1980'li yılların sonunda (o sırada henüz daha politikaya atılmamış olan) Prof. Dr. Tansu Çiller ile birlikte, TÜSİAD için "Borç Raporu" hazırlamış olan Prof. Dr. Hüsnü Kızılyallı; kısa vadeli dış sermayeye ve sıcak paraya dayalı bir istikrar programının çökmeye mahkum olduğunu vurguladı.
26. İktisatçılar Haftası'nın The Marmara Oteli'nde dün (Perşembe) öğleden sonra gerçekleştirilen, "İstikrar Programı ve Ekonomik Sorunlar - Reel Sektör" başlıklı oturumunda konuşan Kızılyallı, şu noktaların altını çizdi:
"Son krizde yurtdışına kaçan para 13 milyar dolar. Oysa şimdi 12 milyar doların peşindeyiz. Burada bir tuhaflık sözkonusu.
"Bakan Derviş, şeffaflıktan sözediyor. Kamu bankalarının görev zararlarının ayrıntısını hala vermiş değil. "
Kavi: Temel sorunlarla yeni yüzleşiyoruz
Reel sektör sorunlarının tartışıldığı oturumda İSO Başkanı Hüsamettin Kavi, ise, 1980 yılında dışa açılan Türk ekonomisinin, bu sürecin getirdiği sorunlarla yeni yeni yüzleşmeye başladığını belirtti.
Kavi, Türkiye'nin yanlış politikalar sonucu, üreten bir ülke olmaktan uzaklaşıp "dışa bağımlı" hale geldiğini anlattı.
Kavi, "Borç, mali sistemden, özkaynak eksikliğinin kalan kısmını temin etmek için alınır. Yeni yatırım projeleri hayata geçirilir. O katma değer de bu borcu geri öder. Biz bunu yapmamışız. 1990'lı yıllardan bu yana biz borcu borçla ödüyoruz" dedi.
"Yönetim yapısı değişmeli"
Türkiye'nin varolan yönetim yapısıyla yoluna devam edemeyeceğini vurgulayan Kavi, Gümrük Birliği konusuna da değindi ve eksik kalan öncelikleri vurguladı:
"Ülkenin ekonomik düzeyi bu kadar kötüyken gereken müdahale yapılamadı. Ayrıca, Gümrük Birliği rekabeti, hiçbir güvence alınmadan kabul edildi. Müzakere sürecinde özel sektörün masaya oturmasına fırsat verilmedi. Türkiye'nin alacağı mali yardımlar ciddi protokole bağlansaydı , maliyeti çok daha düşük olabilirdi. Belli bir koruma getirilebilirdi , hiçbiri yapılmadı. Türkiye, bu yönetim yapısıyla yoluna devam edemez. Bu ülke, üretime dayalı bir modelle yönetilmek zorunda. En önemli gücümüz, insan kaynağımız. Ancak, bu ülkede eğitilmiş gençler bile istihdam edilmiyor"
Kavi, ekonomiyi rehabilite etmek gerektiğini belirterek, önerilerini şöyle sıraladı:
"Meclis'ten geçen Ekonomik Sosyal Konsey Yasası, en kısa zamanda uygulamaya konulmalı. Bir danışma kurulu oluşturulmalı. Bu kurulla siyaset bürokrasi işbirliğine uzmanlar da dahil edilmeli. 2001 yılı sonuna kadar önümüzdeki 8 ay, 8 ayrı dönem halinde incelenmeli, konuyla ilgili raporlar kamuoyunun bilgisine sunulmalı.Daha fazla katmadeğer sağlayabilmek için bilime ve teknolojiye önem verilmeli. Üretime geçilmeli, üretilenler dünya pazarına sunulmalı."
"Türkiye ekonomik şantaj altında"
Konuşmasında Türkiye'nin tarım politikalarını eleştiren Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Oyan ise, Türkiye'nin ekonomik şantaj altında olduğunu öne sürdü.
Gündemdeki 15 yasa maddesine de değinen Oyan, yasaların tümünün "Türkiye'yi teslim alma kararları " olduğunu ileri sürdü:
"Devlet Bakanı Derviş, Türkiye'ye şantaj yapıldığını söylüyor. 'Politik şantaja hayır' diyor. Peki ya ekonomik şantaj? 15 yasa çıkarılması bir şantajdır.
"Niyet mektuplarında tarih koymuşsak bu şantajdır."
Oyan, yapısal uyumla ilgili yasal düzenlemeleri de eleştirerek, "99 Temmuz'undan beri 1 Anayasa, 27 yasa değişikliği yapıldı. Muhalefetin engellemesini engellemek için Meclis içtüzüğü değiştirildi. Bütün bunlar ne kadar bağımsız bir ülke olduğumuzu gösteriyor" diye konuştu.
"Yıllar önce soyulduk"
Oyan, Türkiye'de 1999 yılında da adı konmamış bir ekonomik kriz yaşandığını savunarak, "Türkiye'nin 1999 yılındaki büyüme hızı 6.4'dü . Yani Türkiye hızla küçülüyordu. IMKB ise, dünyanın en çok kazandıran borsasıydı. Yani, yabancı sermaye çok ucuza kağıt alıyordu. Yani, soyuluyorduk. Oysa kimse duruma müdahale etmedi" dedi.
"IMF programını Kasım ayında bırakmalıydık"
Türkiye'nin IMF programından faydalanmadığını savunan Oyan, "1999 yılında IMF'ye başvurduğumuzda sadece iç açığı bulunan bir ülkeydik . Teşekkür ederiz IMF'ye, bize bir de dış açık hediye ettiler . Türkiye, IMF programını Kasım ayında bırakmalıydı" diye konuştu.
Oyan ayrıca, Ziraat Bankası'yla ilgili "görev zararı" iddialarına da değinerek, tarıma dayalı bir görev zararının sözkonusu olmadığını anlattı.
Memduh Yaşa'ya plaket
Toplantının sonunda, Siyasi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Memduh Yaşa'ya İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi eski Dekanı Prof.Dr. Esfender Korkmaz tarafından plaket verildi.