Geçen hafta edebiyatçılarla Kürt sorunu ve çözüm çabaları üzerine yaptığımız görüşmelere bu hafta yayıncılarla devam ediyoruz. Ayrıntı'dan Abdullah Yılmaz, Avesta'dan Abdullah Keskin ve Agora'dan Osman Akınhay'ın ortak görüşü bugün esen olumlu havanın demokratikleşme ve özgürlüklerin geliştirilmesi yönünde ilerlemesinin sadece hükümet ve devlete bırakılamayacağı; bu yönde bir baskının oluşturulması gerekliliği.
Abdullah Yılmaz, (Ayrıntı Yayınları, Yayın Yönetmeni)
Olayın çok uzun bir tarihi var. Ve bu uzun tarih geride çok tortu, yara, nefret bıraktı. Ama bütün bunlara rağmen iç içelik, din birliği gibi nedenlerle tam bir kopuş olmadı. Ama tehlikeler de var. Mesela geçtiğimiz günlerde de şahit olduğumuz, Anadolu kasabalarında Kürtlere karşı linç girişimleri... Bütün bunların ışığında baktığımız zaman çözüm çok kolay olacakmış gibi görünmüyor.
Toplumsal olaylar için şunu söyleyebiliriz: acele çözümler sert tedbirleri, tedbirler de yeni yaraları getirir. Bütün bunlar 1 yılda da 'çözülür'; yasalar gelir, buna uymayanlar temizlenir. Bu da bir çözüm ama bu sadece yeni yaraları beraberinde getirir.
Bazı durumlarda iki taraf ta nefrete doymuştur, bazı beyin sıçramaları olabilir. Ama Türkiye'de mevcut konumlanışlara baktığımızda bilinç sıçrayışları görmüyorum. Mevzilerini daha da pekiştirerek bu durumu kışkırtan, kaşıyan insanlar görüyorum. Burada mesele bütün bunlara rağmen iyimser olmamız gereğidir. Sağduyunun,vicdanın söylediği bir şeyler var.
AKP, biraz da ekonomik kaynaklı nedenlerle düşünüyor bu olayı. Türkiye'nin petrol dağıtım merkezi olmasına dair fikirleri var. Büyük oynamak için de Kuzey Irak'taki Kürtlerle sorunu çözmesi gerekiyor. Onun için de buradaki Kürtlerle sorunu çözmeli.AKP açısından çok iyimser değilim. İktidar,devletin bu zamana kadar süregelen sert çekirdeğiyle çatışacak bir şey içine giremez.
Şu an yaratılan atmosfer demokratik güçlerin itelemesiyle iyi yerlere gidebilir. Ama bunu tek başına iktidar partisi yapamaz, çünkü AKP'de devamını getirebilmek için gereken argüman ve güç yok.
Kürt sorunun iki temel engeli anadilde eğitim ve PKK ile Abdullah Öcalan'ın durumudur. AKP Anadilde eğitimi savunabilecek mi? PKK ve Öcalan ne olacak? Bu iki engeli de AKP'nin aşabileceğini sanmıyorum. Bence bunları gerçekleştirmeden ekonomik açılımlarla, küçük devlet jestleriyle çözebileceğini düşünüyor. Kürtleri karşısına eşit bir muhatap olarak alıp sorunu çözme gibi bir durumları yok. Bu bakımdan sadece bir umut olduğunu söyleyebilirim.
Abdullah Keskin, (Avesta Yayınları, Yayın Yönetmeni)
Hükümetin Kürt açılımının, sorunun serbestçe tartışılmasını sağlayacak iyi niyetli bir girişim olarak görmekle birlikte, kısa ve orta vadede Kürt meselesini çözebileceğini düşünmüyorum.
Sorunun çözümünü zorlaştıran temel faktör, Kürtlerin algısıyla devletin, hatta önemli ölçüde Türklerin algısı arasında büyük bir fark olmasıdır. Daha 'yöntem' aşamasında bile farklı, aykırı gibi görünen düşüncelerin, 'provokasyon'la yaftalanması, fikir alış-verişinin önemli oranda tek taraflı olması, devletin geçmiş ve bugün de süren politikasını sorgulatmaması, trajik geçmişle hiçbir hesaplaşma emaresine rastlanmaması, meselenin neredeyse sadece PKK'nin silah bırakmasına endekslenmesi, çözüm umutlarının geçmişte olduğu gibi daha nice başka sonbaharlara erteleneceği yolundaki karamsar bakışı güçlendiriyor.
Kürtlerin hayrına atılan adımların Kürtlere rağmen atılmaması, 'dayatmacı' yaklaşımlardan 'ben yaptım oldu' tutumundan vazgeçilmesi gerekir.
Osman Akınhay, (Agora Kitaplığı, Yayın Yönetmeni)
Şu andaki süreci iki bölüme ayırıyorum. İlk olarak, Kürt sorunun görüşülmesi, tarafların telaffuz edilmesi ve konuşulur olması kendi başına önemlidir. Önünde durmamak gerekir, besleyici çabalar içinde olmak gerekir.
İkinci olarak: bu açılımında bir devlet politikası varsa kuşkuyla bakmak gerekir. AKP'nin demokratik bir çözüm getireceğini düşünmek safdilliktir. Barack Obama'nın başkanlığa geldiği bir dönemde atılan bir adım olduğunu unutmamak gerekir.
Somut adımlar gelir mi bilmiyoruz. Ben gelmeyeceği kanaatindeyim. Yine de sorunun bir çözümü varsa, bu DTP tarafının berrak bir vizyon ortaya koymasıyla mümkün. Şu anda futbol terimiyle söylersek, hala devletin kendi sahasında çevirdiği bir top görüyoruz. Orta sahaya top bile atmadı.(GK/EÜ)