BİA Medya Gözlem Raporu’nu (Ekim-Kasım-Aralık 2024) pdf olarak indirmek için tıklayın
Cumhuriyet Gazetesi yazarı, araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’ya yönelik 32. yılına giren suikastın yargılanması kadar gazeteci ve barış insanı Hrant Dink’in 2007 yılında öldürülmesiyle ilgili dava da, eksik politik irade ve yargısal güç nedeniyle, kamuoyu vicdanını rahatlatmaktan çok uzak. Dink cinayetinde kamu görevlilerine ilişkin davaya 10 Ocak’ta, Uğur Mumcu’nun aracına 24 Ocak 1993’te bombayı yerleştiren Oğuz Demir’in gıyabında yargılanmasına 16 Ocak’ta devam edilecek.
RSF 2024 Bilançosu’nda Türkiye ilgili olarak, “Düşüş gösteren tutuklu gazeteci sayısı, Türkiye’de adli kontrolün hızla yaygınlaşması gibi habercilerin hareket özgürlüğü ve zihinlerini teslim almaya dönük antidemokratik başka bir pratiğin varlığını gizlememelidir” denildi.
Bu yılın RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülkelerden 158. sırada gösterilen Türkiye’de Furkan Karabay gibi gazetecilere yönelik kısa süreli tutuklamalar sürerken Cengiz Erdinç ve Tuğçe Yılmaz da keyfi adli kontrol uygulamalarıyla karşılaştı.
Ekim-Aralık döneminde 31 gazeteci, “örgüt üyeliği”, “suç ve suçluyu övmek”, “dezenformasyon”, “devlet kurumlarını alenen aşağılama” ve “polise direnme” gibi gerekçeleriyle veya toplumsal eylemleri izledikleri için çeşitli sürelerle gözaltına alındı.
İktidar ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “TV’de yuvalanan MHP düşmanlarını, yorumcu müsveddelerini, Halk TV başta olmak üzere medya organlarını ve patronlarını tek tek not aldığımızı, zamanı geldiğinde burunlarından fitil fitil getireceğimizi duyuyorum” şeklinde tam dokunulmazlık altında dile getirdiği tehditleri ülke çapında gazeteci güvenliğini zaafa uğratıyor. Nitekim son üç ayda, en az 12 gazeteci ve iki eleştirel TV kuruluşu fiziki şiddetle karşılaştı. Saldırılardan beşi Çorum’da, dördü Diyarbakır’da, biri Balıkesir’de, biri İstanbul’da, biri de Kars’ta yaşandı.
MHP lideri, “Çözüm süreci konusunda Erdoğan ile aranızda görüş ayrılığı var mı?” sorusuna karşılık gazeteci Hilal Köylü’ye, “Basın mensubu kardeşlerim, Türkiye’yi tahrik edici, yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçsin. Geçemiyorsan mesleğini bırak!” sözleriyle hedef aldı. Yine Bahçeli’nin “dört soytarı” ifadesiyle daha önce hedef gösterdiği gazetecilerden Şule Aydın da, evinin duvarına yazılan cinsel taciz içerikli sözlerle saldırıya maruz kaldı.
Gazeteci cinayeti dosyaları
Hrant Dink cinayeti Davası
Dink cinayetinin “darbe” ayağı karara kaldı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 2007 yılında gazeteci ve barış insanı Hrant Dink’in öldürülmesiyle “Anayasayı ihlal” ettikleri iddiasıyla 12 kamu görevlisinin yargılandığı davaya devam etti. Dink’i 19 Ocak 2007’de öldürdüğü için daha önce 16 yıl hapis yatan Ogün Samast, bu davadan “FETÖ silahlı terör örgütü adına suç işlemek” suçlamasından beş yıldan 10 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanıyor. Sanıkların mütalaaya karşı savunma yaptığı duruşmada sanık Erhan Tuncel de, Samast’ın cinayetten önce atış talimi yaptığını ve suikastın engellenmesi için devlete bilgi verdiğini savundu. Raporları sözlü olarak yolladığını açıklayan Tuncel buna karşılık devletin gerekli önlemleri almadığını savundu. “Devlet, cinayetin işlenmesini seyirci gibi izledi” dedi. Mahkeme, Samast’ın adli kontrol altında kalmasına karar verdi. 12 Haziran’da esas hakkındaki mütalaasını sunan duruşma savcısı, Hrant Dink ailesini avukat Hülya Deveci ve Sebu Aslangil’in temsil ettiği duruşmada savcı, sanıklar Ahmet İskender, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Tuncay Uzundal, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz ve Ogün Samast’ın üzerindeki “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçunun zaman aşımı nedeniyle düşürülmesini; Adem Sağlam’ın Hrant Dink’in öldürülmesinde mahkumiyete yeterli delil bulunmadığından kasten öldürme, ihmali davranışla kasten öldürme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından beraatını ancak “örgüt üyeliği”nden (FETÖ) cezalandırılmasını talep etmişti. Savcı, eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek içinse “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis de istemişti. Dava, karar için 10 Ocak’a ertelendi (16 Ekim).
Kamu görevlilerinden “Dink” davasında son savunmalar: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay’ın bozma kararı sonrası Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 2007’de öldürülmesine ilişkin 7’si tutuklu 15 kamu görevlisini yargılamaya 11 Ekim’de devam etti. 31 Mayıs’ta görülen duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, sanıklar Veysal Şahin, Osman Gülbel, Onur Karakaya, Okan Şimşek, Mehmet Ayhan, Hasan Durmuşoğlu, Gazi Günay ve Ali Öz hakkında “tasarlayarak kasten öldürme” ve “Anayasayı ihlal” suçlarından ayrı ayrı 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Mahkeme, Gazi Günay, Hasan Durmuşoğlu, Muharrem Demirkale, Okan Şimşek, Osman Gülbel, Veysal Şahin, Yavuz Karakaya’nın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Savcı, sanık Muharrem Demirkale hakkında da “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet istemişti. Mütalaada, sanık Bekir Yokuş hakkında, “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” ve “Anayasayı ihlal” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 22,5 yıldan 30 yıla kadar hapis talep edilmişti. Sanık Yavuz Karakaya hakkında ise “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçundan 22,5 yıldan 30 yıla kadar hapis istenmişti. Sanıklar Volkan Şahin, Şükrü Yıldız ve Mehmet Ali Özkılınç için ise delil yetersizliğindenn beraat istenmişti. Cinayet İstanbul’da işlendiğinde Trabzon jandarma istihbaratı ile ortak hareket ederek cinayet mahallinde bulunmakla suçlanan tutuklu Yavuz Karakaya ve avukatı, mütalaaya karşı son savunmalarda suçlamaları reddetti. Karakaya’yı Ogün Samast da suçlamıştı. 11 Ekim’de görülen duruşmada tutuklu sanıklar tahliyelerini istedi. Ancak mahkeme, bu talepleri reddederek yargılamayı son sözler ve karar için 10 Ocak 2025’e bıraktı. Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları insiyatifinden Bülent Aydın, RSF’den Erol Önderoğlu ve yazar Nevzat Onaran da izledi (11 Ekim).
Uğur Mumcu Cinayeti Davası
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir 31 yıldır “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. Uğur Mumcu ailesinin avukatı Yalçın Akbal, mahkemeye, soruşturmanın genişletilmesi ve iddianamede yer almayan delillerin incelenmesini talep ettiği bir dilekçe sundu. Dilekçe kapsamında Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’nun İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş ile görüştüğü belirtildi. Dilekçede bu görüşmede Aktaş’ın; “Demir’in İran’da olduğu, Çeçenistan’da da görüldüğü ve ailesini de yurtdışına çıkardığına yönelik istihbarat bilgilerinin olmasına yönelik Güldal Mumcu’yu bilgilendirdiği aktarıldı. Dilekçede; konuya ilişkin Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’na müzekkere yazılması talep edildi. Ayrıca dilekçede dönemin Emniyet Müdürü ve eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da dinlenmesi istendi. 30 Mayıs’ta mahkeme, Mumcu cinayetinin araştırılmasına yönelik İran İslam Cumhuriyeti’yle ortak komisyonun kurulup kurulmadığına yönelik bilgi alınması için Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’na yazı gönderilmesi, varsa bilgileri istedi. Demir’in ailesinin yurtdışına çıkışına dair bilgiler de Emniyet’ten istendi. Mahkeme, Ağar’ın dinlenmesinin, gerekli belgelerin gelmesinin ardından karara bağlanmasını kararlaştırdı. Dava 16 Ocak 2025’e ertelendi.
Tutuklamalar
RSF 2024 Bilançosu’nda Türkiye ilgili olarak, “Düşüş gösteren tutuklu gazeteci sayısı, Türkiye’de adli kontrolün hızla yaygınlaşması gibi habercilerin hareket özgürlüğü ve zihinlerini teslim almaya dönük antidemokratik başka bir pratiğin varlığını gizlememelidir” denildi.
Bu yılın RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülkelerden 158. sırada gösterilen Türkiye’de Furkan Karabay gibi gazetecilere yönelik kısa süreli tutuklamalar sürerken Cengiz Erdinç ve Tuğçe Yılmaz da keyfi adli kontrol uygulamalarıyla karşılaştı.
Cengiz Erdinç’e 11 aylık adli kontrol: Bir kitaptan alıntı yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle 2 Kasım 2023’de Balıkesir Ayvalık’taki evinden gözaltına alınıp ertesi gün serbest bırakılan Kısa Dalga sitesi yazarı gazeteci Cengiz Erdinç, 24 Eylül’e kadar yurtdışı yasağı ve Emniyet’te imza atma zorunluluğu altında geçirdi. Gazeteci, 7 Ocak’ta Ayvalık 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Halkı yanıltıcı bilgi yayma” suçlamasıyla yargılanmaya başlayacak (11 Aralık).
İfade vermeye kendisi gitti; adli kontrol uygulandı: Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında bir çok kentte yapılan ev baskınlarından gözaltına alınan gazetecilerden bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz, ifade için çağrıldığı Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne avukatı Deniz Yazgan Şenay ile birlikte kendisi gittiği halde, 29 Kasım’da hakimlikçe serbest bırakıldığında hakkında yurtdışı yasağı ve imza atma zorunluluğu getirildi (29 Kasım).
Eskişehir’de iki tutuklama: Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında birçok kentte yapılan ev baskınlarından 26 Kasım’da gözaltına alınıp Eskişehir’e getirilen ve serbest gazeteci oldukları duyurulan Bilge Aksu ve Mehmet Uçar “PKK güdümünde yayın yapmak” ile suçlanan Almanya merkezli Yeni Özgür Politika Gazetesi’yle ilişkileri oldukları gerekçesiyle tutuklandı (26-29 Kasım).
Karabay’a tutuklama ve tahliye: Gazeteci Furkan Karabay, tutuklanan ve yerine kayyum atanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’e ilişkin kaleme aldığı haberi ve yaptığı sosyal medya paylaşımları sonrası 8 Kasım sabahı gözaltına alındıktan sonra ertesi gün akşam üzeri tutuklandı. 10Haber sitesi muhabiri Furkan Karabay, “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme”, “kamu görevlisine hakaret”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamaları temelinde gözaltına alındıktan sonra, ilk suçlama gerekçe gösterilerek tutuklandı. Gazeteci İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin itiraz üzerine 18 Kasım’da verdiği kararla yurtdışına çıkış yasağıyla tahliye edildi (9-18 Kasım).
Güleçyüz’e “Gülen” tutuklaması ve tahliye: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in ABD’de ölmesini “övücü şekilde işledikleri” iddiasıyla Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz dahil dört kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Gözaltına alınan gazeteci aynı gün tutuklandı. Gazeteci, İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ilk duruşmasında 19 Aralık’ta tahliye edildi (23 Ekim-19 Aralık).
Tahliyeler
Son üç ayda tutuklanan gazetecilerden Yeni Asya Gazetesi genel yayın yönetmeni Kazım Güleçyüz ve gazeteci Furkan Karabay ile birlikte İzmir’de 2 Şubat’ta tutuklanan A3 Haber sitesi yayın yönetmeni gazeteci Süleyman Gençel de bu dönemde tahliye edildi.
Güleçyüz’e “Gülen” tutuklaması ve tahliye: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in ABD’de ölmesini “övücü şekilde işledikleri” iddiasıyla Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz dahil dört kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Gözaltına alınan gazeteci aynı gün tutuklandı. Gazeteci, İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın ilk duruşmasında 19 Aralık’ta tahliye edildi (23 Ekim-19 Aralık).
Gençel’e tahliye: İzmir’de yayın yapan A3 Haber sitesi yayın yönetmeni gazeteci Süleyman Gençel, kesinleşmiş 1 yıl 2 ay 17 günlük bir hapis cezası bulunduğu gerekçesiyle bulunduğu Foça Cezaevi’nden tahliye edildi. 2 Şubat 2024’ten beri mahpus olan gazeteci, denetimli serbestlik kapsamında serbest bırakıldı. Cezaevi çıkışında Gençel’i gazeteci meslektaşları ve ailesi karşıladı. Gençel, üç dönem AKP Milletvekilliği ve Genel Başkan Yardımcılığı yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın “hakaret” iddiasıyla açtığı davanın mahkûmiyetle sonuçlanması nedeniyle hapse gönderilmişti. İzmir Şakran Cezaevi’ne gönderilen gazeteci, oradan Mart ayında Foça Cezaevi’ne nakledilmişti (25 Kasım).
Karabay’a tutuklama ve tahliye: Gazeteci Furkan Karabay, tutuklanan ve yerine kayyum atanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’e dair kaleme aldığı haberi ve yaptığı sosyal medya paylaşımları sonrası 8 Kasım sabahı gözaltına alınıp ertesi gün akşam üzeri tutuklandı. 10Haber sitesi muhabiri Karabay, “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme”, “kamu görevlisine hakaret”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamaları temelinde gözaltına alındıktan sonra, ilk suçlamadan tutuklandı. Gazeteci İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nin itiraz üzerine 18 Kasım’da verdiği kararla tahliye edildi (9-18 Kasım).
Gözaltılar
Ekim-Aralık döneminde 31 gazeteci, “örgüt üyeliği”, “suç ve suçluyu övmek”, “dezenformasyon”, “devlet kurumlarını alenen aşağılama” ve “polise direnme” gibi gerekçeleriyle veya toplumsal eylemleri izledikleri için çeşitli sürelerle gözaltına alındı.
Gazetecilere yönelik “yurtdışı yasağı”, “karakolda imza” ve “ev hapsi” şeklinde uygulanan keyfi ve yaygın adli kontrolün mağdurları arasında son üç ayda gözaltına alınanlardan Nevşin Mengü, Özlem Gürses ve bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz da vardı. Mengü, kırmızı bültenle arandığı açıklanan Demokratik Birlik Partisi (PYD) yöneticisi Salih Müslim ile yaptığı röportajı “suç ve suçluyu övme”yi teşkil edebileceği kanaatiyle geri çekse de yine de gözaltına alındı ve hakkında dava açıldı.
Ayrıca, 20 medya temsilcisi de İstanbul Şişhane’de Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Kuzey Suriye’de öldürülmesini protesto ederken “örgütlenme özgürlüğü” kapsamında gözaltı yaşadı.
Gürses’e gözaltı, ev hapsi ve yurtdışı yasağı: Gazeteci Özlem Gürses, YouTube kanalında yayınladığı videoda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili sözleri nedeniyle Ankara’da gözaltına alındı. Gürses’in “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” gerekçeleriyle gözaltına alındığı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gürses hakkında kendi YouTube kanalı TV OZ’de yayınladığı videoda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili kullandığı, “Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı, yani TSK-SMO yapısı Kürtlerin olduğu bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş” şeklindeki sözleri üzerine resen soruşturma başlattı. Tutuklanması istemiyle hakimliğe çıkarılan gazeteci ev hapsi ve yurtdışı yasağı şeklindeki adli kontrol kararıyla bırakıldı (20-21 Aralık).
20 gazeteciye gözaltı: Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın-İş çağrısıyla Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Kuzey Suriye’de öldürülmesini protesto etmek İstanbul Şişhane Meydanı’nda bir araya gelen medya temsilcilerinden 20’si gözaltına alındı. Gözaltına alınanların Pınar Gayıp, Enes Sezgin, Osman Akın, Hayri Tunç, Yadigar Aygün, Serpil Ünal, Zeynep Kuray, Mustafa Subaşı, Saliha Aras, Rozerin Gültekin, Ferhat Sezgin, Melik Çelik, Gülistan Dursun, Elif Bayburt, Umut Taştan, Rojdan Erez, Ahmet Güneş, Pelin Laçın, Mahsum Sağlam ve Can Papila olduğu açıklandı. Bu isimlerden 7’si tutuklandı (21-22 Aralık).
Van’da 10 gözaltı: Kuzey Suriye’de (Rojava) 19 Aralık’ta öldürülen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için Van’da yapılmak istenen açıklamaya polis müdahale etti. 10’u gazeteci 55 sayıda siyasetçi gözaltına alındı. Polis, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Ruken Polat, Özlem Yacan, Mazlum Engindeniz ve Sema Yüce Polat, Ajansa Welat muhabirleri Bazid Evran ve Fırat Tunç, JinNews sitesi muhabiri Memihan Zeydan ile gazeteciler Zelal Tunç, Oktay Candemir ve Nimet Ölmez’i gözaltına aldı. Gazetecilerin ve siyasetçilerin 2911 sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet” suçlamasıyla gözaltı işlemi yapıldığı açıklandı (20 Aralık).
Ankara’da iki gözaltı: Ankara’da “İnsanca yaşam, güvenceli çalışma Hakkımı Ver” mesajıyla eylemde buluşmak isteyenleri izlemek isteyen Sendika.Org sitesi muhabirleri Tankut Serttaş ve Nisan Çıra gözaltına alındı. Polis, görüntü aldıkları telefon ve kameralarına el konulduktan sonra iki muhabiri darp ederek gözaltına aldı (15 Aralık).
Mengü’ye gözaltı ve yurtdışı yasağı: Gazeteci Nevşin Mengü, kırmızı bültenle arandığı açıklanan Demokratik Birlik Partisi (PYD) yöneticisi Salih Müslim ile yaptığı röportaj nedeniyle “suç ve suçluyu övmek” şüphesiyle gözaltına alınıp “yurtdışına çıkış yasağı”na yönelik adli kontrol ile serbest bırakıldı. Hakkında soruşturma açılan gazeteci, “yurtdışına çıkış yasağı” ile serbest bırakıldı. Avukatı Hüseyin Ersöz, gözaltıyla ilgili, “Bu karara önümüzdeki hafta itiraz ederek, soruşturma sürecinin hukuka uygun şekilde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararla neticelenmesi için süreci takip edeceğiz” dedi (13 Aralık).
10 gazeteciye gözaltı ve kötü muamele şikâyetleri: Eskişehir’de başlatılan bir soruşturma kapsamında birçok kentte yapılan ev baskınlarından gözaltına alınan ve sekiz saat kelepçeli yolculukla Eskişehir’e getirilen gazetecilerden bianet muhabiri Tuğçe Yılmaz, serbest gazeteci olduğu açıklanan Serap Güneş ve Avrupa merkezli Yeni Özgür Politika Gazetesi muhabiri Erdoğan Alayumat adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Polisin “ifadesi alınacak” dediği Tuğçe Yılmaz, karakola avukatı eşliğinde kendisi gittiği halde gözaltına alınarak yurtdışı yasağıyla salıverildi. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları, Alayumat’ın 26 Kasım’da götürüldüğü İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde çıplak aramaya maruz bırakıldığını kendilerine aktardığını kaydetmişti. Hakimliğe sevk edilen serbest gazeteci Bilal Seçkin, Gazete Duvar sitesi muhabiri Suzan Demir ve Havin Derya da adli kontrol kararıyla hakimlikçe salıverildi. Aynı soruşturmadan Diyarbakır’da gözaltına alınan Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Başkanı Roza Metina, karikatürist Doğan Güzel, gazeteci Ahmet Sümbül ve fotoğrafçı Emrah Kelekçier de savcının tutuklama ve adli kontrol istemiyle sevk edildikleri hakimlikten adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (26-29 Kasım).
Kanadalı gazeteciye giriş yasağı: Kanadalı gazeteci Neil Hauer, 16 saat boyunca İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda tutulduktan sonra “ülkeye giriş yasağı bulunduğu” gerekçesiyle geldiği Ermenistan’ın Yerevan’a 23 Kasım gecesi uçakla geri gönderildi. Hauer, işleme anlam veremediğini “Büyük ihtimalle buna Azerbaycan’ın talebiyle başvuruldu” sözleriyle açıkladı (23 Kasım).
Batman’da Çetinkaya ve Akören’e gözaltı: Batman Belediyesi önündeki kitlenin polis karşısındaki direnişini takip eden Jinnews Pelşin Çetinkaya ve Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Veysi Akören darbedilerek gözaltına alınmıştı. Çetinkaya ve Akören, emniyet işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Çetinkaya, kolu bükülerek, yerde sürüklendi ve ters kelepçe takıldı (5 Kasım).
Batman’da Aslan’a gözaltı: Batman Sonsöz Gazetesi muhabiri Serhat Aslan, İçişleri Bakanlığı’nca Batman Belediyesi’ne kayyum atanmasının ardından yaşanan protestoları görüntülerken gözaltına alındı. Polis, gözaltı anının gazete içinden görüntülenmesini gerekçe yaparak da yerel gazete bürosunu bastı. Aslan, bir kaç saat gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı (4 Kasım).
Gökçe ve Can’a gözaltı: Yenidoğan Çetesi’ne yönelik soruşturmayı yürüten savcıyla ilgili bir iddiayı dillendiren Halktv.com.tr sitesi yazı işleri müdürü Dinçer Gökçe ve Gazete Pencere sitesi yazı işleri müdürü Nilay Can 3 Kasım akşamı gözaltına alındı. İki gazeteci, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Gökçe, X hesabında yaptığı paylaşımda ilk olarak duyurduklarını iddiayı, “Yenidoğan çetesi soruşturmasını yürüten Savcı Yavuz Engin ile ilgili ‘dosyadan el çektirildi’ bilgisi doğru değil. Savcı, yürüttüğü soruşturmasını tamamladı zaten. Davası da açıldı. Tehdit edildiği iddiası ile ilgili yürütülen soruşturma ise bu savcıda değil zaten. Kendisi taraf” ifadeleriyle düzenlediği halde gözaltına alınmış oldu (3 Kasım).
Bursa’da Komitgan’a “Gülen” gözaltısı: Darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in ölüm haberini “yol kazası” ile “rahmet okuyarak sunduğu” gerekçesiyle işine son verilen ve gözaltına alınan Bursa’da Bugün sitesi eski yayın yönetmeni gazeteci Aysın Komitgan ertesi gün adli kontrolle serbest bırakıldı (22 Ekim).
Aygün’e darplı gözaltı: Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Siyonist İsrail’in soykırım saldırılarına karşı direnen Filistin ve Lübnan halklarıyla dayanışmak için İstanbul Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi’nde yürüdü. Pankartı taşıyan beş ESP üyesinin konuşma yaptığı sırada müdahale eden polis, Gazete Patika sitesi muhabiri Yadigar Aygün’ü darpla ve yerde sürükleyerek gözaltına aldı (2 Ekim).
Saldırı, tehdit, engelleme
İktidar ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “TV’de yuvalanan MHP düşmanlarını, yorumcu müsveddelerini, Halk TV başta olmak üzere medya organlarını ve patronlarını tek tek not aldığımızı, zamanı geldiğinde burunlarından fitil fitil getireceğimizi duyuyorum” şeklinde tam dokunulmazlık altında dile getirdiği tehditleri ülke çapında gazeteci güvenliğini zaafa uğratıyor. Nitekim son üç ayda, en az 12 gazeteci ve iki eleştirel TV kuruluşu fiziki şiddetle karşılaştı. Saldırılardan beşi Çorum’da, dördü Diyarbakır’da, biri Balıkesir’de, biri İstanbul’da, biri de Kars’ta yaşandı.
MHP lideri, “Çözüm süreci konusunda Erdoğan ile aranızda görüş ayrılığı var mı?” sorusuna karşılık gazeteci Hilal Köylü’ye, “Basın mensubu kardeşlerim, Türkiye’yi tahrik edici, yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçsin. Geçemiyorsan mesleğini bırak!” sözleriyle hedef aldı. Yine Bahçeli’nin “dört soytarı” ifadesiyle daha önce hedef gösterdiği gazetecilerden Şule Aydın da, evinin duvarına yazılan cinsel taciz içerikli sözlerle saldırıya maruz kaldı.
KRT binasına saldırı: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Sarıyer’deki KRT TV kanal binasına saldıran bir kişinin yakalandığını ve hakkında “mala zarar verme” suçundan adli işlem başlatıldığını bildirdi. KRT TV de “Üzerinde el bombası olduğunu iddia eden şahıs, KRT TV kanal binasına zorla giriş yaptı. Şahıs emniyet güçlerinin hızlı müdahalesiyle yakalanarak gözaltına alındı” şeklinde X paylaşımı yaptı (21 Aralık).
Halk TV’ye saldırı: Halk TV’nin İstanbul Zeytinburnu’ndaki binasına giren Y.P. adlı kişi, çalışanlara yönelik sinkaflı kelimeler kullandığı ve kanal malzemelerine zarar verdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, 11.00 sıralarında gerçekleşen saldırıyla ilgili bu kişinin gözaltına alındığını duyurdu (20 Aralık).
Çorum’da beş haberciye saldırı: Çorum’da İYİP Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun korumaları gazetecilerin programı takip etmelerini engellemek için gazetecilere saldırdı. Saldırıda, Çorum Haber Gazetesi muhabiri Volkan Sınayuç, İHA muhabiri Halil Can Özeker, Leblebi TV Genel Yayın Yönetmeni Erkan Karaca, Çorum Net TV imtiyaz sahibi Engin Erenler ve Haberci19 sitesi imtiyaz sahibi Cuma Şahin yaralandı (16 Aralık).
Bahçeli’den medya patronlarına tehdit: “MHP her sözünün arkasındadır. 22 Ekim’deki grup toplantımızda ne demişsek hala arkasındayız. İmralı’yla DEM Grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz… Bahçeli, “TV’de yuvalanan MHP düşmanlarını, yorumcu müsveddelerini, Halk TV başta olmak üzere medya organlarını ve patronlarını tek tek not aldığımızı, zamanı geldiğinde burunlarından fitil fitil getireceğimizi, tenhadaki özürlerinin kabul edilmeyeceğini duyuruyorum. Asılsız konuşanların, sahibinin sesini aktaranların alınlarını karışlarız” (MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu; 26 Kasım).
Balıkesir’de Sataroğlu’ya ağır saldırı: Balıkesir Burhaniye’de çıkan Zeytin Efe Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Hakan Sataroğlu, Burhaniye’nin CHP’li Meclis Üyesi Nadir Bayram tarafından saldırıya uğradı. Masada oturan gazetecinin karşısına geçerek birden tokat ve yumrukla saldırıya geçen Bayram, yere sürüklediği gazeteciyi başına tekmeler de atarak bayılttı. Gazeteci’nin hayati tehlikesi bulunmuyor. Tepkiler üzerine gözaltına alınan Bayram “kasten yaralama” gerekçesiyle tutuklandı. CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı, Bayram’ın kesin ihraç talebiyle partinin İl Disiplin Kuruluna sevk edildiğini bildirdi (23 Kasım).
Bahçeli’den gazeteci Köylü’ye sözlü saldırı: Gazeteci Hilal Köylü, “Çözüm süreci konusunda Erdoğan ile aranızda görüş ayrılığı var mı?” sorusunu yönelttiği MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sözlü saldırısına uğradı. Bahçeli, Köylü’nün sorusuna, “Basın mensubu kardeşlerim, Türkiye’yi tahrik edici, yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçsin. Geçemiyorsan mesleğini bırak!” şeklinde karşılık verdi (12 Kasım).
Cihan’dan Ünal’ın sözlü saldırısına yanıt: Almanya’da sürgünde yaşayan gazeteci Metin Cihan, Türkiye’nin İsrail ile ticareti sürdürmesine tepki gösterdiği için kendisi “Almanya’nın kucağında oturmak” ile suçlayan ve sözlü saldırıda bulunan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Aydın Ünal’a X hesabından yanıt verdi: “…Doğal olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ve finans desteğini insanlık suçu olarak görüyorum. Bu konudaki bir eylemde bulunduğum için burada da hakkımda polis soruşturması açıldı. Öte yandan, Almanya’daki iktidar İsrail’e desteğini açıkça ifade ediyor, Ak Parti iktidarı ise bir yandan Filistin davasını diline dolayıp bir yandan İsrail ordusunun katliamlarına tedarikçilik yapıyor. Ben, bir gazeteci olarak, bu gerçeği açığa çıkarmaya çalışıyorum” de (8 Kasım).
Kaplan’a saldırı: İstanbul’daki Galatasaray-Beşiktaş futbol karşılaşması sonrası stat dışında A Spor kanalı muhabiri Emre Kaplan’a yumruk atıldı. Emre Kaplan ambulansla hastaneye kaldırılırken şüpheli Beşiktaş Kulübü Başkanı Hasan Arat’ın şoförü Sezgin Gülnar gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını duyurdu (28-29 Ekim).
Dört haberciye şiddet: Diyarbakır’da 13 Ekim’de düzenlenen “Özgürlük” yürüyüşünü takip ederken dört gazetecinin polis şiddetine maruz kaldığı açıklandı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), yapılan açıklamada, gazetecileri Heval Önkol, Ceylan Şahinli, Hevidar Önver ve Sonay Ödengit olarak duyurdu (13 Ekim).
Kars’ta Halitoğlu’na silahlı saldırı: AKP Kars Milletvekili Adem Çalkın’ın kardeşi Harun Çalkın, abisi aleyhine haber yaptığı gerekçesiyle Kars merkezli bir İnternet sitesinin genel yayın koordinatörü Muhammed Halitoğlu’na yönelik bir silahlı saldırı düzenledi. Kendisi ve ailesiyle ilgili hakaret içeren haberler nedeniyle Halitoğlu’yu ve tesadüfen orada bulunan bir kişiyi yaralayan Çalkın silahıyla polise teslim oldu. Bu kişiler, Kars Harakani Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Halitoğlu, kurşunun ayak kemiğini kırması nedeniyle ameliyat edildi (12 Ekim).
Aydın’a cinsel şiddet tehdidi: Halk TV programcısı Şule Aydın, sosyal medya hesabından bir cinsel şiddet tehdidi aldığını ve bununla ilgili Kadıköy İskelesi Polis Merkezi’nde şikâyetçi olduğunu duyurdu. MHP Lideri Devlet Bahçeli tarafından “dört soytarı” ifadesiyle hedef gösterilen gazetecilerden Aydın, evinin duvarına yazılan taciz içeriğinin görüntüsünü paylaşarak, “Ne söyleyeyim artık, bilemiyorum Oturduğum daire kapısındaki duvara, cinsel taciz içeren bir kelime yazmışlar. Ve üzerinde bir leke var. Dün gece saatlerinde yapıldığını düşünüyorum. Kadıköy İskelesi Polis Merkezi’ne şikâyette bulundum. Gazeteciliğimizden dolayı düzenli tehdit aldığım bu süreçte, bu cinsel şiddet tehdidini kimin / kimlerin yaptığının bulunmasını istiyorum. Evimizde bile güvende değiliz” diye yazdı (11 Ekim).
Halk TV ekibine tarikat müdahalesi: İzmir’in Karabağlar ilçesinde, kaçak yapılan Kuran kursu binasını görüntüleyen Halk TV ekibine kursun yöneticileri müdahale etti. Tarikatçılar, basın aracına zorla binerek ekibin çektiği görüntüleri sildirmek istedi. Muhabir Yağmur Beril Varol, kameraman Şahin Karaşahin ve ulaştırma görevlisi Erkan Aydın’a müdahale eden kaçak Kuran kursu yöneticileri, “Neden çekiyorsunuz hakkınız var mı buna?” ifadesini kullanarak basını engellemeye çalıştı. Yapının İsmailağa cemaatine ait olduğu öğrenilirken tarikat üyesi 3 kişi, konuyu belediyenin ve mahkemenin hallettiğini ifade ederek “Siz basınsanız ne işiniz var burada?” ifadesiyle Halk TV ekibini hedef aldı (10 Ekim).
Tatvan’da Aygül’e “Başkan” tehdidi: Bitlis Gazeteciler Cemiyeti, Tatvan Belediye Başkanı avukat Mümin Erol’un 15 Ağustos’ta düzenlediği ve sonrasında kayıtları gazetecilik meslek örgütleriyle de paylaşılan basın toplantısında, Cemiyetin başkanı Sinan Aygül’e yönelik tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu açıkladı. Gelişmenin DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki ve Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan’a iletildiği halde konuyla ilgili herhangi bir adım atılmadığını duyuran Cemiyet, olayın ardından iki ay geçmesine rağmen tehditlerin son bulmadığını üzüntüyle açıklayan Cemiyet, “Bu tehditler, basın özgürlüğüne ve gazetecilerin halkı bilgilendirme görevine karşı doğrudan bir saldırı niteliğindedir” dedi (9 Ekim).
Bahçeli’nin hedefinde Halk TV ve dört gazetecisi: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında Sinan Ateş suikastıyla ilgili haber yapan gazetecileri, “Halk TV ve CHP, ayağınızı denk alın. Herkes haddini bilsin, hudut ihlalinden kaçınsın. Kapımızın önünde baykuş öttürmeyiz, akbabaların da kanatlarını yolarız. Dört soytarı muhabir ile MHP’yi sorgulayamazsınız” sözleriyle hedef aldı. Konuşmayla Bahçeli, Halk TV’de Kayda Geçsin programını yapan meslektaşlarımız Timur Soykan, Şule Aydın, Murat Ağırel ve Barış Pehlivan’ı açıkça hedef gösterdi (1 Ekim).
Hak arama ve cezasızlık
Türkiye’de adli makamların, meşru faaliyetleri nedeniyle saldırı veya tehditleri karşılaşan gazetecileri korumaya dönük çabaları oldukça zayıf: Bir Bakanın programını takip ederken darp edilen gazeteci Ardıl Batmaz’ı darp eden Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın koruma polisine “ertelemeli para cezası” verildi. Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ’ın çevrimci alandaki sözlü saldırılarını yargıya taşıyan eski Halk TV program sunucusu Şirin Payzın’ın tazminat talebi reddedildi. Bursa Mahkemesi, gazeteci Yaman Kaya’ya yönelik silahlı saldırıyla ilgili yargıladığı iki sanığı beraat ettirdi. Üç yıl önce işkence ile gözaltına alınan AFP eski foto muhabiri Bülent Kılıç’ın kendisi “polise direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanıyor.
Gazeteci darba ertelemeli ceza: Elazığ’da 26 Nisan 2022’de eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un bir programını takip ederken darp edilen gazeteci Ardıl Batmaz, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın koruma polisini mahkûm ettirdi. MLSA’ya göre ceza, koruma polisine “kasten yaralama” suçundan 200 gün adli para cezası verilirken ceza da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla ertelendi. Karar öncesi, gazetecinin avukatı Kader Arat, tanık olarak ifade veren Hasan Celal Kaya’nın müvekkilini darp eden kişilerden biri olduğunu belirterek bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasını ve hazırlanacak iddianamenin dava dosyasıyla birleştirilmesini talep etti. Ayrıca, tanığın ifadelerinin yokluklarında alınması nedeniyle müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtti. Ancak hâkim, müştekinin tanık hakkında şikâyet hakkını kullanabileceği, tanık hakkında açılması muhtemel dava ile bu dava dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmadığı ve dosyaların birleştirilmesinin yargılamayı sürüncemede bırakacağı gerekçesiyle avukatın talebini reddetti (4 Aralık).
Payzın’ın Özdağ’a davası reddedildi: İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ’ın eski Halk TV program sunucusu Şirin Payzın’a yönelik sarf ettiği “Türkiye düşmanlarının yanında olmak” ithamını hakaret olarak görmedi. 24 EKim’de görülen ve gazeteciyi avukat Serdar Laçin’in temsil ettiği duruşmada mahkeme, gerekçesini daha sonra duyurmak üzere 50 bin TL’lik tazminat davasını reddettiğini açıkladı. Yine Zafer Partisi’nin sığınmacı kadınları hedef alan paylaşımı alıntılayan bir kişi, 4 Mayıs 2022’de Burcu Karakaş ile birlikte Nevşin Mengü ve avukat İpek Maya Saygın’ı tehdit etmişti (24 Ekim).
RSF’nin “MeToo sonrası gazetecilik” raporunda Hale Gönültaş örneği: RSF, gazetecilerin kadın ve toplumsal cinsiyet azınlıklarının haklarını araştırmalarını sağlayan kayda değer gelişmelere küresel bir bakış sunmak ve baskının yeni yüzlerini de ortaya koymak için “MeToo çağında gazetecilik” başlıklı bir rapor yayımladı. Daha önce “Kadın Hakları: yasaklı araştırmalar” ve “Seksizm engelindeki gazetecilik” başlıklı raporlarla gündeme gelen RSF, son raporunda IŞİD’in köleleştirdiği Ezidi kadınlara yönelik suçlarını kamuoyuna taşıdığı için ölüm tehditleri de alan gazeteci Hale Gönültaş’a da yer ayırdı. Raporda yer verilen 16 RSF tavsiyesi arasında, siber tacizin belirli biçimlerinin suç sayılması, sosyal medya platformlarının bu saldırıları önlemek ve bunlarla mücadele etmekten sorumlu tutulması ve toplumsal cinsiyet konularından sorumlu yazı işleri müdürlerinin işe alınması yer alıyor (22 Ekim).
Bursa’da Kaya’ya saldırıya beraat: Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi, kent rantlarını kamuoyuna duyuran gazeteci ve Başka Gazete sitesi yayın yönetmeni Yaman Kaya’ya yönelik 13 Kasım 2023’te silahlı saldırıya giriştikleri gerekçesiyle yargıladığı sanıklar Z.B ve S.M’yı beraat ettirdi. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği davanın ikinci duruşmasında mahkeme, duruşma savcısının “kesin ve inandırıcı delil yok” gerekçesiyle talep ettiğine uygun olarak “kasten öldürmeye teşebbüs”ten yargıladığı iki sanıkla ilgili beraat kararı verdi. Kimi tanıkların ifadelerini yumuşattığı yargılamayla ilgili dosyayı gazetecinin avukatları İstinafa taşıyacak. Kararı yorumlayan gazeteci Yaman Kaya, “Bursa’yı yağmalayan rant çeteleriyle sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Demek ki bu saldırı neticesinde ölseydim delil yetersizliğinden faili meçhul kalacaktım. Yazdığım imar yolsuzluklarının hepsinin delili var ama bana saldıranlar delil yetersizliğinden serbest kaldı. Hala neredeyse her gün yazılarımdan dolayı tehdit ediliyorum” diye konuştu (2 Ekim).
Polis “şiddet”ten değil, gazeteci “direnmek”ten yargılanıyor: Üç yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç buna karşın İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla yargılanıyor. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart’ta sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verildi. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etti. 19 Eylül’de süren yargılama 16 Ocak 2025’e kaldı (1 Ekim).
Soruşturmalar, açılan/süren ceza davaları, kararlar
(Rapor, Türkiye’de gazetecilere uygulanmış yasal prosedürlerinin tamamını kapsamayıp, örnekleriyle sadece medya özgürlüğüne hedef alan ihlallere dair eğilim ve ağırlık konusunda fikir vermeyi amaçlamaktadır.)
Soruşturmalar
Son üç ayda Fatih Altaylı, İsmail Saymaz, Özlem Gürses ve Seyhan Avşar gibi kamuoyunca iyi bilinen çok sayıda gazeteci, “Terör örgütü propagandası”, “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” gibi gerekçelerle soruşturmaların hedefi oldu. Bir soruşturma da, Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlere yönelik politikasını sosyal medya yoluyla eleştirdiği için gazeteci Ruşen Takva hakkında “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” şüphesiyle yürütülüyor.
Elazığ’da Başsavcılık, “Vali, ‘güvenliği” gerekçe gösterdi milyonluk ihaleyi pazarlıkla verdi” haberinden soruşturma geçiren Sözcü Gazetesi muhabiri Evren Demirdaş hakkında dava açılmasına gerek görmedi: “İfade özgürlüğü demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardandır.”
T24 ve Avşar’a soruşturma: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, Suriye’de öldürüldü” başlıklı haber ve Gerçek Gündem sitesi genel yayın yönetmeni gazeteci Seyhan Avşar’ın sosyal medya paylaşımı nedeniyle T24 haber sitesi ve gazeteci Seyhan Avşar hakkında soruşturma başlattı. Başsavcılık, Kuzey Suriye’de 19 Aralık’ta öldürülen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e ilişkin “PKK’ya mensubiyetleri nedeniyle haklarında işlem bulunduğu”nu savunurken T24 ve Bilgin’e ilişkin “Terör örgütü propagandası” ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” şüphesiyle soruşturma başlatıldığını duyurdu. Avşar, sosyal medya hesabından, “... Susacak mıyız? Adalet arayışımız, hakikat inancımız insanların durduğu yere, geldikleri mevkilere göre mi değişecek? Yazık bize çok yazık... Dün bu topraklarda doğup büyüyen iki gazeteci SİHA’larla katledildi. Onlar katledilirken sustuk, sustukça küçüldük…” şeklinde açıklama yapmıştı (22 Aralık).
Gürses’e soruşturma: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, YouTube kanalında yayınladığı videoda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili sözleri nedeniyle Ankara’da gözaltına alınan gazeteci Özlem Gürses ile ilgili soruşturma açtı. YouTube kanalı TV OZ’de yayınladığı video nedeniyle Gürses, “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” gerekçeleriyle 20 Aralık’ta gözaltına alınmış ertesi gün yurtdışı yasağı ve ev hapsi şartıyla serbest bırakılmıştı. Gazeteci, ifadesinde, dil sürçmesiyle bir yayın kazası yaşandığını ifade ederek TSK’yı hedef almasının düşünülemeyeceğini ifade etti (22 Aralık).
Demirdaş için “dezenformasyon” değil basın özgürlüğü” kararı: Elazığ Başsavcılığı, bir yol yapım ihalesini haberleştirdiği için hakkında soruşturma başlattığı Sözcü Gazetesi muhabiri Evren Demirdaş’ın dosyasını “İfade özgürlüğü demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan” diyerek kapattı. Elazığ’da gazetenin bölge muhabirliğini yapan Demirdaş, 4 Kasım’da İl Özel İdaresi’nin pazarlık usulü yöntemiyle yaptığı yol ihalesini “Vali, ‘güvenliği” gerekçe gösterdi milyonluk ihaleyi pazarlıkla verdi” başlığıyla haberleştirdikten sonra İl Özel İdaresi’nin “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” temelli şikâyetine maruz kalmıştı (18 Aralık) Savcılığın “kovuşturmaya yer yok” kararında, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında özel bir öneme sahip ifade ve basın özgürlüğü için “toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan biri” denildi. Haberin somut unsurlara dayandığını aktararak “İfade ve basın özgürlüğü kapsamında” kaldığını değerlendi (18 Aralık).
Takva’ya “dezenformasyon” soruşturması: Gazeteci Ruşen Takva hakkında, Türkiye’nin Suriye’deki Kürtlere yönelik politikasına dair yaptığı bir paylaşım nedeniyle “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” şüphesiyle soruşturma açıldı. Takva, 11 Aralık’ta Van Emniyet Müdürlüğü’nde verdiği ifadede, “Ortadoğu’daki son süreci tahlil edip yaptığım bir tespittir. atılı suçlamayı kabul etmiyorum” dedi. 3 Aralık 2024 tarihli X paylaşımı nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Takva, paylaşımında, “Türkiye’de yaşayan Kürtlerin, Suriye’deki soydaşlarıyla köklü ve sarsılmaz bir duygusal bağı var. Bu nedenle Suriye’deki Kürtleri bombalayıp Türkiye’deki Kürtlerle barışamazsınız. Bu, bilinen tüm siyasi teamüllere aykırıdır. Aksini iddia eden ya gerçeklikten tamamen kopmuştur ya da alenen yalan söylüyordur. Toplumsal barış böyle sağlanmaz” diyordu (11 Aralık).
Altaylı ve Saymaz’a “yanıltıcı bilgi” soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteciler Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan soruşturma başlatıldı. Buna göre, 21 Kasım’da Fatih Altaylı tarafından yazılan “Enkazdan korkmayan mapustan korkmaz” başlıklı yazıda ve aynı gün Halk TV’de yayınlanan “Rota” isimli programda İsmail Saymaz tarafından iddia edilen ve İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan açıklamayla yalanlanan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’ye MHP’li vekillerle ilgili bazı görüntüler izletti” iddiası üzerine gazeteciler İsmail Saymaz ile Fatih Altaylı hakkında, “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan resen soruşturma başlatıldı (22 Kasım).
Demirdaş’a “dezenformasyon” tahkikatı: Gazeteci Evren Demirdaş hakkında, “Vali, ‘güvenliği’ gerekçe gösterdi, milyonluk ihaleyi pazarlıkla verdi” başlıklı haberi nedeniyle Elazığ Valiliğinin şikâyetiyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” (dezenformasyon) şüphesiyle soruşturma açıldı (21 Kasım).
Kuray’a “Akbelen” soruşturması: Gazeteci Zeynep Kuray hakkında, Akbelen’in maden alanına dönüştürülmesine karşı yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle, “halkı yanıltıcı bilgiyi lenen ayayma” şüphesiyle soruşturma açıldı. Soruşturmanın bölgeyi istimlak ederek ormanları tahrip eden şirketin şikâyetiyle başlatıldığı öğrenildi. MLSA’nın savunmanlığını üstlendiği Kuray, soruşturma kapsamında verdiği ifadede, “Esas suçlu ormanı tahrip eden şirkettir” dedi (25 Ekim).
Açılan ve süren davalar
Son üç ayda 100’e yakın muhabir, araştırmacı gazeteci, köşe yazarı, yayın sorumlusu veya karikatürist, “hakaret”, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “devlet kurumlarını aşağılama”, “soruşturmanın gizliliğini ihlal”, “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”, “Bankacılık Kanunu’na muhalefet”, “suçu bildirmeme”, “örgüt propagandası”, “müstehcenlik”, “casusluk”, “kişisel verileri hukuka aykırı yayma”, örgüt yardım”, “örgüt üyeliği” ve “Anayasal düzeni ihlal” gibi gerekçelerle en az bir gününü mahkemede sanık sandalyesinde geçirdi.
Mengü’ye “övgü” davası: Sosyal medya hesabından yayınladığı videoda “terör örgütü PYD/YPG propagandası yapıldığı” gerekçesiyle gazeteci Nevşin Mengü hakkında 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı.İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, “Mengü’nün sosyal medya hesabından herkese açık şekilde, hakkında kırmızı bültenle arama kararı bulunan PYD/YPG terör örgütü elebaşı Salih Müslim ile yapmış olduğu röportajı yayımladığı” aktarıldı. İddianamede, sanık Mengü’nün “basın ve yayın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla, 1 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Nevşin Mengü hakkında ayrıca “suçu ve suçluyu övmek”ten adli kontrol kararı verildiği belirtilen iddianamede, sunucu olarak yayında bulunan Mengü’nün, işlenmiş bir suçu veya işlemiş olduğu bir suçtan dolayı bir kişiyi övme mahiyetinde beyanda bulunmadığı ifade edildi.(25 Aralık).
Gökdemir’e “Ziraat” davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Sayıştay raporlarına dayanılarak yazılan ve dört yıl önce yayımlanan haberler için BirGün Gazetesi Ankara temsilcisi Nurcan Bilge Gökdemir hakkında “Bankacılık Kanununa Aykırılık” iddiasıyla iddianame düzenledi. BirGün’de çıkan 2 Ocak 2021 tarihli “Halkın parası böyle yeniyor” başlıklı haber ve 3 Ocak 2021 tarihli “Sermayeden krediyi tahsil etmek imkânsız” başlıklı haberler için Ziraat Bankası’nın 5411 Sayılı Bankacılık Kanununa dayanarak yaptığı şikâyet sonucunda Gökdemir’in üç yıla kadar hapsi talep edildi. Dava iddianameyi kabul eden İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek (24 Aralık).
Şardan’a “dezenformasyon” ve “aşağılama” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 31 Ekim 2023’te yayımlanan “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek “dezenformasyon” iddiasıyla 1 Kasım 2023’ten itibaren beş gün tutuklu bırakılan T24 haber sitesi yazarı Tolga Şardan’ı yargılamayı 17 Aralık’ta sürdürdü. İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, 1 Kasım’da Ankara Sincan Cezaevi’ne gönderilen, ardından Silivri Cezaevi’ne nakledilen 35 yıllık gazeteciyi, 6 Kasım 2023’te deliller toplandığı gerekçesiyle “yurt dışına çıkış yasağı” şartıyla tahliye etme kararı almıştı. Yazısı nedeniyle ne Cumhurbaşkanlığı’nın ne de MİT Başkanlığı’nın bir yalanlama yapmadığını ve gözaltı kararının günler sonra verildiğini ifade eden gazeteci, gazeteciliğe 1988 yılında başladığını belirterek, “Haberim doğru. Ben tecrübeli bir gazeteciyim ve haberimin arkasındayım. Yalan haber yazdığımı düşünmüyorum. Yalan olması için öncelikle bu haberin yalan olduğuna kendim inanmalı ve bu şekilde halka sunmam lazım. Hiçbir gazeteci yalan bilgiye imza atmaz…” demişti. Davanın başladığı 9 Temmuz’da duruşma savcısı gazetecinin her iki suçlamadan da cezalandırılmasını talep etmişti. 17 Aralık’ta görülen duruşmada mahkeme, son savunmalarla birlikte, P24 adına Benan Molu imzalı uzman raporunu da değerlendirmek için yargılamayı 22 Mayıs’a bıraktı (17 Aralık).
“FETÖ Medya” davası: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Medya Yapılanması” ile ilgili Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı, “örgüte yardım” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yeniden yargılıyor. Daha önce duruşma savcısı, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun, “örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna ve örgüt üyesi olduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve somut inandırıcı delil elde edilemediği” anlaşıldığından sanıkların “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” gerekçesiyle cezalandırılmalarını istemişti. Yakup Çetin, Yetkin Yıldız, Ünal Tanık için de, “eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz ettiği” gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla cezalandırma talep edilmişti. 17 Aralık’ta mahkeme, bazı sanık avukatlarının mazeret bildirmesi üzerine yargılamayı 23 Ocak’a bıraktı (17 Aralık).
Gazeteci Arslan’a “propaganda” davası: Gazeteci Ayşenur Arslan hakkında, 2 Ekim 2023’te Halk TV’deki programda, Meclis’in açılacağı gün İçişleri Bakanlığına yapılan bombalı saldırıya ilişkin ifadeleri gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası” (TMK 7/2) iddiasıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Arslan hakkındaki “suçu ve suçluyu övme” suçlamasına ise kovuşturmaya yer yoktur kararı verildi. Mahkemenin duruşma öncesi hazırladığı tensip zaptını gündeme getiren gazeteci Barış Pehlivan, belgede geçen “Sanık hakkında HTŞ, FEC, ENC, EL KAİDE, DEAŞ, PKK/KCK silahlı terör örgütleriyle ilgili olarak işlem kaydının bulunup bulunmadığı hususunda arşiv sorgusunun yapılarak düzenlenecek evrak ve eklerinin mahkememize gönderilmesi için İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına oybirliği ile karar verildi” ifadeleri Suriye’de Esad iktidarının yıkılmasından sonra, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’da HTŞ lideri Colani ile birlikte Emevi Camii’nde namaz kılarken gazeteci Aslan’ın hapis istemiyle yargılanmasını ağır çelişki olarak işledi. Gazeteci Arslan’ın davası, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 11 Mart’ta başlayacak (12 Aralık).
Erdinç’e “yanıltıcı bilgi” davası: Bir kitaptan alıntı yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınıp serbest bırakılan Kısa Dalga sitesi yazarı gazeteci Cengiz Erdinç hakkında “halkı yanıltıcı bilgi yayma” suçlamasıyla 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Gazeteci Cengiz Erdinç, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında 2 Kasım 2023’de Balıkesir Ayvalık’taki evine baskın yapılarak, gözaltına alınmıştı. Erdinç, yurt dışına çıkış yasağı ve haftada bir gün imza verme adli kontrol kararıyla 3 Kasım’da serbest bırakılmıştı. MLSA’ya göre iddianameyi kabul eden Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi, dosya için yetkisizlik kararı vererek, Ayvalık’a gönderdi. İddianameyi kabul eden Ayvalık 1. Asliye Ceza Mahkemesi davanın ilk duruşmasının 7 Ocak 2025 tarihi olarak belirledi (11 Aralık).
Yanardağ’ın 301 davası yeniden: Gazeteci Merdan Yanardağ, 23 Mayıs 2021 tarihli BirGün Gazetesi’nde çıkan “Düzenin mafyalaşması” başlıklı yazısı nedeniyle 7 ay 15 gün hapis cezası aldığı davanın İstinaf’ta bozulmasının ardından yeniden İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Yanardağ, “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla iki yıl hapisle yargılanıyor. Duruşma savcısı, yeniden yargılamaya dair 10 Aralık’ta görülen ilk duruşmada, gazetecinin mahkumiyetini talep etti. Hâkim karşısına çıkan Yanardağ, “İstinaf ilamının yerinde olduğunu düşünüyorum. Biz gazeteciyiz, yazım bir kapitalizm eleştirisidir. Düzenin mafyalaşması ifadesi siyaset literatüründe tartışılan bir kavramdır. Bir gazeteci olarak bu şekilde eleştiri yapmam benim kamu görevimdir. Hakaret yoktur dolayısıyla suç oluşmamıştır” dedi. Avukatı Bilgütay Hakkı Durna da, “Açıkça belirtildiği gibi ‘AKP iktidarı’ şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Dolayısıyla bu yazı bir siyasi parti eleştirisidir” diyerek gazetecilik görevine işaret etti. Yanardağ ve avukatı, 22 Mayıs’ta (saat 14.30’) sürecek yargılama için son savunmalarını hazırlayacak (10 Aralık).
Batıhan’a “dezenformasyon” davası: Maraş’ta 2023 yılında yaşanan depremlerle ilgili yazdığı haberleri paylaşan gazeteci Yüsra Batıhan hakkında Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla dava açıldı. Batıhan, “İktidar, yönlendiremediği gazetecileri dezenformasyon yasasıyla susturmaya çalıştı” dedi. MLSA’ya göre, depremlerin etkilediği Hatay’da yaşananlarla ilgili Mezopotamya Ajansı’nda yayımlanan “Cenazeler gömülüyor, devletin haberi yok”, “HDP’nin depremzedeler için gönderdiği 30 konteynere el konuldu” başlıklı haberlerinin içeriğini paylaşan Batıhan hakkında yönelik soruşturma davaya dönüştü. Dava 21 Ocak 2025’te görülecek (5 Aralık).
Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargılamaya devam etti. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır’da 2015’te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor. MLSA’ya göre dosya, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına aktarılacak. Bu arada, avukatlara esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için 17 Mart’a kadar süre tanındı (25 Kasım).
TMK’den yargılanan Kahraman’a 301’den dava yok: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Yüksekova Haber sitesinde çıkan 2017 ve 2018’e ait Rojava ve Afrin’e dair yazıları nedeniyle gazeteci İskender Kahraman için “Emniyet kuvvetlerini aşağılama” gerekçesiyle dava açılmasına yer olmadığına karar verdi; gerekçe olarak Adalet Bakanlığı’ndan kovuşturma izni verilmemesini gösterdi. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt propagandası”ndan açılan dava, görevsizlik kararıyla Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş, sonuçta dosyanın Ankara’da ele alınmasına karar verilmişti. Kahraman, davayı “Gazetecilere, yazarlara, düşünen insanlara, bilim insanlarına açılan bu gibi davalardan artık bir an önce vazgeçilmelidir. Ki benim hiçbir yazımda ve düşüncemde şiddet veya propaganda içeren tek bir cümle yoktur, bulamazsınız” sözleriyle eleştirmişti. Gazetecinin 7 yıl 6 ay hapsinin istendiği yargılamaya 15 Ocak’ta devam edilecek (23 Kasım).
Diyarbakır’da 20 sanıklı dava: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 20 gazeteciyi “örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. En son sanıklara, Ari Prodüksiyon sahibi Berivan Karatorak ile kameraman Servet Yigen dahil edilmişti. Sanık gazetecilerden Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews haber müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler 8 Haziran 2022’de gözaltına alınıp 16 Haziran 2022’de tutuklanmış, 12 Temmuz 2023’te de tahliye edilmişti. 19 Kasım’da mahkeme, el konulan dijital materyallerin iadesi için adli emanete, sekiz adet arama kararı ve sonuç tutanaklarının gönderilmesi için de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına karar verdi. Sanıklar hakkındaki yurtdışına çıkış yasağı ise kaldırılmadı. Yargılama 15 Mayıs’a kaldı (19 Kasım).
Ağca’nın “kişisel veri’ davası: Gazeteci Baransel Ağca’nın gazetecilik öğrencisi Yeldana Kahraman’ın otopsi raporunu yayınladığı gerekçesiyle “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek veya yaymak” suçlamasıyla yargılandığı davanın yedinci duruşması Elazığ 8. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. MLSA’ya göre mahkeme, Ağca’nın ifadesinin alınması için hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenilmesine ve akıbetinin sorulmasına karar vererek, davayı 13 Mart 2025 tarihine erteledi (19 Kasım).
Kamış’ın “darbe” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Zaman Gazetesi’nde bir dönem genel yayın yönetmen yardımcılığı yapan ve İzmir Çeşme’de gözaltına alınıp 13 Kasım 2023’te tutuklanan Mehmet Kamış’ı adli kontrol altında yargılamaya devam etti. Kamış, “Meclisi ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılamaya 24. duruşmayla devam etti. 12 Kasım’da SEGBİS üzerinden tanıklığına başvurulan Nurettin Memur, Mehmet Kamış’ı üniversiteden beri tanıdığını açıkladı; hakkında “O zamandan beri FETÖ yapısının içerisinde olduğunu biliyorum. Çünkü Zaman gazetesinin genel yayın yönetmenliği yardımcılığına kadar yükselmişti” dedi. Kamış ise, Memur’un beyanlarına katılmadığını ifade ederek “Bir yapının içerisinde olduğum için değil gazetecilikte başarılı olduğum için mesleğimde ilerledim” dedi. Kamış hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına karar veren mahkeme, yargılamayı 13 Şubat’a bıraktı (12 Kasım).
Aygül’ün “örgüt üyeliği” davası yeniden: Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt üyeliği” iddiasıyla verilen 10 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ü yeniden yargılamaya devam etti. 5 Kasım’da süren ve Aygül ile avukatlarının katılmadığı yargılama, dosya üzerinden görülerek 4 Mart’a bırakıldı (5 Kasım).
Öğreten ve Baykara’nın “belgesel” davası: İstanbul Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesi, uyuşturucunun yaygınlığını gözler önüne sermek için 12 Ocak 2023 tarihli “Met Çıkmazı” belgeselini gerçekleştiren gazeteciler Tunca Öğreten ve Murat Baykara’yı “uyuşturucuya özendirme” ve “suçu bildirmeme” iddiasıyla yargılamaya başladı. 26. Metin Göktepe Gazetecilik Ödüllerinde “Jüri Özel Ödülü”ne değer görülen iki gazeteciden Öğreten, duruşmadaki ifadesinde, “Belgeselimiz, uyuşturucuya bulaşan insanların nasıl bir çıkmaza girdiğine dair bir yapım. Bağımlılarla görüştük, hayatlarının nasıl bir cehenneme döndüğünü, ailelerinin yaşadığını acıyı anlattık. Belgeseli izleyen sonunda bahsi geçen uyuşturucunun iyi ve faydalı olduğunun aksine hayatının nasıl mahvolduğu izlenimine sahip olur. Videonun altına gelen yorumlar da bu belgeselin özendirmediğini gösteriyor” dedi. Baykara da, “Uyuşturucu müptelası insanların çektiği zorlukları göstererek toplumsal bir sorumluluğu yerine getirdik” diye konuştu. Savunmaların ardından mahkeme, belgesel hakkında CİMER’den suç duyurusunda bulunan şahsın usulen çağrılmasına karar verdi. Yargılama 25 Mart’ta sürecek (31 Ekim).
Gök’ün “üyelik ve propaganda” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök’ü açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları üzerinden “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mezopotamya Ajansı (MA) editörü, gazeteci Abdurrahman Gök’ün ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ suçlamalarıyla yargılandığı davanın bugün Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması vardı.Duruşmada Gök ile avukatları Resul Temur ve Mehmet Emin Aktar hazır bulundu. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, DİSK Basın-İş Başkanı Turgut Dedeoğlu ile İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden (HRW) isimler de duruşmayı izledi. Ortadoğu’daki çatışmalı ortama dikkat çekerek, yurt dışı yasağından dolayı mesleğini yapamaz durumda olduğunu söyleyen Gök’e yönelik adli kontrol tedbirinin kaldırılması reddedildi. Mahkeme heyeti, Gök hakkında ‘örgüt adına basın yayın faaliyetleri sürdürdüğü’ iddiasını ortaya atan ‘CV23TY45UP78’ adlı gizli tanığın dinlenilmesi için yazılan müzakereye cevap verilmediğini belirtti; “dosyanın sürüncemede kalmaması” gerekçesiyle de tanığın dinlenmesi kararından vazgeçti. Ayrıca, Yargıtay’da temyiz incelemesinde olan dosyanın dönüşünün beklenilmesine ve Gök hakkında yeni soruşturma açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan dosyasının bir örneğinin istenilmesine de hükmedildi. Yargılama 30 Ocak 2025’e kaldı (22 Ekim).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” dosyasının 1 Mart 2017 tarihinde “Özgürüz” sitesinde yayınlanması nedeniyle yeniden Cumhuriyet Gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ı “casusluk” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Daha önce dosyasının Cumhuriyet Gazetesi’nde yargılanması nedeniyle Dündar’ın “casusluk” iddiasıyla 23 Aralık 2020’de 27 yıl 6 ay hapse mahkum edilmesiyle ilgili dosya Yargıtay’da. “MİT TIR’ları” dosyasına ilişkin Nisan 2018’de açılan bu dosya, Dündar’ın ifadesinin alınmasını bekliyor. Dündar bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 17 Ekim’de süren yargılama, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının ve yurtdışından iade talebinin ikmallerinin beklenmesi için 16 Ocak’a bırakıldı (17 Ekim).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin dokuz yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’i dört yıldır yeniden yargılıyor. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu 11. duruşmasında, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için yeniden karar alındı. Duruşmaya hakkında iki kez reddi hakim girişimi başlatılan ancak reddedilen hakim Murat Bircan mahkemeye başkanlık etti. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Yargılamanın 23. duruşması 30 Ocak’a bırakıldı (15 Ekim).
Dal, Aslan ve Alayumat’ın “örgüt” davası: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan’da çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanan ve 21 Mayıs’ta tahliye edilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Mehmet Aslan ile gazeteci Erdoğan Alayumat’ı, “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya başladı. 8 Mayıs’ta iddianameyi kabul eden İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, tensiple birlikte üç gazeteciyi yurt dışına çıkış yasağı ve bulunduğu yerleşim yerini terk etmeme şeklinde adli kontrol şartıyla tahliye etmişti. İddianamede, örgütsel talimatla hareket ettikleri iddiasıyla suçlanan gazetecilerin Abdullah Öcalan’a ilişkin tecrit haberleri, TSK’nin kimyasal silah kullanımı haberleri ve kadınlarla ilgili 65 haberi yer alıyor. Dal’ın yaptığı haberlerle “algı yönetimi faaliyetleri”, “müzahir kitleye mesaj verme”, “talimat aktarımı ve kitlesel eylem çağrıları” yaptığı öne sürüldü. Savunmaların alındığı davaya ilişkin yargılama, adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar verilmesinden sonra 11 Şubat 2025’e bırakıldı (15 Ekim).
Aranca’nın “Sinan Ateş” davası başladı: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sinan Ateş cinayeti dosyasına dair bilirkişi raporuna değinen haberinden T24 sitesi muhabiri Asuman Aranca’yı “soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlamasıyla yargılamaya başladı. Ankara’dan SEGBİS aracılığıyla ifade veren Aranca, “Kimsenin masumiyet karinesini ihlal etmedim. Dosyadaki verileri de ihlal etmediğim gibi amacım maddi gerçeği ortaya çıkarmaktı. Bilgiler posta yoluyla tanımadığım bir kişiden geldi. Gizlilik kararından haberim yoktu” dedi. Duruşma savcısının TCK’nın 285. maddesinden ceza istediği dava 11 Mart’a kaldı (15 Ekim).
Batum’un “301” davası: İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, İMC TV’de 10 Eylül 2015’te yayınlanan “Ayşegül Doğan ile Gündem Müzakere” adlı programdaki sözleri nedeniyle gazeteci Rüstem Batum’u, “devletin kurumlarını aşağılama” suçlamasıyla yargılamaya 23. duruşmayla devam etti. P24 tarafından takip edilen duruşmada Batum’un avukatı Emine Özhasar hazır bulundu.Özhasar, eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme, Batum hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava da 13 Mart 2025’e kaldı (10 Ekim).
Bahadır Özgür’e “devlet” eleştirisinde dava: Gazeteci-yazar Bahadır Özgür hakkında, 2 Ekim 2022’de Mudanya Kitap Fuarı’nda tarihsel süreçte devlet mafya ilişkisine dair yaptığı bir konuşma nedeniyle “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlamasıyla dava açıldı. Özgür’ün Ahmet Şık, Ertuğrul Mavioğlu, Hakkı Özdal ve Timur Soykan ile birlikte kaleme aldığı “Duvar: Sedat Peker’in İtiraf İfşaat ve İddiaları” kitabı üzerine yaptığı konuşma nedeniyle hapisle yargılanacak. Özgür, Mudanya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 6 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak (1 Ekim).
Kepenek’e “soruşturma” haberinden dava: Bianet haber sitesi muhabiri Evrim Kepenek, bir çocuğun “cinsel istismar nedeniyle öldüğü” iddiasına ilişkin haber payarak “soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği” iddiasıyla İstanbul Büyükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Duruşmada söz verilen Kepenek, “Mesleğim boyunca basın meslek ilkelerine bağlı kalarak, özellikle kadın ve çocukların sesini duyurmaya çalıştım. Mesleğimin temel ilkesi olarak, mağdurların haklarını gözetir ve onları yeniden mağdur etmeden, topluma doğru ve etik bir şekilde seslerini duyururum” dedi. Avukatı Emine Özhasar da, “İddianame suç isnadı açısından yeterince belirgin değildir. Müvekkil Evrim Kepenek bu haberi yapmamış olsaydı, gazetecilik mesleğini icra etmemiş olacaktı. Haberin iddialara dayandığını kendisi açıkça ifade etmiştir. İki yaşındaki çocuğun şüpheli ölümü kamu yararına bir meseledir. Müvekkil, ifade özgürlüğü ve haber verme hakkını kullanmıştır. Bu davanın açılmaması gerekirdi. Beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” sözleriyle müvekkilini savundu. Esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar veren mahkeme, yargılamayı 24 Ocak 2025 tarihine bıraktı (1 Ekim).
Çizer Ömeroğlu’nun “müstehcenlik” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Covid-19 pandemisinin ilk zamanlarında, 25 Kasım 2020’de LeMan dergisi için çizdiği bir karikatür nedeniyle Çizer Zehra Ömeroğlu’nu, “müstehcenlik” iddiasıyla yargılamaya 11. Duruşmasıyla devam etti. 26 Eylül’de görülen duruşma sonunda mahkeme, Ömeroğlu’nun avukatlarının talebi doğrultusunda, Muzır Neşriyat Kurulu’nun düzenlediği ve “müstehcendir” tespitine yer verilen rapora karşı Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde açılan davanın sonucunu söz konusu mahkemeden sormaya karar verdi. Ayrıca, bu kez de, karikatürün sanatsal ve edebi niteliği konusunda bir kamu üniversitesine bağlı üç kişilik bir bilirkişi heyetinden rapor istenmesine karar verildi. Üç yıla kadar hapsi ve 5 bin güne kadar adli para cezası istemiyle yargılanan Ömeroğlu duruşmaya katılmazken RSF temsilcisi Erol Önderoğlu yargılamayı izledi. Davaya 6 Şubat 2025’te devam edilecek (1 Ekim).
Uçar’a “örgüt üyeliği” davası: Gaziantep’in İslahiye İlçesi’nde 6 Aralık 2023 tarihinde yapılan ev baskınıyla gözaltına alınan ve ardından adli kontrol kararıyla serbest bırakılan gazeteci İrfan Uçar hakkında, haberleri ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt üyeliği” iddiasıyla Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, Cengiz Kapmaz’ın 2011 yılında İstanbul’da evine yapılan baskında el konulan dijital malzemelerdeki yazılarda Uçar’ın isminin geçmesi, suç delili olarak gösterildi. Uçar’ın, gazeteci-yazar Musa Anter ve 24 yıl önce Van’da öldürülen Özgür Gündem Gazetesi ile dergi dağıtımcısı Adnan Işık ile ilgili hazırladığı röportajlar da iddianamede suç delili olarak gösterildi. Yargılama 9 Ocak 2025’te Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (1 Ekim).
Kepenek’in “dezenformasyon” davası: İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 Şubat Maraş depremlerinin ardından jandarmanın Pazarcık’a gönderilen yardımlara el koymasıyla ilgili paylaşım yapan Bianet haber sitesinin kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek’i “dezenformasyon” iddiasıyla yargılamaya başladı. Kepenek TCK’na Ekim 2022’de eklenen 217/A maddesi uyarınca ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlamasıyla yargılanıyor. Gazeteci, “Maraş Pazarcık’ta yardım çadırlarına jandarma el koymuş, ‘tüm yardımlar AFAD üzerinden yapılacak’ denmiş. Güncelleme: Alandaki birçok yardım çadırına el konuluyormuş” şeklinde paylaşım yaptığı gerekçesiyle 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi isteniyor. 23 Eylül’de savunma yapan Kepenek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın suyurduğu kararın alandaki sonuçlarını videoyla duyurduğum için yargılanıyorum” dedi. Duruşmayı TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu Üyesi Gülfem Karakaş, Ekmek ve Gül Dergisi’nden Sıla Altun, MLSA Dava Takip Koordinatörü Semra Pelek, MLSA Proje Yöneticisi Batıkan Erkoç ile gazetecilerin takip etti. Duruşmayı bir sivil polisin de izlediği gözlemlendi. Mahkeme, dava konusu paylaşımdaki video ile Cumhurbaşkanlığı kararlarının sunulması için avukatlara süre veren mahkeme, duruşmayı 24 Şubat 2025 tarihine erteledi (1 Ekim).
Akın ve Sarısözen’e “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam Gazetesi eski sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen’i “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Dosyada bir süredir Sarısözen hakkında verilen yakalama kararının infazı bekleniyor. Yargılama 4 Mart 2025’e bırakıldı (1 Ekim).
Karabay’a “yargıyı aşağılama” davası: Gerçek Gündem haber sitesi eski editörü Furkan Karabay, 13 Aralık 2023’te yayınlanan “Odanın sahibi terör savcısı çıktı! Başsavcılık soruşturma başlattı” başlıklı haberi nedeniyle Ceza Kanunu’nun 301/1 maddesinde düzenlenen “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılanıyor. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 12 Eylül’de başlayan yargılamada duruşma savcısı Karabay’ın “yargıyı alenen aşağılamak” suçlamasından 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.Yargılama, son savunmalar ve karar için 7 Ocak’a kaldı (1 Ekim).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan’ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya’da 2015’te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan’ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, sanık Görkem Tuğal hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenilmesine bir kez daha karar verdi. Toplam 17 kişinin yargılandığı ve 16 Temmuz’da devam edilen yargılama 6 Ocak 2025’e bırakıldı (1 Ekim).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt Gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 27 Haziran’daki duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme başkanı, Yücel’in de yargılandığı TCK’nın 301. maddesiyle ilgili AİHM’in Hrant Dink ve Taner Akçam kararlarına atıf yaparak “ifadesi alınmadan beraat kararı verilmesi”ni isteyen MLSA avukatının talebini reddetti; eksikliklerin giderilmesi için yargılamayı 16 Ocak 2025’e bıraktı. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu’na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020’de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti (1 Ekim).
Kızılkaya ve Dicle’nin 301 davası. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Sorumlu Müdürü İnan Kızılkaya ve Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi “devleti, hükümeti ve organlarını alenen aşağılama” ve “TBMM’yi alenen aşağılama” iddialarıyla yargılamaya devam etti. Sanık avukatlarının mazeret bildirerek katılmadığı yargılamanın 27. duruşmasında mahkeme, Dicle hakkındaki çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama 16 Ocak 2025’e kaldı (1 Ekim).
Yurttapan, Ergül ve üç yazarın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisinde yayımlanan yazılarda “Türk milletinin alenen aşağılandığı” iddiasıyla derginin sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve editörü Haydar Ergül ile üç yazarı yargılıyor. Avukatları Özcan Kılıç, dosyanın beraatlarını da talep ettiği Ergül ve Yurttapan için tefrik edilmesini talep etmişti. Eksik hususların giderilmesi için ertelenen dava, sanıklardan Cihan Doğan ve Nazan Üstündağ hakkında verilen yakalama kararının infazını bekleyecek. Yurttapan ve Ergül ile derginin suçlama konusu yapılan 37. sayısında yazıları bulunan Cihan Doğan, Musa Şanak ve Zülal Nazan Üstündağ, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılamak” suçlamasıyla iki yıl hapisle yargılanıyor. Yargılama 16 Ocak’a kaldı (1 Ekim).
Kuray’a “eylem” davası seneye kaldı: Açlık grevinde olan HDP milletvekili Leyla Güven’e destek amacıyla Mayıs 2019’da gerçekleştirilen eylemde haber takibi yaptığı için gazeteci Zeynep Kuray’ın “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla yargılandığı davada, Ocak 2025’e bırakıldı. 25 Haziran’da devam edilen ve gazeteci Kuray’ın katılmadığı duruşmada mahkeme, sanıklardan Hüseyin Yarıcı hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar vererek davayı 16 Ocak 2025’e bıraktı (1 Ekim).
Kararlar
Son üç ayda beş gazeteci (Osman Akın, Faruk Eren, Ali Duran Topuz, Furkan Karabay, Dicle Müftüoğlu), “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme”, “askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama”, “kin ve düşmanlığa tahrik”, “tekzibi (uygun şekilde) yayımlamama” ve “örgüt üyeliği” gibi gerekçelerden yargılandıkları davalar sonucunda beraat etti. Bu arada gazeteci Can Ataklı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla ertelemeli 10 ay hapse mahkum edildi.
Akın’a “301” beraati: Yeni Yaşam Gazetesi Sorumlu Müdürü Osman Akın, gazetede yayımlanan bir haber nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” iddiasıyla yargılandı. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararlarından örnek vererek beraat talep eden avukat Özcan Kılıç’ın görüşü doğrultusunda Akın’ın beraatine hükmetti (22 Kasım).
Eren’e “tekzip” beraati: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki bir haberle ilgili gönderilen tekzibi usulüne uygun yayımlamadığı” iddiasıyla Halit Sabaz’ın şikâyetiyle yargılandığı gazeteci Faruk Eren’i beraat ettirdi (22 Kasım).
İstinaf, BirGün’e hak verdi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, BirGün Gazetesi’nde yayımlanan ve IŞİD’in 10 Ekim 2015’te Ankara’da gerçekleştirdiği katliama yönelik davada dinlenen tanığın, İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) hakkındaki açıklamalarının haberleştirilmesinin kamu yararı kapsamında olduğuna hükmetti. Gazete aleyhine yerel mahkemenin verdiği kararı kaldıran İstinaf dosyanın “yeniden yargılama” gerektirmediğine hükmetti. İHH, tanık Dündar’ın ifadelerinin 10 Haziran 2021 günü “10 Ekim davası tanığı: İHH üzerinden gelen yardımları dağıtıyorduk” başlığıyla yayımlanmasının ardından “vakfın kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğu, gerçeği yansıtmadığı” gerekçesiyle, gazeteden 50 bin TL tazminat talep ediyordu (21 Kasım).
Topuz’a “TMK” beraati: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 gazetecinin soruşturmasını yürüten savcı ve gazeteciler hakkında tutuklama kararı veren sulh ceza hakiminin tayin haberini yayınladığı gerekçesiyle “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” gerekçesiyle yargıladığı Artı Gerçek haber sitesi genel yayın yönetmeni Ali Duran Topuz’u beraat ettirdi. Topuz’un avukatı Mehmet Emin Aktar, karar öncesi, duruşma savcısının beraat talep ettiği mütalaasına katıldıklarını ifade etti. Mahkeme de, “yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” gerekçesiyle gazeteciyi akladı (7 Kasım).
Müftüoğlu’ya “örgüt” beraati: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt yöneticiliği ve üyeliği” gerekçesiyle yargılanan ve dosyadan 10 ay tutuklu kalan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’yu beraat ettirdi. Duruşmada savunmasını yapan Müftüoğlu, “15 yıldır gazetecilik yapıyorum. Son yıllarda basın ve ifade özgürlüğünün sağlanması için Dicle Fırat Gazeteciler Derneği üzerinden söz söyleyen, mücadele eden bir gazeteciyim. Yargılamanın tamamının da Mezopotamya Ajansı’nda ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nde yürüttüğüm faaliyetlerden kaynaklı olduğunu ifade etmekte beis görmüyorum. Haberlerimle katledilen kadınların, gelecekleri çalınan gençlerin, öldürülen Narinlerin, sendikalı oldukları için işten atılan madencilerin sesini duyurmaya çalıştım” dedi. Ardından söz alan avukat Resul Temur da, dosyada var olan her iki tanığın da beyanlarının esas alınmamasını talep ederek Müftüoğlu’nun beraatını istedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi (24 Ekim).
Ataklı’ya “kin” cezası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, “Pençe-Kilit Harekâtı” bölgesindeki çatışmada hayatını kaybeden bir askerin babasının açıklamalarına yönelik eleştirisi nedeniyle gazeteci Can Ataklı’yı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla ertelemeli 10 ay hapse mahkum etti. Duruşma savcısı 10 Eylül’de görülen ikinci duruşmada, esas hakkındaki mütalaasında gazetecinin bu suçlamadan cezalandırılmasını talep etmişti (10 Ekim).
11 gün tutuklu kalan Karabay’a beraat: İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Sarallar grubundan Barış Saral’ın yargılandığı davadaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarını haber yaptığı için 11 gün tutuklu bırakılan Gerçek Gündem sitesi eski editörü Furkan Karabay’ı beraat ettirdi. Karabay, sitede yayımlanan, “Mafya davasında rüşvet kavgası tutanaklarda” başlıklı haberi ve bir sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” iddiasıyla yargılanıyordu. Avukatı Enes Hikmet Ermaner, karar öncesi yaptığı savunmada, “Haberi yapan gazeteci hakkında yargılama devam ediyor. İddiaları dile getiren Barış Saral’a ise dava açılmadı. Barış Saral’a dava açılamadığı için müvekkilim cezalandırılıyor” dedi. Duruşma savcısının ceza talep ettiği dosyayla ilgili mahkeme, “hedef göstermek” suçlamasıyla ilgili oybirliğiyle, “kamu görevlisine hakaret” suçlamasına dair de oyçokluğuyla beraat kararı verdi. Dosya, İstinafa taşınacak (1 Ekim).
Cumhurbaşkanı’na hakaret davaları
Son üç ayda en az 17 gazeteci ve karikatüristin adın (Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Deniz Yücel, İhsan Çaralan, İnan Kızılkaya, Ahmet Sever, Hayko Bağdat, Baransel Ağca, Erk Acarer, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Furkan Karabay (2) ve Rüstem Batum) “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Toplam 84 yıl hapis cezası öngören bu dosyalardan ikisi (İhsan Çaralan, İnan Kızılkaya, Hayko Bağdat) düşürüldü.
“Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı TCK’nın 299. maddesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 yıllık görev süresinde 250’yi aşkın gazetecinin yargılanmasına, en az 77’sinin de (kimisi ertelemeli olarak) hapis veya para cezalarına mahkûm edilmesine zemin oluşturdu.
Ne 2016 yılına ait Venedik Komisyonu tavsiyesi, ne de AİHM’in Ekim 2021’de Türkiye aleyhine verdiği “Vedat Şorli” mahkûmiyeti, ne yazık ki, gazetecilerin aradan geçen zaman içerisinde de, keyfi davalarla taciz edilmesine engel olamadı.
Karabay’ın Cumhurbaşkanı davası: İstanbul 74. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla zincirleme şekilde “Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği” iddiasıyla açılan gazeteci Furkan Karabay’ı yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. Mahkeme, Karabay’ın Ceza Kanunu’nun “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasına dair 299. maddesinden başka bir dosyası olup olmadığına tespitine, birleşme ihtimali olan dosya bulunması halinde celse arasında işlemlerin yapılmasına karar verdi. Yargılama 20 Ocak 2025’e kaldı (13 Aralık).
Çaralan ve Kızılkaya’nın “Cumhurbaşkanı” davası düştü: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem Gazetesi’nde yayımlanan bir haber yoluyla “Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği” iddiasıyla gazeteciler İnan Kızılkaya ve İhsan Çaralan’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargıladığı davayı düşürdü. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı öncesi verdiği “cezanın hükmünün geri bırakılması” kararının denetim süresinin dolması nedeniyle davaı düşürdü. Daha önce duruşma savcısı, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal gerekçesinin yargılamanın esasına ilişkin değil, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) boyutuyla ilgili olduğunu savunarak Çaralan ve Kızılkaya’nın cezalandırılmalarını talep etmişti (22 Kasım).
Yurttapan ve Ergül’ün “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ü “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılamaya devam etti. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. Yargılamaya 24 Nisan’da devam edilecek (21 Kasım).
Pehlivan ve Yurtoğlu’nun “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi, CHP’nin hazırladığı “SaBıKa Holding” broşürünü Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde yazan gazeteci Barış Pehlivan ile gazetenin eski sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’yu “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddialarıyla yargılamaya devam etti. Gazetecilerin katılmadığı duruşmada avukatları Enes Ermaner hazır bulundu. Mahkeme, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nde görev yapan müştekilerden Tekman Savaş Nemli’ye yeniden tebligat çıkarılmasına karar verdi. Dava 16 Ocak’a erteledi (21 Kasım).
Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: Gazeteci Baransel Ağca’nın, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davanın sekizinci duruşması bugün İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Katılanın olmadığı duruşma dosya üzerinden görülerek ileri bir tarihe ertelendi (7 Kasım).
Bağdat’ın “Cumhurbaşkanı” davası düştü: İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi, savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği sürgündeki gazeteci Hayko Bağdat’ı “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargıladığı davada düşme kararı verdi. Mahkeme, 17. duruşmanın sonunda, 2015 yılının Eylül ayında Bugün TV’de yaptığı bir konuşma nedeniyle hapisle yargılanan gazetecinin dosyasını zamanaşımından düşürdü (23 Ekim).
Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum‘u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya devam etti. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. MLSA avukatlarından Emine Özhasar, Batum’un savunmasının bulunduğu ülkeden alınmasını ve hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını talep etmişti. Yargılama, 29 Nisan’a kaldı (10 Ekim).
Karabay’a “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: Gerçek Gündem sitesi eski editörü Furkan Karabay hakkında 19 Ocak 2024 günü Mirgün Cabas’ın YouTube yayınında kullandığı ifadeler gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” ile “iftira” suçlamalarıyla dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 5 Eylül 2024 tarihli iddianamesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra, kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile oğulları Burak Erdoğan ve Ahmet Erdoğan da müşteki olarak görülüyor. İddianame İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 16 Eylül’de kabul edildi (1 Ekim).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt Gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel‘i “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği 27 Haziran’daki duruşmada, Yücel’in ifadesinin yaşadığı Almanya’dan alınmasına ilişkin talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme başkanı, Yücel’in de yargılandığı TCK’nın 301. maddesiyle ilgili AİHM’in Hrant Dink ve Taner Akçam kararlarına atıf yaparak “ifadesi alınmadan beraat kararı verilmesi”ni isteyen MLSA avukatının talebini reddetti; eksikliklerin giderilmesi için yargılamayı 16 Ocak 2025’e bıraktı. Mahkeme, gazeteciye yönelik yakalama kararını da bu nedenle kaldırmadı. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt’te 26 Ekim 2016’da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016’da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri” nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu’na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020’de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti (1 Ekim).
Sever’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. Maddesinden yargılamaya devam etti. Dava, Sever hakkında yazılan istinabe belgesinin Adalet Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nden sorulmasına karar verdi. Yargılamaya 14 Ocak’ta devam edilecek (1 Ekim).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılıyor. Yargılamanın 23 Mayıs’ta görülmesi beklenen altıncı duruşması mahkeme hakimi izinli olduğundan ertelenmişti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dosya, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine ulaşılmaya çalışılıyor (1 Ekim).
Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün Gazetesi’nde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Ekim).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza davaları
Son üç ayda, en az 24 gazeteci, Cumhurbaşkanı ve aile üyeleri, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak; İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Yılmaz gibi yargı mensupları ile AKP veya MHP milletvekillerinin şikâyetçi olduğu dosyalar kapsamında hapis istemiyle yargılanıyor. Bu gazetecilerden 17’si, yolsuzluk, usulsüzlük veya haksızlık gibi iddialarını gündeme getirdiği yargı mensuplarının açtığı ceza davaları kapsamında yargılanıyor. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatlarından Mustafa Doğan İnal’ın açtığı davalardan 12 haberci “hakaret” ve/veya “iftira” suçlamasıyla yargılanıyor.
Söz konusu dönemde yedi gazeteci (İzel Sezer, Batuhan Batan, Furkan Karabay (3), Ahmet Sever, Görkem Kınacı, Uğur Şahin ve Uğur Koç) beraat ederken İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a, Gözde Bedeloğlu ise MHP Milletvekili Sermet Atay’a hakaret iddiasıyla 7 bin 80’er TL adli para cezasına mahkum edildi. Diyarbakır’da Tigris Haber Gazetesi Yayın Koordinatörü Naci Sapan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kayyım yönetiminde olduğu dönemi eleştirdiği yazısı nedeniyle 2 bin 700 TL adli para cezasıyla cezalandırıldı. Hükmün açıklanması ertelense de gazeteci karara itiraz etti.
Sezer ve Batan’a “İnal” beraati: İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın sosyal medya hesabından yaptığı “rüşvet” paylaşımlarının İleri Haber sitesinde yayımlanması gerekçesiyle yargılanan İleri Haber sitesi yayın yönetmeni İzel Sezer ve sorumlu müdürü Batuhan Batan’ı beraat ettirdi. İki haberci, 6 Aralık 2021 tarihli “Yargılanan yine gazetecilik oldu” başlıklı haberden, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikâyetiyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanıyordu. 17 Aralık’ta görülen karar duruşmasında duruşma savcısı, 13 Haziran’da sunduğu ve beraat istediği mütalaasını tekrar etti; mahkemenin kararı da o yönde oldu (17 Aralık).
Karabay’a “Kahveci” beraati: Antalya Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımı nedeniyle Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci’nin yaptığı şikâyet üzerine Gerçek Gündem sitesi eski editörü Furkan Karabay’ı “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargıladı ve beraat ettirdi (17 Aralık).
Dündar’ın dosyası ayrıldı; Kızılkaya’ya “hakaret” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya’yı yargılamaya devam etti. 12 Aralık’ta görülen karar duruşmasında mahkeme, savcılık mütalaasına paralel olarak, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazıda yer alan İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeleri “kamu görevlisine hakaret” olarak nitelendirerek sorumlu müdür olarak Kızılkaya’yı 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum etti; Dündar’ın dosyasının ise ayrılmasına karar verdi. İki gazeteci, 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyordu (12 Aralık).
İstismarı yazan Kepenek’in “hakaret” davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikâyetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org sitesi editörü Evrim Kepenek’i “hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek’in hapsi isteniyor. 1 Ekim’de görülen yargılamanın 11. duruşmasında, gazetecinin avukatı Deniz Yazgan Şenay, “Müvekkilim gazetecidir, hakaret kastı yoktur. Anayasal bir hak olan haber alma ve verme hakkını kullanmıştır” diyerek müvekkilinin beraatini talep etti. Mahkeme hakimi, Refik Y.’nin “çocuğun cinsel istismarı” suçlamasıyla yargılandığı davanın sonucunun beklenmesine karar vermişti (12 Aralık).
“İnal” davası birleşe birleşe dokuz sanıklı oldu: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere” kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin dokuz gazeteciyi yargılamaya devam etti. Dosyada ilk önce, 3 Aralık 2020’de çıkan söyleşiden Independent Türkçe sitesi yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, site muhabiri Can Bursalı ve söyleşi veren Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan “hakaret” ve iftira” iddiasıyla yargılanıyordu. Ancak dava ilerledikçe, diğer benzer dosyaların birleştirilmesi sonucu gazeteciler Doğan Akın, Gökmen Karadağ, Fatih Portakal, Can Özçelik ve Ayşenur Arslan da sanık oldu. Dosyanın birleştirilmesiyle dosyanın son sanığı olarak eklenen gazeteci Portakal, 28 Kasım’da görülen duruşmada verdiği ifadede gazeteci olduğunu, Terkoğlu ile yazdıkları “Metastaz 2: Cendere” kitabını ve Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan yazısını konuştuklarını açıkladı; “Eleştiri ile hakaret arasındaki farkı bildiğimi düşünüyorum” dedi. Mahkeme, davaya konu kitaptaki iddiaları içeren ses kayıtlarının incelenip incelenmediğinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan sorulmasına ve inceleme sonuçlarının mahkeme dosyasına gönderilmesini talep etti. Yargılama 29 Mayıs’a kaldı (28 Kasım).
Sever’e “Varank” beraati: 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün basın danışmanlığını yapan gazeteci Ahmet Sever, “Ak troll” olarak nitelendirilen grubun eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı, milletvekili Mustafa Varank tarafından yönlendirildiğini 2016’da ifade ettiği için İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Varank’a “hakaret ettiği” iddiasıyla yeniden yargılandı. Sever, ilk yargılamada verilen 10 bin 620 TL adli para cezasıyla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünün ihlali saymasından sonra yeniden yargılanıyordu. Davanın dördüncü duruşmasında kararını açıklayan mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararını gözeterek Sever’in beraatına hükmetti (22 Kasım).
Terkoğlu ve Üçok’un “Başsavcılar” davası: Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu ile emekli askeri savcı ve İyi Parti eski Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Zeki Üçok’a, Nisan 2023’te yayımlanan “Hatırlı FETÖ’cüler nasıl kurtarılıyor” ve “Savcı bey geliyorum, bu yazıyı da ekleyin” başlıklı yazıları nedeniyle açılan davaya İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Terkoğlu ve Üçok, savcı Gökalp Kökçü’nün HSK’ya sunduğu dilekçeyi gündeme getirdikleri için, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Yılmaz’ın şikâyetiyle “zincirleme şekilde kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanıyor. RSF’den Erol Önderoğlu’nun da izlediği davada mahkeme, soruşturmanın genişletilmesini kabul ederek, HSK’dan savcı Gökalp Kökçü’nün iddiaları ve dilekçesiyle ilgili işlem, Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan da soruşturma bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verdi. Dava 8 Mayıs’a kaldı (21 Kasım).
Karabay’a “İnal” beraati: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımında ismi olmamasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikâyetçi olduğu gazeteci Furkan Karabay’ı “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Soruşturma dosyasının dört ayrı dosyanın birleştirilmesiyle oluşturulduğunu daha önce söyleyen Karabay, “İddianamede belirtilen ilk tweetimde müştekinin herhangi bir FETÖ Borsası ile ilişkili olduğunu söylemedim. Tweetler incelenirse müşteki ile ilgili açıkça anlaşılan bir ifade olmadığı görülür. Yorumları Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı’nın HSK’ya yazdığı dilekçeden sonra yazmıştım. Orada anlatılanları kastetmiştim. Hakaret ve iftira olacak bir ifade de yok” demişti. Karar, suç oluşturmayan “rencide edici” içerikler için beraat talep eden duruşma savcısının sunduğu esas hakkındaki mütalaası doğrultusunda oldu (19 Kasım).
Boğaziçi haberinden Gülbaş’a dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Turan’ın şikâyeti üzerine Gerçek Gündem sitesi eski muhabiri Melisa Gülbaş’ı, “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mayıs’ta başlayan davada duruşma savcısı, Gülbaş için cezalandırma talep etmişti. Gazetecinin Gerçek Gündem’de yer alan suçlamaya konu haberi Boğaziçi Üniversitesi’ne kurulu araştırma merkezi TETAM’ın, kayyum yönetimince “çöp poşetleriyle” taşınmasını konu ediniyordu. 14 Kasım’da görülen davanın ikinci duruşmada ise, hakim izinli olduğu için yargılama dosya üzerinden görülerek 15 Nisan 2025’e bırakıldı (14 Kasım).
Bedeloğlu’ya “görevliye hakaret” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Dünden bugüne devleti koruyanlar” başlıklı yazısında “kamu görevlisine hakaret ettiği” iddiasıyla BirGün Gazetesi yazarı Gözde Bedeloğlu’nu MHP Milletvekili Sermet Atay’ın şikâyetiyle 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum etti. Bedeloğlu, 9 Nisan 2023 tarihli yazısı nedeniyle MHP Milletvekili Sermet Atay’ın şikâyetiyle yargılanıyordu. Karar öncesi savcı, 22 Şubat’ta sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek Bedeloğlu’nun cezalandırılmasını istedi. Gazetecinin avukatı Tolgay Güvercin ise, “İddianameye konu yazı, haber verme amacını taşımamaktadır. Bu bir fikir açıklamasıdır. Somut bir olgu isnadı yoktur. Kişisel kanaatlerin konu olduğu bir köşe yazısı söz konusu. Eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında kalan bir yazı” diyerek talebi reddettiklerini bildirdi. Ancak mahkeme, Bedeloğlu’nun 7 bin 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının da geriye bırakılmasına karar verdi (12 Kasım).
Diyarbakır’da Sapan’a “kayyum” cezası: Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi, yerel Tigris Haber Gazetesi Yayın Koordinatörü ve köşe yazarı Naci Sapan’ı, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kayyım yönetiminde olduğu dönemde kaleme aldığı bir ihale yazısı nedeniyle 135 gün adli para cezasına çarptırıldı. 29 Mart 2023’te yayımlanan “Kayyumlar, kayyumcuklar!” başlıklı köşe yazısı için verdiği cezayı 2 bin 700 TL adli para cezasına çeviren mahkeme, hükmün açıklanmasını geriye bıraktı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması, ihaleyi yapan komisyonda görevli olan dönemin Diyarbakır Valisi ve kayyımı Ali İhsan Su ile diğer üyelerin Sapan’dan “kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret” gerekçesiyle şikâyetçi olması üzerine başlatılmıştı. Sapan ve avukatı, karara, yasaya ve usule aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz etti (31 Ekim).
Terkoğlu’nun “Uçar” ve “Salihoğlu” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Ocak’ta Yargıtay üyeliğine seçilen İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın şikâyetiyle “İmamoğlu’yu ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar” yazısından Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu’yu “iftira” iddiasıyla yargıladığı ve Murat Ağırel’i tanık olarak dinlediği davayı 25 Şubat 2025’e bıraktı. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun da izlediği duruşmada Terkoğlu ve avukatı Enes Hikmet Ermaner ile Salihoğlu’nun avukatı hazır bulundu. İkinci bir dosyada gazeteci Terkoğlu’yu “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılayan mahkeme, şikâyetçi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı Hadi Salihoğlu ile ilgili dosyaların akıbetinin Yargıtay 5. Ceza Dairesi ve HSK’den sorulmasına karar verdi. Terkoğlu, Mart 2022’de “Arkadaş arkadaşın pelesengidir” başlıklı bir yazıyla Adnan Oktar dosyasında verilen ağır hapis cezalarının İstinafta bozulmasını gündeme getirmişti. Gazeteciye hapis istemiyle açılan bu dava da aynı tarihe bırakıldı (10 Ekim).
11 gün tutuklu kalan Karabay’a beraat: İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, Sarallar grubundan Barış Saral’ın yargılandığı davadaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarını haber yaptığı için 11 gün tutuklu bırakılan Gerçek Gündem sitesi eski editörü Furkan Karabay’ı beraat ettirdi. Karabay, sitede yayımlanan, “Mafya davasında rüşvet kavgası tutanaklarda” başlıklı haberi ve bir sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” iddiasıyla yargılanıyordu. Avukatı Enes Hikmet Ermaner, karar öncesi yaptığı savunmada, “Haberi yapan gazeteci hakkında yargılama devam ediyor. İddiaları dile getiren Barış Saral’a ise dava açılmadı. Barış Saral’a dava açılamadığı için müvekkilim cezalandırılıyor” dedi. Duruşma savcısının ceza talep ettiği dosyayla ilgili mahkeme, “hedef göstermek” suçlamasıyla ilgili oybirliğiyle, “kamu görevlisine hakaret” suçlamasına dair de oyçokluğuyla beraat kararı verdi. Dosya, İstinafa taşınacak (1 Ekim).
İstinaftan Evrensel ve BirGün’e iyi haber: İstinaf mahkemesi, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi İrfan Fidan şikâyetiyle Evrensel Gazetesi Sorumlu Müdürü Görkem Kınacı ve BirGün Gazetesi Haber Müdürü Uğur Şahin ve birgun.net Sorumlu Müdürü Uğur Koç hakkında “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, iftira” iddialarıyla açılan davada beraat kararı verilmesini yerinde gördü. İki gazete, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın 2020’de sosyal medyada isim vermeden gündeme getirdiği iddiaları basına yansıması üzerinde konuyu haberleştirmişti. Ancak dönemin Yargıtay 12. Ceza Dairesi üyesi Fidan yargıya başvurmuştu (1 Ekim).
Yılmaz ve Kınacı’nın “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Evrensel Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kürşat Yılmaz ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Görkem Kınacı’yı, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikâyetiyle hapisle yargılamaya devam etti. Yılmaz ve Kınacı, 29 Ağustos 2022 tarihli “Derin Sessizlik” manşeti ile verilen “Borsadaki rüşvet ağı Saray’a kadar uzandı” ve 31 Ağustos 2022 tarihli “Saray’a dayanan Peker ifşaları ‘cesur savcı’ ile temizlenemez” başlıklı haberler nedeniyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla yargılanıyor. P24’ün takip ettiği ancak Yılmaz ve Kınacı’nın katılmadığı duruşmada savcı 16 Ocak 2024 tarihli duruşmada sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek Yılmaz ve Kınacı’nın cezalandırılmalarını istedi. Yargılama, kararın da beklendiği 21 Ocak 2025 tarihine ertelendi (1 Ekim).
Karabay’a “hakaret ve iftira” davası: Gazeteci Furkan Karabay hakkında 19 Ocak 2024 günü Mirgün Cabas’ın YouTube yayınında kullandığı ifadeler gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” ile “iftira” suçlamalarıyla dava açıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 5 Eylül 2024 tarihli iddianamesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra, kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile oğulları Burak Erdoğan ve Ahmet Erdoğan da müşteki olarak görülüyor. İddianame 16 Eylül 2024 günü İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi (1 Ekim).
Cihan’a “İsrail” davası: İktidar çevrelerinin kınama ve “vicdani” mesajlarına karşın İsrail ile ticareti sürdürdüklerini gündeme getiren sürgündeki gazeteci Metin Cihan hakkında, kariyerindeki 10. davayı Cumhurbaşkanının oğlu Burak Erdoğan açtı. X hesabında yapılan paylaşım nedeniyle “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla açılan dava, İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 14 Şubat 2025’te görülmeye başlanacak (1 EKim).
Hukuk davaları
Ekim-Aralık dönemi itibariyle en az beş gazeteci (Timur Soykan, Barış Pehlivan, İsmail Arı, Ceren Sözeri ve Hazal Ocak) ve altı yayın kuruluşu, “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle açılan beş dava kapsamında toplam 4 milyon 15 bin TL’lik tazminat talebiyle yargılanıyor.
Soykan ve BirGün’ün “Halkbank” davası: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi, 5 Haziran 2024 tarihli ‘‘Halkbank’tan mafyaya 550 milyon kredi’’ ve ‘‘Halkbank’tan mafyaya kredi’’ başlıklı haberler nedeniyle araştırmacı gazeteci Timur Soykan ve BirGün Gazetesi’ni, 1 milyon TL’lik tazminat davası kapsamında yargılamaya başladı. Dava dilekçesinde bankanın ticari itibarının zedelendiği öne sürülüyor. Timur Soykan haberde Ayhan Bora Kaplan soruşturması için hazırlanan MASAK Raporu’nda Kaplan’ın paravan şirketler aracılığıyla sadece Halkbank’tan 550 milyon TL’den fazla kredi aldığını yazmıştı. Mahkeme, duruşma sonunda MASAK raporu ve dosyanın bütünü ile ilgili rapor almak için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Dayanışma için BirGün Gazetesi yetkilileri Yaşar Aydın ve Elif İlgaz ile RSF temsilcisi Erol Önderoğlu da adliyedeydi. Dava 10 Nisan’a kaldı (12 Aralık).
İnal’dan BirGün ve Arı’ya 100 bin TL’lik dava: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, BirGün Gazetesi’nde çıkan İsmail Arı imzalı ve “Bağırıp çağırdığı öğretmen ölüyordu!” başlıklı haber nedeniyle 100 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Okul müdürü olan İnal’ın kuzeninin bir kadın öğretmeni azarlamasına dair iddiayı gündeme getiren 24 Eylül 2024 tarihli haber yoluyla “küçük düşürülmeye çalışıldığını ve itibar suikastına uğradığını” savunan İnal, avukatı aracılığıyla BirGün ve Arı hakkında İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne şikâyet dilekçesi sundu (14 Ekim).
Pehlivan ve beş yayın kuruluşuna “Bayırlı” davası: ABD’de yaşayan girişimci Cengiz Bayırlı, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Barış Pehlivan’a ait “Ev satın alırken nasıl dolandırıldılar” başlıklı yazı ve konuyla ilgili BirGün, Tele1, Halk TV ve T24’te çıkan haberlerde “kişilik hakları ihlal” edildiği” iddiasıyla toplam 2 milyon 500 bin TL’lik tazminat davası açtı. 25 Eylül 2024 tarihli şikâyet dilekçesinde, Barış Pehlivan ve beş yayın kuruluşundan 500 biner TL tazminat talep edildi (10 Ekim).
Sözeri’ye “Albayrak” davası görülemedi: Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak’ın Evrensel Gazetesi köşe yazarı ve akademisyen Ceren Sözeri’ye açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasının 11. duruşması dava hakiminin sabah saatlerinde kalp krizi geçirmesi dolayısıyla görülemedi. Geçici hakimin yeni duruşma tarihini belirlemesi bekleniyor. PEN Norveç’ten davayı takip etmek için gelen heyetten Türkiye danışmanı Caroline Stockford “davayı takip etmeye devam edeceğiz” dedi. Sözeri hakkında, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak tarafından, “ticari itibarının zedelendiği” iddiasıyla tazminat talebiyle dava açılmıştı. Yargılama 30 Nisan 2025’e kaldı (1 Ekim).
Evrensel’e “SADAT” davası: Evrensel Gazetesi’nin Genç Hayat ekinde 9 Haziran 2021 tarihinde yayımlanan, “Bir Olay: SADAT üzerine iddialar ve Bir Kavram: Paramiliter Örgüt” başlıklı yazıya Uluslararası Savunma Danışmanlık Şirketi’nin (SADAT) açtığı 15 bin TL’lik tazminat davasının görülmesine başlandı. SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla açılan davayı ele alan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, Büyükçekmece 5. Sulh Ceza Mahkemesi ve İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesine, Evrensel’e yazılan yazıların akıbetinin sorulmasına karar verdi. Ayrıca mahkeme, Evrensel Gazetesi avukatlarından Devrim Avcı’nın talebine uygun şekilde davacıya, haberin öğrenilme tarihine ilişkin delillerin ibraz edilmesi için iki haftalık kesin süre verdi. Deliller ibraz edildikten sonra Avcı’nın zaman aşımı itirazı değerlendirilecek ve karar oluşturulacak. Yargılama 28 Ocak 2025’e bırakıldı (1 Ekim).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda, aynı habere açılan ve beraatle sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 7 Ocak 2025 tarihine bırakıldı (1 Ekim).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
RTÜK, Youtube hesabından yayınlarını sürdürebilmesi için Cumhuriyet Gazetesi’nin YouTube hesabı için lisans başvurusunda bulunulmasını talep etti; 72 saat içerisinde başvurulmazsa kanala erişim kesilecek.
Son üç ayda Ankara’da TUSAŞ merkezine düzenlenen saldırı ve Bursa Adliyesi’ndeki bir duruşma salonu içerisinde yaşanan silahlı saldırıyla ilgili yayın yasağı getirildi. “Ermeni Soykırımı”na atıf yaptığı gerekçesiyle verilen cezalar sonrasında lisans iptaliyle karşılaşan Açık Radyo’nun karasal yayının da sonlandırıldı.
İktidar çevrelerinin, MHP çevrelerinin, bürokrat ve girişimcilerin başvurularıyla en az 38 haber ve bağlantısına erişim engeli getirildi. Türkiye’de yolsuzlukla mücadelenin inandırıcılığı, bu alandaki iddiaların Sulh Ceza Hakimlikleri’nce online medyadan görünmez kılınması nedeniyle kalmıyor.
Sulh Ceza Hakimlikleri, Anayasa Mahkemesi’nin kötüye kullanılan İnternet Kanunu’nun “kişilik hakları ihlali”ne dair 9. maddesini 10 Ekim itibariyle yürürlükten kaldırdıktan sonra bu tarihten itibaren bu kez de aynı yasanın “milli güvenlik ve kamu düzeni” gibi gerekçelere ilişkin olan 8/a maddesini araçsallaştırmaya başladı.
RTÜK YouTube yayını için Cumhuriyet’e lisans zorunluluğu getirdi: RTÜK üyesi İlhan Taşcı RTÜK’ün, Cumhuriyet Gazetesi’nin Youtube hesabının internet ortamından yayın izni veya yayın lisansı olmadan yayın hizmeti sunduğu gerekçesiyle yayın lisansı başvurusunda bulunması konusunda uyarıldığını, 72 saatlik sürede girişimde bulunmazsa kanalın erişiminin engelleneceğini duyurdu. Sosyal medya platformlarına RTÜK denetimi getiren düzenleme, 8 Mart 2018’de Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile RTÜK, uygun görmediği, yayın hakkı ya da lisansı bulunmayan ya da hak ve lisansları iptal edilen internet yayınlarının içeriklerine de yayın yasağı uygulayabiliyor. RTÜK üyesi Necdet İpekyüz de, “YouTube’a yönelik RTÜK denetimi ‘kanun olmamasına’ rağmen kanunsuz fiili bir durum başlamış oldu. Cumhuriyet Gazetesi’ne getirilen lisans zorunluluğu internet üzerinden yayın yapan yüzlerce bağımsız gazeteci için de büyük bir tehdit oluşturacak” şeklinde açıklama yaptı (27 Aralık).
Düzce’de Oxijen Medya mühürlendi: Düzce’nin yerel haber sitesi Oxijen Medya, “işyeri açma ruhsatı bulunmadığı” gerekçesiyle belediye ekiplerince mühürlendi. işyeri açma ruhsatı bulunmadığını öne sürerek Oxijen Medya binasına gelen zabıta ve polis ekipleri binayı mühürledi. Çalıştıkları binaya belediyenin yıllardır elektrik, doğalgaz ve su hizmeti verdiğini hatırlatan Oxijen Medya yetkilileri eskiden yaptıkları ruhsat başvurusuna uzun süre yanıt verilmediğini açıklarken “Biz kapatma işlemini yapalım, siz yeniden başvuru yaparsınız” şeklinde yanıt aldıklarını duyurdu. Oxijen Medya bir süredir kent mobilyaları ve açık hava reklamcılığı ihalesindeki usulsüzlükleri haberlerle kent gündemine taşıyordu (22 Aralık).
Bursa’da duruşma salonundaki saldırıya yayın yasağı: Bursa 6. Sulh Ceza Hakimliği, Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda yaşayan ve ilk belirlemelere göre iki sanığın öldüğü silahlı saldırıyla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında Başsavcılığın yayın yasağı talebini kabul etti. Kararı RTÜK de yayın kuruluşlarına duyurdu (13 Aralık).
Üç habere yasağa “özel hayat” gerekçesi: Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, 5-7 Kasım 2024 tarihlerinde iş bırakma eylemi yapan aile hekimleriyle toplantı yapan Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin, grev kararını eleştirerek insanların aile hekimlerinin yokluğunu hissetmediğini ifade ettiği yönündeki haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre Gazete Duvar, Halk TV ve BirGün sitelerinin etkilendiği bu karar “özel hayatın gizliliğinin ihlali” gerekçe ve iddiasına dayandırıldı. Bazı Sulh Ceza Hakimlikleri, erişim engeli kararlarını, 5651 sayılı İnternet Suçları Kanunu’nun “kişilik hakları”na dair 9. maddesi Anayasa Mahkemesi kararıyla 10 Ekim 2023’ten itibaren yürürlükten kaldırılması nedeniyle 8/A maddesine ve “yaşam hakkı, kişilerin can ve mal güvenliği, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması” gerekçesine dayandırıyor (9 Aralık).
Üç habere sansür için “8/a” kılıfı: İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, Sabah Gazetesi haber koordinatörü gazeteci Abdurrahman Şimşek ile eski AK Parti vekili ve gazeteci Şamil Tayyar arasında tartışmaya ilişkin, Evrensel, Odatv ve Diken haber sitelerinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi. Kamuoyu önünde yaşanan tartışmaya ilişkin haberlerin sansüründe, 5651 sayılı İnternet Suçları Kanunu’nun “kişilik hakları”na dair 9. maddesi Anayasa Mahkemesi kararıyla 10 Ekim 2023’ten itibaren yürürlükten kaldırılması nedeniyle 8/A maddesine ve “yaşam hakkı, kişilerin can ve mal güvenliği, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması” gerekçesine dayandırıldı (6 Aralık).
Diken haberine “kamu düzeni” sansürü: İfade Özgürlüğü Derneği kurucularından Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in açıklamalarına yer veren Diken haber sitesinin, “Mahkemeden ‘yasaya aykırı’ karar: ‘AKP’li belediyede vurgun’ haberine erişim engeli” başlıklı haberi, “millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle, Midyat Sulh Ceza Hakimliği’nce yasaklandı. Söz konusu haberde, 5651 sayılı Yasanın “kişilik hakları ihlalleriyle ilgili” 9. maddesinin yürürlükten kalkmasının ardından, Midyat Sulh Ceza Hakimliğinin, 5651 sayılı Yasanın 8/A maddesi kapsamında ancak “kişilik haklarına” atıfta bulunuldu (18 Kasım).
Ankara saldırısını 15 saatlik sosyal medya sansürü izledi: Ankara’daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’ne (TUSAŞ) yönelik 23 Ekim’de girişilen saldırı sonrası sosyal medya kullanıcıları ve gazeteciler, 15 saati aşan bir süreyle İnternete bant daratması uygulanması nedeniyle X (Twitter), Facebook, Instagram, YouTube, TikTok ve Telegram’a giremedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un “Sosyal medya platformlarının, terör propagandasına zemin hazırlayan içeriklere kesinlikle izin vermemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz” şeklinde açıklama yaptı (23 Ekim).
Ankara saldırısına yayın yasağı: Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, Ankara Kahramankazan’da Türk Havacılık ve Uzay Sanayi AŞ. (TUSAŞ) önünde meydana gelen bombalı ve silahlı saldırıyla ilgili 23 Ekim’de yayın yasağı getirdi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, yaptığı açıklamada “Yerli ve millî savunma ürünlerimizin geliştirildiği gururumuz TUSAŞ’ın Kahramankazan tesislerine yönelik terör saldırısı sonrasında ilgili mahkeme tarafından yayın yasağı kararı alınmıştır. Medyamızda, resmî makamların yaptığı açıklamaların dışında özellikle sosyal medya kaynaklı, teyit edilmemiş bilgilere ve görüntülere yer verildiği tespit edilmiştir. Terörün propagandasını yapacak yayınların ivedilikle son bulması şarttır. İzleme uzmanlarımızın raporlamaları sonrasında yayın yasağına uymayanlara en ağır yaptırımlar uygulanacaktır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum” dedi (23 Ekim).
Açık Radyo’nun karasal yayınına resmi iptal: Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin RTÜK itirazıyla verdiği “yürütmenin durdurulmasının reddi” kararı ile birlikte, “Ermeni Soykırımı”na atıf yapılan program nedeniyle verilen cezalar sonrasında lisans iptaliyle karşı karşı kalan Açık Radyo’nun karasal yayının resmi olarak iptal edildi. 10 Temmuz’da Açık Radyo, Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin verdiği “yürütmenin durdurulması” kararına karşı RTÜK’ün yaptığı itirazın reddedildiğini, bu nedenle yayına devam edilebileceğini açıklamıştı. Ancak bu idare mahkemesi, 27 Eylül’de aldığı son kararında radyo aleyhinde karar verdi. Açık Radyo, bu son kararı da yargıya taşıyacağını duyurdu (11 Ekim).
Online sansüre dayanak “kişilik hakları” maddesi yürürlükten kalktı: Anayasa Mahkemesi’nin “basın ve ifade özgürlüğü”nü kısıtladığı gerekçesiyle 11 Ekim 2023’te iptal ettiği 5651 sayılı İnternet Kanunu’nun “kişilik hakları ihlali”ne dair 9. maddesi 10 Ekim 2024 itibariyle resmen yürürlükten kaldırıldı. Artık Sulh Ceza Hakimlikleri, bu düzenlemeye dayanarak erişim engeli veya erişim silme kararı alamayacak. AYM, söz konusu maddenin “kapsam ve sınırlarının belli olmadığını” tespit etmiş, yargı makamlarına geniş bir takdir alanı da yarattığına kanaat getirmişti. AYM, erişim engeli veya içeriğin çıkarılması kararlarına yapılan itirazlardan da sonuç almanın zor olduğunu belirtmişti (10 Ekim).
12 online habere “Kıratlı” yasağı: Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği, Eski Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, yeni Anayasa Mahkemesi üyesi Doç. Dr. Metin Kıratlı’nın talebiyle bianet, turkhane2, tamgaturk, Politikyol, Medyascope TV, Gazete Karınca, BirGün, soL, Gazete Duvar, Evrensel, Şok Gazetesi, Yeni Yaşam sitelerinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi (9 Ekim).
bianet haberine “sponsorluk” yasağı: İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği, Azerbaycan’daki savunma ve silah fuarı ADEX24’e sponsor olan Barzan Holding ile ilgili “Katarlı şirketin ortağı da Türkiye’den” başlığını taşıyan bianet haber sitesi haberine erişim engeli getirdi. Haber, ADEX24’e Türkiye’den BAYKAR ve İsrail’den IAI’nin sponsor olduğuna yönelik haberler sonrası fuarın üçüncü sponsoru olan Barzan Holding ile ilgili araştırma içeriyordu. Katar Savunma Bakanlığı’na bağlı şirketin Türkiye’deki yatırımlarını Barer Holding (Bartech İleri Balistik ve Savunma Sanayi Ticaret A.Ş.) üzerinden yaptığı anlatılıyordu. Şİrketin 7 EKim’de erişim engeli için yaptığı başvuru ertesi gün kabul edildi. Kararda, “Haberde başvuru sahibini hedef alan, ticari itibarını zedeleyici, kötüleyici ve normal bir okuyucuda talepte bulunan hakkında olumsuz ve yanlış bir algı yaratmaya yönelik ifade ve anlatımların bulunduğu, bu haliyle talebe konu yayınların talepte bulunanın kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olduğu sonuç ve kanısına varılarak 5651 Sayılı Yasa kapsamında yasal şartları oluştuğundan bu link yönünden talebin kabulüne…” denildi (8 Ekim).
Habere şirket sansürü: Rize’nin Pazar Sulh Ceza Hakimliği, Tarım ve Orman Bakanlığının taklit-tağşiş yapılan ve sağlığı tehlikeye düşürebilecek gıdalar listesinde çaya boya kattığı tespit edilen firmalar hakkında Medyalaz sitesinde çıkan haber için erişim engeli kararı aldı (7 Ekim).
İki habere “Yeşilay” yasağı: CHP Milletvekili Aşkın Genç’in, Yeşilay’ın 2021 yılından beri mali tablolarını açıklamasıyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması talebiyle verdiği soru önergesine dair açıklamalarla ilgili BirGün ve Yurtsever sitelerinde çıkan haberlere “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD, haberlerin silinmesine hükmedildiğini açıkladı (7 Ekim).
RTÜK’ten Şahin istedi, üç habere yasak geldi: Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, yakınlarını RTÜK’te işe aldırdığı haberlerinin ardından koruma polisini de danışman olarak atadığı ve MHP’li yöneticilerin yakınlarını RTÜK’e yerleştirdiği iddiasıyla ilgili BirGün, Tamgatürk, Veryansın sitelerinde 4 Ekim 2014’te çıkan haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, gazeteci İsmail Arı’nın “Ebubekir Şahin’in çiftliği”, “RTÜK AKP’nin sansür komiseri Ebubekir Şahin’in arpalık dağıtma aracı oldu” ve “RTÜK’te akrabaya sansür yok” başlıklı haberleri yasağın hedefindeydi (7 Ekim).
“Sahnede kaza” haberlerine erişim engeli: İstanbul Bakırköy 7. Sulh Ceza Hakimliği, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen bir mezuniyet töreninde dev led ekranın sahnedekilerin üzerine düşmesine ilişkin Cumhuriyet, Sözcü ve Ekol TV sitelerinde Haziran’da yayımlanan haberlere erişim engeli getirdi (4 Ekim).
Kadın cinayetlerine dair üç habere “kamu düzeni” yasağı: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, iki kadın cinayetiyle ilgili Hürriyet, Haberler ve DarkWeb Haber sitelerinde çıkan haberler ve sosyal medya paylaşımları için, “kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ve genel sağlığın korunması” gerekçesiyle, erişim engeli ve silme kararı aldı (4 Ekim).
Tehditkar müdür için üç habere sansür: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, MHP’den iki kez milletvekili aday adayı da olan “tehditkar” 4. Murat İlkokulu Müdürü hakkındaki şikâyetler sonrasında açığa alındığına dair Gazete Duvar, Yeniçağ ve Politikyol sitelerinde çıkan haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Kararda söz konusu içeriklerin silinmesine de hükmedildi (4 Ekim).
Cinayet haberine dair erişim yasağına ilişkin habere de yasak: Şanlıurfa Siverek Sulh Ceza Hakimliği, Yeni Yaşam Gazetesi’ne ait sitede 20 Eylül’de çıkan “Cinayet şüphelisi eski belediye başkanının oğlu kayıplara karıştı” başlıklı habere getirilen erişim engelinin haberleştirilmesine de erişim yasağı getirdi. Oğlunun cinayette adının geçtiği ve kayıplar karıştığı iddia edilen Halit Ağaçhanlı’nın avukatınca yapılan başvuru sonucu hakimlik, “kişilik haklarını ihlal” gerekçesiyle erişim engeli kararını kabul etti (4 Ekim).
BirGün’ün “Menzil” haberine yasak: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) AKP dönemine, İskenderpaşa Cemaati’ne ait Afiyet Hastanesi ile Menzil Cemaati’nin Emsey Hastanesi’ne yaklaşık 3 milyon TL ödendiğine ilişkin iddiaları BirGün sitesinde gündeme getiren haberi, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime engelledi (3 Ekim).
Odatv haberine yasak: Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği, ABD’de sahte Cisco ağ cihazları satmaktan gözaltına alınan, ardından kefaletle serbest bırakılan ve federal mahkemede sahte mal ticareti suçunu kabul eden bir kişinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika ziyaretinde Erdoğan ile birlikte sahneye el ele çıkmasına dair Odatv sitesinde çıkan haberin erişime kapatılmasına “kişilik hakları” adına karar verdi (1 Ekim).
Habercilik
Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, siyasal süreçlere göre gazetecinin toplumsal ve politik meseleleri sorgulamayı bir yana bırakmasını son üç ayda kaleme aldığı haftalık yazılarında eleştirdi. Bildirici, Antalya’da bir haber sitesinin yazarı Ebru Küçükaydın’ın kaleme aldığı “Özgür Özel düğümü Şehzadeler’de mi çözüldü” başlıklı yazısına ve devamında yapılan yayınlara da tepki gösterdi; “Kulis bilgisi” ve iddiaya göre” başlıklı yazısında, “Gazetecilik dedikoduculuk değil, gerçekleri aktarma mesleğidir. Gazeteci yazdığını kanıtlamakla yükümlüdür” ifadelerine yer verdi.
Akit TV, gazeteci Abdi İpekçi’yi 1 Şubat 1979’da düzenlediği suikastla öldüren aşırı sağcı Mehmet Ali Ağca’yı, 7 Aralık’ta programa çıkardığı için TGC ve RTÜK’ün muhalefet kontenjanından seçilen üyelerinin tepkisini çekti. İktidara yakın yayın kuruluşları, Temmuz 2016 darbe girişiminden sorumlu tutulan FETÖ örgütünün başında olmakla suçlanan Fethullah Gülen’in ABD’de ölümüne dair haberi “beddua” ile sundu.
İstanbul Atatürk Havalimanı’na karşı bombalı saldırıyla ilgili davada bazı sanıkların Yargıtay kararıyla tahliye edilmesini gündeme getiren NOW TV muhabiri Alican Uludağ, Anayasa Mahkemesi’nin “dezenformasyonla mücadele” yetkisini elinden aldığı Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) müdahalesine tepki gösterdi; “haberimin arkasındayım” dedi.
Karagül, İmamoğlu’na tazminat ödeyecek: Sosyal medya paylaşımlarında ‘‘kişilik haklarına saldırıda’’ bulunduğu gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun dava ettiği Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarı İbrahim Karagül, 20 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi, İmamoğlu’nun “Kandil’e para aktardığı” ve “BB kasasından rüşvet dağıttığı” yönünde dezenformasyon içeren ifadelerini suç saydı. Karara Bölge Adliye Mahkemesi’nde itiraz edilebilecek (29 Aralık).
Ciner Yayın Holding satıldı: Turgay Ciner’e ait Park Grubu’nun Ciner Yayın Holding’deki hisselerinin tamamının, Doğa Kolejleri ve Bilgi Üniversitesini bünyesinde bulunduran Can Grubu’na devredilmesine dair sözleşme imzalandı. Anlaşmayla Ciner Yayın Holding el değiştirirken Turgay Ciner de medyadan çekilmiş oldu. Satılan holding, medyada Show TV, Show Türk, Show Max, Haberturk.com, Habertürk Radyo, Habertürk TV, Bloomberg HT, Bloomberg TV, Newsweek, FHM, Marie Claire Maison, Marie Claire, Food and Travel, GEO, Mother and Baby kuruluşlarını bünyesinde tutuyor (23 Aralık).
Uludağ, DMM’ye karşı haberini savundu: NOW TV muhabiri Alican Uludağ, Haziran 2018’de İstanbul Atatürk Havalimanı’nı kana bulayan altı sanığın, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozan Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararıyla tahliye edildiğini duyurdu. Gazeteci, sanıkların katliamdan ceza almadıklarını iddia eden, Anayasa Mahkemesi’nin “dezenformasyon”a dair faaliyetlerini anayasaya aykırı bulduğu Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) açıklamasına karşılık “haberimin arkasındayım” dedi (19 Aralık).
TGC’den Ağca ve Akit TV’ye tepki: TGC, gazeteci Abdi İpekçi’yi 1 Şubat 1979’da İstanbul’da Nişantaşı’ndaki evinin önünde katleden Mehmet Ali Ağca’nın Akit TV’de katıldığı programda Abdi İpekçi’ye, ailesine, Türk basınına, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine yönelik ifadelerinin suç oluşturduğunu bildirdi. TGC, Cemiyetin önceki Başkan Vekillerinden ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’nin demokrasiyi savunan ve ödün vermeyen gazetecilik anlayışı nedeniyle öldürüldüğünü hatırlattı. Açıklamada, “Akit TV’de Muharrem Coşkun’un sunuculuğunu yaptığı Kırmızı Masa Programı’na konuk edilen Mehmet Ali Ağca’nın Abdi İpekçi’ye, ailesine, Türk basınına, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine yönelik suç oluşturan ifadeleri kabul edilemez. Suçun ve suçlunun övüldüğü programda, nefret söylemi içeren bu ifadelerin; televizyon ekranlarında yayınlanması kamusal sorumluluk anlayışıyla bağdaşmamaktadır” denildi (18 Aralık).
Mengü, Müslim ile yaptığı röportajını geri çekti: Gazeteci Nevşin Mengü, kırmızı bültenle arandığı açıklanan Demokratik Birlik Partisi (PYD) yöneticisi Salih Müslim ile yaptığı röportajın “suç ve suçluyu övmek” kapsamına girebileceğine dair hukukçulardan aldığı tavsiye üzerine “yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için” geri çektiğini duyurdu. Buna rağmen gazeteciye dava açıldı (13 Aralık).
Medya yine çizmeleri kuşandı: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Suriye’de Esad iktidarının son bulmasıyla ilgili Türkiye’de iktidara yakın medya kuruluşlarının izlediği yayın politikalarını eleştirdi. Bildirici, “Galiba yaygın medya alemi kör, sağır sanıyor; hep beraber ahali kandırmaca oyunu oynuyorlar. Türkiye’nin, HTŞ ve Suriye Millî Ordusu’nun saldırılarında hiç payı yokmuş, onlar tamamen bağımsız hareket ediyorlarmış gibi anlattılar Suriye’de iç savaşın alevlenmesini. Fakat öte yandan haritadaki değişimi ve Halep kalesine Türk bayrağı asılmasını ülkemiz adına kazanç saydılar. Soğukkanlılığını yitirmiş ve -M. Ali Güller’in deyimiyle- “fetih çılgınlığına” kapılmış bir gazetecilik yürüttüler. 12 Yıl önce Türkiye’nin, Suriye’deki iç savaşa müdahil olmasını sorgusuz destekleyen medya gücü, yine çizmelerini kuşandı” diye yazdı (11 Aralık).
Akit TV’nin yayın konuğu Ağca!: Gazeteci Abdi İpekçi’yi 1 Şubat 1979’da düzenlediği suikastla öldüren ve 13 Mayıs 1981’de Papa II. Jean Paul’e suikast girişiminde bulunarak yaralanmasına neden olan Mehmet Ali Ağca, 7 Aralık’ta hükümete yakın Akit TV’de programa çıkarıldı. Ağca, Kara Harp Okulu’ndaki resmi mezuniyet töreninin ardından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan ve kılıçla yemin eden teğmenleri “Teğmenleri atacaksın kardeşim! Yoksa ileride sana kılıçla kafa kesmekle tehdit ederler” sözleriyle hedef aldı. RTÜK üyesi Tuncay Keser, “Suçun ve suçlunun övülmesi dahil pek çok ihlal var” dediği yayını RTÜK Kurulu’na taşıyacaklarını açıkladı (11 Aralık).
Spor röportajı değil “Demirören kampanyası”: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Hürriyet Gazetesi Spor Müdürü Mehmet Arslan ile Milliyet Gazetesi Spor Müdürü Tayfun Bayındır’ın, bu yayın kuruluşlarının sahibi de olan, Beşiktaş Kulübü eski başkanı Yıldırım Demirören ile yaptıkları görüşme sonrası röportaj adı altında Demirören’in “kampanyasını yürüttükleri”ni yazdı. Yazıda, “Ama patron ile söyleşi olunca sorulması gereken sorular sorulmamış. Sanki Yıldırım Demirören, Beşiktaş’ta çok başarılı bir başkanlık dönemi geçirmiş gibi, yine başkan olmak istediğini duyuran bir muhabbet olmuş. Ancak talimat o kadarla sınırlı olmasa gerek ki, Fanatik, Hürriyet, Milliyet ve Posta, tam sayfa haberlerle sürdürdüler patronlarının kampanyasını” denildi (11 Aralık).
Soykan’dan Ticaret Bakanlığı’na tepki: BirGün Gazetesi köşe yazarı Timur Soykan, 29 Kasım 2024 tarihli ve “Sahte altınla kara para dümeni” başlıklı haberini “maksatlı, karalayıcı” bulan Ticaret Bakanlığı’na tepki gösterdi. Gazeteci, X hesabından, “Ticaret Bakanlığı yalan söyler mi? Söylüyor işte. Haberimizin tamamı Ticaret Bakanlığının kendi müfettişlerinin hazırladığı rapora dayanıyor ve belgeleri var. Bu belgeler kendilerinde de var. Ama artık Türkiye’de yalan söylemek ayıp değil. Devletin itibarını yerlere serdiler” diye yazdı. Ticaret Bakanlığı, Soykan ve gazeteci Uğur Dündar’ı sosyal medya hesabı üzerinden “dezenformasyon” yapmakla suçlamıştı (29 Kasım).
Mahiroğlu, Flash Haber TV’yi satın aldı: Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu Flash Haber TV’nin Halk TV bünyesine katıldığını açıkladı. Gelişmeyi X hesabından duyuran Mahiroğlu, “Ceza ve baskılarla mücadele ederek büyüttüğümüz Halk TV ailesine yeni bir kanal katıldı. Flash Haber’in Halk TV ailesine katılmasıyla daha da güçlendik” dedi (25 Kasım).
Cihan’dan Ünal’ın sözlü saldırısına yanıt: Almanya’da sürgünde yaşayan gazeteci Metin Cihan, Türkiye’nin İsrail ile ticareti sürdürmesine tepki gösterdiği için kendisi “Almanya’nın kucağında oturmak” ile suçlayan ve sözlü saldırıda bulunan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Aydın Ünal’a X hesabından yanıt verdi: “…Doğal olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ve finans desteğini insanlık suçu olarak görüyorum. Bu konudaki bir eylemde bulunduğum için burada da hakkımda polis soruşturması açıldı. Öte yandan, Almanya’daki iktidar İsrail’e desteğini açıkça ifade ediyor, Ak Parti iktidarı ise bir yandan Filistin davasını diline dolayıp bir yandan İsrail ordusunun katliamlarına tedarikçilik yapıyor. Ben, bir gazeteci olarak, bu gerçeği açığa çıkarmaya çalışıyorum” de (8 Kasım).
Gürlek’ten Ekol TV’ye ziyaret: 2022’den beri Adalet Bakan Yardımcısı iken 9 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevine getirilen Akın Gürlek, Mübariz Mansimov’un kanalı Ekol TV’yi ziyaret etti. Ekol Medya Yönetim Kurulu Başkanı Emrah Doğru ve Ekol TV Genel Yayın Yönetmeni Tamer Oskay, Gürlek’i kapıda karşıladı. Gürlek, bir buçuk saat süren ziyaretinde haber merkezini, rejiyi ve stüdyoları gezdi (1 Kasım).
Ölen Gülen için “dua” ve “beddua”: Darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen’in ölüm haberi TV100 sunucusu Cansu Canan Özgen’in programında beddua ile sunuldu. Özgen, “Ateşi bol olsun. Hain olan herkesin sonu ülkesinden uzakta ölüme terk edilmesidir. Bu haberi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum” dedi. Bursada Bugün TV’deki canlı yayın sırasında ölüm haberini anons eden Bursada Bugün Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Aysın Komitgan ise Gülen’in ölüm haberini rahmet ile duyurdu. Gazeteci, 40 yıllık gazeteci olduğu, Cumhuriyetçi bir aileden geldiği ve Gülen gibi diğer cemaatlerle de hiç bir bağlantısının olmadığını, canlı yayın kazasına uğradığını ifade etti. İşine son verilen ve gözaltına alınan gazeteci adli kontrolle serbest bırakıldı. (21 Ekim).
TRT Haber’in “Gülen” yorumu: TRT Haber spikeri, ABD’de öldüğü açıklanan ve Temmuz 2016 darbe girişiminden sorumlu tutulan FETÖ örgütünün başındaki Fethullah Gülen için, “Tüm ömrü Türkiye Cumhuriyeti’ne kumpas kurmakla geçen, vatan haini, din düşmanı terörist Fethullah Gülen öldü. İyi bilmezdim. Hakkımız haram olsun” dedi. Spikerin yorumu, Gülen için kullandığı “Tüm ömrü Türkiye Cumhuriyeti’ne kumpas kurmakla geçen” yönündeki ifade, örgütün 2014’e kadar devlet içinde varlık gösterdiği dönemi gölgeliyordu (21 Ekim).
Cumhurbaşkanının imdadına “Rüya” yetişti: Medya ombudsmanı ve gazeteci faruk Bildirici, haftalık yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Meclis’te soru sorma olanağına kavuşabilen ender gazetecilerden Hilal Köylü’nün, Erdoğan’a yönelik “DEM Parti’yle de işbirliğine açık olduğunuzu söylediniz ama onlar somut adım yok diyorlar. Somut adım olabilir mi, bekleyelim mi?” sorusuna Cumhurbaşkanının “Rüya ne diyorsun sen?” şeklindeki yönlendirmesiyle A Haber Muhabiri Rüya Akkuş’un yanıtlamasını eleştirdi. Bildirici, “Bir gazetecinin sorusuna, Cumhurbaşkanı yerine başka bir gazeteci neden cevap versin? Ama Rüya Akkuş, öyle düşünmemiş olacak ki, Erdoğan rolüne soyundu hemen. “Somut adım beklemeksizin siyasetteki ılımlı havayı sürdürelim” dedi. Köylü, “Ilımlı hava sürecek mi?” diye ısrar etse de Erdoğan, “Rüya verdi cevabı” diyerek yürüdü gitti yanlarından. Gazeteci olarak orada soru sormanın amacı Erdoğan’ın tavrını öğrenmekti. Ama Rüya Akkuş onun yerine konuşarak Erdoğan’ın DEM’e ilişkin tavrının öğrenilmesini engellemiş oldu. Hem de kendisini siyasetçinin yerine koyarak temas mesafe kuralını çiğnedi (14 Ekim).
Bildirici’den “dedikodu” eleştirisi: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, Antalya’da bir haber sitesinin yazarı Ebru Küçükaydın’ın kaleme aldığı “Özgür Özel düğümü Şehzadeler’de mi çözüldü” başlıklı yazısına ve devamında yapılan yayınlara tepki gösterdi. “Kulis bilgisi” ve iddiaya göre” başlıklı yazısında, söylentilerin gazeteciliğe kaynaklık edemeyeceğine vurgu yapan Bildirici, “Gazetecilik dedikoduculuk değil, gerçekleri aktarma mesleğidir. Gazeteci yazdığını kanıtlamakla yükümlüdür. Doğruluğuna emin olmadığınız duyumları “kulis bilgileri” ve “iddiaya göre” diye yazmak gazetecilik olamaz; “kulis” ve “bilgi” sözcükleri yan yana getirilemez. Gazeteci, kulisten duyduğu söylentiyi, iddiayı veri kabul eder. Araştırır, ilgililere sorar ve doğrulatabilirse o söylenti bilgiye dönüşür; o zaman gazetecilik ürününe yansıtılabilir.Maalesef medyada “kulis bilgisi” ve “iddiaya göre” diye doğrulanmamış dedikoduları yazmak ve TV’lerde anlatmak moda oldu (7 Ekim).
Durbay yalanladı; CHP ihracını istedi: Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile ilişkisi olduğu ve bir bebek aldırdığı iddialarını kesin dille yalanladı. Kanser tedavisi gördüğünü belirten Durbay, “İftiraya uğradım. Tüm yalanların hesabını mahkemede soracağım” dedi. CHP’nin Antalya Muratpaşa İlçe Başkanlığı, 4 Ekim’de sosyal medyadan, iddiaları kaleme alan CHP üyesi gazeteci Ebru Küçükaydın’ın kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini duyurdu. Açıklamada, “Söz konusu kişinin yazdığı yazının parti kültürümüze sığmayacağı, dahası partimizin Genel Başkanı ve partili bir belediye başkanı hakkında gerçek dışı, partimizi kamuoyu önünde küçük düşürecek ithamlarda bulunulduğu tespit edilmiştir” denildi (4 Ekim).
Anayasa Mahkemesi kararları
Anayasa Mahkemesi’nin basın ve ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle 11 Ekim 2023’te iptal ettiği 5651 sayılı İnternet Kanunu’nun “kişilik hakları ihlali”ne dair 9. maddesi 10 Ekim’de fiilen yürürlükten kaldırıldı. AYM, diğer bir stratejik kararını basın ilanın bir cezalandırma aracı olarak araçsallaştırılması ile ilgili aldı: Evrensel, Cumhuriyet, BirGün, Sözcü ve Tunceli Emek gazetelerinin başvuruları topluca değerlendirilerek Basın İlan Kurumu’nun (BİK) ilan ve reklam kesme cezaları “ifade ve basın özgürlüğü ihlali” olarak tescillendi.
Online sansüre dayanak “kişilik hakları” maddesi yürürlükten kalktı: Anayasa Mahkemesi’nin “basın ve ifade özgürlüğü”nü kısıtladığı gerekçesiyle 11 Ekim 2023’te iptal ettiği 5651 sayılı İnternet Kanunu’nun “kişilik hakları ihlali”ne dair 9. maddesi 10 EKim 2024 itibariyle resmen yürürlükten kaldırıldı. Artık Sulh Ceza Hakimlikleri, bu düzenlemeye dayanarak erişim engeli veya erişim silme kararı alamayacak. AYM, söz konusu maddenin “kapsam ve sınırlarının belli olmadığını” tespit etmiş, yargı makamlarına geniş bir takdir alanı da yarattığına kanaat getirmişti. AYM, erişim engeli veya içeriğin çıkarılması kararlarına yapılan itirazlardan da sonuç almanın zor olduğunu belirtmişti (10 Ekim).
AYM, beş gazeteye ilan kesmeyi ihlal gördü: Anayasa Mahkemesi, Evrensel, Cumhuriyet, BirGün, Sözcü ve Tunceli Emek gazetelerinin başvurularını birleştirerek, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) ilan ve reklam kesme cezalarının ifade ve basın özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetti. AYM kararında “…ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesine, İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesine, Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesine ve Tunceli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine…” ifadelerine yer verdi. Başvurulardan biri, “Basın İlan Kurumu Kürtçe yayımcılığı bitirdi” başlığıyla Mezopotamya Ajansı haberine yer veren ilan kesmeye gerekçe yapılan haberi nedeniyle Evrensel Gazetesi’ne aitti. Haberin yayımlanmasından dört yıl sonra gelen AYM kararı, BİK’e yansıyan tek bir dosyaya ilişkin olduğu için, BİK’in Evrensel’e ilan ve reklam hakkını geri vermesi anlamına gelmiyor (4 Ekim).
AİHM kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Temmuz 2015’ten beri “ulusal güvenlik” iddiasıyla defalarca kez erişime engellenen ve AYM kararına rağmen açılmayan sendika.org sitesi için yapılan başvuruyu kabul edilemez buldu; “AYM’nin ihlal tanıması yeterli, verilen tazminat yeterli” tespitinde bulundu.
AİHM’den “sendika.org” için kabul edilemez kararı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Temmuz 2015’ten beri “ulusal güvenlik” iddiasıyla defalarca kez erişime engellenen ve AYM kararına rağmen açılmayan sendika.org sitesi için yapılan başvuruyu kabul edilemez buldu. Free Web Turkey’e göre site avukatları, AYM’den beş yıl ses çıkmayınca dosyayı 10 Şubat 2020’de AİHM’e taşımıştı. Bu arada AYM, 11 Mart 2020’de siteye yönelik engellemeyi hak ihlali olarak tescil ederek manevi zararlar için 6.000 TL ve dava gideri olarak da 3 bin 227 TL ödenmesine karar verdi. AYM, dosyayı Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliğine gönderse de engel Ekim 2020’ye kadar son bulmadı. 5 Aralık’ta kararını açıklayan AİHM, AYM’nin ifade özgürlüğü ihlalini kabul etmesinin ihlalin tanınması anlamına geldiği ve verilen tazminatın yeterli olduğu ve site engelinin kaldırılması süresinin makul olduğunu değerlendirerek sendika.org’un mağduriyetinin giderildiğine hükmetti. Site sahibi Ali Ergin Demirhan “AİHM’in bu kararı, Türkiye’de yargı sistemine güvendikleri görüntüsünü sürdürme isteklerini ortaya koyuyor. Bu, aslında şaşırtıcı değil ancak Türkiye’deki sistematik internet sansürünü ve ifade özgürlüğüne dair sorunları görmezden gelme pahasına olmamalıydı” dedi (5 Aralık).
RTÜK’ten haberler
Aynı zamanda HalkBank ve Basın İlan Kurumu (BİK) yönetim kurulu üyesi olan ve kamuoyu önünde yaptığı çıkışlarla eleştirel kanalları hedef alan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, RTÜK üyesi İlhan Taşcı ile “tarafsızlık” tartışmasına girdi. RTÜK’ün 2024 Karnesini açıklayan İlhan, RTÜK’ün iktidarı eleştiren yayınlara yer veren kanallara, iktidara yakın yayınlara oranla 10 kat ceza verdiğini duyurdu, söz konusu politik taraflılığa tepki gösterdi.
Şahin ise, son olarak yayıncılığa, “RTÜK, İslam karşıtı sahnelere, dinimize mensup kimseleri küçük düşüren, din adamlarımızı hor gören içeriklere fırsat vermez” mesajı gönderiyordu.
Ekim-Aralık döneminde, “Ermeni Soykırımı”na atıf yapılan program nedeniyle Açık Radyo’nun lisansıyla birlikte karasal yayını iptal eden RTÜK, muhalif Belediyelere kayyum atanmasının eleştirildiği programlara, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın Osman Gökçek’in sahibi olduğu evin görüntülerini paylaşması ve konuya ilişkin Osman ve Melih Gökçek hakkındaki sözlere yer verilmesine ceza kesti. RTÜK nasıl olduysa Akit TV için harekete geçerek şaşırttı.
2024’te eleştirel kanallara 10 kat ceza: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşcı, RTÜK’ün 2024 Karnesini açıklarken 1 Ocak-31 Aralık 2024 döneminde iktidarı eleştiren yayınlara yer veren kanallara RTÜK’ün, iktidara yakın yayınlara oranla 10 kat ceza verdiğini duyurdu. Yıl içerisinde Beyaz TV’ye 1, TGRT Haber’e 1, Akit TV’ye 2 olmak üzere toplam dört yaptırım uygulandığını belirten Taşçı, 18 milyon 450 bin TL’lik cezanın 18 milyon TL’lik kısmının ATV’ye düştüğünü açıkladı. Buna karşın, Now (Fox) TV’ye 10, TELE 1’e 9 Flash Haber’e 9, Sözcü TV’ye 6, Halk TV’ye 5, Açık Radyo’ya 3 yaptırım olmak üzere toplam 42 ceza kesildi. RTÜK’ün bu eleştirel kanallara verdiği cezanın toplamı da 63 milyon 50 bin TL’ye ulaştı. Eleştirel yayıncılara, iktidara yakın olanlara göre, 10 kat daha fazla yaptırım uygulanırken, ödenecek ceza tutarların oranı da 3,5 kat olarak gerçekleşti (28 Aralık).
RTÜK’den eleştirel kanallara ceza serisi: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yılın son toplantısında, SZC TV’ye üç, NOW TV ve Tele 1’e ikişer, Halk TV ve Flash Haber’e birer kez, aylık reklam gelirlerinin yüzde 3 düzeyinde para cezası ödemelerine karar verdi. RTÜK, Mehmet Ali Ağca’nın açıklamaları “devletin üst düzey makam ve görevlilerinin itibarını sarsıcı” bularak Akit TV’ye yüzde 3 oranında para cezası verdi. Cezaların detaylarını kamuoyuyla paylaşan RTÜK üyelerinden Tuncay Keser, “Yılın son toplantısında da yine aynı kanallar ceza bombardımanına uğradı” dedi. RTÜK üyesi İlhan Taşcı da, sosyal medya hesabından, “RTÜK Gökçekler’in avukatlığına soyundu. RTÜK yılın son Üst Kurul toplantısında eleştirel yayıncıları ceza bombardımanına tuttu. Sözcü TV ve Halk TV’ye CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın Osman Gökçek’in sahibi olduğu evin görüntülerini paylaşması ve konuya ilişkin Osman ve Melih Gökçek hakkındaki sözleri nedeniyle “toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olunduğu” iddiasıyla yüzde 3 idari para cezasına oy çokluğuyla karar verildi” dedi. Flash Haber’e, Doç. Dr. Fatih Yaşlı ve Hamide Rencüs’ün, iktidarın Suriye politikalarına yönelik ifadelerinin, eleştiri sınırlarını aştığı gerekçesiyle yüzde 3 para cezası uygulandı (27 Aralık).
RTÜK’ten programara ağır para cezaları: RTÜK, haftalık olağan toplantısında çok sayıda televizyon kanalına üst sınırdan idari para cezası verdi. Kurul, MHP’den üç milletvekilinin istifasının değerlendirildiği ROTA programında kullanılan “Bahçeli’ye dosyayı Erdoğan vermiş” ve “Erdoğan görüntüleri izletmiş” altyazıları “tarafsızlık-doğruluk” ilkeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle Halk TV’ye yüzde 3 idari para cezası verdi. RTÜK, “Yenidoğan Çetesi”nin konuşulduğu Arena programında İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez’in Sağlık Bakanı’nın İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü dönemi ile ilgili gündeme getirdiği iddialar, tarafsızlık-doğruluk ilkelerine aykırı bulunarak SZC TV’ye yüzde 3 idari para cezası kesti. Flash Haber TV’ye, Sunucu Fatih Ertürk’ün Başkentte Gündem programında “Neden aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyoruz?” sorusuyla toplumun bir kesiminin kötü olaylara müstahak olduğunu ima ettiği ve ayrımcılık yaptığı gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası, Can Ataklı’nın “bazen de böyle tersten çakarlar işte”, “bu kadar kafasızlık olur mu ya” ifadeleri, kaba ve argo olduğu gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası verildi. Tele1’e, program sunucusu Musa Özuğurlu’nun Gazeteci Yavuz Donat ile ilgili ifadeleri insan onuruna aykırı olduğu gerekçesiyle yüzde 3 idari para cezası verildi (27 Kasım).
RTÜK üyesinden “kurul gündemi” şikâyeti: Cezaları duyuran CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi Tuncay Keser, başvurularına rağmen şikâyetçi oldukları yayınların RTÜK Başkanı’nca gündeme alınmadığını açıkladı. Keser, “Tarikatlara dokunan yanıyor. Arka Sokaklar’da, tarikatta küçük yaşta evlilik ve cinayet konusunun işlendiği bölüm, milli manevi değerlere aykırı olduğu gerekçesiyle ceza alırken, Halis Bayancuk’un Akit TV’deki laiklik karşıtı söylemleri, başvurularımıza rağmen gündeme alınmadı” dedi (27 Kasım).
Akit TV yayını RTÜK’e taşındı: RTÜK üyesi İlhan Taşcı, Akit TV’de yayınlanan “Kırmızı Masa”‘ isimli programa IŞİD ve El Kaide’de yönetici olmak suçlamasından 12 yıl 6 ay hapis cezası alan “Ebu Hanzala” kod adlı Halis Bayancuk’un yayına çıkarmasına ilişkin RTÜK’e başvurdu. Terör örgütleri IŞİD ve El Kaide yöneticisi olmaktan yargılanıp geçen yıl tahliye edilen “Ebu Hanzala” kod adlı Halis Bayancuk Akit TV’ye çıktı. “Kırmızı Masa’” isimli programda laikliği, “Allah’a kafa tutma” biçimi olarak tanımlayan Bayuncuk hakkında RTÜK üyesi İlhan Taşcı, RTÜK’e inceleme başvurusunda bulundu (26 Kasım).
RTÜK’ün yeni hedefi: “İslam karşıtı”: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, din ve inançların çıkarlara alet edilmesini işleyen dizilerden rahatsızlığını ifade etti. X üzerinden açıklama yapan Şahin, “RTÜK, İslam karşıtı sahnelere, dinimize mensup kimseleri küçük düşüren, din adamlarımızı hor gören içeriklere fırsat vermez” ifadelerini kullandığı bir açıklama yayımladı (25 Kasım).
RTÜK’ten yine ceza: RTÜK, Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti Belediyelerine kayyım uygulamasının eleştirildiği yayınlara yer veren, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın “yeni” süreçle ilgili yorumlarını izleyiciye ulaştıran Halk TV, NOW TV ve TELE 1 kanallarına aylık iletişim gelirlerinin yüzde 3’ü oranında idari para cezası verdi. Görevden alınan Mardin Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk ve CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın sözlerini ekrana taşımak da cezalandırıldı. RTÜK ayrıca, TUSAŞ saldırısı sonrasında yayın yasağı kararlarına uymadıkları gerekçesiyle Akit TV, Beyaz TV, Kanal 3, Meltem TV, NTV, Show TV, TELE 1, CNN Türk, TGRT Haber, SZC, Halk TV ve Flash Haber’e üst sınırdan idari yaptırım uyguladı. Bursada Bugün TV’ye de, sunucu Aysın Komitgan’ın Fethullah Gülen’in ölümü üzerine kullandığı “Ne diyelim, mekânı cennet olsun” ifadesi nedeniyle oy birliğiyle yüzde 5 para cezası verdi (7 Kasım).
Payzın’dan RTÜK’e “tutarsızlık” tepkisi: Gazeteci Şirin Payzın, yeni bir açılımın varlığını çağrıştıran Kürt sorununa dair yayınlarla ilgili RTÜK’ün dönemlere ve yayın kuruluşlarına göre gösterdiği tutumu X hesabından eleştirdi. Payzın, “Şimdi RTÜK’e başvurup Kürt siyasetçilerle röportajlarımıza, haberlere, yaptığımız yorumlara kestikleri cezaları talep edebilir miyiz? Artık Halk TV’de değilim ama bir dönemin hesabını da sorarım. 5 program durdurma cezası verdiler. Şimdi RTÜK Başkanı’nın çıkıp önce benden sonra Barış Terkoğlu’ndan ve Halk TV’den özür dilemesi gerekiyor. Konjonktüre göre ceza kesen kurum olmaz. Böyle bir hukuku, hakkı yoktur. RTÜK’ü mahkemeye verme hakkımız saklı duruyor” dedi (29 Ekim).
RTÜK Başkanı’nın “Açık Radyo” inadı: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Açık Radyo’nun yayın lisansını kanunlardan kaynaklanan görevini yerine getirerek iptal eden Üst Kurulumuzu hedef alan yanlı açıklamalar ile bu beyanlara dayanan yanlış ve eksik haberleri kabul etmiyoruz” dedi (28 Ekim).
RTÜK Açık Radyo’yu susturdu: Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) karasal yayın lisansını iptal ettiği Açık Radyo, 16 Ekim saat 13 itibariyle yayınlarına son verdi. Radyo, sesinin kesileceğini tek kanallı dönemde TRT’nin yayınlarında aksaklık olduğu zaman kullandığı “necefli maşrapa” fotoğrafı ile duyurdu. Aynı saat 17:30’da radyo önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, Genel Yayın Yönetmeni Ömer Madra, “Açık Radyo Türkiye ve dünya kamuoyunda gerek siyasette gerekse kültür, sanat ve edebiyat alanlarında ne tartışılıyorsa bunu itidal ve sağduyu ile ve fakat eksiksiz konuşmayı kendine görev bilir. RTÜK kararıyla Açık Radyo’nun karasal yayın lisansının iptal edilmesi hangi teknik ya da bürokratik gerekçeye dayandırılıyor olursa olsun, kesinlikle kamunun sesini kısma girişimidir” diye konuştu. Açıklamada, “Bulunduğunuz her yerde radyonuzun sesi olun ve her yerde yüksek sesle söyleyin: Açık Radyo açık kalmalı” denildi. Buluşmaya radyo çalışanlarının yanı sıra TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TİP Milletvekili Ahmet Şık, Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar da katıldı (16 Ekim).
Açık Radyo’nun karasal yayınına resmi iptal: Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin RTÜK itirazıyla verdiği “yürütmenin durdurulmasının reddi” kararı ile birlikte, “Ermeni Soykırımı”na atıf yapılan program nedeniyle verilen cezalar sonrasında lisans iptaliyle karşı karşı kalan Açık Radyo’nun karasal yayının resmi olarak iptal edildi. 10 Temmuz’da Açık Radyo, Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin verdiği “yürütmenin durdurulması” kararına karşı RTÜK’ün yaptığı itirazın reddedildiğini, bu nedenle yayına devam edilebileceğini açıklamıştı. Ancak bu idare mahkemesi, 27 Eylül’de aldığı son kararında radyo aleyhinde karar verdi. Açık Radyo, bu son kararı da yargıya taşıyacağını duyurdu (11 Ekim).
RTÜK kimleri işe alıyor? Akrabalarını RTÜK’e yönetici yaptığı iddia edilen Başkan Ebubekir Şahin’in imza attığı yeni atamalar medyanın ilgisini çekti. Şahin’in koruma polisi, MHP’li isimlerin akrabaları, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in yeğeni, Çevre Bakanı Murat Kurum’un eşi, Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürünün ekibindeki ismin oğlu ile damadı RTÜK’e yerleştirilen isimler arasında yer alıyor. Halkbank Yönetim Kurulu üyesi de olan Ebubekir Şahin yönettiği Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna (RTÜK) koruma polisi Rıdvan Usta’yı da danışman olarak atadı. Bir süre önce emekli olduğu öğrenilen Usta, BirGün’e “Daha önce Şahin’in koruması olduğu ve şimdi de danışman olarak RTÜK’te görev yaptığını” söyledi (4 Ekim).
RTÜK cezaları
RTÜK, Ekim, Kasım, Aralık 2024 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam üç kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 578 bin 360 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara ilişkin idari para cezası kaydedilmedi. Kurul, TV kanallarına; “insan onuru” ilkesini ihlalden iki kez; “milli manevi değerleri” ihlalden bir kez para cezası verdi.
(Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 21 Ağustos 2024 - 13 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 10 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
İnsan onuru: Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle Halk TV’ye (Sansürsüz) 306 bin 640 TL ve Tele 1 TV’ye (4 Soru 4 Yanıt) 135 bin 860 TL olmak üzere toplam 442 bin 500 TL idari para cezası verdi.
Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesini ihlalden Flash Haber’e (Cemil Kılıç ile Aydınlanma) 135 bin 860 TL idari para cezası verdi.
(EÖ/VC)