Avrupa Parlamentosu (AP) Yeşiller Grubu danışmanı Ali Yurttagül, Hrant Dink cinayeti davasının, güvenlik kuvvetleri arasında "vahim koordinasyonsuzluk" tespit eden Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu'nun gerisinde kalmaması gerektiğini ifade etti.
"Eğer Teftiş Raporu'nda gündeme gelen tespit ve izlenimler sorgulanır ve yargı sürecinde de gerçek sorumlulara ulaşılırsa bu Türkiye'nin imajı açısından çok olumlu bir gelişme yaratacaktır. Söz konusu olumlu imajın oluşumu hiç de kolay bir şey değildir."
NTV'nin 12 Kasım 2008'de ilk kez gündeme getirdiği Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu'nda, "Dink'e koruma tahsil edilmemesi dikkat çekicidir", "hedef isimler listesinde bulunduğu için zaten Emniyet Genel Müdürlüğü'nün genelgesi doğrultusunda Dink'e mutlaka koruma tahsil edilmeliydi", "Mc Donalds bombalama olayı çözülseydi cinayet önlenirdi" ifadelerine yer verilmişti.
Raporda, diğer yetkililer yanı sıra Trabzon'daki emniyet görevlileri hakkında, İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma izin verilmemesi kararına rağmen, yeniden inceleme yapılması istenmişti.
Avrupa Yeşiller'den Yurttagül, cinayet davasının dün (20 Nisan) görülen 9 duruşmasını izledikten sonra bianet'in sorularını yanıtladı:
Yargılamayı değerlendirir misiniz?
Öncelikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Teftiş Kurulu'ndan bir rapor istemiş olması çok önemli. Demek ki, Erdoğan davanın önemi konusunda bizden farklı düşünmüyor. İkincisi, kanımca Teftiş Kurulu Raporu'nda yer verilen en önemli sonuç, devletin güvenlik kuvvetlerinin Dink'in öldürülmesi sürecinde ihmali bariz.
Bu raporla aleniyete kavuşan bu ihmal gerçekten işlemeyen kurumların adi bir ihmali mi, yoksa bunun arkasında söz konusu ihmal ve göz yumma sürecini cesaretlendiren gelirli güç kaynakları mı var? Bunun ortaya çıkarılması gerekir.
Avrupa Parlamentosu açısından bu davanın bu boyuta ne kadar ışık tutacağı veya tutmayacağı çok önemli...Eğer mahkeme süreci Teftiş Kurulu Raporu'nun gerisinde kalırsa bu çok büyük bir yenilgi olur. Hem hukuk devletinin gereklerine zarar verir, hem de Avrupa Birliği'nde Dink davasının hasır altı edildiği izlenimlerine yol açar.
Bir de aydınlatıldığını düşünelim..?
Eğer Teftiş Raporu'nda gündeme gelen tespit ve izlenimleri sorgulayan ve yargı sürecinde de gerçek sorumlulara ulaşılırsa bu Türkiye'nin imajı açısından çok olumlu bir gelişme yaratacaktır. Söz konusu olumlu imajın oluşumu hiç de kolay bir şey değildir.
Dink bir Ermeni, bir solcu, bir gazeteci, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Toplumun çok geniş kesimleri üzerinde aynı anda barışçıl ve hümanist söylemleriyle etkisi olan bir insandı. Dolayısıyla, yargılamanın gidişatı da, dünyada ve Türkiye'deki bu çevreler ve kuruluşlarını, çok yönlü olarak ve çok değişik biçimlerde etkileyecektir. (EÖ)