37’si tutuklu 103 sanığın yargılandığı 28 Şubat davasının ilk duruşmasında, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Şubat kararlarının alındığı toplantı tutanaklarının “devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından kendilerine gönderilmediğini belirtmişti.
Konuyu bianet’e değerlendiren İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, kanunun açık olan amir hükmü karşısında, bu şekilde bir bildirim yapılmasının kanuna aykırı olduğunu söyledi.
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 47. maddesinde ‘İçeriği devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi’ başlığını taşıyan 125. maddesinde bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgelerin devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamayacağı öngörülmüştür.”
“Hukuk devletinin gereği olarak söz konusu düzenlemeye yer verilmesi son derece isabetlidir.”
MGK’nın açıklaması
Söz konusu mahkeme yorumunun ardından MGK Genel Sekreterliği’nin internet sitesinden yapılan açıklamada devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgelerin, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebileceğinin, ancak belgeleri talep eden kurumun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunun iddia edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Mahmutoğlu, bu durumda belgelerin savcılığa gönderilmemesinin yasaya uygun olduğunu ifade etti.
MGK Genel Sekreterliği’nin yaptığı açıklamada şu iddialara yer verilmişti:
* MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10. maddesine göre “MGK tutanakları ve görüşmeleri açıklanamaz ve yayınlanamaz.”
* CMK’nın 125. maddesine göre “Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir.”
* Bu çerçevede 28 Şubat 1997’de yapılan MGK toplantısına ait ses kayıtları ile tutanaklar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 09.10.2012 tarihli yazı ile talep edilmiş; MGK Genel Sekreterliği, yukarıdaki mevzuat hükümleri uyarınca Başsavcılığın bu talebini yerine getirmenin mümkün görülmediğini bildirmiştir.
* Bahse konu tutanaklar yetkili mahkeme tarafından talep edilmemiştir. Yargılamanın ilerleyen safhalarında talep edilmesi halinde mahkemeye sunulacaktır.
Devletin vatandaşa karşı sırları
Prof. Dr. Mahmutoğlu, 5271 sayılı CMK’nın “Devlet sırrı niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık” başlığını taşıyan 47. maddesinde, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgilerin de devlet sırrı sayılacağının belirtildiğini hatırlatıyor.
“Bununla beraber, devlet sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanmasının olası sakıncaları dikkate alınarak, bu sırlarla ilgili belgelerin mahkeme tarafından incelenmesi hususunda bazı hükümler sevk edilmiştir. CMK’nın 125. maddesi kapsamında da yer aldığı üzere, devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, sadece mahkeme hakimi ve heyeti tarafından incelenebilecek ve söz konusu belgelerde yer alan ve sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgiler, hakim veya mahkeme başkanı tarafından tutanağa kaydettirilecektir.
“Bir diğer deyişle, bir suç olgusuna ilişkin belgeler devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamayacak, mahkeme ise sadece suçu aydınlatmaya yönelik bilgileri tutanağa kaydedecektir.
“Hatırlatmak isterim ki, her suç bakımından bu hükmün uygulanması olanaklı değildir. Daha açık olarak ifade etmek gerekirse hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan suçlar yönünden bu düzenleme tatbik imkanı bulabilmektedir.”
Kürkçü: Hem ‘devlet sırrı’ hem "darbelerle yüzleşme"
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, 21 Haziran 2012’de “Devlet Sırrı Kanun Tasarısı” Meclis Genel Kurulu’nda görüşülürken yaptığı konuşmada, bu dönemde hiç bir şeyin devlet sırrı olarak kalamayacağını belirtirken Wikileaks belgelerini örnek gösteriyor ve sözlerine şöyle devam ediyordu:
“Yıl 2012, 50 yıl geriye taşıyın, 1962; 1962'den bugüne kadar olmuş olan hiçbir bilgi ve belgeyi, eğer Hükûmet buna ‘devlet sırrı’ der ise elde edemezsiniz, konuşamazsınız.
“Bir yandan darbeler tarihini açığa çıkaracaksınız, öte yandan ilk darbeden bugüne olmuş olan her şeyi ‘devlet sırrı’ kapsamına alabileceksiniz. Buna da bir avuç bakan ve Başbakan karar verecek.
“Bu aslında bir diktatörlük kurma yolunda devletin elindeki bilgi ve belgeyi siyasi hasımlarına karşı kullanma, halkın erişimine kapatma ve bir diktatörlüğü bilgiyi kilitleyerek ebedî kılma çabasıdır ama buna karşı halk mücadele ediyor biliyorsunuz.” (EKN)