Bir grup gazeteci ile birlikte 1 Kasım seçimleri öncesinde Diyarbakır’a geldik. Kentteki ilk günümüzde Ankara saldırısında öldürülenlerin cenazelerinin ardından Dicle Haber Ajansı’nın Diyarbakır bürosunu ziyaret ettik.
Amacımız 24 defa internet sitesi kapatılmış, çalışanları gözaltına alınmış DİHA ile dayanışmak ve Diyarbakır’daki atmosferi Diyarbakır’da çalışan gazetecilerden dinlemekti.
Kayapınar’daki DİHA’nin Diyarbakır bürosu Azadiya Welat gazetesi, Kurdi-Der ve Aram Yayınları ile aynı binada.
Ajansta bizi DİHA Diyarbakır Bürosu Kürtçe Editörü Ferzande Taşan ile Türkçe editörü ve Diyarbakır Haber Müdürü Ömer Çelik karşıladı.
Çelik, İstanbul’dan tanıdığımız, DİHA’nin İstanbul bürosunda da yıllarca çalışmış, 2011-2013 arasında KCK basın davasından cezaevinde kalmış bir gazeteci.
Taşan da, pek çok Özür Basın çalışanı gibi tutuklu kalan gazetecilerden.
Ziyaret saatimiz Diyarbakır’da Sur ilçesindeki sokağa çıkma yasağını protesto yürüyüşü ile aynı saate denk geldiği için ajans oldukça tenhaydı. Çelik beş arkadaşlarını yürüyüşü haberleştirmek için alana gönderdiklerini aktardı. İki muhabirleri ise polis barikatları arasındaki Sur ilçesinde kalmış. Çelik, arkadaşlarının ne ilçeden ne de evlerinden dışarı çıkamadıklarını ifade etti.
Çelik: DİHA stajyeri de editörü de polisten baskı gördü
Beş muhabirinin bir yürüyüşü takip edecek olması, grubumuzdaki gazetecileri oldukça şaşırtması, sohbetimizin gündemini gazetecilere yönelik baskılara getirdi.
“DİHA’nın stajyeri de, muhabiri de, editörü de, haber müdürü de polis tarafından sözlü tacize uğramış ya da tehdit edilmiştir” diyen Çelik, söz konusu gazetecilere yönelik baskılar olduğunda DİHA’nın ne tek ne de ilk olduğunun altını çizdi.
Dicle Haber Ajansı, Kurdi-Der, Azadiya Welat gazetesi ve Aram yayınlarına 28 Eylül’de polis baskın yapmış. Herhangi bir arama emri olmaksızın polis makul şüphe iddiasıyla dört kurumda çalışan 32 kişiyi gözaltına almıştı. Gazeteciler ellerinde barut izi olup olmadığı araştırıldıktan sonra serbest bırakılmıştı. |
“Özgür Basın geleneğinden gelen bizler için bu durum çok eskiye dayanıyor” diyen Çelik, 1990’lı yıllarda öldürülen gazetecileri hatırlatarak “Bugün bir arkadaşımızın başına silah dayanıyor. Buraya baskın yaptıklarında üstümüze hiçbir gerekçe göstermeden silah doğrulttular. Bugünün geçmişten tek farkı henüz öldürülmüyor olmamız” diye konuştu.
Çelik bugün sadece kendilerinin baskı altında olmadığını, baskının tüm muhalif medyaya yayıldığını belirterek “DİHA’ya yönelik bu baskın üç ay önce olmuş olsaydı kimsenin haberi olmazdı” dedi.
“Bugün devlete karşı tek bir haber yapan, tek bir fotoğraf çeken kişi hedef haline gelebilir” diyen Çelik, baskıların yaygın medyaya yayılmasının “Bu benim de başıma gelebilir” korkusu yarattığını belirterek, bu durumun daha çok dayanışma doğurduğunu ifade etti.
Ömer Çelik kimdir?
Ömer Çelik 2007’de Anadolu Ajansı’nda gazeteciliğe başladı. 2007 yılından beri Dicle Haber Ajansı’nda çalışıyor. DİHA İstanbul bürosunda muhabir olarak çalışırken 2011’in Aralık ayında tutuklanan Çelik Haziran 2013’te tahliye edildi. Çelik DİHA Diyarbakır broşunun haber müdürü olarak görev yapıyor.
* Bu gezi P24 koordinatörlüğünde gerçekleşti.