Fotogaleri: "19 Ocak 2009 Agos'un Önü: Hrant Dink Anmasından Yüzler" için tıklayın.
Gazeteci ve insan hakları savunucusu Hrant Dink'in öldürülüşünün ikinci yıldönümünde, yayın yönetmeni olduğu Agos'un önünde toplananlarla, iki yılda hayatlarında neyin değiştiğini konuştuk.
"Özünde sevgi var, yayılıyor"
Nıvart Serkisyan Türkiye doğumlu bir Ermeni. Kanada'da yaşıyor, çeviri sektöründe çalışıyor. "Hrant Dink'i tanımıyordum. Okumamıştım. Ama öldürüldükten sonra insanlardaki değişimi gördüm" diyor. "Dink'in özünde sevgi olduğunu, bunun yayıldığını, dünyanın ihtiyacının bu olduğunu gördüm. Öldürüldükten yazılarından birkaçını okudum; hakkındaki belgeselleri izledim."
"Toplumsal hareket olumlu, ama Dink mitleştiriliyor"
Adını vermek istemeyen, Almanyalı genç kadın sosyolog, Türkiye'de geçmişle yüzleşme ve azınlıklar üzerine araştırma yapıyor. Britanya'da yaşarken Dink'in rehberliğini yaptığını söylüyor.
"Şimdi araştırmamın merkezi Hrant Dink oldu. Araştırmam da, Türkiye'de siyasete bakışım da daha kişiselleşti.
"Ölümünün ardından başlayan toplumsal hareket olumlu bir alan açıyor. Ama aynı zamanda Dink mitleştiriliyor. Her politik grup 'Dink şöyle derdi' demeye başladı. Bu da olumsuz yanı. Bir de devlet bu hareketi sınırlandırmaya çalışıyor. Şuna bak. Nerede toplanıp nerede duracağımıza polis karar veriyor."
"İnsanları etkilemeye çalışıyorum"
Fikret Bekler senaryo yazarı. İki yıldır "Kesinlikle daha politik oldum" diyor. "Sokağa çıkmaya, az da olsa eylemlere katılmaya başladım. Daha çok siyaset konuşuyorum, insanları etkilemeye çalışıyorum. Ama galiba zamanla azalıyoruz gibi geliyor bana."
"Bir kişi eksik ne demek, gördüm"
Türkiye'deki farklı kültürleri belgeleyen Ebru projesinin yaratıcısı fotoğraf sanatçısı Atilla Durak "Bu topraklarda bir özelliği olmak, ilerici, demokrat, adil olmak çok zor. Ama Dink'in ölümünden sonra bir araya gelen bu kalabalıklar bana umut veriyor. Daha kalabalığız" diyor. "Bu iki yılda daha katılımcı oldum. Evde oturmuyorum. Bir kişinin eksikliğinin, insanlara yalnız olmadığını göstermenin önemini gördüm. O yüzden Dink için, adalet isteyen herkes için durmamamız gerek."
"Gelmeseydim, vicdanım rahat etmezdi"
19 yaşındaki üniversite öğrencisi Yeşim "Eğer bugün burada olmasaydım vicdanım asla rahat etmezdi. Hrant ölünce benim hayatımda değişen bu oldu, yanlış giden şeylere karşı vicdanımın sesini dinlemek, sessiz kalmamak" diyor ve ekliyor: "İki yılda değişen hiçbir şey olmadı. İki yıldır sokağa çıkıp bağırıyoruz. Sonuçsuz kalıyor."
23 yaşındaki öğrenci Cihangir de Dink'in öldürülmesinden sonra tepki vermeye başladığını, sokağa çıktığını anlatıyor.
Lamdaistanbul üyesi Belgin, "Dink, faşizmin katlettiği biri. Devlet de cinayetin üstünü örtüyor. Yargılananlarınsa gerçek katiller olmadıklarını biliyoruz. İki yılda cinayetin aydınlatılamaması Türkiye'nin ayıbı" diye konuşuyor.
"Kalabalıklaşmaya ihtiyacımız var"
Kenan 32 yaşında, muhasebeci. "İki yılda değişen hiçbir şey yok. Ancak Dink'in peşinde hesap soran kitlenin sayısının azalmaması bile iyi bir gösterge bizler için" diyor. "Yani bir şeyler değişecekse kalabalıkların tepkisiyle değişecektir. O nedenle sokaklara çıkmaya, kalabalıklaşmaya daha da ihtiyacımız var."
Genç-Sen'den Emre Öztürk de Dink'in öldürülmesinden sonra bir araya gelen on binlerce insanın kendini daha güçlü hissetmesini sağladığını söylüyor. "Öldürülen aydınların, devrimcilerin hesabını bu insanlar soracak. Yakalarına yapışacağız." (EZÖ-TK)