Haydi artık çabuk tutun elinizi,
Çukurlardan çıkarın barutlarınızı,
Dımdım Kalesi'ni havaya uçurun,
Düşman görsün teslim olmadığımızı.
Derler ki, atalar onlara binyıllardan bu yana şu öğüdü salık vermiştir: "Sırtını ya gerçek bir yiğide yaslayacaksın, ya da geçit vermez bir dağa".
O sebepten ötürüdür ki; o gün bu gündür Kuzey Mezopotamya'nın geçit vermez mekânlarında bu coğrafyanın Kürt, Ermeni, Süryani ve bilcümle sakinleri dağları ve dağlara sırtlarını yasladıkları mekânları "kale şehirlere" dönüştürerek kendilerini sürdüregelmişler.
Dara, Hasankeyf, Mardin, Silvan, Amida (Diyarbekir) bugün de yaşayan Mezopotamya coğrafyasının kale şehirleri değil mi?
İşte Dımdım Kalesi de öyle! Güneş henüz iki boy yükselmişken, kale uzaklardan görünende, kayalıkların üzerine yapılmış bir atmaca yuvası gibi. Dört bir etrafı rahatça görünebilsin, kale ve kale halkı saldırılardan rahatlıkla korunabilsin diye, kalenin bir tarafı Dımdım Dağı'na yaslanmış.
Ve kalenin üç tarafı da çok yüksek surlarla çevrilmiş. İşte destanlara konu olan Dımdım Kalesinin mekânsal boyutu böyle.
İran Şahı "Şah Abbas" bir Ermeni başmimara dillere destan bir kale yaptırır. Görenin ağzı açıkta kalacak kabilden bir kale olur. Çağırır mimarı huzura Şah, sorar: "Bu kaleden daha iyisini de yapabilir misin?".
Yanıtlar Ermeni mimar: "Elbette, zamanım ve imkânım olursa". Şah tahammülsüzdür. Emir verir: "Sabaha vurdurun kellesini".
Gece birinin yardımıyla kaleden kaçan başmimar işte o kuş uçmaz kervan geçmez sarp yerdeki Dımdım kalesini yapar ve sonra da o kalenin sakini olur ve hep orda kalır.
Evrensel Yayınlarının Kürt Tarihi ve Kültürü dizisinin son kitabı Kürtçe'den Türkçe'ye çeviri olarak çıkan Dımdım Kalesi, 17. yüzyılda kale halkı olan Kürtlerin, Osmanlı ve İran ordularına karşı kendilerini koruma amaçlı savaşının tarihini anlatıyor.
Kitap, kale halkının kendilerine sağladıkları güvenlikli ortamın, refah ve adaletli yönetiminin zalim ve kötü örnek despotların tahammülsüzlüklerine karşı direnişinin tarihi aynı zamanda.
Xanoye Çengzerin
Kitabı okurken ciddi geri dönüşler yaşadım, daha liseli yıllarımdan beri hiç unutamadığım 19.yüzyıl Rus klasiklerinden Çerniçevski'nin Ne Yapmalı 'sını anımsadım.
O kitapta çok etkileyici bir kişilik vardı: Rahmetov! O denli etkileyici bir kişilik ki, kitabı okuyan bir dolu beni adem hayatı boyunca Rahmetov gibi olmak istemiş. Ama sonradan Rahmetov'un bir çok değişik şahsiyetin özelliklerini üzerinde taşıyan ve ancak romanlarda rastlanabilecek türden bir "roman kahramanı" olabileceğine kanaat getirilmiş.
Dımdım Kalesinin bugüne dek süregelen hikâyesini bizlere kadar ulaştıran kahraman "Xanoyê Çengzêrîn" (Altın pençeli Xano) de Rahmetov türü kahramanlardan.
Xano, kaleyi Ermeni başmimara yaptırırken, kale inşaatında çalışanlara avuçlarla altın dağıtmış. Ve o günden sonra Dımdım Kalesinin Kürt sakinlerinin liderinin adı Xanoyê Çengzêrîn olarak kalmış.
Bütün kararları divanhanesinde halkıyla ve halkının temsilcileriyle alan ve uygulayan Xano'nun, kararlılığı ve direngenliği bir de boyun eğmemesi nedeniyle hiçbir zaman egemenlerle yıldızı barışmamış.
Her yıl bir önceki saldırıyı aratırcasına ya Osmanlı ya da İran ordusu sefer düzenler Dımdım Kalesine. Sonuncu seferde artık kurtuluşun imkanı yoktur. Ve Xanoyê Çengzêrîn ortak kararla kalenin içindekilerle birlikte intiharına ve imhasına karar verir.
"Saçını usturayla kesen, perçemine yanmaz" Kürt atasözünün izinde Dımdım Kalesi ve kale halkı bir destan yaratır. İşte o destandır ki Kürt sözlü kültürüne de malzeme olan ve değişik versiyonlarıyla bugüne dek sürdürülerek gelen.
Ereb Şemo
Kitabın yazarı Ereb Şemo, Kürt edebiyatında yeri olan ve Türkiye'de ilk olarak 1970'li yıllarda yayınlanan "Şîvan ê Kurd" (Kürt Çoban) kitabıyla epeyce tanınan bir yazar.
Kitap Edib Polat tarafından bir çırpıda ve rahat okunan bir üslupla Kürt Edebiyatını tanımak isteyen Türkçe okurlarına kazandırılmış.
Evrensel Yayınlarının bu diziyi sürdürmesi ilerde "Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi" başlığı altında zengin bir kitaplığın oluşacağının müjdecisi.
Kitabın kısa zamanda ikinci baskısını yapacağını umarak en azından ikinci baskıya eklenmesini beklediğim bir iki notumu da iletmeden geçmek istemiyorum:
Değişik sayfalarda "Çılape, ağnız, holey, cılet, leken, rüden, zerenek, oyme" gibi Kürtçe kelimeler ya da ifadeler var. Sonuçta bu kitabın tek kelime Kürtçe bilmeyen okurlarca da okunacağı düşünülerek, ya kelimenin geçtiği sayfa altında, ya da kitabın sonunda gerek duyulursa bir açıklayıcı bölümün eklenmesiyle Dımdım Kalesi daha da vazgeçilmez ve zengin olacaktır.(ŞD/EÜ)
* Dımdım Kalesi. Ereb Şemo. Çeviri, Edib Polat. Evrensel Basım Yayın. Mayıs 2005 İstanbul