MAZLUMDER, sekiz gün sokağa çıkma yasağı uygulanan Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı incelemesini raporlaştırdı.
MAZLUMDER Çatışma İzleme ve Çözüm Grubu’nun hazırladığı raporda “Devlet, kolektif cezalandırma kategorisinde değerlendirilecek olan tutumuyla açıkça en temel hak olan yaşam hakkı dahil birçok hakkın ihlaline sebep olmuştur” tespiti yer aldı.
24 sayfalık raporda, olayların gelişme biçimlerinin yanı sıra, MAZLUMDER heyetinin gözlem, kanaat ve talepleribe yer verildi.
MAZLUMDER heyeti
MAZLUMDER heyetinde şu kişiler var:
Genel Başkan Ahmet Faruk Ünsal, Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahim Ay, Diyarbakır Şube Başkanı Ali İhsan Gültekin, Şırnak Şube Başkanı Abdullah Ümran Ekinci, Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Ahmet Aksoy, Şırnak Şube Başkan Yardımcısı Adnan Şanlı, Şırnak Şube Başkan Yardımcısı Nurullah Unan ve Diyarbakır Şube Üyesi Derya Çok.
Heyet 12 Eylül tarihinde çatışmaların yoğunluklu olarak yaşandığı Cizre’nin Nur, Yafes ve Cudi mahallerinde inceleme yaptı.
Gözlemler
Raporun “Gözlemlerimiz” başlığı altında şu tespitler yapıldı:
* İlçede cep telefonu şebekeleri çekmiyor, iletişim sağlıklı kurulamıyordu. Şehrin ana caddelerinde elektrik ve MOBESE direkleri çatışmaların etkisiyle devrilmişti. Gerek YDG-H tarafından hendeklerin açılması gerekse patlamalardan kaynaklı su şebekesi de zarar görmüştü, birçok mahallede sular kesikti.
* Halktın aktarımına göre çatışmaların başlamasıyla güvenlik görevlileri, ilk önce elektrik trafolarını tahrip etti. Elektrik sekiz gün boyunca kesik kaldı. Bazı trafolar ise YDG-H tarafından tahrip edildi.
Keskin nişanlar yüksek yerlere konuşlanmıştı
* Halk yüksek yerlere keskin nişancıların konuşlandığını, sokağa çıkmak isteyen hemen herkesin bunlara hedef olduğunu ve birçok kişinin de keskin nişancılar tarafından vurularak ya hayatını kaybettiğini ya da yaralandığını aktardı.
* YDG-H’ın kazdığı hendekler sebebiyle araçlar sokaklara giremiyordu. Bazı mahalleliler heyete derin çukurlara patlayıcı döşendiğini, bunların patlatılmasıyla 12-13 zırhlı aracın kullanılmaz hale geldiğini aktardı. Ancak resmi kurumlar çatışmalarda zarar gören zırhlı araç, yaralanan ve ölen güvenlik görevlilerinin sayısını MAZLUMDER heyeti ile paylaşmadı.
Kanalizasyon ulaşım yolu olarak kullanıldı
* Yasak boyunca Nur Mahallesi’nin içinden geçen üstü açık olan kanalizasyon ulaşım yolu olarak kullanıldı. İnsanlar keskin nişancılardan korunabilmek için bu kanalizasyon duvarlarının diplerinden ilerleyerek diğer sokaklardaki insanlarla iletişim sağlayabildiklerini anlattı.
* Çatışmalar boyunca güvenlik güçleri mahalleye hakim bir tepede bulunan Cizre Belediyesine ait Mem û Zîn Kültür Merkezinin bahçesinde konuşlanarak buradan aralıksız bir biçimde mahalleyi top atışına tuttu. Bu top atışları sebebiyle evler ve bahçeler tahrip oldu.
Kanaatler
Raporda yer alan kanaatler ise şu şekilde:
* Yasak boyunca kamusal yaşam tümüyle durmuş, başta elektrik, su, telefon iletişimi, çöp temizliği, ambulans, sağlık vb. her türlü kamu hizmetinin durdurulmasının yanı sıra Cizre halkı içecek su, gıda ve sağlık gibi temel yaşam gereksinimlerinden de mahrum kalmıştır. Yasak boyunca hayatını kaybeden sivillerden birçoğunun, yaralanması veya rahatsızlanması üzerine hastaneye intikalinin sağlanamaması sonucu öldüğü tespit edilmiştir.
YDG-H ve güvenlik güçlerinin çatışması hak ihlallerine yol açtı
* Sekiz gün süren sokağa çıkma yasağın Cizre halkının temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmiş, yasak Anayasaya aykırılık teşkil etmiştir. Tanık ve mağdur beyanları doğrultusunda devlet yetkililerince açıklananın aksine yasak süresince temel ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanmamıştır.
* Devletin yasak boyunca tutumu, kendi hukukuna göre suç saydığı eylemleri ve faillerini tespit ve yakalamak yerine direkt infazı amaçlar şekilde sokağa çıkma yasağı uygulamak ve on binlerce sivilin bulunduğu yerleşim alanlarına zırhlı araçlarla, ağır silahlar ve patlayıcılarla müdahale etmek şeklinde olmuştur. Kolektif cezalandırma kategorisinde değerlendirilecek olan bu tutum açıkça en temel hak olan yaşam hakkı dahil birçok hakkın ihlaline sebep olmuştur.
* YDG-H, HPG’nin 2006’da imzalamış olduğu “Cenevre Çağrısı Himayesi Altında Antipersonel Mayınların Tamamen Yasaklanmasına Bağlılık Ve Mayın Faaliyetlerinde İşbirliği Taahhüdü Senedi”ni ihlal etmiştir.
* Sokağa çıkma yasağı, bombardıman ve çatışma sesleri, ölen ve yaralanan sivillerle ilgili yetkililerin gerçek olmayan açıklamaları halkta travmaya yol açmış, öfkeye sebep olmuştur.
Talepler
MAZLUMDER heyetini raporda yer alan talepleri ise şunlar:
* PKK tarafından çatışmalar derhal sivil alandan uzaklaştırılmalı, YDGH, silahlı eylemlerini, yol kesme ve benzeri hareketlerini durdurarak legal alana dönmeli, şiddete dayalı hareket tarzını terk etmeli.
Kanunsuz yetki kullananlar yargılanmalı
* Devlet güçlerinin ağır müdahale araç ve silahları kullanması ile sivil-milis ayrımı yapmadan mahalleleri bombardıman altında tutması ve keskin nişancıların keyfi ve sorumsuz uygulamaları, kendilerinden başlayarak emir-komuta zincirinin üst basamaklarına kadar soruşturulmalı ve bu kanunsuz yetkiyi veren ve kullananlar etkin ve adil bir yargılama sürecine tabi tutulmalı.
Devlet özür dilemeli
* Devlet yetkililer, öldürülen sivillere dair görmezden gelen tutumları nedeniyle özür dilemeli.
* Elektrik, su ve telefon şebekelerinin kesintilerinin yapılması emrini veren, kesintileri uygulayan ve devam ettiren kişi veya kurumlar tespit edilerek haklarında yasal süreçlerin başlatılmalı.
Kamu vicdanı tatmin edilmeli
* Operasyonlara katılan emniyet güçlerinin silahlarına el konularak ölü ve yaralıların vücutlarından çıkan mermi çekirdekleri üzerinde balistik inceleme yapılmalı, olaylarda kastı, ihmali ve kusuru olanlar tespit edilerek açığa alınmalı, haklarında adli ve idari süreçler adil ve etkin bir şekilde işletilerek sorumlular cezalandırılmak suretiyle kamu vicdanı tatmin edilmeli.
Raporun tamamını şuradan okuyabilirsiniz. (EA)