Ankara'da öğrenci iken Emek Mahallesinde kalırdım. Emek-Cebeci hattında gidip gelirken istisnasız her gün mutlaka bir kez de Zafer Çarşısına uğramadan edemezdim.
Zafer'de arka tarafta gazoz kasalarının üzerine tüneyerek Erzurumlular Çay ocağında ince belli bardaklarda birkaç çay içer sonra da kitapların dünyasına yolculuk yapardık. Ümit Fırat'ın kitapevi en çok uğradığımız mekânlardandı. Onun ki kadar olmasa da Remzi İnanç ağabeyin Toplum Kitapevine bir de Onur-Sol Yayınlarına giderdik.
Şimdilerde yılda birkaç kez Ankara'ya gitmeme karşın toplantılar filan derken şöyle adam gibi eski gittiğimiz mekânları gezemiyor ve içimde ukde kalarak dönüyordum.
Son gidişimde yarım günümü böylesine bir tura ayırdım. Önce Zafer Çarşısına uğradım. Eski canlılığını yitirmişti. Yine kitapevleri epeyce vardı da, daha çok üniversitelere ve çeşitli meslek mensuplarına hazırlık kitapları mı satar olmuşlardı ne? Sol Yayınlarının eski yerinde dostum Malatyalı Ayhan'a uğrayıp bir çayını içerken eskilere dair hasret giderdik.
Sonra Kızılay'da hemen Mülkiyeliler Birliğinin arkasında Vartolu bir Kürt'ün, Ferhat'ın açtığı ve methini ta Diyarbakır'lardan duyduğum "Çarçıra Kitapevine" uğradım.
Kendisiyle ve zarif eşiyle tanıştım. Ankara'nın göbeğinde Kürtlerle ilgili ne ararsanız bulabileceğiniz neredeyse bir uzmanlık kitapevi oluşturulmuş. Çaylar içilirken o da yeterince ilgi olmadığından şikayetçiydi.
En son uğrak yerim Kızılırmak Sinemasının hemen karşısındaki "dipnot kitapevi" oldu. Dipnot iki katlı ve kafesi de olan nezih bir kitapevi olmuş. Dostum arkadaşım Emirali Türkmen aynı zamanda dipnot'ta yayıncılık da yapıyor. İki kitap da yayınladı şimdiye kadar. Dipnotu açmadan önce Ankara İletişim yayınlarının sorumlularından bir olarak da çalışan Emirali de kitaba olan eski ilginin zayıfladığını anlattı.
Kendimle hesaplaştım ve geçmişi düşündüm. Bizim öğrenciliğimizde kısıtlı bütçelerimizin baş köşesini kitaba ayrılan bölüm işgal ederdi. Mesela Sol Yayınları Anti Dühring'i yeni basmıştı.
1976-77 yıllarıydı. Kitabın fiyatı 30 lira olmalıydı. Cebimdeki 32 liranın 30'unu gözü kapalı kitaba vermiş kalanıyla da kendimi eve ancak atabilmiştim.
Şimdiki gençliği yeniden kitapla dost kılmanın yolu nedir? Belki de hep birlikte yanıtları aranabilecek ortak bir soru olarak orta yerde duruyor.(ŞD/EÜ)