Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) bugün ''Zafer Biraz Da Hasar İster: Cumhuriyet'in 100. Yılında Türkiye'nin Basın Tarihine Bir Bakış'' raporunu tanıttı. IPI ile birlikte Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de 2023 Basın Özgürlüğü Uluslararası Misyon Raporunun tanıtımını yaptı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) Akademi binasındaki tanıtım toplantısına haberciler ve öğrenciler katılım gösterdi.
100 yaşını deviren Türkiye Cumhuriyeti’nin inişli çıkışlı basın tarihinden en önemli kesitleri ele alan raporun tanıtımını IPI Türkiye Direktörü Emre Kızılkaya ile birlikte raporun editörlüğünü üstlenen Selin Uğurtaş yaptı.
16 gazeteci ve akademisyen, cumhuriyetin 100. yılında Türkiye basın tarihini ve geleceğini yazdı
Uğurtaş rapordaki bütün yazıların “Baskı daha önce de vardı ama şu an baskı hiç karşı karşıya kalmadığımız bir şiddette” söylemine çıktığını ifade etti.
Mahmut Bozarslan’ın “Kürt basınına bitmeyen baskı” yazısından alıntı yapan Uğurtaş, “Artık insanlar öldürülmüyor, gazeteciler öldürülmüyor ama baskı daha sert. İnsanın öldürülmesinden sert bir baskı nasıl olabilir diye insanı afallatan bir durum bu. Ama çok ciddi bir kuşatma halini gözlemliyorum. Reklam vermeme, yargılama, ifadeye çağırma, tutuklama gibi bir çok yönden gazetecilik kuşatma altında” dedi.
Emre Kızılkaya ise Türkiye’yle benzer sorunların dünyada da gözlemlendiğini anlattı. “Birçok coğrafyada ve birçok dönemde gerçekleşen bütün baskı türlerini Türkiye tek bir dönemde yaşadı, yaşıyor” diye konuştu.
"Gazeteciler yargıya artık ‘Bırakın da işimizi yapalım’ diyor"
İkilinin sunumunun ardından IPI’dan Oliver Money-Kyrle ve Zeyneb Gültekin, RSF’ten Erol Önderoğlu ve CPJ’den Özgür Öğret bu yıl tekrar düzenlenen Türkiye’de basın özgürlüğü misyonunun raporundan ayrıntılar paylaştı.
Uluslararası heyet: Türkiye'de gazetecilere yönelik baskı artıyor
Gültekin, IPI, RSF, CPJ, ECPMF ve OBCT ortak misyonu olarak Türkiye'de 2-5 Ekim'de gazeteciler, yargı mensupları, siyasiler ve diplomatlarla görüşmeler yaptıklarını belirtti. Ancak hükümet temsilcilerinin görüşme taleplerine yanıt vermediğini veya reddettiğini belirterek eleştirdi.
Türkiye’de gazetecilere yönelik hak ihlallerinin bir yıllık özetini sunan Gültekin, dezenformasyon yasası, seçimler ve 6 Şubat depremlerinin gölgesinde baskının katlandığını söyledi.
Gültekin “Cezaevinde olan gazetecilik sayısı şu an 13 görülüyor. 6-7 sene öncesine göre çok düşük olabilir. Ancak bugün baskı öyle bir boyutta ulaştı ki tek bir gazetecinin bile birden fazla dava süreci var. Gazeteciler yargıya artık ‘Bırakın da işimizi yapalım’ diyor” dedi.
Gültekin dezenformasyon yasasıyla gazetecilerin hedef haline getirildiğini de ekledi.
"Erişebildiğimiz hükümet çevresi daralıyor"
Ardından sözü misyon raporunda Anayasa Mahkemesi kısmını yazan Erol Önderoğlu’na bıraktı.
Önderoğlu amaçlarının Türkiye’de yaşananları ve doğusuyla batısıyla farklılık gösteren ihlalleri uluslararası kamuoyuna en doğru şekilde tercüme etmek olduğunu söyledi.
Bunu yaparken yerel yetkililere erişmekte zorluk çektiklerini belirten Önderoğlu “Son yıllarda zannediyorum ki politik sistemin de kapalılığıyla erişebildiğimiz çevreler, özellikle de hükümet çevresi daralıyor. Misyonun Adalet Bakanlığından karşılık görmemesi bunun bir göstergesi olabilir” dedi.
Önderoğlu buna karşılık Anayasa Mahkemesi ile yıllardır üst düzey görüşmeler yaptıklarının altını çizdi. Anayasa Mahkemesi ile konuştukları şeylerin gazetecilere yönelik yargı müdahaleleri olduğu bilgisini verdi. “Anayasa Mahkemesi, Türkiye’de gazetecilerin en kronik sorunlarının görünür olduğu bir mahkeme” dedi.
Önderoğlu, Anayasa Mahkemesi ile bunları paylaştıklarında temsilcilerin olağandışı bir iş yükü meselesi ile karşılarına çıktıklarını söyledi. Ayrıca temsilcilerin kendilerine “Bizi yerel yargının bir temiz mahkemesi gibi algılamayın. Dolayısıyla tutuklu gazetecilere yetişecek kadar hızlı bir karar alamayız. Mealen alamayız. Çünkü biz zaten yerel yargının bir temyiz süreci değiliz” dediğini aktardı.
Önderoğlu ayrıca dezenformasyon yasası ve cumhurbaşkanına hakaret gibi konularda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları eleştirdi.
"Tutuklu gazeteci sayısındaki düşüş aldatıcı"
Önderoğlu ardından raporda Kürt gazetecilere ilişkin bölümü yazan Özgür Öğret’e sözü bıraktı. Öğret konuşmasına “15 yıla yakındır Türkiye'de basın özgürlüğü sorunlarını takip eden biri olarak şu ana kadar maalesef çözülen bir sorununuzu görmüş değilim. Aksine her sene üstüne yeni yeni sorunlar ekleniyor” diyerek başladı.
Türkiye'nin 2010’dan beri en fazla gazeteci hapis eden ülkeler arasında hep üst sıralarda olduğunu söyleyen Öğret, tutuklu gazetecilerin sayısının hiçbir zaman basın özgürlüğünün durumuna dair tek başına bir belirleyici bir gösterge olmadığını ekledi.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından geçen 7 senede hapis olan birçok gazetecinin serbest bırakıldığı aktaran Öğret “Baktığınızda Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı son yılların en azına indiği görülebilir. Ama Türkiye halen basın özgürlüğünün en kötü olduğu ülkeler arasında” dedi.
Öğret ardından raporda neden Kürt gazetecilere ayrı başlık açtıklarını “Kürt gazetecilere ayrıca bir yer verdiğimiz düşünülebilir. Ancak Kürt gazetecilere yönelik bizim ayrıcalığımız yok. Daha çok devletin getirdiği ayrıcalıkları var” diye konuştu. 2022’den beri süre gelen Kürt gazeteci tutuklamalarını hatırlattı.
Öğret, “Kürt gazetecileri yargılamalarına bakıldığında iddianamelerin birbirine benzediğini, hepsinde gazetecilik faaliyetlerinin ve günlük hayat faaliyetlerinin terörizm gibi gösterildiğini görüyoruz. Gazetecilerin birbiriyle konuşması suç oluyor. Ödül almak için gittiği törendeki HTS kayıtları terörle yan yana getiriliyor. İddianamelerde büyük bir bölüm örgüt tanımına ayrılıyor. Sedat Yılmaz’ın 44 sayfalık iddianamesinin 40 sayfası PKK tanımı yapılmış ve tarihi anlatılmıştı mesela. Özetle Kürt bir gazeteciyseniz suçlama yaratmak için çaba sarf edilmiyor” diye konuştu.
Uzun tutukluluk sürelerine de değinen Öğret “Kürt gazetecilere karşı yargısız infaz yöntemi uygulanıyor” dedi. Bunu da “gazetecileri caydırmaya yönelik bir eylem” olarak nitelendirdi.
Oturum daha sonra gazetecilik etiği, yapay zeka, gazetecilerin sorunları, yeni nesil gazetecilik, üniversite eğitimi gibi konularla devam etti.
(HA)