Rüyayı dillendiren İsveç Ulusal Yüksek Öğretim Kurulu'ndan Andreas Araslan heyecanında yalnız değildi elbette.
Rüya, Arsalan'ın "Çocuklarıma hangi ülkede yaşamalarını tavsiye edeceğim, köklerinin bulunduğu ülkede mi fırsatlar ülkesinde mi?" başlıklı konuşmasını yaptığı, İsveç'in İstanbul Başkonsolosluğu'nun desteğiyle Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi'nce 26-27 Mayıs günleri düzenlenen "Avrupa Birliği, Türkiye ve Süryani Göçü Sempozyumu"'yla başladı.
Türkiye Süryanileri Doç. Dr. Ayhan Kaya ve Sosyolog Neşe Erdilek'in öncülüğünde gerçekleşen sempozyuma İsveç, Hollanda, Almanya ya da Amerika Birleşik Devletleri'nden geldiler, bu alanda çalışan akademisyenlerle birlikte konuştular, sordular, tartıştılar, sonra da annelerinin, babalarının, nenelerinin, dedelerinin doğdukları topraklara gittiler.
Tarihi önemde ilkler
Rüya gibiydi sahiden; çünkü tarihi önemde ilkler yaşanıyordu; böyle bir sempozyum da, böyle bir gezi de.
Sempozyumun ilk gününde "Süryanilerin Toplumsal, Siyasal, Dinsel, Dilsel, Etnik ve Kültürel Yapısı", "Göçün Nedenleri ve Geri Dönüş" ve "Asuri/Süryani Diaspora'sında Siyasal, Kültürel, Etnik ve Dinsel Kimlikler" başlıklı sunuşlar yapıldı.
Hollanda Rodboud Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hermen Teule, ABD Notre Dame Üniversitesi'nden Abdul-Massih Saadi, Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Çelik "Süryanilerin Dinsel ve Etnik Kimlikleri" ve Yazar Yahya Koçoğlu ise Süryani gençler üzerinde yaptığı "Süryani Gençlerin Evlilik Sorunsalı" adlı çalışmalarını sundular.
"Tur Abdin'deki Asur/Süryanilerler korkuyla, yattılar, korku altında çalıştılar, korkulu rüyalar gördüler. Eğer halk geriye dönmek isteyince ölümle tehdit ediliyorsa, tartaklanıyorsa bu etkinin bir devamıdır. "
Arsalan bu sözleri dedesinin kendisine küçükken anlattığı bir katliam öyküsünün aktarmasının ardından söylüyordu.
Türkiye'de hatıralar ve kökler vardı; Arsalan gerekli koşullar sağlanırsa pek çok kişinin geri döneceğine inanıyordu.
Her sorundan "Fener Rum Patrikhanesi"ni sorumlu tutan Celal Bayar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Çelik'in "kaşımayın, kaşımayın bunları" sözleri rüyadakileri bir anda uyandırdı, Türkiye gerçeğine döndürdü.
Kerimo: Kardeşçe anavatanda yaşamak
Süryani İsveç Milletvekili Yılmaz Kerimo, "Türkiye halklar mozaiği, Süryaniler bu mozaiğin kırılmaz bir parçasıdır," diyor ve imkansızlıkların bitmesi, yasakların, tabuların kalkması, bütün halkların kardeşçe ve barış içinde anavatanlarında yaşayabilmesi ve daha demokratik bir Türkiye için önyargısızca herkesi birlikte çalışmaya çağırıyor.
"Seyfo-kılıçtan geçirme" tartışması
İlk kez yapılması, elbette ortada bir sorun olduğunun göstergesi tek başına. Dolayısıyla, tartışmalar da kaçınılmazdı.
Prof. Dr. Çelik'in "Seyfo-kılıçtan geçirme" katliamının olmadığını savunması i ve bunu gündeme getirenlerin de bu biçimde geri dönüş yapmamaları gerektiğini söylemesi, ardından da Kanal B muhabirinin Fransa'nın Türkiye'nin önüne "Süryani soykırımı"nı süreceği "öngörüsü" tartışmayı başlattı.
Muhabir, Süryani konuşmacılara "soykırım var mı, yok mu" diye sorunca, yanıt İsveç Upsala Üniversitesi Öğretim Üyesi Sait Yıldız'dan geldi.
"Bu olayı yapanlar o dönemin İttihatçı liderleridir, o dönemin Kürt feodal ağalarıdır. Bazıları bir yandan bizi öldürürken diğerleri savunmuştur. Türkü de Kürtdü de korumuştur. Bunu kimse inkâr edemez.."
Yıldız, yaşananlardan halkları sorumlu tutmadıklarını, kardeşçe ortak bir yaşamdan yana olduklarını da ayrıca belirtti.
Göç travması
İsveç'ten araştırmacı-psikolog Besim Aho göçün yarattığı psikolojik travmaları ve Süryanilerin özlem ve güvensizlikler arasında gidip gelmeleri üzerine konuştu.
Midyat Süryani Kültür Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Jakop Gabriel de 23 yıl sonra döndüğü memleketi Midyat'ta korucuların işgal ettiği evlerden köylerden söz etti.
Sempozyumun öğleden sonraki oturumunda Almanya Goettingen Üniversitesi'nden Prof. Dr. Martin Tamke, "Göç yolu ve Türkiye'deki Süryani Kilisesinin tarihi", yine aynı üniversiteden Gabriel Rabo, "Süryani Toplumunda Kiliseler ve Toplumsal Kuruluşlar " İsveç'te çocuklara Süryanice eğitim veren Semiran Barmano, "İsveç'te Süryanilerin Etnik ve Dilsel Hakları" başlığıyla İsveç İşçi Eğitim Örgütü'nden Adnan Can, "Asuri/Süryani Göçü ve Tesirleri" başlıklı bildirilerini sundular.
Sempozyumun ikinci gününün başlığı ise AB'ye Katılım Sürecinde Asuri/Süryaniler ve Çokkültürlülük" idi.
Bu oturuma konuşmacı olarak, Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi Direktörü Doç Dr. Ayhan Kaya, "İnsanların Yokluğunda Topluluğun Mimari ile Temsili: Tur Abdin Örneği" başlığıyla Mimar Elif Keser, "AB'ye katılım Sürecinde Süryaniler", Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği'nden Sema Kılıçer ile avukat Erol Dora "AB'ye katılım sürecinde Süryaniler ve çok kültürlülük" üzerine konuştular.
Bu oturumda konuşmacılar Türkiye'nin AB üyeliğinde Süryanilerin yeri, Lozan'da tanımlanan Azınlıklar ve geleneksel Süryani Mimarisi hakkında bilgi verdiler.
Daha sonra İsveç'ten gelen sanatçı Joseph Malki ve Lüleburgaz Müzisyenler Derneği Roman Grubu'nun müzik ziyafetiyle sempozyum sona erdi.
20 yıl sonra doğulan köyde
Süryaniler doğdukları topraklara geri dönüp dönmeme konusunda henüz kararsızlar. Anlaşılır bir durumda var bu kararsızlıkta.
Kimi köylerde başkaları yaşıyor, kimilerindeyse tek Süryani kalmamış ve evler harap olmuş durumda. Yeşillikler içinde sahiplerini bekliyor da denebilir kimi köyler ya da evler için.
İsveç İşçi Eğitim Örgütü'nden Adnan Can 20 yıl aradan sonra köyünü görmenin şaşkınlığı ve heyecanını yaşadı.
Vaktinde!
Aynvert köyünde bir Kürt aile Süryanilerin toprakları üzerine ev yapmıştı. Bir anda, toprakların gerçek sahiplerini gören 70 yaşlarındaki Kürt kadını, "bu gavurları vaktinde öldürmeliydik," deyince rüya bir kez daha bozulmaya yüz tuttu.
Bu sözler, düşünülmeden söylenen, anlık bir tepkiydi muhtemelen. Ve bizler, ne yazık ki, Midyat doğumlu ve şimdi İsveç'in bilinen gazetecileri arasında yer alan Nuri Kino'yu "doğup büyüdüğü" köye, şehre "özgürce" dönebileceğine ikna edemedik, edemezdik de...
Edemezdik; Mardin'de tesadüfen rastladığımız "Eğitim-Sen'i Kapattırmayacağız" pankartıyla yürüyen öğretmenlere 2005 yılında bir sendikanın kapatılmak istenmesinin akla sığmadığını anlatamayacağımız gibi.
Hatice ve Ayşe
Dara harabelerini dolaşırken bizi çiçeklerden yaptıkları taçlarla karşılayan Kürt kız çocukları ile saçları erkek gibi kesilen ve yoksulluklarını Dara Harabelerine gelen ilginç giyimli "turistleri" seyrederek unutan Hatice ve Ayşe'nin'de "Haydi Kızlar okula" kampanyasından haberleri yoktu .
Ayşe "OPET geldi"diyordu ama okula gönderilmeyen kızlarla ilgili değil..."
Avrupa Komisyonu siyasi danışmanı Sema Kılıçer'in gözleri fotoğraf makinesinin objektifinde parmakları deklanşörde Hasankeyf'de "baraj altında kalacak" köprüyü onlarca kez çekiyor bir yandan da "kalmasın, kalmasın" diyordu...
Sempozyum katılımcıları
Doç. Dr. Ayhan Kaya ve Sosyolog Neşe Erdilek (Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi), Yılmaz Kerimo, Parlamenter (Sosyal Demokrat İşçi Partisi-İsveç), Prof.. Dr. Herman Teule ( Hıristiyan Çalışmaları Enstitüsü - Hollanda) Abdul-Massih Saadi (Notre Dame Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları- ABD), Prof. Dr. Mehmet Çelik (Celal Bayar Üniversitesi . Fen- Edebiyat Fakültesi -Manisa), Yahya Koçoğlu (gazeteci-yazar), Jakop Gabriel (Midyat Süryani Kültür Derneği), Sait Yıldız (Şarkiyatçı- İsveç Upsala Universitesi), Yahko Demir (Tur Abdin Geliştirme Dernekleri Fed. İkinci Başkanı), Besim Aho (Araştırmacı- İsveç), Andreas Arsalan (İsveç Ulusal Yüksek Öğretim Kurulu), Prof. Dr. Martin Tamke (Goettingen Üniversitesi- Almanya), Semiran Barmano (Süryanice Öğretmeni- İsveç), Gabriel Rabo (Goettingen Üniversitesi-Almanya), Adnan Can (İşçi Eğitim Örgütü- İsveç), Feyyaz Kerimo (Öğretmen- İsveç), Elif Keser (Mimar, Oxford Üniversitesi, doktora öğrencisi -ABD), Sema Kılıçer (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği), Erol Dora (Avukat), Joseph Malki (sanatçı-İsveç).