Emniyet Genel Müdürlüğü'nün istatistikleri, Türkiye'de terör ve diğer asayiş vakalarının İstanbul'da yoğunlaştığını ortaya koyuyor. İstanbul 11 milyona yakın nüfusuyla ülke nüfusunda yüzde 15 paya sahip olmasına karşılık, öldürme, oto hırsızlığı, yaralama, gasp, hırsızlık, kaçırma olaylarında yüzde 30'lara varan pay sahibi. 2003 verilerine göre, öldürme vakaları en çok İstanbul, Mersin ve Adana'da yaşandı. En az öldürme ise Trabzon, Bursa ve K.Maraş'ta görüldü. İstanbul'da 2003 yılında 939 kişi öldürüldü . Bu, 1 milyon nüfusa 89 cinayet demek. Başka bir ifadeyle, İstanbul'da öldürülme ihtimali milyonda 89. Bu oran Mersin'de milyonda 66, Adana'da milyonda 63. Buna karşılık öldürülme ihtimali Trabzon'da milyonda 11, Bursa'da milyonda 20'ye kadar düşüyor.
Cana kasıtta İstanbul ve Çukurova öne çıkarken malın gasp edilmesinde Antalya'nın birinci büyük kent olduğu dikkati çekiyor. Antalya'da 2003 yılında 311 gasp olayı yaşanmış. Bu, milyon nüfusa düşen 172 gasp demek. Başka bir ifadeyle, Antalya'da yaşayan birinin gasba uğraması milyonda 172 ihtimal. Antalya'yı milyonda 152 ile İstanbul ve 91 ile Gaziantep izliyor. Buna karşılık gasp olaylarının nüfusa göre en düşük olduğu kentler Kayseri, İzmir ve Konya. Kayseri'de gasbedilme ihtimali milyonda 20'ye kadar düşüyor.
Hırsızlıkta Antalya
Nüfus başına düşen hırsızlıkta da Antalya 20 büyük kent arasında ilk sırada. Antalya'da 2003'te 8334 hırsızlık olayı yaşanmış. Bu 1 milyon nüfusa 4615 hırsızlık demek. Daha sadeleştirilmiş bir deyişle Antalya'da yaşayan her bin kişiden 5'i hırsızlık gibi bir hadise ile yüz yüze gelebiliyor. Bu durum, Gaziantep'te binde 4, İstanbul'da da binde dörde yakın. Buna karşılık en az hırsızlık vakaları Trabzon, Ş.Urfa ve Samsun'da görülüyor. Trabzon'da her on bin nüfusa düşen hırsızlık 4 dolayında.
İstanbul :
* Öldürme: 1. sırada,
* Gasp: 2. sırada, "
* Hırsızlık: 3. sırada,
* Oto hırsızlığı: 1. sırada,
* Yaralama: 11. sırada
Antalya:
* Öldürme: 7. sırada,
* Gasp: 1. sırada, "
* Hırsızlık: 1. sırada,
* Oto hırsızlığı: 5. sırada,
* Yaralama: 5. sırada
Neden, nasıl?
Turizmin iki büyük merkezi İstanbul ve Antalya'nın aynı zamanda en büyük asayiş sorunu yaşanan iki metropol olduğunu ifade ettik. Tempoları farklı da olsa hormonal büyümelerini sürdüren bu iki önemli merkezin asayiş sorununun büyümesinin önü nasıl alınacak?
Kuşkusuz, önce suçu yaratan kaynağı kurutmak gerekiyor. Suçu yaratan etkenler çeşitli ama en önemlileri "iş ve aş" sorunu.
Antalya, en çok göç alan merkez olmayı sürdürüyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu için göçün yönü güney illeri, bilhassa Antalya. İstanbul da eskisi kadar olmasa da göç almayı sürdürüyor. Antalya'nın yıllık nüfus artışı binde 42, İstanbul'un binde 33. Türkiye'deki 81 il arasında Antalya bu konuda birinci, İstanbul üçüncü. Göçü frenleyici önlemler bölgesel kalkınma programlarının etkinliğinden geçiyor. Uzun, zor, ama kulak arkası edilmemesi gereken bir önlem.. Göç hızını kesecek başka önlemler gerekiyor.
Göçüp gelenlerin de iş ve aş sorunu var. İki merkezde de işsizlik yoğun ve artıyor. Göçen nüfus, formel işler bulamayınca mafyanın da bulaştığı işlere, işportacılık gibi enformel işlere yöneliyor ve bu sektör kent asayişini başlı başına deforme ediyor. Enformel sektörden bile ekmek yiyemeyenler için suç sektörüne yönelme yanlışı tek seçenek kalıyor. Gasp, hırsızlık, oto hırsızlığı... Bunları yaparken ya da ayrı olarak yaralama, öldürme, insan kaçırma..suç zinciri uzayıp gidiyor. Dolayısıyla, büyük merkezlere gelmiş nüfusa iş ve aş bulma gibi yine uzun, yine sabır isteyen ama isabetli kararlara, programlara ihtiyaç var.
Peki güvenlik önlemleri? İşte orada bu iki büyük kente yeterince bütçeden pay verilmediğini görüyoruz. 11 milyonluk İstanbul, Türkiye bütçesinin gelirlerinin yüzde 38'ini sağlamış bu yıl, ama İstanbul'un ülke bütçesinden kullandığı kaynaklar yüzde 4.2'den ibaret. Antalya, bütçe gelirlerinin yüzde 1'ini temin etmiş ama kullandığı kaynak yüzde 1 in altında, yüzde 0.7'de kalmış.
İki büyük kentin, artan nüfusuna oranla daha fazla bütçe harcamalarından yararlanması gerekiyor. Bu harcamalardan her şeyin başı olan güvenliğin pay alması gerekiyor. Yeterli ve vasıflı kamu güvenlik personeli ve onların donanımları için bu iki büyük turizm merkezinin önemi de göz önüne alınarak bütçelerinin artırılmaları gerekiyor.
Bu iki büyük kentte artan suç oranları karşısında, gücü, varlığı yetenler kamudan alamadıkları güvenlik hizmetini, özel güvenlik sektöründen alıyorlar. İşyerlerini, siteleri, yalıları, köşkleri özel korumalar koruyor. Peki özel güvenlik istihdam etmeye gücü yetmeyenleri, kendi halindeki, korumasız "sokaktaki insan"ı kim koruyacak?
Kenti gönül rahatlığıyla gezip görmek isteyen turisti kim koruyacak ?. Antalya'da "all inclusive'den şikayetçi oluyoruz. Turistin kente inmediğinden, halkla temas etmediğinden, esnaftan alışveriş etmediğinden şikayetçi oluyoruz. Turist, kentte güvenlik sorunu olduğunu öğrenince niye kente insin, kalabalığa karışsın ?
Demek ki, bu sorunu aşmak için de güvenliği sağlamak şart. Uzun vade isteyen iş ve aş sorununun hallini sağlayacak , büyük kente göçü frenleyecek önlemleri ihmal etmeden, acil asayiş sorununa çözüm olacak kısa vadeli etkin önlemleri zaman geçirmeden almak gerekiyor.
Basra harap olmadan!...
(MS/YS)