Devlet Sırrı Yasası Taslağı Bakanlar Kurulu'nda imzalanmasının ardından tasarılaşacak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulacak.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, "Cumhuriyet" gazetesinde; Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi de, "Hürriyet" gazetesinde yayımlanan köşe yazılarında tasarının kamuoyuna ve gazetecilere yönelik yeni kısıtlamaların aracı olabileceği uyarısında bulundular.
Erinç: "Devlet Sırrı Kurulu" yargıyı etkilememektir
Bugünkü (5 Mart) köşesinde "Devlet Sırrı mı? Gizli Bilgi mi?" diye soran TGC Başkanı Erinç, "Kanaltürk skandalı"na da değinerek "kısa süre sonra yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi ile onu izleyecek milletvekili genel seçimi arifesinde böyle bir sınırlamaya ihtiyaç duyulması, doğrusu insanı kuşkulandırıyor" diyerek yasanın siyasi emellere hizmet etmesinden endişeli.
Yasa taslağının bugünkü uygulamaya yeni bir şey getirmeyeceğine inanan Erinç, geçmişte Cumhuriyet savcılarının ya da görevli mahkemelerin bir bilginin gizli bilgi olup olmadığını ilgili kurumlardan sorduklarını anımsatarak, "Yasa çıkarsa Başbakan'ın başkanlığında Dışişleri, Adalet, İçişleri ve Milli Savunma bakanlarından oluşacak "Devlet Sırrı Kurulu" na soracaklar" diye yazdı.
Erinç, bunun sakıncasını da, "Siyaset, yasa yaparak yargıyı yönlendirdiği yetmiyormuş gibi, bir adım daha ileri giderek etkileme olanağına kavuşmuş olacak" sözleriyle açıkladı.
Her devletin kendine özgü ve gizli kalması gereken sırlarının bulunduğunu ve bulunması da gerektiğini ifade eden Erinç, "Ama bunlar, doğrudan hukuk kurallarına uygun olarak belirlenmelidir. Siyasetçilerin tekeline bırakırsanız bir süre sonra sansür yöntemine benzeyen sonuçlara ulaşırsınız. Çünkü iktidarlar, bugün de örneklerini yaşadığımız gibi yandaşlarına hoşgörülü, karşıtlarına hoşgörüsüz davranabilirler" dedi.
Ekşi: "Devlet sırrı" olmayan nasıl "gizli bilgi" olur?
"Ya özgürlükçü olmasalardı!" başlıklı dünkü (4 Mart) yazısında ise "Hürriyet" başyazarı Oktay Ekşi, "devlet sırrı" sayılmadığı halde "yetkili makamlarca gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler" şeklinde ayrı bir "gizli bilgi" kategorisi yaratmış olmasını endişe verici bir nokta olduğunu yazdı.
Ekşi, bu gruba "öğrenilmesi halinde ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, askeri hizmetlere, idari soruşturmaya ve adli soruşturma ve kovuşturmaya zarar verebilecek nitelikteki bilgilerin" dahil edildiğini belirtiyor.
Ekşi, yazısına, "Avrupa Birliği yolunda çıkarılan yeni TCK hükümlerinin bilgi alma ve bilgiyi yayma konusunda hepimize (özellikle gazetecilere) getirdiği kısıtlayıcı hükümler yetmiyormuş gibi, hükümetin AB'ye uyum gerekçesiyle hazırladığı 'devlet sırrı' tasarısının da özgürlüklerimize yeni kısıtlamalar getireceği ortaya çıktı" diyerek başladı.
Başyazar Ekşi, yasa tasarısından önce değiştirilmesi gereken birçok başka düzenlemenin bulunduğuna da değindi: "Sanki yeni Ceza Yasası'nın koyduğu sakıncalı hükümlerden meşhur 301 dahil en az 23 ayrı madde düzeltilmiş, demokratik bir ülkeye yakışır hale getirilmiş de sıra buna gelmiş gibi..."
Devlet sırrına dair düzenlemeler
1982 Anayasası'nda "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. madde, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. (Değişik: 3.10.2001-4709/9 md.) Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.
Ceza Yasası'nın "Gizli kalması gereken bilgileri açıklama" başlıklı 330. maddesine göre, "(1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye müebbet hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise, faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir." (EÖ/TK)