Türkiye'de resmi rakamlara göre 3 milyon 639 bin 284 Suriyeli bulunuyor. Bunlardan 87 bin 464'ü kamplarda yaşıyor.
Artan nüfusla birlikte Suriyelilere, sık sık "Devletin Suriyelilere yönelik yardımları" gündeme getirildi. "Sağlık, eğitim, barınma hakları" sorgulandıkça toplumdaki nefret söylemi gün geçtikçe arttı.
Türk - Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı aynı zamanda Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi (TAGU) Müdürü Prof. Dr. M.Murat Erdoğan'la Suriyelilere yapılan yardımları, entegrasyon sürecini ve toplumun değişen bakış açısını konuştuk:
Prof. Dr. Erdoğan: Devlet para yardımı yapmıyor
"Türkiye'de Suriyeliler nasıl yaşıyor diye sormak lazım. Devlet yardım ediyor mu? Etmiyor.
Avrupa Birliği tarafından yapılan bir yardım var. 'Kızılay Kart' dediğimiz ayda kişi başına 120 TL, bir insan zaten bu parayla geçinemez. Bu parayı alanların sayısı da 1.4 milyon. Geriye kalan Suriyeliler bu yardımdan faydalanamıyor. Dolayısıyla çalışmaktan başka çareleri yok.
"Sadece birinci basamak sağlık hizmeti ücretsiz"
Suriyeliler sadece birinci basamak sağlık hizmetini (sağlık ocağı) ücretsiz alıyor. Hatta ilaçlarını da ücretsiz alıyorlardı. Fakat hükümet son zamanlarda toplumdan gelen tepkileri dikkate alarak ilaç alımında bir katılım payının ödenmesi gerektiği yönünde açıklamalar yaptı. Fakat bu uygulamaya henüz geçmedi diye biliyorum.
"Fatura ödemeden yaşama şansları yok"
Elektrik su faturası ödüyorlar. Bunu ödenmeden yaşama şansları yok. Çünkü zaten bu kurumlar özelleştirildi. Fakat bazen faturasını ödeyemeyip belediyeye ya da STK'lere gidenler oluyor. Bir hayırsever veya dernek faturayı ödüyor fakat bu sistemli bir şey değil. Yani bununla ilgili ciddiye alınacak bir durum yok.
"Kapıları açtık, herkes girsin durumu yok"
Suriyeli öğrenciler Türkiye'de iki türlü üniversiteye giriyorlar. Birincisi Suriye'de eğitimleri yarım kalmışsa burada daha kolaylaştırılmış sistem için yatay geçiş yapıyorlar. Bence bu Türk hükümetinin yaptığı en doğru şey.
İkincisi de Türkiye'de liseyi bitirip yabancı öğrenci ve Türkçe sınavına girerek başarı sağlayan öğrenciler üniversiteye alınıyor. Yani kapıları açtık herkes girsin diye bir durum söz konusu değil.
"Suriyeli üniversiteli sayısı 27 bin"
Minimum 3 buçuk milyon bir nüfustan söz ediyoruz fakat üniversitedeki öğrenci sayısı 27 bin, bu sayının 50-60 bine çıkması lazım. Bu gençlere ihtiyacımız var. Suriyeli öğrenciler Türk öğrencileri kadar zor bir sınavdan geçmiyor. Fakat Azeriler, Türkmenler ya da İran'dan Somali'den gelen öğrenciler de geçmiyor.
"Kayıt içi çalışmaları neredeyse imkansız"
Bir taraftan iş yerleri de açıyorlar, vergiye de tabi oluyor. Fakat burada bir noktayı çok çabuk atlıyoruz. Türkiye ekonomisinin yüzde 33'ten fazlası kayıt dışı. Katı bir denetleme sistemi uygulanmadığı için kayıt dışı ekonomi içinde Suriyeliler kendilerine yer buldu. Kontroller attırılacak olsa kayıt dışılığa yer verilmese şu an çok daha büyük bir kriz olurdu. Çünkü bu insanların kayıt içi çalışmaları neredeyse imkansız. Kimse Suriyeli' ye asgari ücret ödemek istemez. Çünkü o işi bekleyen dünya kadar Türk var.
"Ucuz işgücü olarak görülüyorlar"
Suriyeliler ucuz iş gücü olduğu için Türk iş adamları için cazip. Ucuz olduğu için de asla kayıt içinde çalışmaz. Bu nedenle kayıt dışılıkla mücadele hem Türk ekonomisinin önemli bir parçası hem de özelde Suriyeliler ilgili ciddi bir sorun. Ama kısa vadede çözülecek bir sorun gibi görünmüyor.
"İçlerinde ezilme duygusu gelişiyor"
Bunun handikapları da var. Suriyelilerin içinde olağanüstü bir ezilme, sömürülme duygusu geliştiriyor. Ve bu duygunun da ilerde başka türlü sıkıntılara yol açma ihtimali yüksek. Mesela Almanya'ya giden Türkler daha farklı, daha olumlu koşullarda gittikleri halde 'Almanlar bizi sömürüyor' derler. Türkiye'de bunun çok daha vahim örnekleri var.
"Türk toplumuna sevgileri törpüleniyor"
Çok ucuz ücretlerle çok kötü koşullarda çalışan Suriyeliler var. Bu insanlar, Türkiye'de onlar için çok şey yapılmasına rağmen yaşadıkları kötü koşullardan kaynaklı, Türk toplumuna karşı ilgisini, sevgisini, saygısını törpülüyor. Hatta nefrete dönüşüyor.
"Suriyeliler geldi işsizlik arttı, tezi doğru değil"
'Suriyeliler geldi işsizlik arttı' tezi doğru bir tez değil. Türkiye'de işsizlik artıyor, genç işsizlerin oranı yüzde 29'a tırmandı, ortalama işsizlik yüzde 14'ün üzerinde, fakat bunlar Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarıyla ilgili, bunu Suriyeliler ile bağlantılanmak fazla vicdansızlık olur.
"Toplumun tepki vermemesi bekleniyor"
2011'de 58 bin mülteci varken şu an bu sayı 4 milyonun üzerine çıktı. Bu durum karşısında toplumun hiçbir şeye tepki vermemesi bekleniyor. İnsanlar 2011'deki hayatlarının gerisine düşüyorsa bu kaygılarını ifade edecekler.
Unuttuğumuz başka bir şey var; Suriyelilerin içinde de başka türlü bir ırkçılık, bir milliyetçilik gelişiyor. Bizim yakın zamanda yüz yüze kalacağımız durum bu olacak. Avrupa'da ırkçılıkla ilgili yaşanan pek çok semptomu maalesef kendi ülkemizde de yaşayacağız.
"Suriyeliler kalacak, gitmeyecek"
Türkiye'deki Suriyeliler kalacak, gitmeyecek. Bunu tercih olarak söylemiyorum, bir gerçeklik olarak söylüyorum. Huzur içinde bir arada yaşayabilmek için bir takım enstrümanlar geliştirmek lazım.
Türkiye'de entegrasyon politikaları konusunda yapılan en büyük hata devletin bu konudaki stratejik kararsızlığıdır. Hükümetin şu anda 'bunlar gitmeyip kalacaklar haydi uyum politikası yapalım' demesi zor.
Ama hükümet eninde sonunda bunu topluma açıklamak ve toplumun desteğini almak durumda. Uyum politikaları iki ayaklıdır. Bir ayağı devlettir diğer ayağı toplumdur. Devlet üzerine düşeni yapacak, daha çok okul daha çok hastane açacak, kayıtlarını yapıp güvenliklerini sağlayacak. Toplumda bu güven içinde mültecilerle iletişim kuracak. Şu an her şey topluma yüklenmiş durumdayız, devletin bu konuda daha etkin olması gerekiyor." (RT)
Manşet fotoğrafı: AA