Digor Savcısının yargılamaya gerek görmediği "seçimde Kürtçe propaganda", İzmir'de Demokratik Toplum Partisi (DTP) Karabağlar Belediye Başkan adayı Cemal Coşgun ile Gaziemir Belediye Başkan adayı Şehmuz Seyhan'ın yargılanmasının gerekçesi oldu.
29 Mart Yerel Seçimleri'nden iki gün önce Kürtçe propaganda çalışması yürüttükleri gerekçesiyle haklarında 298 Sayılı Siyasi Partiler Yasası'na (SPY) muhalefet etmekten dava açılan İki DTP'li, 31 Temmuz'da Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılanacaklar.
"Anayasa ihtiyacı karşılamıyor" ifadesine de suçlama
Bunun için İzmir Sulh Ceza Mahkemesi, iki DTP'linin talimatla ifadelerini alacak. Coşkun ve Seyhan hakkında 10 Nisan 2009 tarihinde iddianame düzenleyen İzmir Cumhuriyet Savcısı Zafer Sercan Yetişer, belgede "Sanık, Anayasa ve yasaların toplumsal ihtiyacı karşılayacak yasalar olmadığı için Kürtçe konuştuğunu ifade ederek suçlamayı kabul ettiğini açıkça beyan etmiştir" ifadesine yer verdi.
Yetişer iddianamesinde, 298 Sayılı Kanunun 58. maddesinin "seçim propagandalarında Türkçe'den başka dil kullanılmasını kesin olarak yasakladığı"na yer verdi.
"Dilimden dolayı yargılanmam devletin bir utancıdır"
Kendi tabanlarına Kürtçe olarak partilerinin hükümet politikalarına yönelik eleştirilerini dile getirdiklerini ifade eden Coşgun, Digor Savcısı Ömer Tütüncü'nün benzer bir davada kovuşturmaya gerek görmediğini de hatırlatarak, bianet'e hakkında daha üç soruşturmanın bulunduğunu ve bunların da yargılama nedeni yapılmasından endişe ettiğini ifade etti:
"Mevcut Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası bugünün toplumsal ihtiyaçlarını karşılamıyor. 12 Eylül Anayasası, faşist generallerin hazırladığı bir Anayasadır ve bir deli gömleğini 1982 yılından bu yana bu topluma giydirmişlerdir.Bu idare, bu toplumu ciddi şekilde zorluyor. 21. yüzyılda bir halkın mensubu, dilinden dolayı yargılanıyor olması utanç verici. Ben bir Kürdüm, dilimden dolayı yargılanıyorsam bu kendisi demokratik olarak nitelendiren bir devlet için bir utançtır. Türkiye bu utançla da yaşayamaz. Gerçek demokrasi için devletin kendi Kürdüyle, Alevisi'yle, işçisi emekçisi ve dindarıyla barışması zorunludur." (EÖ)