Çocuk okula başlıyor; hem Türkçe öğrenecek, hem okuma yazma.
Öğretmen hem Türkçe öğretecek, hem okuma yazma.
Öğretmen Kürtçe biliyor; konuşması yasak.
Anne-baba sadece Kürtçe konuşuyor, öğretmenle anlaşamıyor.
Kürtler için bu "Kula ziman", Türkçesiyle "Dil yarası".
"Kürtlerin eğitimde anadillerini kullanma hakkından mahrum edilmesi hem giderek zayıflayan Kürt dilinin korunmasını ve geliştirilmesini imkânsız kılıyor, hem anadili Kürtçe olan çocukları eğitim süreçlerinde dezavantajlı konuma getirerek bu çocukların okul başarılarını olumsuz yönde etkiliyor ve hem de toplumsal barışı zedeliyor."
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) Başkanı Dr. Necdet İpekyüz "Dil Yarası: Türkiye'de eğitimde anadilinin kullanılmaması ve Kürt öğrencilerin deneyimleri" çalışmasının nedenini böyle özetliyor.
Hafta sonunda Diyarbakır'da Sümerpark Ortak Yaşam Alanı'ndaki buluşmada Vahap Coşkun, M. Şerif Derince ve Nesrin Uçarlar gerçekleştirdikleri çalışmayı Şemsa Özar'ın moderatörlüğünde sundular.
Dil Yarası, "Ulus-Devlet, eğitim ve dil", "Türkiye'de ulus-devlet, eğitim ve dil", "Eğitimde anadili meselesi ve Kürt öğrencilerin eğitim deneyimleri", "Saha araştırması bulgularının değerlendirilmesi ve kuramsal tartışma" ve "anadilinde eğitim hakkı- ülke örnekleri" başlıklı beş bölümden oluşuyor.
Hikayelerden gelen sorunlar
"Türkçeyle ilk defa ilkokulda tanıştık. Hani herhalde bütün dünya Kürtçe konuşuyor biliyordum. Farklı diller var mıdır, yok mudur, bilgim yoktu. " (Ahmet)
"Sadece hocaya bakıyorduk. Bir şey sormaya çalışıyordum, soramıyordum. Arkadaşım vardı, diyordum bunu bana Türkçeye çevirebilir misin, hocaya anlamadığım yerleri öyle sorabiliyordum." ( Rojhat)
Çalışmada Diyarbakır, Ankara ve İstanbul'dan "Kürtçeyle okula başlayan öğrenci", "Kürtçe bilen ve bilmeyen öğretmen" ve "Türkçe bilmeyen ebeveyn" olmak üzere dört gruptan 43 kişi hikayelerini anlatıyor.
Hikayelerle gelen sorun başlıkları ise şöyle: İletişimsizlik, 1-0 yenik başlama, sınıfta kalma ve okulu terk etme, damgalamalar, şiddet, susmak ve zili beklemek, muhbircilik, köy/varoş, bölge ve şehir merkezi ayırımı, ebeveynlerin rolü ve dillerin yer değiştirmesi.
Çalışma benzerlik ve farklılıkları nedeniyle Fransa'dan Korsikaca, İspanya'dan Baskça ve Çin'den Uygurca eğitim modellerine eğiliyor.
Öneriler
Dil Yarası, sonuçta, kamuoyu, devlet ve sivil toplum kuruluşları dikkate alınmasının gerekliliğini de vurgulayarak öğrencileri, öğretmenleri ve ebeveynleri kapsayan önerileri sıralıyor.
Eğitimde Kürtçe kullanılmalı; çiftdili ve çokdilli eğitim modelleri öğretmen yetiştirme modellerini de kapsamalı. Kürtçe bilen öğrencilerle ebeveynler için Kürtçe okuryazarlık, Kürtçe bilmeyen öğretmenler için Kürtçe kursları açılmalı.
Toplumsal ve kültürel öneriler de eğitimde anadilinin kullanımı, çiftdillilik hakkında farkındalık yaratılması, öğrencilerin Kürtçe becerilerini geliştirmeye yönelik televizyon programları yapılması, diyalekt farklılıklarının güzellik ve gereklilikleri üzerine bilgilendirmeden oluşuyor. (NM/EÖ)