Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 8 Kasım’da 58. kez başkanını seçecek. Beş aday var ancak yarışı önde götüren iki aday var ve biri ABD’nin yeni başkanı olacak: Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton ve Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump.
Dün yayınlanan Washinton Post/ABC anketine göre Trump, Clinton’ın bir puan önüne geçti. ankete göre, Trump yüzde 46, Hillary ise yüzde 45 destek buluyor. Geçen Çarşamba günü yayınlanan Reuters/Ipsos’un anketinde Clinton, Trump’ın altı puan önünde görünüyordu. Bugünkü ankete göreyse Clinton yine önde.
ABD’nin en “renkli” ve sert geçen başkanlık yarışının bitmesine altı gün kala, Washington Post’un “Dış Politikada Nerede Duruyorlar” başlıklı makalesinden bazı başlıkları derledik.
Buna göre iki siyasetçinin fikirleri İran, Rusya ve Çin konusunda ayrışırken, Ortadoğu’da Kürtlerle yan yana çalışmada, Avrupa’nın “daha az demokratik olması” ve sınırlarını kapatması konusunda ve Irak işgalinin yanlışlığında hemfikir.
Trump, 16 Temmuz’daki konuşmasında darbe girişiminin ardından “Türkiye’deki kaos için” Clinton ve Obama’yı suçlamıştı. Türkiyeli yetkililer Clinton’a ise Suriye’de Halk Savunma Güçleri’ne (YPG) verdiği destekten ötürü tepkili. Her iki siyasetçi de henüz Türkiye politikasına özel net bir açıklama yapmadı.
Rusya
Trump: Rusya’dan yeni bir müttefik yaratmakla, Suriye meselesi nedeniyle ilişkileri tamamen bitirmek arasında gidip geliyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Trump ile ilgili iyi dileklerini belirtmişti. Trump’un yakın danışmanlarının Rusya ile sıkı bağları ve iki siyasetçinin birbirleri hakkında söyledikleri güzel sözleri gözönüne alındığında, Trump’ın başkanlığı Putin için nimet olabilir. Trump ayrıca, bazı Demokrat Parti üyelerinin elektronik postalarının hack’lenmesiyle Rusya’nın ilgili olduğu iddiasını da reddediyor.
Clinton: Rusya ve ABD ilişkilerini “çapraşık” olarak tarif ediyor, Putin’i de “zorba” olarak tanımlamıştı. 2008’de Putin için, “KGB ajanı, dolayısıyla bir ruhu yok” demişti. Putin de ona “Bir hükümet lideri olmak için insanın en azından bir beyni olması önemli” diye cevap vermişti. Dışişleir Bakanı olduğu süreçte de iki ülke arasında “aracı” gibi çalışmıştı. Kmapanya çalışanları, e-postaları Rusya’nın hack’lediğini düşünüyor.
Çin
Trump: Özellikle ekonomi politikası düşünüldüğünde, Çin’i “ABD’nin en büyük düşmanlarından” diye tanımlıyor. Pasifik’te gerilim yükselirken, Güney Çin Denizi’ndeki ABD askeri varlığını da genişletmeyi düşünüyor.
Clinton: 2 Haziran’daki bir konuşmasında, “Rusya ve Çin gibi devletler biz karşı çalışıyorlar” demişti. Bakanlığı döneminden beri de Çin’in insan hakları yaklaşımını eleştiriyor. Çin-ABD ilişkilerini, “bizi en çok zorlayan ilişkilerden” diye tanımlıyor. Ancak iki ülkenin “pozitif, işbirliği içinde ve kapsamlı” bir ilişkisi olduğunu da kabul ediyor.
Avrupa
Trump: Avrupalı liderleri, “terörist akışını engellemek için daha çok çabalamadıkları” için eleştiriyor, Fransa ve Belçika’nın, ulusal güvenlik yetkililerinin elini kolunu bağlayan yasalara sahip olduğunu düşünüyor. Silah sahipliğini zorlaştıran yasaların da “sivillerin kendini korumasını engellediğini” ileri sürüyor. Ayrıca Almanya ve diğer ülkelerin askeri koruma için daha çok para ödemesi gerektiği görüşünde.
Clinton: Avrupa’nın “sınırlarını koruması” konusunda, Trump’tan çok farklı düşünmüyor. Ayrıca, ABD’nin Avrupa ile “terörle mücadele ve istihbarat paylaşımında” daha sıkı çalışması gerektiğini düşünüyor. “Avrupalıların yabancı savaşçıların girişini daha fazla izlemesi gerektiğini” düşünen Clinton, dışişleri bakanıyken Avrupa’ya 50’den fazla ziyarette bulundu ve diplomatlar ve liderlerle ilişkileri var.
Irak
Trump: 13 Şubat’taki konuşmasında “George Bush bir hata yaptı. Hepimiz hata yaparız. Asla Irak’ta olmamalıydık, Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırdık” demişti. Ancak seçim vaatlari arasında Irak’la ilgili planının ne olduğuna dair net bir açıklama yer almadı. Ortadoğu’da Kürtlerle yakın çalışacağı konusundan ise sık sık söz ediyor.
Clinton: 2002’de New York senatörüyken Irak işgaline onay vermişti. Daha sonraları oylamadaki bu kararı nedeniyle pek çok kez özür diledi. Irak ordusunu da İslam Devleti’ni (IŞİD) engellemediği için eleştirirken, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni övüyor.
İran
Trump: İran’la son nükleer anlaşmayı sert şekilde eleştiriyor, ambargoyu iki veya üç katına çıkarmaktan bahsediyor. Nükleer anlaşmayı değiştirmeyi planlıyor ancak yeni anlaşmayla ilgili bir plan açıklamadı.
Clinton: Nükleer anlaşmayı destekledi ancak İran, balistik füze deneyerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarını ihlal etmeye devam ederse yeni ambargoların gündeme geleceği fikrinde. İran’la görüşmeler, onun bakanlığında başlamıştı.
IŞİD ve Suriye
Trump: IŞİD’i yenme konusunda detaylı bir planı yok. örgütün petrol operasyonlarıyla ilgili fikri de “bombalamaktan” ibaret. Ortadoğu’da IŞİD’i yok etmek için 30 bin ABD’li askerin gerekeceğini düşünüyor, ancak Suriye’ye asker sokmak konusunda bir söz vermiyor. “Terör şüphelileri” konusunda da “askerin işkence yapmasının yasak olması” gibi uluslararası hukuk kurallarını değiştirmekten bahsediyor.
Clinton: Sünni Müslümanların ve Kürtleirn IŞİD’le savaşmada daha büyük bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Irak ve Suriye’deki ABD bombardımanlarının da artırılması gerektiğini düşünüyor. “Suriyeli mültecilerle ilgili insani krizin çözülmesi için ABD’nin daha büyük bir rol oynaması gerektiğini” ifade ediyor. Başkan Barack Obama ile en büyük fikir ayrılığı, Rusya ile ABD’yi direkt olarak karşlı karşıya getirecek olan Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturulması.
İslam ve Müslümanlar
Trump: Aralık 2015’te bir Müslüman ailenin 14 kişiyi öldürmesinin ardından Trump, “ABD’li yetkililer bir çözüm bulana dek Müslümanların ülkeye girişinin tamamen yasaklanması gerektiğini” söyledi. Kendi partisinden bile bu fikre, Anayasaya aykırı olduğunu söyleyerek karşı çıkanlar oldu. İslamcı radikallerin oluşturduğu tehdidin “çok tehlikeli” olduğunu söyleyerk yeni önlemler alınması konusunda ısrarlı.
Clinton: Rakibi ile en büyük fikir ayrılığı bu konuda. Müslümanların girişinin engellenmesini önermenin bile Ortadoğu’daki Müslümanları yabancılaştıracağı ve ABD ile ilişkilerine zarar vereceği görüşünde. Ayrıca Trump’ın çağrısının IŞİD’in güçlenmesine yarayacağını söyledi. Gençlerin radikalleşmesinin önlenmesi için, aksine Müslüman kanaat önderleriyle daha fazla ittifak geliştirilmesini öneriyor. (AS)