İnsan Hakları Derneği (İHD) de, işkence yasağına yer veren bütün uluslararası insan hakları belgeleri ve uluslararası denetim mekanizmalarının, gözaltı merkezleri, ıslahevleri, cezaevleri, hastaneler, çocuk bakım yurtları, okullar, yaşlı bakımevleri gibi bütün kamu kurum ve kuruluşlarında yapılan eylemleri işkence yasağı kapsamında değerlendirdiğini belirtti.
Türkiye'nin, onayladığı çoğu insan hakları belgesiyle bu yasağın ihlaline karşı gerekli önlemleri alma yükümlülüğü altına girdiğini hatırlatan Şahin, Bu belgelerden birinin de, Avrupa Birliği'ne (AB) uyum sürecinde 7 Temmuz 2003 tarihinde onaylanan ve Anayasa değişikliği ile iç hukuk niteliği kazanmış olan Birleşmiş Milletler Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi olduğunu belirtti.
Sözleşmenin 7. maddesinin işkenceyi yasakladığını ifade eden Şahin, ayrıca sözleşmenin ülkelerde uygulanmasını izleyen İnsan Hakları Komitesi'nin, 1992 yılında işkence yasağı ve yasağın kapsamıyla ilgili yaptığı genel yorumlarda işkence yasağının sadece gözaltı mekanlarını ve cezaevlerini değil eğitim, sağlık ve sosyal hizmet kurumlarını da kapsadığı belirtilmekte ve devletlere bu kurumlarda da gerekli önlemleri alma yükümlülüğü getirildiğini aktardı.
Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin öngördüğü koruma mekanizmalarından biri rapor sunma yükümlülüğü olduğunu söyleyen Şahin, şu soruların cevaplanmasının büyük önem taşıdığını düşünüyor:
* Türkiye Sözleşmeyi onayladığı 2003 yılından bu yana diğer haklarla birlikte işkence ve kötü muamele yasağı ihlallerinin eğitim, sağlık ve sosyal hizmet kurumlarında da önlenmesi için ne gibi denetim mekanizmaları kurmuştur? Kurmadıysa neden kurmamıştır?
* TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun SHÇEK üzerine yaptığı sistem değişikliği tartışmalarında bu konuyu hiç ele almış mıdır?
* Hükümetin, BM İnsan Hakları Komitesine sunduğu ya da hazırlık aşamasında olduğu ülke raporunda eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler alanlarında işkence ve kötü muamelenin yapılmaması için aldığı önlemler nasıl yer almıştır?
İHD: "İşkencenin sorumlusu devlet"
İHD, yaptığı açıklamada, Malatya Çocuk Yuvası'nda 0-6 yaş grubundaki çocuklara kamu görevlisi bakıcılar ve tarafından uygulanan yöntemlerin işkence olduğunu belirtti.
İHD, Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceyi Önleme Sözleşmesi'nin 1. maddesinde yer alan işkencenin tanımının, her nerede olursa olsun bütün kamu görevlileri veya kamu görevlilerinin onayı veya göz yummasıyla kamu görevlisi olmayan kişilerce cezalandırma, gözdağı verme, itiraf alma, ayrımcılık gibi amaçlardan biriyle yapılan eylemleri işkence saydığına dikkat çekti.
Malatya Çocuk Yuvası'nda çocukların kamu görevlilerinin sistematik biçimde, cezalandırma ve gözdağı verme amacıyla uyguladığı işkence yöntemlerine maruz bırakıldığını ifade eden İHD, olayla ilgili soruşturmanın işkence yapan görevlilerle sınırlı kalmaması gerektiğini, soruşturmanın kurum yöneticileri ve sorumluları içine alacak biçimde genişletilmesini istedi.
Kurumlarda gerçekleşen ister görevliler tarafından yapılsın, ister kurumda kalanlar tarafından yapılsın şiddet eylemlerinin, işkencenin sorumlusunun devlet olduğunu savunan İHD, "Devlet, taraf olduğu sözleşmelerin gereği olarak bireysel ya da aile içinde gerçekleşen şiddetten de sorumludur. Zira devletin bütün bunları önleme ve önlemek üzere gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır" dedi.
İşkencenin önlenmesinde bağımsız ve tarafsız denetim mekanizmalarının önemini vurgulayan İHD, "Türkiye'nin vakit geçirmeden İşkenceyi Önleme Sözleşmesi Seçmeli Protokolü'nü onaylamalı ve sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla bağımsız ve tarafsız denetim mekanizmaları yaratılmalı ve işkence suçu sorumlularıyla birlikte etkili biçimde cezalandırılmalıdır" dedi. (KÖ)