Fotoğraf: SDG birlikleri operasyonda/Atlas News
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre, 27 Ağustos'ta Deyrezor Askeri Meclis Başkanı Ahmed el-Habil'in (Ebu Havle) tutuklanmasıyla başlayan çatışmalarda kayıpların bilançosu Salı günü öldürülen El-Habil'e bağlı 58 milis ve 24 SDG üyesiyle en az 90 ölü ve 100 yaralıya yükseldi.
Kayıplar artıyor
Roma'dan yayın yapan NovaNews ajansının geçtiği habere göre, Salı sabahı Deyrezor'un doğu kırsalındaki SDG güçlerinin kuşattığı Diban kentinden kaçmaya çalışan altı yerel milis öldürüldü. SDG kentin denetimini yeniden ele geçirmek üzere saldırıya geçti. Gelen haberlere göre yalnızca Salı günü yerel Arap güçlerinden 12 milis ve 7 SDG savaşçısı dahil 19 kişi öldürüldü. Bu arada 2016'dan bu yana SDG saflarına katılmış olan Türkmen aşiretlerinden oluşan Selçuklu Tugayı'na bağlı birlikler de bölgeye akın etti.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi'nin 2 Eylül'de başlattığı ateşkes dayatma girişimlerinin, "durumun istikrara doğru ilerlediğine" dair dünkü açıklamalara karşın henüz sonuca ulaşmış olmadığı görülüyor. Diban, halen SDG tarafından aranan El-Akidat aşireti liderlerinden İbrahim El-Hafel'in kalesi olarak kabul ediliyor.
The Syrian Observer'in haberine göre de Suriye TV'ye çıkarılan görgü tanıkları SDG'nin Hafel'in memleketi olan Diban'ı kontrol altına almak üzere büyük gayret gösterdiğini söylüyor. Syrian Observer SDG'nin taktiğinin Arap aşiret liderliğini çökerterek müzakere masasına oturtmak olduğu yorumunu yapıyor.
SDG, yayınladığı bildiride Hafel'i "anlaşmazlığın kışkırtıcısı" olarak niteliyor ve doğu Suriye'deki karışıklıklara katılacak Arap aşiret savaşçılarına karşı "askeri kararlılık"la karşılık vermekte tereddüt etmeyeceklerini açıklıyor. SDG gün içinde Busayra'yı ele geçirmesinin yanı sıra Şuheyl ve Diban'a ilerleme çabalarıyla eş zamanlı olarak Deyrezor'un kuzeydoğusundaki El-Sur kasaba ve köylerine yönelik bir arama, tutuklama operasyonu da düzenledi. Ayrıca bölgenin eteklerinde de keskin nişancı ve kontrol noktaları oluşturuldu.
Syrian Observer, çatışmalar sırasında kimlikleri anlaşılamayan silahlı güçlerce Deyrezor'un batı kırsalındaki SDG mevzilerine yönelik füze ve misket bombaları atıldığını haber verdi.
Çatışmaların arka planı
Suriye Demokratik Güçleri ile Deyrezor'daki kimi Arap ve Türkmen güçler arasındaki çatışmalar kentin Askeri Konsey Komutanı Ebu Havle'nin SDG tarafından tutuklanmasıyla patlak verdi. Ebu Havle, Suriye hükümetiyle temaslara girişmenin yanı sıra "örgütlü suç uyuşturucu kaçakçılığı ve güvenliğin kötüye kullanılmasına" karışmakla suçlandı.
Çatışmayı ateşleyen fitil bu tutuklama olsa da SDG temel nedenler arasında son günlerde hem Türkiye hem Şam ve İran hükümetlerinin, kendi nüfuz alanlarını genişletmek amacıyla SDG tarafından kontrol edilen Fırat nehrinin doğu kıyısında bir iç savaşı kışkırtma çabalarını sayıyor.
Öte yandan Suriye'nin başlıca petrol kaynaklarının bulunduğu Deyrezor nüfusunun çoğunluğunu oluşturan yerel Arap aşiret liderlerinin bir bölümü uzun zamandır SDG'yi daha çok Kürtlere dayanmak ve Arap aşiretlerini marjinalleştirmekle suçluyor. Nova News'un haberine göre ABD Dışişleri Bakanlığının daha Mart 2020'de hazırladığı bir raporda da, Deyrezor'un Arap aşiretlerinin Rakka'da IŞİD'e karşı savaşanların çoğunluğunu oluşturmalarına karşın bölgenin siyasal yönetim organı Suriye Demokratik Meclisi'nden (SDM) dışlanmaktan yakındıkları kaydedilmişti.
Nova News, Ocak 2023'te de Suriye muhalefetinin kontrolündeki "Enab Baladi" gazetesine göre, Kürt haber sitelerinin, özellikle de 2013'te SDG'ye bağlılık yemini etmiş olan Ebu İsa olarak bilinen Ahmed Alluş liderliğindeki Devrim Tugayları'nın konuşlandığı Rakka vilayetinde, Arap aşiretlerinin karar alma süreçlerinde ağırlık sahibi olmaları için "yeni bir ABD projesi" ortaya atıldığı görüşüne yer verdiklerini yazdı.
ABD çatışan güçleri sükûnete çağırıyor
Son günlerde SDG'yi Deyrezor'da yeniden sükûneti sağlamaya çağıran ABD'nin bölgede, her ikisi de ülkede hidrokarbon üretiminde hayati önem taşıyan El-Ömer petrol sahası ve Koniko gaz sahası yakınlarında kendi askeri birlikleri konuşlu. Şam hükümeti ise, İran ve milislerinin önemli mevziler kurduğu Fırat'ın batı yakasını kontrol ediyor. Bu arada, IŞİD'den arta kalan hücreler de SDG ve Suriye Ordusu'na yönelik saldırılarda bulunuyor.
Nova News, Rudaw'ın yirmi gündür süre giden çatışmaların ardından, Ebu Havle'ye sadık milislerin Diban, Hacin, El Bağuz ve Ebu Kemal de dahil olmak üzere 18 köyü kontrol ettiğini duyurmasına karşın, SDG'nin Diban, Havaci, Şuheyl'i yeniden ele geçirdiklerini açıkladığını yazdı.
SDG: Çatışmaları Şam ve Tahran kışkırtıyor
Suriye Demokratik Meclisi (SDM) Başkanı Şükri Şeyhani, Rudaw'a yaptığı açıklamada "Deyrezor'da olanlar, İranlı milisler ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRCG) tarafından, Tahran istihbaratının talebi üzerine ve rejimle işbirliği içinde planlanan ve yürütülen bir isyandır." diyor.
Şeyhani'ye göre, Suriye hükümetinin ve İran İslam Cumhuriyeti'nin amacı, "Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin temellerini sarsmak ve bölgedeki projesini yıkmak." Şeyhani, "Şam ve Tahran bunu bir Arap-Kürt çatışması olarak sunmaya çalışsalar da olanlar Suriye ve İran'ın bölgeyi istikrarsızlaştırmak üzere çıkarttığı mezhepsel bir çatışmadır." diye ekledi.
Süryani Askeri Konseyi: "Esas ayrılık tohumlarını Türkiye ekiyor"
Çoğunlukla Süryanilerden oluşan, SDG'yle birleşmiş Süryani Askeri Meclisi Sözcüsü Mattai Hanna'ya göre, Suriye'nin kuzeydoğusundaki nüfus arasında korku yaymak için Deyrezor'daki Araplar ve Kürtler arasında anlaşmazlık tohumları eken esas olarak Türkiye.
Hanna, bu amaçla, Suriye Milli Ordusu'nun (SMO), Menbiç'e, Halep vilayetine (Fırat'ın batısı) ve yakındaki Tel Temir'e karşı, Deyrezor'daki çatışmalarla eşzamanlı bir saldırı başlattığını açıkladı. Dahası, "Türkiye ve Suriye rejimi, Araplar ve Kürtler arasında bölünmeler yaratmak için SDG tarafından kontrol edilen bölgelere yıkıcı unsurlar sokmaya çalışıyor," dedi.
Benzer bir açıklama, 2 Eylül'de, SDG'den gelmişti. SDG'nin yayımladığı, El-Arabiya tarafından alıntılanan bir basın duyurusunda, asıl çatışmanın Kürt güçleriyle Arap aşiretleri arasında değil, Kürtler ile Ankara'ya sadık milisler ve "Suriye rejimi" arasında çıkartılmaya çalışıldığı ifade edilmişti.
Aynı basın açıklamasında, ABD Silahlı Kuvvetleri ile koordineli olarak geçen 27 Ağustos'ta başlatılan "Güvenliğin Güçlendirilmesi" operasyonunun, "Deyrezor'da halkın ve bu olan bitenlerin farkında olan aşiret reislerinin talebi üzerine" başlatıldığı da belirtilmişti.
(AEK)