Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı ya da kısa ve bilinen adıyla TÜSTAV, Türkiye’de dijital arşivciliği titizlikle sürdüren ve bu konuda önde gelen kurumlardan biri. Nisan 1992’de kurulan Vakıf, ağırlıklı olarak Türkiye sol hareketi ve işçi sınıfıyla bağlantılı kaynakları arşivinde bulundurmasıyla, kimilerimiz için daha kıymetli bir yerde konumlanıyor.
TÜSTAV arşivi derya deniz, aramayı kolaylaştıran internet sitesi altyapısı da bir o kadar hayat kurtarıcı. Bir anda TÜSTAV arşivinden çıkarılan bir fotoğrafla, gazete kupürüyle bir araştırmanın peşine düşebiliyor, yıllar öncesine seyahat edebiliyoruz.
bianet’te yayımlanan “1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor” çalışmasının araştırma sürecinde arşiv kayıtlarından hayli yararlandık. Bu vesileyle kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz.
Pandemi nedeniyle ertelenen Akademi Seminerlerinin ilkinde sunum yapan Vakıf Yönetim Kurulu Sekreteri Araştırmacı-Yazar Erden Akbulut ve Yönetim Kurulu üyesi Dr.Erol Ülker.
Özenle sürdürülen arşiv ve Vakıf çalışmalarını dinlemek, bugüne dek başardıklarını ve karşılaştıkları güçlükleri öğrenmek için sözü TÜSTAV Vakıf Başkanı Fahrettin Ozan’a bırakıyoruz.
2018 yılında yapılan son Vakıf Genel Kurul toplantısında konuşmacı olan vakıf başkanı Fahrettin Ozan.
Çalışmalarınızı nasıl tarif edersiniz, Türkiye sol ve işçi hareketinin hafızasını korumak açısından nasıl bir önem taşıyor TÜSTAV arşivi?
Vakfımız güncel politikaya müdahil olmadan politik tarih üzerinde çalışan bir tarih ve arşiv kurumu olmaya gayret ediyor. Tarih her zaman politiktir. Türkiye komünist işçi ve sol hareketi tarihi de politik bir tarihtir. Aynı zamanda acılı sancılı bir tarihtir. Ülkemiz komünist ve işçi hareketi sürekli baskılanmış, şiddete, zulme maruz kalmış, ya yok sayılmış ya da kriminalize edilerek anılmıştır. TÜSTAV tarihsel deneyimin bilgi ve belgeye dayalı, bilimsel disipline uygun olarak günümüze ışık tutması ve geleceğimize yol gösterici olmasını amaçlıyor. Sorunuzdaki ifade biçimiyle “Türkiye sol ve işçi hareketinin hafızasını korumak” iki açıdan önem taşıyor. İlki; hafızasını yitirmiş toplumlar veya topluluklar hafızasını yitirmiş insanlar gibidir. Eşini dostunu tanımaz, desteksiz yaşayamaz, kendi ayakları üzerinde duramaz. Bugün neo-liberal ekonomi politikaların insanlığı getirdiği çıkmaz sokakta işsizlik, yoksulluk, yıkımla boğuşan işçi ve sol hareket buradan ancak örgütlü gücüne ve tarihsel deneyime dayalı mücadelesi ile çıkabilecek, hak ve özgürlüklerini geliştirip koruyabilecektir.
Bilgi Üniversitesinde yapılan akademik etkinlikte Prof.Dr.Mete Tunçay ve Erden Arkbulut.
İkincisi, Vakfımızın üzerinde çalıştığı tarihsel alan ve dönem yalnızca solu ilgilendirmiyor. Aynı zamanda 100. yılına yaklaşan Cumhuriyet tarihimizin de önemli ve değerli bir parçasını oluşturuyor. Cumhuriyet işçi ve sol hareketin bilgisinden ve katkılarından yararlanmak yerine solu baskılamayı ve yasaklamayı marifet saymıştır. O yüzden ilânının yüzüncü yılı yaklaşırken hâlâ cumhuriyet değerlerini koruma derdine düşmüş olarak yaşamaktayız. Cumhuriyet tarihinin eksiksiz, doğru ve anlaşılabilir bir anlatımı ancak komünist, işçi ve sol hareketi de kapsayarak yapılabilir. İşte TÜSTAV’ın arşiv faaliyeti esasen işçi ve sol hareketin belleğini kurtarma ve koruma faaliyetidir.
2010'da vefat eden Vakıf Başkanlarından Nihat Sargın, Moris Gabay ile bir etkinlikte.
İlk dönem çalışmalarınızla, şu anki çalışmalarınızı kıyasladığınızda dikkatinizi çeken nedir? Örneğin evet şunu yapabildik; ama bunu gerçekleştiremedik dediğiniz bir konu var mı?
TÜSTAV, aynı zamanda üzerinde çalışmayı amaçladığı tarihsel dönem ve kurumların özneleri de olan ve ne tarihçi ne de arşivci olan üyeleri tarafından var edildi, bugüne taşındı. Tüm faaliyetini de üye, bağışçı ve destekçilerinin maddi katkıları, gönüllü emekleri ile yürüttü, yürütüyor. Artık 30 yıla yaklaşan deneyime sahip olarak Vakfımız başlangıçta el yordamıyla, kendi içinde yürüttüğü uzun yorucu tartışmalarla yol almaktayken bugün gerek arşivleri gerekse yayınları ve etkinlikleri ile oturmuş bir kurumsal kimlik edindi. Bugün artık Vakfımızın daha genç ve birçoğu akademisyen yeni üyeleri var. Arşiv varlıklarımız uluslararası standartta saklama koşullarında korunuyor. Büyük kısmı dijital ortama aktarıldı ve Vakfımızın www.tustav.org web sayfasında yayınlanıyor. TÜSTAV ülkemizde dijital teknolojiyi arşivcilik alanında kullanan ilk kurumlardan biridir, üstelik gönüllü emek ve mesai ile. Vakfımızca yayımlanan 200’e yakın kitap dünyanın ve ülkemizin birçok üniversite kütüphanesinde yer alıyor. Artık TÜSTAV anılmadan Türkiye işçi ve sol hareketi tarihine ilişkin yayın yapmak olanaklı değildir ya da eksiklidir. Başaramadıklarımız da var elbette. Vakfın gayri şahsi maddi kaynaklara sahip kılınamamış olması ve bir araştırma enstitüsü kurulamamış olması gibi. Ayrıca bu tarihin çok önemli bir parçasını oluşturan işçi ve sol hareketin kültürel-edebî arşiv varlığı ve ürünlerinin toplanıp, koruma altına alınmasında da ciddi eksikliklerimiz var. Edinmeyi hedefleyip ulaşamadığımız ve ülkeye getiremediğimiz Moskova’da bulunduğunu bildiğimiz TKP’ye ait arşiv malzemeleri var. Son olarak da sözlü tarih yöntemiyle bu tarihin öznelerinden tanıklıkların toplanmasında da önümüzde kat edilecek uzun bir yol duruyor.
Ne tür imkânsızlıklar nedeniyle beklenen/amaçlanan çalışmaları üretemiyor, yapmak istediklerinizi yapamıyorsunuz?
Fizikî mekân yetersizliği nedeniyle müze malzemelerimizi kullanıma açıp sergileyemiyoruz. Keza binlerce kitaptan oluşan zengin bir kitaplığa sahip olmamıza karşın bir kütüphanede kullanıma sunamıyoruz.
Sosyal medya mecralarında ve online/matbu gazetelerde arşivinizden çokça faydalanıldığını görüyoruz, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bundan büyük memnuniyet duyuyoruz. Vakfımız açık veri, açık bilgi prensibine bağlıdır ve bilginin metalaştırılmasına karşıyız. Yeter ki, kullanılan bilginin kaynağı belirtilerek emeğe saygılı davranılsın.
Yıllar içinde tanınırlığınız nasıl bir yol izledi sizce? Yayınlarınız bu tanınırlığa nasıl katkı sundu?
Vakfımız tanınmak popüler olmak için özel bir gayret göstermedi. Başlangıçta TÜSTAV ancak sol çevrelerde bilinen bir kurum iken, belirttiğiniz gibi 2000’li yıllarda yayın faaliyetimizin başlaması, son dönemde sosyal medya mecralarında da görünür olması daha geniş bir çevrede tanınırlık sağladı. Öte yandan değişik üniversiteler, DİSK ve Tarih Vakfı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz emek tarihi konferansları, sempozyumlar da Vakfımızın akademi çevreleri ile ilişkilerini geliştirdi. Ama aynı zamanda TÜSTAV saygın bir tarihin taşıyıcısı olduğu için de ilgi ve merak konusu oluyor. Örneğin geçen yıl 1 Mayıs’ta ilk kez Vakfımız tarafından yayınlanan Nazım Hikmet’in yeni ulaşılan “İstanbul’da 1 Mayıs” şiiri gibi. Emekçi halkın onur duyacağı bir sosyal ve siyasal mücadele tarihine ilişkin arşivlerdir söz konusu olan.
En sık karşılaştığınız başvurular hangileri? Kişisel olarak merak ettiğim ise, başvuran kişilerin yaş aralığında dikkat çeken bir durum var mı sizin açınızdan? Örneğin sol tarihe meraklı “genç” araştırmacılardan ne sıklıkta başvuru alıyorsunuz?
Doğrusunu isterseniz bu konuda istatistikî bir bilgiye sahip değilim. Ancak her yaştan araştırmacılar başvuruda bulunmaktaysa da genç ve akademik araştırma amacıyla da çok sayıda başvuru aldığımızı biliyorum. Bunu gündemimize getirdiğiniz için teşekkür ederiz. İnceleyip bir istatistik bilgisi edinince sizinle de paylaşırız.
TÜSTAV olmasaydı hangi çalışmalar olmazdı?
Şöyle söyleyebilirim; TÜSTAV belki de başka türlü toparlanamayacak arşiv belgelerini gerek kurucu kaynakları ve gerekse çalışmayı yürütenlerin, Vakfımızı omuzlayıp bugüne taşıyan arkadaşlarımızın yukarıda açıkladığımız gibi üzerinde çalışılan tarihin özneleri olmaları nedeniyle sağlanan bilgi ve güven çerçevesinde toparlayabilmiştir. Rusya, Bulgaristan, Macaristan, Almanya, Fransa, Hollanda gibi değişik ülkelerde, ülkemizin değişik şehirlerinde yaşayan çok sayıda kişiden binlerce belgeden oluşan arşiv bağışları alınmıştır. Öte yandan Vakfımızın kurumsal kimliğine duyulan güven sayesinde birçok kurum gibi DİSK Arşivi de yapılan bir protokol kapsamında Vakfımız tarafından düzenlenip kullanıma açılmıştır. Ayrıca TÜSTAV’ın 30 yıla yaklaşan faaliyeti boyunca gönüllü emekle yarattığı değer ancak milyonlarca lira harcama ile sağlanabilir ki; arşivcilik alanına ne yazık ki maddi sorunu olmayan hem devlet, hem de özel kurumlar bile harcama yapmayı külfet olarak görüyorlar. Abartmadan söyleyebiliriz ki, TÜSTAV olmasaydı TÜSTAV’ın kullanıma açtığı arşivleri de büyük ölçüde ulaşılabilir olamazdı.
TÜSTAV’da halihazırda yer alan bir arşiv fonuna destek olmak ya da yeni bir arşiv fonu açılmasını sağlamak için ne yapmak gerekiyor? Bireysel olarak nasıl bir katkı sağlayabilir insanlar?
Vakfımızın www.tustav.org web sayfasında iletişim bilgileri ve banka hesapları yer alıyor. Katkıda bulunmak isteyenler bağış yapabilir. Vakıf yayınlarımızı satın alabilir veya ihtiyaç olan konularda gönüllü emek katkısında bulunabilirler. Ne yazık ki, içinde yaşamakta olduğumuz pandemi koşulları nedeniyle acil olmayan çalışmalarımızı ve etkinliklerimizi ertelemek durumunda kaldık. Ancak bu koşullarda da Vakfımız faaliyetini sınırlı da olsa sürdürüyor ve özellikle TKP’nin 100. kuruluş yıldönümü ve Mustafa Suphi’lerin katledilmelerinin 100. yılı çerçevesinde programlanmış kitaplarını yayınlamaya devam ediyor. Katılmak ve katkıda bulunmak ve yararlanmak isteyenlere kapısını açık tutuyor.
Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı – TÜSTAV |
Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) birleşmesiyle oluşan Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) TÜSTAV’ı Nisan 1992’de kurdu. Kurucuları; Nabi Yağcı, Ahmet Kardam ve Abdurrahman Atalay Amaç: Öncelikli olarak TKP, TİP ve TBKP olmak üzere Türkiye işçi ve sol hareketine ilişkin bilgi ve belgeleri toparlamak, korumak, kullanıma açmak ve yayınlamak. “TÜSTAV ülkemiz komünist, işçi ve sol hareketinin geçtiğimiz yüzyıllık dönemine -Türkiye işçi sınıfının ve emekçi halkın sendikal ve siyasal eylemine- ilişkin bilgi ve belgeleri toparlayıp, arşiv düzeninde korumayı ve araştırmacıların kullanımına sunmayı ve giderek bir emek tarihi araştırmaları enstitüsü yaratmayı amaçlayan bir tarih ve arşiv kurumudur.” |
(TY/AS)