
14 Haziran - Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Al Jazeera'ye verdiği demeçte, "Diplomatik ilişkiler kurabileceğimizi ve 30 yıldır kapalı olan Ermenistan-Türkiye sınırını açabileceğimizi umuyorum" dedi.
Öte yandan, tüm bu normalleşme adımlarını sekteye uğratacak bir şey olacaktı: 2. Dağlık Karabağ Savaşı'nın ardından Azerbaycan ve Ermenistan arasında varılan ateşkes 13 Eylül sabahı bozuldu. İki tarafta da asker ölümleri yaşanırken, ateşkes yeniden sağlananildi.
Takvimler 6 Ekim'i gösterdiğinde ise Erdoğan, Çekya'nın başkenti Prag'daki Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) toplantısının marjında Ermenistan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Paşinyan ile görüştü. Bunu, Türkiye ve Ermenistan liderlerinin 13 yılın ardından ilk görüşmesi izleyecekti.
İlgili bianet haberleri: Azerbaycan ile çatışmalar, Ermenistan'dan nasıl görünüyor? Ermenistan ile çatışmalara Azerbaycan'dan bir bakış "Barış anlaşmasının önündeki en büyük engel Karabağ'ın statüsü" |
İsrail ile normalleşme adımları hız kazandı
Mart ayında Türkiye'deki Herzoz-Erdoğan görüşmesinden. (Foto: AA)
Diplomatik ilişkilerin normalleşme rotasına girdiği bir diğer ülke ise İsrail'di. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelen "İsrail ile atılan adımlar, Filistin'e desteği azaltmayacak" minvalindeki açıklamaların da eşliğinde Türkiye ve İsrail arasında bir dizi diplomatik adım atıldı.
İsrail'de 1 Kasım'da yapılan genel seçimler sonrası kurulacak "İsrail'in en sağ hükümeti"nin bu açıdan bir şeyleri değiştirip değiştirmeyeceği bilinmezken, son bir yıl içinde ilişkilerde yaşanan gelişmeler şöyleydi:
9-10 Mart - İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine Türkiye'yi ziyaret etti.
25 Mayıs - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Filistin'i ziyaret ettikten bir gün sonra o dönem İsrail Dışişleri Bakanı olan Yair Lapid ile bir araya geldi. Çavuşoğlu'nun İsrail'e ziyareti, dönemin Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın 2007 yılındaki ziyaretinin ardından bir Türkiye dışişleri bakanının İsrail'e ilk ziyareti olma özelliği taşıyordu.
7 Temmuz - Türkiye ve İsrail arasında sivil havacılık anlaşması imzalandı. Bu ön anlaşma, İsrailli hava yolları şirketlerinin Türkiye'ye uçuşlarının yeniden başlamasını sağlama yolunda da bir adımdı.
17 Ağustos - İsrail ve Türkiye, karşılıklı büyükelçi ve başkonsolos atama kararı aldıklarını duyurdu.
20 Eylül - BM Genel Kurulu için ABD'de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Yair Lapid ile de bir araya geldi.
Erdoğan, daha önce en son Aralık 2008'de dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile Ankara'da bir araya gelmişti.
6 Ekim - Dışişleri Bakanlığı, 4 yılın ardından İsrail'e büyükelçi atadı. Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliğine, 2010-2014'te Kudüs Başkonsolosluğunu ve Ocak 2017-Mayıs 2021 tarihlerinde Yeni Delhi Büyükelçiliğini üstlenen Büyükelçi Şakir Özkan Torunlar atandı.
İlgili bianet haberleri: "İsrail'deki seçim sonuçları Türkiye ile normalleşmeyi etkilemeyecektir" |
Bir dizi normalleşme: BAE, Suudi Arabistan, Mısır
Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde. (Foto: AA)
Türkiye'nin 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine destek verdiğini iddia ettiği Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Türkiye'de öldürülmesi sonrası ilişkilerin askıya alındığı Suudi Arabistan, 2022 yılında normalleşme adımlarının atıldığı ülkelerdi.
Önce 19 Ocak'ta Türkiye ve BAE merkez bankaları arasında bir "ikili para takası" (swap) anlaşması imzalandı. Bunu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 14 Şubat'ta BAE'nin başkenti Abu Dabi'ye ziyareti izledi.
Erdoğan ve beraberindeki heyetin ziyareti sırasında Türkiye ile BAE arasında savunma sanayii, sağlık, iklim değişikliği, sanayi, teknoloji, kültür, tarım, ticaret, ekonomi, kara, deniz taşımacılığı, gençlik, afet yönetimi, meteoroloji, iletişim ve arşiv alanında 13 anlaşma imzalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 3 ay sonra, 17 Mayıs 2022'de, bu kez eski BAE Devlet Başkanı Şeyh Halife bin Zayid Al Nahyan'ın ölümü nedeniyle ülkeye bir taziye ziyareti yapacak ve Abu Dabi'de Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile görüşecekti.
İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler mayıs ve kasım aylarında dışişleri, milli savunma ve içişleri bakanlığı düzeyinde devam etti.
Erdoğan ve Veliaht Prens bin Selman Suudi Arabistan'da. (Foto: AA)
Suudi Arabistan'a baktığımızda ise Erdoğan'ın Suudi Arabistan ile uzun süre sonra ilk temasının Türkiye'nin Cemal Kaşıkçı davasını Suudi Arabistan'a devretmesinden sonra gerçekleştiğini ve Erdoğan'ın Cidde'de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el Suud ve Kaşıkçı davasının baş şüphelisi Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüştüğünü görüyoruz.
Erdoğan bu görüşmeyi ilişkilerde "yeni bir dönem" olarak tanımlarken Suudi basınına göre, "Erdoğan'ın ziyareti hem siyaset hem ticaret"ti.
Bu karşılıklı yakınlaşma adımlarını ise Türkiye'nin Kaşıkçı'nın öldürüldüğü Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda ulusal gün kutlaması izledi.
Erdoğan ve Sisi Katar'da. (Foto: AA)
Tüm bunlar olurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasım ayında 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılış törenine katılmak üzere gittiği Doha'da Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile bir araya gelecekti.
İlgili bianet haberleri: "İktidar Suudi Arabistan ziyaretinden bir başarı öyküsü elde edemedi" |
ABD ve AB ile ilişkiler
Bali'deki Erdoğan-Biden sohbetinden. (Foto: AA)
Günün - ve yılın - sonunda, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve AB ile ilişkilerin 2022 yılında daha çok - Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye'nin askeri operasyonları, vb. gibi - diğer dış politika gündemleri üzerinden, daha çok tepkisel bir şekilde ilerlediğini söylemek mümkün.
Son olarak, ABD ile ilgili bir parantez açmak gerekirse, özellikle ABD Başkanı Joe Biden'ın Türkiye'ye F-16 savaş uçakları ve modernizasyon kitleri satışına yeşil ışık yakacağı yönündeki açıklamalarının ve Türkiye'nin bu yöndeki beklentilerinin akıbetinin ne olacağı henüz belirsizliğini koruyor.
ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışını şarta bağlayan maddelerin ülkenin savunma bütçesini de içeren Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) tasarısından çıkarılmış olması ise bu açıdan dikkate değer bir adım. (SD)