Yeniden görülen Hrant Dink davasının 13. celsesinin üçüncü duruşması görüldü. Duruşmada 2008 yılında Dink cinayetinin sorumlularına ilişkin rapor hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu Müfettişleri Ayşegül Genç, Mehmet Akın, Yasemin Tuğçe İnan ve Mütalip Ünal tanık olarak dinlendi.
TIKLAYIN - YILMAZER VE AKYÜREK'İN İSİMLERİNİN BAŞBAKANLIK RAPORUNDAN ÇIKARILMASI İSTENMİŞ
Duruşmanın sabahki kısmında Genç'in tanık olarak ifadesi tamamlanmış, Genç Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mütalip Ünal'ın (tanık) kendilerinden, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile cinayet sırasında İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, cinayetten sonraysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Başkanı olan Ali Fuat Yılmazer'in isimlerinin rapordan çıkarılmasını istediğini, kabul etmediklerini söylemişti.
Öğleden sonra ilk olarak Genç'e sorular soruldu.
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Genç'e 24 Şubat 2004'te İstanbul Valiliği'nde MİT görevlilerinin de katıldığı toplantıyı anımsattı.
Genç, bununla ilgili, “Ankara'da MİT Müsteşarlığı'nda bu toplantıya katılan kişilerle Afet Güneş'in de katıldığı bir toplantı yaptık. 'Amacınız neydi' diye soruldu. Onlar da 'Toplumda oluşan tepkiyle ilgili bir nezaket görüşmesi yaptık' dediler. Sabiha Gökçen ile ilgili bilgi belgeleri almak istediklerini söylediler” dedi.
Genç: Hrant Dink korunmalıydı
Genç şöyle konuştu:
“Yargıda soruşturma sürüyordu. Raporlar vardı. Biz Başbakanlık adına tüm resme baktık. Şimdi bakınca farklı görebiliriz. 2004 senesinde Hrant Dink'e dönük tehdit bilgisine sahiplerdi. Giderek ağırlaşan sürece rağmen koruma sağlanmadı. Raporda bu değerlendirilmemiş. Hrant Dink öldürüldü. Önemli bir kişidir. Olay çok önemlidir. Korunması gerekirdi. Tedbir alınması gerekirdi.”
Sanıklardan cinayet döneminde İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olan Ahmet İlhan Güler, Genç'e “Anlam veremediğiniz bir engelleme [İstanbul İstihbarat Şube'den bahsediyor] ile karşılaştığınızı söylediniz. Bu FETÖ ile ilgili olabilir mi?” diye sordu. Genç şöyle cevapladı:
“Buna yargı karar verir. Çok cinayet faili meçhul kaldı. Burada fail yakalandı. Çok önemli bir cinayet bu. Bir an önce aydınlatılması gerekirdi. Müfettiş ve hukukçu olarak bir örgüt varlığını görüyorum. Dilerim yargıda gerçekler açığa çıkacaktır.”
Akın: Bize "sonuna kadar gidin" dendi
Genç'in ardından Başbakanlık Teftiş Kurulu'ndan kıdemli müfettiş Mehmet Akın dinlendi.
Akın, hazırladıkları raporu başkanlığa sunduklarını ve kendilerine geri sunulduğunu söyledi. Akın, rapor tesliminden sonra her hangi bir çıkarma yapılmadan dönemin Başbakanı Erdoğan’a sunulduğunu dile getirdi. Akın, başkanlıkça bilgi belge akışından her türlü kolaylığın kendilerine sağlandığını belirtti.
Akın, “Başkanlık tarafından bize ‘ucu nereye dokunursa dokunsun varabildiğiniz yere kadar gidin’ denildi. Hiç kimseden tehdit falan almadık” dedi.
Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan'ın “Başkanlık tarafınsan size “Kendinize dikkat edin” diye bir uyarı yapıldı mı?” şeklindeki soruya Akın, “Bunu uyarma değil de, aramızda yaptığımız konuşmalarda da dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorum. Bende arkadaşlara tavsiyelerde bulunuyorum” diye yanıt verdi.
Heyetin “Ali Fuat Yılmazer’in size karşı tavrı nasıldı?” şeklindeki sorusuna ise Akın, “Bir tavrı oldu. Çok nazik değildi tavrı” şeklinde yanıt verdi.
Birçok soruya “Hatırlamıyorum, ne varsa zaten hazırladığımız raporda var” diye cevap veren Akın, “MİT ile yaptığımız görüşmede ‘bizde bilgi yok’ dediler” diye konuştu.
İnan: Sadece Ramazan Akyürek'i sorumlu tutmadık
Akın'ın ardından tanık İnan beyanda bulundu. İnan'ın ifadeleri özetle şöyle:
* Ai Fuat Yılmazer'in bize yönelik tavrı çok yoğun olduğu ve bizim orda bulunmamızın fuzuli olduğu yönündeydi. Kendisinden taleplerimiz oldu ama yoğun oldukları gerekçesiyle olumsuz karşılandı.
* İstanbul'da kaldığımız yerde sürekli telefonlarımız çalıyordu. Fişi çekip uyuduk.
* Teftiş Kurulu Başkanı Muttalip Ünal'ın Ramazan Akyürek tarafından aranıp kendimize dikkat etmeniz gerektiğini söylediğini ben de duydum.
* Mütalip beyin isimlerin geçmemesi konusunda konuştuğunu hatırlıyorum.
* Trabzon'da MİT ile görüşürken “Bilgi yok” dendi. “Bari bir kırıntı verin” denilince yetkili "Kırıntı sizi fırına götürür" dedi.
* Rapor kapsamında istihbarat daire başkanlığından kişiler için ön inceleme istedik. Sadece Ramazan bey'i sorumlu tutmadık.
Ünal: Ramazan Akyürek'ten tehdit almadım
İnan'ın ardından Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Mütalip Ünal ise tanık ifadesine geçildi.
Ünal, ifadesinde “Tehdidin geldiği söylendiği tarih olan 28 nisan 2009 tarihi raporun incelenip tamamlanmasının ardından 6 ay sonra. 6 ay sonra nasıl bir tehdit geliyor?” dedi.
Üye hakimin “Karşıdan karşıya geçerken dikkat edin demişsiniz. Ayşegül Genç'i arayarak Ramazan Akyürek'in sizi aradığını ve telefonda anlatamayacağınız rahatsız edici şeyler duyduğunuzu bunları ajandanıza kayıt aldığınızı söylemişsiniz” demesi üzerine Ünal “Ajandam yok. Kayıt almadım. Ramazan beyden tehdit almadım” dedi.
Üye hakimin “Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'in isminin çıkarılmasını istemişsiniz” sorusuna ise “Teftiş kurulu başkanlığı bana bu yetkiyi zaten veriyor. Ön incelemeye geçebilmek için öncesinde incelemenin sağlam yapılması gerek. Akyürek ve Yılmazer'in ismini çıkarın demedim. Bilakis tahkikatı genişletin diyorum” diye cevap verdi.
Davada yarın (14 Nisan Cuma) Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, polis başmüfettişi Durmuş Demirbaş tanık olarak dinlenecek.