Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) başlattığı merkezi filtreleme uygulaması yarından (22 Kasım) itibaren yürürlüğe girecek.
22 Ağustos'ta yürürlüğe girmesi beklenen filtre uygulaması, bazı değişikliklerle 22 Kasım'a ertelenmişti.
Yarın yürürlüğe girecek uygulama hakkında bianet'e konuşan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, yürürlüğe girecek uygulamanın herkes için zorunlu olmaması nedeniyle öncekine göre daha iyi olduğunu ancak devlet eliyle filtreleme yapılmasının her şekilde problemli olduğunu söyledi.
"Türkiye'de yasaklarla ilgili tarihsel problem var"
4 Kasım'da Alternatif Bilişim Derneği'nin yeni yönetmelikle ilgili Danıştay nezdinde dava açtığını hatırlatan Akdeniz, BDK'nın böyle bir kararı kendi kendine alma yetkisi olmadığını, BDK bünyesinde kurulan filtreleme kurulunun ise formasyonu ile ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu ifade etti.
Akdeniz, yarın yürürlüğe girecek filtreleme sistemiyle ilgili sıkıntıları şöyle özetledi:
* Kriterler hala bilinmiyor, filtrelenmiş bir siteyi o veritabanından çıkarmak için prosedür belli değil. Ne kadar zaman alacağı belli değil. İdare mahkemelerine intikal ederse aylarca hatta yıllarca sürebilir ve bu süre zarfında "güvensiz" bulunan siteniz kapalı kalabilir.
* Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) LGBT sitelere yapılan filtreleme örneğinde de gördüğümüz gibi filtreleme konusunda devlet otoritesine güvenilemez.
* Ayrıca burada yanlış bilgilendirme var. "Bizim geliştirdiğimiz filtreyi kullanırsanız güvenli internetiniz olur" diyorlar. Ancak bu doğru değil. İnternette yaşanan sorunların filtreyle çözülmesi mümkün değil.
* Ciddi bir tarihsel problem var. Türkiye yasaklar ülkesi ve bütün sorunlarımızı sansürle, yasaklamayla, toplatmayla çözmeye alışmışız. Bu mesele maalesef internet ayağında da devam ediyor.
"Facebook ve Twitter'ı da mı kapatacağız?"
22 Ağustos'tan itibaren başlatılan üç aylık deneme süresince kullanıcıların "güvenli interneti" deneme şansı bulamadığına dikkat çeken Yaman Akdeniz, deneme şansını sadece servis sağlayıcıların bulduğunu ve onların da neyi denediğini, hangi tespitlerde bulunduğunu bilemediğimizi ifade etti.
"İsteyen istediği düşünceyi ifade edebilmeli. Buna toplumun hassasiyetleri ve din gibi konulardaki düşünceler de dahil" diyen Akdeniz, sözlerine şöyle devam etti:
* Aynı şey Ekşi Sözlük için de geçerli. "Kapatılsın" demek kabul edilemez. İstemeyen bu siteye girmez.
* Şimdi dini değerler aşağılanıyor diye sözlüğü kapatacaklarsa, aynı şeyler Facebook ve Twitter'da da yapılıyor. Onları da mı kapatacağız?
* Beğenmediğimiz görüşler karşısında kapatmak değil, beraber yaşamayı öğrenmek zorundayız. Ekşi Sözlük, ister beğenin ister beğenmeyin, Türkiye'de sosyal medya platformlarının gelişmesinde önemli köşe taşlarından biridir.
* Atatürk'e hakaret ediliyor diyerek youtube'u kapatmışlardı. Bu da aynı mantık işte. "Kapatmak" dışında çözüm bulamıyorlar.
* "Ölüm Pornosu"nun sadece adı yüzünden çevirmenine kadar herkese dava açıyorlar, Ahmet Şık'ın basılmamış kitabını yasaklıyorlar... Sonra da devletin "güvenli" internetinden söz ediyorlar. (EKN)