Yazılarında darbeler ve 28 Şubat'ın ülke ekonomisi ve barışına etkilerini tartışan Dilipak, "devlet kurumlarını tahkir ve tezyif" iddiasıyla yargılandığı "Olacağı Buydu" ve "28 Şubatın neresindeyiz" yazılarından beraat etti.
İki davadan beraat, bir dava 2007'ye kaldı
"Bir Başkadır Benim Memleketim" başlıklı yazıdan "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddialarıyla yargılanan gazeteci, bir daha 27 Şubat 2007'de hakim karşısına çıkacak. Bu davadan mahkeme, esas hakkında mütalaasına hazırlık olarak dosyaları savcılığa tevdi etti.
Eyyüp Yılmaz başkanlığındaki mahkeme, "Olacağı Buydu" ve "28 Şubatın neresindeyiz" yazıları için beraat yönünde mütalaa veren savcı Erdoğan Doğan'ın görüşüne katılınca Dilipak ve gazete sorumlu müdürü Mehmet Özmen beraat ettiler.
Yazılarda ne deniyordu?
Gazetenin 1 Temmuz 2000 tarihli sayısında yer verilen "Olacağı Buydu" başlıklı yazısında Dilipak, "....askerlerin de gerçeği kabul etmesi gerek, bu şartlarda Genelkurmay açıklaması ve Ateş paşanın konuşmasını nasıl yorumlamak gerektiğini bilmiyorum. Hele Ateş paşanın o ümmetçilik yorumu yok mu. Bana kalırsa askerler kendilerine İlahiyat kökenli bir danışman bulmalıdır" diyordu.
Dini kavramlar ve konularda açıklama yaparken askerlerden titiz davranmalarını isteyen Dilipak, yazısında "Askerler de siyasiler de artık şeriat konusunda daha ihtiyatlı bir dil kullanıyorlar. Ama ümmet irtica, mürteci gibi genellikle yanlış yorumlara yol açacak kavramlar konusunda daha ihtiyatlı olmak gerek. Bazı kelimeler yaralı bilinçleri kanatabilir, toplumun manevi reflekslerine karşı daha duyarlı olmak gerek. Çıktık açık alınla diye marşlar söyleyerek brifinglere başladılar. Ve işte Türkiye'yi getirdikleri nokta bu. Bu duruma PKK sebep olmadı. Bankaların içini boşaltıp yükünü devlete yükleyenler de PKK'lılar değildir... Devlet malını bazı şaibeli sermaye gruplarına peşkeş çekenler ve Anadolu sermayesine renk giydirip düşman ilan edenler de PKK'lılar değildir. Kimsenin elbisesinin rengi beni ilgilendirmiyor, ama durum ortada. Bu mızrak çuvala sığmaz. Kimse rejimi koruma ve kollama laflarının arkasına saklanarak son Türk devletini fakrü zaruret içinde bitap düşürmeye hakkı yoktur" sözlerine de yer vermişti.
1 Mart 2000 tarihinde "Akit" gazetesinde yayımlanan "28 Şubatın Neresindeyiz" başlıklı yazısında Dilipak "Brifingci paşaların gerçek yüzleri ortaya çıktı, bu arada irtica ve terör masallarının arkasında gizli karanlık ilişkiler de ortaya döküldü" ifadelerinden dolayı yargılanıyordu.
Akit gazetesinin 27 Nisan 2001 tarihli sayısında yayımlanan ve "kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla suçlanan "Bir başkadır benim memleketim" yazısında ise, şu ifadelere yer verilmişti:
"Müslümanlara duyulan bu kin bu öfke niye. Tüm İslami değerler, kavramlar ve kurumlar potansiyel bir tehdit alanı olarak görüldü, çocuklara din eğitimi verilmesi engellendi. Dini eğitim kurumları budandı. Diyanet ve camiler zabtu rabt altına alındı. Eğitim hayatından din soyutlandı. Aslında laiklik bu değil (...) Yaşar Nuri, Zekeriya Beyaz bir gün olsun, Müslümanlara hakaretten vazgeçip, ötekilerin İslâma ve Müslümanlara karşı hezeyanlarına karşı hiçbir şey söylemeyecekler mi? Bana göre tüm avukat arkadaşlar, özel davalarının ötesinde bu tür hezeyanlar karşısında bir Müdafaayı Hukuk hareketi başlatmak zorundadırlar. Yarın bu işin faturası daha da ağırlaşabilir. Ne yapacaksak hemen şimdi." (EÖ/KÖ)