Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu, bugün Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2021 yılı bütçesini ele alıyor.
Demokrasi İçin Birlik (DİB), Türkiye'nin tarım politikalarını eleştirdi. Yazılı bir açıklama yayımlayan DİB, "Tarım Bakanlığı tarafından 2007'de bir Avrupa Birliği (AB) projesi olarak başlatılan 'Çiftçi Kayıt Sistemi' tam olarak işlerliğe kavuşturulamadı; harcanan onca paraya rağmen gerçekten bitirildi mi? Ondan haberimiz yok. Hadi bize söylemiyorlar, normaldir. Ama Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) da haberi yok" dedi.
DİB'in açıklaması özetle şöyle:
"Tarım Bakanlığı; kim, nerede, ne zaman ne ekiyor bilmiyor.
TÜİK 'Çiftçi Kayıt Sistemi' adlı çerçeveden yoksun olduğu için 10 yıldır tarım sayımına çıkamıyor, son sayım 20 yıl önce yapılmıştı. Dolayısıyla büyük çoğunluğu küçük aile işletmesi niteliğinde olan bir milyon işletmenin işletme varlıkları hakkında en ufak bir bilgi kırıntısından bile kimsenin haberi yok.
"Teşvikler nereye gidiyor?"
Bütün bu bilinmezlikler altında ise oldukça yüklü bir 'teşvik politikası' var, yani işin harcama tarafı eksiksiz! Temel ve iyi işleyen bir idari kayıt olmaksızın teşviklerin amaca yönelik etkisini ne tasarlamak ne de ölçmek mümkün değildir. O zaman şu sorunun sorulması elzem: Bu teşvikler nereye gidiyor?
Küçük aile işletmelerinin, uzun gecikmeler ve eksikliklerle alabildikleri fiyat ve benzeri teşviklere, gerçekte ürün ve girdi piyasalarında hakim konumlarını kullanan alıcı ve satıcıların fiyat belirleme üzerindeki hakimiyetlerine bağlı olarak el konuluyor.
Ayrıca bu teşviklerin dağıtılmasında aracılık yapan büyük tarımsal birlikler de paylarını alıyor. Belki de bu büyük tarımsal birlik yöneticilerinin yüksek performanslı siyaset hayatlarının sırrı buradadır. Bilindiği gibi pek çok partide adayların finansal kaynakları siyasette başarının olmazsa olmaz bir unsurudur.
"İşletme varlıklarını korumak hedeflenmeli"
Talebimiz açık ve net: Türkiye'de teşvik sistemi acilen 'işletme varlıklarını korumayı' öncelikli hedef olarak belirleyecek şekilde kökten değiştirilmelidir.
Bugün Türkiye'de bir yandan tarımsal araziler hızla azaltılıyor. Bu, yıllardır sürdürülen sistemli bir hükümet politikasının sonucudur. Acil nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla yurdumuz topraklarının altı uluslararası çeteler şeklinde örgütlenmiş "milli" ve uluslararası maden şirketlerine, üstü ise büyük ölçüde "milli" enerji, turizm ve inşaat şirketlerine peşkeş çekilmektedir.
"Bütün yurt, çetelerin av sahasına dönüştü"
Tarım arazisi, orman arazisi, sit alanı, kültürel miras, her şey bu gözü dönmüş talan için kutsallığını yitirmiştir. Bütün yurt sahası bu çeteler ve onlara yol verenler için bir "milli av sahasıdır".
Tarım toprakları başta olmak üzere, bütün nitelikli arazilerimizi bu çetenin tasallutundan koruyacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Tarım politikalarının, acilen büyük zincir marketleri ve hakim işletmeleri değil çiftçiyi, üreticiyi ve tüketiciyi korumayı amaçlayan büyük ve kapsamlı bir dönüşüme tabi tutulması gerekmektedir.
Bu amaçla cari yıl bütçesinin gözden geçirilmesini ve önümüzdeki yıldan başlayarak ivedilikle hazırlanacak orta vadeli planla uyumlu bir bütçe çalışmasının yürütülmesini talep ediyoruz."
(DŞ)