Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi'nden oluşan Altılı Masa, Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni dün (30 Ocak) açıkladı.
Mutabakat Metni'ndeki dokuz alt başlıktan biri ise "Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları" hakkındaydı.
Mutabakat metnini kendi çalışma alanı olan dış politika ve mülteciler üzerinden değerlendiren Orta Doğu araştırmacısı Bereket Kar, bu alanda söylenenlerin çok da yeni söylemler olmadığı görüşünde:
"Her ne kadar bu işin başında 'Yurtta barış dünyada barış' denmiş olsa da - ki bu son derece önemli şüphesiz - getirilen yaklaşımların çok bilinmedik, yeni söylemler olduğunu söylemek çok zor.
"Daha çok halihazırdaki anayasa ve kanunlardaki durumdan faydalanılan bir durum var. Bunların tekrarı söz konusu."
Altılı Masa'nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni'nde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) "iktidarının dış politikasına dönük somut ve ciddi bir eleştiri olmadığına" dikkat çeken Kar, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Durumun ne olacağına dair somut bir şey yok"
"Bugün komşu ülkelerin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini en azından tanıma yönünde ifadeler sarf edilmiş olsa da halihazırdaki hükümetin ya da Başkanlık sistemi iktidarının milli güvenlik ve milli beka adı altında Irak, Suriye, Libya, Somali ve hatta Yemen'e kadar uzanan farklı ülkelere asker gönderme ve işgalleri konusunun ve özellikle Suriye, Irak ve Libya'daki güvenlik güçlerinin durumunun ne olacağına dair somut bir şey yok.
"Burada 'Birleşmiş Milletler ve uluslararası kurallara, teamüllere bağlı kalınarak barışı savunmak' demek yeterli değil. Bunlar zaten mevcut.
"Peki, buradaki güvenlik güçleri ne olacak? Millet İttifakı'nın iktidara gelmesi halinde bu güçler geri çekilecek mi? Bu hangi koşullarda ve nasıl olacak?
"Suriye'nin birçok bölgesi şu anda bilindiği üzere yapılan operasyonlarla işgal altında ve yeni bir normalleşme sürecinden bahsedilse dahi bunun şu durumda karşılıklı bir anlaşmaya dayanmadığını görüyoruz.
"Millet İttifakı'nın iktidara gelmesi halinde bu güçleri geri çekecek mi? Kendi ulusal güvenliğini kendi sınırları içerisinde kuracağı gerçek bir demokrasi ve barış ortamıyla sağlayacak mı? Buna ne yazık ki bir işaret yok."
"Göçmenlerin hayatları zorlaştırılacak"
Mutabakat metnini göç politikaları açısından da değerlendiren Bereket Kar, "Özellikle göçmenler meselesinde ileri sürülen, yine yeni olmayan ve bütün partilerin koro halinde söyledikleri bir söylem var" diyor:
"'Biz Suriyeli sığınmacıları geri göndereceğiz, en kısa zamanda geri gönderilmeleri için çaba harcayacağız' şeklinde açıklamalar yeterli değil.
"'Uluslararası kurullar, kurallar ve anlaşmalar gereğince ve - diyelim ki - Suriye hükümetiyle ilişkiler kurularak geri göndereceğiz.'
"Suriye hükümeti bu kişileri hangi koşullarda nereye yerleştirecek?
"Yani, aslında tekrar edilen ve sık sık ifade edilen onlarca madde içerisinde sadece ve sadece göçmenlerin, sığınmacıların, geçici sığınma statüsündekilerin hayatlarının zorlaştırılacağı ve bu kişilerin mümkün olan en kısa zamanda geri gönderilmesi yönünde vaatler söz konusu.
"Halbuki 4-5 milyona yakın göçmenin, sığınmacının nasıl konumlanacağı meselesiyle alakalı diyelim ki Esad yönetimiyle ilişki kurularak bunun yapılacağı iddiası var. E bunu gördük; Lübnan'da gördük, Ürdün'de gördük. Bu insanların hiçbiri bu şekilde gitmek istemiyor.
"Bu göçmenlere ilişkin Birleşmiş Milletler kararı çerçevesinde yeni statüler kurulması, bu insanların en azından uyum yasalarıyla nasıl istihdam edileceği, nefret söylemi, ayrılıkçı, ırkçı söylemler olmaksızın insanca değerlendirilmesi ve bunlara ilişkin bir politika sürdürülmesi yönünde ne yazık ki ciddi, yeni bir söylem söz konusu değil." (SD)