Eriş, bugün 71 yaşında, işçi emeklisi. '77 1 Mayıs'ına yol işçisi olarak katıldı.
Pekgüleç, bugün Türkiye Sivil Havacılık Sendikası'nda (Hava-İş) eğitim uzmanı. '77 1 Mayıs'ına Türkiye Kundura Sanayii Deri ve Deriden Yapılan Her Türlü Eşya (Saraciye) Yapımı ve Debagat İşleri Kürkçülük Tutkal Sanayi ve Bağırsak İşleme İşleri Sendikası (Deri-İş) Kazlıçeşme Şube Başkanı olarak katıldı.
Rasim Öz, avukat. '77 1 Mayıs'ında kürsüde çekim yapıyordu. Daha sonra, 1 Mayıs davasının avukatlığını yaptı.
Eriş: Alanda coşku ve açılan ateş
Sakarya'dan onlarca işçiyle İstanbul'a gelen yol işçisi Eriş, Beşiktaş'tan Taksim Meydanı'na doğru yürüyüşü ve 1 Mayıs'ı kutlamaya gelenlere açılan ateşi anlatıyor:
"1 Mayıs günü horonlar, marşlarla, ellerimizde her türden pankart ve kızıl bayraklarımızla, kadınların başındaki kızıl çatkılarla Dolmabahçe'den Gümüşsuyu'na çıkıyoruz.
Dilimizde 500 bin emekçiyle aynı: Yaşasın 1 Mayıs, dünya işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü. Bayrağımız önde yürüyoruz. Hedef sosyalizm.
Taksim Parkı'nın merdivenlerinin son basamağı üstüne konulan kürsüde Kemal Türkler konuşuyor. Alanda büyük bir coşku var, 500 bin yürek atıyor. Mitingin bitimine yakın, İntercontinental Oteli'nin 11. katından, Sular İdaresi'nden ve Air France'nin Hava Yolları satış bürosu üzerindeki Adalet Partisi binasından ateş açılıyor, panzerler kitleye saldırıyor. Parkın hemen yanında bir kadın ezilmiş, can çekişiyor. Ateş altına alınan kitle, Kazancı Yokuşu'na sıkıştırılıyor. Dolmabahçe stadı çevresi, tanklar, kariyerlerle kuşatılmış."
Pekgüleç: Sorumlular cezalandırılmadı
Deri-İş Kazlıçeşme Şube Başkanı olarak 1977 yılı 1 Mayıs'ına katılan Munzur Pekgüleç ise, provokasyon yaratılacağına dair işaretlerin günler öncesinden verildiğini belirtiyor:
"O günlerde, 1 Mayıs alanının Maocu güçlerle ile diğer sosyalist güçlerin çatışma olacağı şeklinde yaygın bir provokasyon yapılıyordu. Yani 1 Mayıs'a kan buluşacağının işareti günler öncesinden verilmişti."
Taksim Meydanı'na 1000'e yakın deri işçisiyle birlikte Şişli tarafından geldiğini söyleyen Pekgüleç, saldırı anını ise şöyle anlatıyor:
"Ben o sırada Atatürk Kültür Merkezi'nin önünde görevliydim. Kemal Türkler tam konuşurken, İSKİ dediğimiz Sular İdaresi'nin oradan bir el ateş edildi. Bunun üzerine içeride bir dalgalanma söz konusu oldu. Kemal Türkler halen konuşmaya devam ediyordu. Konuşmanın devam ettiği sırada yeniden silah sesleri duyuldu. Muhtemelen içeriden de silahla karşılık veren oldu. Yani provokasyonu hazırlayan güçler bunu da düşünmüşlerdi. Alanda yaratılan panikle, ezilen yüzlerce insanı kendi gözlerimizle gördük.
1977 1 Mayıs'ını sosyalist güçlerin ve işçilerin düzen karşıtı eylemlerinin doruk noktasıydı. Bu yüzden burjuvazi o provokasyonu yaratarak, bu mücadeleyi engellemek istedi. Halen o günkü cinayeti işleyen, provokasyonu gerçekleştiren derin devletin güçleriyle ilgili herhangi bir yakalama ya da onların kamuoyuna çıkarılması söz konusu olmadı."
Öz: Mağdurlar sanık oldu, dava 9 yıl sürdü
Bugün avukatlık yapan Rasim Öz, o gün Kemal Türkler kürsüde konuşurken yanındaydı ve 8 milimetrelik kamerasıyla çekim yapıyordu:
"Tam da Sular İdaresi'nin üzerine çıkan çelik yelekli, sivil giysili görevlilerin anını kayıt etmiştim. Kemal Türkler, konuşmasının sonuna gelmişti ki, Sular İdaresi'nin üzerinde topluluğa ateş yayılımı başladı. Arkasından Pamuk Eczanesi'nin civarından ateş başladı. Daha sonra Intercontinantel'den kürsüye ateş başlayınca Kemal Türkler'in omuzlarına basıp kürsüye indirmiştim. Sonra birlikte aşağıya indirildik. O arada iddianamede sonradan söylendiği gibi polisler panzerlerle halkın üzerine sirenler çalarak, ses bombası atarak geliyorlardı. Ve bu yaratılan panikten, insanlar daha çok öldü."
Rasim Öz, saldırının ardından mitingi katılan 98 kişi hakkında açılan davayı tam 9 yıl takip etti. Avukat Öz, dava sürecini ise şöyle anlatıyor:
"Polis, Beşiktaş'ta 548 kişiyi polis rasgele yollardan çevirip sanık yapmak için karakola götürdü. Karakolda, bunlardan 98'ini tek bir polis teşhis edip, dava açılmasına neden oldu. Ancak bunların hepsi olayın mağduru, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyesi işçilerdi. Davayı açan savcı da, olayın gerçek faillerinin bunlar olmadığını itiraf ediyordu. Biz ilk duruşmada asıl faillerin bulunup getirilmesi için mahkemeden talepte bulunduk, ancak 9 yıl süren dava sonunda emniyetten bir kez bile cevap alamadık. Sonunda da arkadaşlarımız olan 98 sanık beraat etti." (BB)