Geçen hafta çok heyecanlı bir gün geçirdim. Yaşadığım yerde marketçilik yapan -ki buranın ilk ve en büyük marketlerinden- bir aile var. İşletmecisi aynı zamanda beldedeki tek kadın muhtar.
Marketin önünden geçerken, “Yarın kızımın imza günü var, gelebilir misin?” dedi. Gitmez miyim? Kızının küçük olduğunu biliyordum ve şaşırmıştım kitap yazdığını öğrenince.
Heyecanla gittim, küçükken bir kez görmüştüm kendisini, çünkü markete hiç gelmiyor. O kadar yoğunmuş ki meğer. Kitabını imzaladı benim için, sonra birlikte fotoğraf da çekildik, annesinin kamerasından. Sonra dedim ki, bu yeteneği daha geniş kitlelere tanıtmak gerekir.
Annesiyle görüşüp uygun bir gün ayarlamasını rica ettim, böylelikle aşağıdaki soru-cevaplar çıktı. Umarım siz de bu kocaman laflar eden Mira’nın anlattıklarından keyif alırsınız.
Mira, kendini tanıtabilir misin?
Ben Mira Bekdemir. 11 yaşındayım. Bir kitap yazdım. Adı Haylaz Kardeşim. Kitap okumayı, müzikle ve sanatla ilgilenmeyi seviyorum.
Kitabını okudum, özellikle son bölüm çok hoşuma gitti. Denizde yüzmeyi tam bilmeyen kardeşini kurtarmayı anlatan bölüm. Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdin?
Aslında can sıkıntısından yazmıştım ama, sonra annem baktı ve “Çok güzel olmuş, bastırtabiliriz” dedi, ben de kabul ettim. Yaz tatilindeyken evde boş boş oturmak sıkıcı gelmişti, bu nedenle ben de yazmak istedim. Aslında bu kitap bu kadardan oluşan bir şey değil, devamı da var.
O zaman gelecek planların çok büyük, büyüdüğünde olmayı istediğin yer neresi?
Bilmiyorum.
Müzikle de yazıyla da ilgileniyorsun. Müzik mi, yazmak mı?
Müzik. Piyano, keman, zil, gitar, ukle (ukulele) çalabiliyorum.
Neden “Haylaz Kardeşim” kitabını yazdın? Bildiğim kadarıyla kardeşin yok?
Evet yok ama o kadar çok kuzenim var ki, onlarla birlikteyken minik şakalar yapıyorlar. Ben yapmıyorum ama yazdıklarım onlarla yaşadıklarım. Sadece kardeşim yok. Ayrıca arkadaşlarımla birlikte olmayı da seviyorum.
Hiç kardeşin olmasını istedin mi?
Hiç istemedim, hiç.
Peki neden o zaman?
Böylelikle burada bir mesaj vermek istiyorum, kardeşlik üzerine, çünkü böyle bir kitap yok.
Senin yaşında kitabı çıkan yazar da pek yok zaten…
Evde, yazdığım şeyler var, birer sayfalık denemeler-şimdilik. Belki onları kısa öyküler olarak yazabilirim.
Eğitim planların ne?
Güzel sanatlar lisesinin sınavlarını kazanmak istiyorum. Müzik üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Kitap okumayı çok seviyorum, türler değişiyor ama haftada 200 sayfalık (resimsiz ya da fotoğrafsız tabii) bir kitabı bitirebiliyorum derslerimden kalan zamanlarda. Derslerimin de iyi olması gerekiyor, çünkü burslu okuyorum.
Arkadaşların da okuyor mu? Çünkü okuduklarını paylaşmak ister insan.
Evet okuyorlar, sonra üzerine konuşuyoruz.
İmza günündeki duyguların nasıldı? Herkes çok beğenmiştir, hem de istek duymuştur. “Keşke benim de çocuğum da yazsa” ya da “ben de yazabilir miyim acaba?” diyenler olmuştur. Herkesin yapabileceği bir şey değil bu.
Hayatta yazmayan insan yoktur bana göre, herkes yeteneklerine göre öğrenir bunu. Kimi küçük küçük notlar alır ama kitaba dönüştüremez. Ama yine de yazma yeteneği başka bir şey…
Kitabında yazdıklarının üzerinde düzeltmeler yapıldı mı?
Yapıldı ama minik düzeltmeler, anlamı değişmeden. Kelime hazinem çok geniş olduğu için, çocukların anlayabileceği şekilde düzeltmeler yapıldı.
Çok kitap okuduğum için çok kelime biliyorum. Okurken yeni bir kelime öğrendiysem, hemen defterime not alıyorum anlamını da yazarak, böylece aklımda da kalıyor. İkinci sınıfta George Orwell Hayvan Çiftliğini okumuştum örneğin.
Ne okuyorsun daha çok?
Düz hikayeler çok sıkıcı geliyor bana. Bir şeyler olması gerek diye düşünüyorum. Korku, gerilim gibi, merak uyandırması gerek. Yoksa çok sıkıcı.
Seni en çok yönlendiren kim? Baban mı, annen mi?
İkisi de.
Annenle babanın bu kadar yoğun çalışması seni nasıl etkiliyor?
Beni çok etkilemiyor, ben evde kalıyorum, anneannemle bazen de teyzemle kalıyorum.
Çok şanslısın; anne, baba, anneanne, teyze, Fatoş. Anneannen imza gününde çok mutluydu, yüzü hep sana bakarak gülümsüyordu gururla. Keşke ben de senin kadar zengin olabilsem, yani aile çevresi olarak.
Aslında her insanın gönlü zengin olmalı. Gönül zenginliğinden kaç kişi yoksun. Her insanın kişiliği, yeteneği başka. Önemli olan, hepimiz farklıyız, kabul etmek gerekir. Mesela bizim sınıf 14 kişi, hepsi aynı, başarılı ama kişilikleri farklı.
Ben seninle bugün burada olmaktan çok keyif aldım, imza gününde de seni izlemekten keyif almıştım. Dilerim, çıkacak yeni kitaplarının da ilk okuyucularından biri olma şansını da yakalarım.
Teşekkür ederim, iyi ki tanıdım seni. Hep istediğin şeyleri yapma şansın olur hayat boyu.
Kitabın künyesi
Yazar: Mira Bekdemir
Yayınevi: Mahlas Yayınları Çocuk Serisi
Tür: Çocuk öykü
Sayfa sayısı: 100
Tanıtım metni: Melis’in, Melisa adında küçük ve haylaz bir kardeşi vardır. Melisa çoğu zaman ablasını kızdırsa da Melis, birlikte yaşadıkları olaylar neticesinde kardeşiyle gittikçe güçlenen bağlar keşfedecektir. Çünkü kardeşlik, acı ya da tatlı, birlikte mutlu yaşamaya ısrarla devam etmek demektir.
Bu kitapta kardeş olmanın zorluklarının yanında eğlenceli taraflarını da bize anlatan minik yazarımız, aslında kardeşlerin birbirine emanet edilen bireyler olduğunu bir aile çemberi sıcaklığıyla gözler önüne seriyor.
Eğlenceli bir üslupla okurları karşılayan Haylaz Kardeşim, kardeş birliğinin önemini anlamatan güzel örneklerden biri.
Kitabı Hepsiburada ya da Trendyol gibi alışveriş mecralarından edinebilirsiniz.
(HD/HA)