Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA), "Anadili Temelli, Çokdilli ve Çokdiyalektli Dinamik Eğitim" raporunu bugün Diyarbakır'da "Önce Anadili" bir toplantıyla açıkladı.
Açılış konuşmasını yapan Necdet İpekyüz, farklı dillerin yasal güvenceye kavuşmasının ve anadili temelli eğitimin barış ve toplumsal uzlaşı için önemli bir adım olduğunu belirtti. "Türkiye'de anadil konusundaki çalışmalar bölücü ve ürkütücü gibi değerlendiriliyor. Oysaki dünya örneklerinden anadillerin güvence altına alınmadığında toplumsal uzlaşının sağlanamadığını biliyoruz. Bu sefer biz örnek almayalım, biz örnek olalım" diye konuştu.
Dicle Üniversitesi'nden Vahap Coşkun ve Boğaziçi Üniversitesi'nden Şerif Derince ise DİSA'nın raporunu ve çalışmaları sonuncunda oluşturdukları dört örnek eğitim modelini tanıttı.
Coşkun: Talepler farklılaşsa da anadil konusunda mutabakat var
Coşkun anadilin siyasi yönlerinin dışında insani bir konu olduğunun altını çizerken, Kürt meselesinin çözümünde dilin öneminden bahsetti.
"Kürtler arasında farklı gruplar farklı talepleri dile getirebilirler ama anadil konusunda aralarında büyük bir mutabakat var. Hangi Kürt grupla konuşsanız, dilin kamusal yaşamda kullanılması, geliştirilip gelecek kuşaklara aktarılması konusunda hemfikir."
Anadilde eğitimin olmamasının yarattığı sıkıntıları iletişimsizlik, öğrencilerin damgalanması, anadillerina yabancılaşmaları, aile ve arkadaşlarıyla diyalog kuramamaları olarak sıralayan Coşkun, bu çalışmadan çıkardıkları dersleri şöyle özetledi:
* Eğitimde anadilin kullanılması çözülmeyecek bir sorun değil ama bugünden yarına çözülecek bir sorun da değil.
* Anadil konusunda en önemli nokta bu ortamı yaratacak bir siyasi iradenin olması, çabuk yol almak ve aşamalı bir çözüm ortaya koyabilmek.
* Aynı bölgede bile farklı eğitim modelleriyle ihtiyaçları karşılamak ve buna uygun modeller geliştirmek mümkün.
* Anadil kullanımının yaygınlaştırılması için hem yasaklayıcı algıyı kırmak hem de bu konuda farkındalık yaratmak açısından sivil faaliyetler ve direnişler önemli adımlar.
* Bir ülkedeki siyasal ve ekonomik değişimler eğitim modellerinin yeniden sorgulanmasını ve yenilenmesini zorunlu kılar.
* Anadilde eğitimin gerçekleştirilebilmesi çoğulculuk ve katı merkeziyetçi yapıdan uzaklaşılmasını gerektirir. Bu nedenle merkezden yerele yetki aktarımı, özerk yönetimler anadilde eğitim için gereklidir.
Derince: Anadilde eğitim, çokdilli eğitim demek
Derince, "anadilde eğitim" denince tekdilli (Kürtçe) eğitim talep ediliyormuş gibi bir algı oluştuğunu, dolayısıyla raporda "anadili temelli çokdilli eğitim" ifadesinin kullanıldığını, burada kastedilenin egemen dil olan Türkçe ve Kürtçenin birlikte öğrenilmesi olduğunu belirtti.
Derince anadilde eğitim talebinin bilimsel arka planını şöyle aktardı:
* Her çocuk en iyi bildiği dillerde eğitim aldığında en iyi öğrenir.
* Herkes birden fazla dili öğrenebilir.
* Diller arasında beceriler aktarılabilir. Yani öğrenciler bir dilde okuma yazma öğrenince, bu becerileri ikinci bir dile aktarabilirler.
* Diller birbiririnin rakibi değil, destekleyicileridirler. Bir dilin gelişimi diğer dili de geliştirir.
* Çokdillik yeni dillerin öğrenimini kolaylaştırır.
* Çokdilli öğrenciler akademik bilgilerin ediniminde tekdilli öğrencilere göre avantajlıdır.
Derince bu tespitlerden yola çıkarak dört eğitim modeli önerisi oluşturduklarını, modellerin öğrenciler ve ailelerinin farklı ihtiyaçlarına göre hazırlandığını anlattı.
Modellerden biri Türkçe bilmeyen veya az bilen Kürt öğrencilere, ikincisi hem Kürtçe hem Türkçe bilen, üçüncüsü batıya göç etmiş ailelerin çocukları gibi Türkçeyi daha baskın olarak kullanan, dördüncüsü ise sadece Türkçe konuşan Kürt öğrencilerin ihtiyaçlarına göre hazırlandı. (ÇT)