Yeni Yaşam son bir haftada üç kez sansüre uğradı. Gazetenin 7, 13 ve 14 Ekim tarihli nüshaları hakkında iki farklı mahkeme basım ve dağıtım yasağı getirip toplattı.
Suçlama ‘basın yoluyla örgüt propagandası yapıldığı’ yönünde. 7 Ekim tarihli nüsha hakkındaki karar “Bu ateş çemberinden Öcalan’la çıkılır” manşeti ve Fırat Can’ın “3’üncü Dünya Savaşı, Ortadoğu’da kaos ve çıkış yolu” yazısı nedeniyle İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği’nden çıktı.
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği de 13 Ekim tarihli nüshayı “Kürdün hayali Öcalan’a kavuşmak” başlıklı manşeti ve 14 Ekim’de kullanılan Abdullah Öcalan fotoğrafı nedeniyle yasakladı.
"Sistematik bir hal aldı"
Yeni Yaşam Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Çelebi, toplatma kararlarının sistematik bir hal aldığını söyledi. İnternet sitelerine gelen erişim engeli kararlarıyla birlikte baskının her geçen gün arttığını belirtip yaşadıklarını sansür olarak nitelendirdi.
Baskı ve sansürün AKP iktidarının bir alamet-i farikası olduğundan bahseden Çelebi “Bu 2016'dan beri AKP-MHP koalisyonun temel özelliklerinden” dedi.
Basına yönelik sansürün Yeni Yaşam’la sınırlı olmadığını ekleyen Çelebi, “Açık Radyo’nun lisansın iptal edilmesi, Evrensel’in Basın İlan Kurumu’ndan çıkartılması, internet gazetelerine her gün gelen onlarca erişim engeli, gazetecilerin yargılanması, verilen cezalar… İktidarın basına temel yaklaşımı bu” diye konuştu:
“Bu otoriter yönetimlerin temel uygulamalarından birisi ki neticede eğer iktidar olarak toplumsal zemini denetiminiz altına almak istiyorsanız, hiçbir şekilde alternatif ses, yazı, haber, görüntü çıkmasını istemiyorsanız, basını zapturapt altında tutmak istiyorsanız bu yöntemi uygularsınız.
İktidar zaten en başından beri basını tekelleştirmek istiyor. Devletin baskı ayıltıları, yargısı, polisi, jandarması senelerdir alternatif sesleri engellemek için çalışıyor.
Haliyle tekelleşmeyen, dışarıda kalan, itiraz eden, baskıya, şiddette, zorbalığa, savaş diline karşı ekolojiyi, kadını, işçiyi, emekçiyi, sokağı, halkların kardeşliği, ana dilde eğitimi, demokrasiyi, barışı, özgürlüğü, adaleti savunan özgür basın da bu kontrol mekanizmasından nasibini alıyor. Buradan da Türkiye’nin demokratik olmadığı, Kürtlere tahammülünün olmadığı sonucu çıkıyor.”
"Kürt oyun yapıcılar saf dışı bırakılıyor"
Çelebi, gazete nüshalarının toplatılması kararının güncel siyasetten ayrı okunamayacağını ekledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni yasama yılının açılışında DEM Partililerle tokalaşması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bahçeli’ye desteğini hatırlatan Çelebi, AKP-MHP iktidarının süreci kendi istekleri doğrultusunda dizayn etmeye çalıştığını söyledi.
“İktidar, Kürt oyun yapıcıları saf dışını bırakmaya çalışıyor. Sadece kendi çizdiği çerçevede haber yapılmasını, yorumlanmasını, manşet atılmasını istiyor. Oysa biz Kürt halkının tepkisini, talebini yansıtıyoruz” diye konuştu.
İsrail'in Gazze’deki Lübnan’daki katliamlarını haber yapan gazete ve gazetecilerin alkışlandığından da bahseden Çelebi “Ancak konu Kürtlere gelince bizi sansürlüyorlar” dedi.
Çelebi, basın meslek örgütlerine birlik çağrısı da yaptı. “Dernekler, sendikalar, gazeteciler, Türkiye basın tarihinden ders çıkarmalı. Basın örgütleri dayanışma içinde olmalı. Türkiye basın tarihi 100 yıl sonra sadece bu dönemin yüz akı olan habercilerini hatırlayacak. Diğerleri de basın tarihinin karanlık sayfasında yerlerini alacak” ifadelerini kullandı.
(HA)