Misafire özel odaların, terliklerin, pijamaların olduğu bir kültürde büyüyüp yüksek öğretim almak için yollara düşen öğrenci, velisinin de yoğun isteği ve baskısıyla 'güvenli' ve 'hesaplı' devlet yurtlarında barınmaya zorlanır ve yedek listeden barınma hakkını kazanıp da elinde bavulu Kredi Yurtlar Kurumu Bölge Müdürlüğünün kapısana geldiğinde bakın başına neler gelir:
Öncelikle misafir kavramının yeniden tanımlandığı kurumun 'memur ruhlu' çalışanlarının pekmez sohbeti bitip de sizinle ilgilenmeye başladılarsa şansınız yaver gidiyor diye düşünebilirsiniz ama yanılıyorsunuz, herşey daha yeni başlıyor. Barınacak bir yer buldum diye hemen sevinmeyin.
Depodan bozma sekiz ranzalı ve dolapsız bir oda için asil olma hakkı kazanmış öğrencinin ödediğinin iki katı ücreti ödeyerek kaydınızı misafir öğrenci olarak yaptırır ve odanızın yolunu tutarsınız. Oda ile ilk karşılaşma bundan böyle ruhunuzun telinin ne kadar gerileceğinin işaretlerini de verecektir.
Gece oksijen bittiği için boğulurcasına uyanıp kendinizi nefes almak için odanın dışına atarsınız ama bu kez de tuvaletten gelen keskin sidik kokusu karşılar sizi. Elinizi yüzünüzü yıkamak için o keskin kokununun orta yerine dalıverirsiniz. Sabahın üçü ve 500 kişilik kız yurdu için tahsis edilmiş tek çamaşır makinesinin başında uyuklayan Moğol bir misafir öğrenci ile göz göze geldiğinizde 'ne misafir ağırlama ama' diye geçer içinizden ve dudağınızdaki tebessüm yarım kalır. Moğol kız da uykulu gözlerle selamlar sizi. Konuşamazsınız sözcükler boğazda düğüm düğüm...
Ah bir aslim çıksa diye bekler misafir odaları, pazartesileri büyük gündür misafir barınan öğrenciler için; sonunda asil odasına geçip bir dolabı olacağından mutlulukla bekler o günü. Sanki oksijensiz oda, tuvaletteki keskin koku ya da çamaşır sırası için makine başında sabahlama bitecekmiş gibi. Aslında asil odalarında barınacak boş yatak varken neden misafir alındığınızı da hiç anlayamazsınız, ta ki kayıt memurlarından birinin kuruma 13 milyar kar ettirdik cümlesinin yurtta barınan kızlardan birinin kulağına çalınıncaya kadar.
Gece astım krizi geldi ya da ütü yaparken kolunuzu yaktınız ne olacak? Nöbetçi memur odası boştur. Doktor zaten lüks. Kapıdaki güvenlikçi abla da çözüm üretemiyorsa acınızla başbaşasınız. Diğer arkadaşlarınız karga tulumba sizi yarı baygın ön kapıya kadar taşır oradanda bir taksiye atabilirler ve hastaneye yetiştiğinizde hala yaşıyor olursanız kurtulmaya az kaldı demektir. Yani yarı kurtuldunuz sayılır.
Yurtta yemek konusuna gelince; misafir öğrencinin zaten yemek fişi yok. Hem iki kat para öde hem de cepten ye. Durum bu! Asil öğrencinin yemek fişi ise kantindeki ekmek parasını anca karşılıyor. 30 kuruş bir çeyrek ekmek, eh yanına da bir kap yemek. Hepsi bu! Yemeklere şap katılıyor, kızların çoğu tüylenmiş söylentisi de cabası. Var sen düşün gerisini sayın okuyucu.
Asil oldun artık bir dolabın var. Peki diğer 5 kız bu odaya nasıl getirilmiş? Özel yurtlarda kişilik testi yapıldığını ve karakter yapıları birbirine yakın öğrencilerin aynı odaya yerleştirdiğini duydun ya! Yanılma burası başka! Hangi odada boş yatak var? Kriter bu!
Ağlayarak okulu bırakıp ailesinin yanına dönen, şartlara katlanamayıp sinir krizi geçiren, şizofren olduğunu sonradan öğrendiği yan oda arkadaşının bıçakla odasına dalmasının ardından bavulunu toplayıp ertesi gün evinin yolunu tutan, odadaki cemaat üyesi ablaların yurttaki mescit odasında yaptıkları rutin toplantılara katılmayı her seferinde reddettiği için üzerindeki baskıya katlanamayan grup içinde değilsen kalıp sınırlarını zorlamayı seçtin demektir.
Otobüste balık istifi bir saat yolculuk, okulda öğrenci işlerinin o yasak, bunu bilmiyorum tavrı, 2 liralık yemeği yemek için beklenen 45 dakika ve belki de yemek fişinin bitmiş olmasından dolayı aç bil aç geçirilecek bir öğleden sonrası için ikinci etaba hazırsın demektir.(ET/EÜ)
* Ebru Tutu, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Fransızca Öğretmenliği hazırlık sınıfı