Anayasa Mahkemesi (AYM) iki hak ihlali iddasını başvurucular lehine karara bağladı. Gezi Direnişi sırasında polis tarafından Ankara'da darp edilen iki kişiyle Tokat'ta cezaevi idaresince telefon görüşmesi yapmaları engellenen her ikisi de cezaevindeki eşlerin başvurularını değerlediren mahkeme iki olayda da idareyi insan haklarını ihlalden sorumlu buldu. İki davada idareyi haklarını ihlal ettiği yurttaşlara toplam 52 bin TL tazminata mahkum etti.
Gezi Direnişi'nde darp
Mahkeme, Gezi Direnişi sırasında Ankara'da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'ni camlarını kırarak gaz bombalarıyla basan polisin üniversite öğrencisi Alper Tunga Kuru ve eski TMMOB Başkanı ve Onur Kurulu Üyesi Özcan Kaya Güvenç'in haklarını ihlal ettiğine karar verdi
2 Haziran 2013'te Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nce (TMMOB) Ankara Kızılay Konur Sokakta düzenlenen basın açıklamasının ardından Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nin lokali olan Piraye Kafe'nin camlarını kırarak gaz bombalarıyla içeri giren polisler kafedekileri hakaret ederek coplamıştı.
Bu sırada kafede bulunan üniversite öğrencisi olan Alper Tunga Kuru ve TMMOB eski Genel Başkanı ve Onur Kurulu Üyesi Özcan Kaya Güvenç de polis şiddetine maruz kalmışlar, Kuru, polisin kaskıyla vurduğu darbeler sonucu yaralnırken Güvenç de başınfdan coplanmıştı. İki yakınmacı da darp raporu alarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ayrı ayrı suç duyurusunda bulundular, dosyaları birleştirildi ancak Ankara Cumhuriyet Başsavılığı Ankara Emniyet Müdürlüğü aleyhine "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" ve "kasten yaralama" suçlamalarıyla ilgili kovuşturma yapılmamasına karar verdi. Karar gerekçesinde savcılık polisin yetki sınırını aşmadığını savundu. Karar itirazın da reddedilmesinin ardından Kuru ve Güvenç, AYM'ye başvurdular.
Yüksek Mahkeme, önceki gün yaptığı değerlendirmede başvurucuların istemi doğrultsunda kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi ve Alper Tunga Kuru'ya 15 bin TL, Özcan Kaya Güvenç'e ise 27 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmederek kararını yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirdi.
Başsavcılık kötü muameleyi belirlemesine karşın kovuşturma açmadı
Anayasa Mahkemesi, kararında başvurucuların yaralanmalarının polisin müdahalesi nedeniyle meydana geldiğinin Başsavcılık tarafından da kabul edildiğini vurguladı. Kötü muamele iddialarının savunulabilir olduğunu belirledi. Başsavcılığın ise maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için araştırma yapmadığını tespit ett.
Tokat'ta cezaevindeki eşlere 15 ay keyfi telefon görüşmesi yasağı
Anayasa Mahkemesi ikinci kararında Tokat ve Bolu'da farklı ceza infaz kurumlarında tutulmakta olan F.B. ve eşinin yaklaşık 15 ay süreyle telefonla görüşmelerinin engellenmesi şikayetini değerlendirdi. Eşlerin telefonla görüşme talepleri cezaevi idaresine herhangi bir gerekçe olmaksızın reddedilmiş, bu süre içinde yalnızca mektupla haberleşebilmişlerdi.
Uygulama üzerine F.B. mevzuatta eşiyle telefonla görüşmesine önleyen açık bir yasağın bulunmadığını vurgulayarak Tokat İnfaz Hakimliği'ne başvurdu. Red kararı üzerine Ağır Ceza Mahkemesi'ne yaptığı itiraz da reddedilince F.B. davayı Anayasa Mahkemesine taşıdı. Farklı bir ceza infaz kurumunda tutuklu olan eşiyle yeterli iletişim kurmalarının engellenmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu ve 100 bin TL tazminat talep etti.
Devlet mahpusların aileleriyle görüşmelerini sağlamakla yükümlüdür
Anayasa Mahkemesi, kararında şu tespitlere yer verdi:
|
Anayasa Mahkemesi, bu tespitler sonucunda başvurucunun adli yardım talebini kabul etti. "Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği"ne ilişkin iddiayı kabul edilebilir buldu ve başvurucuya net 10 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar vererek, kakarı gereği için Tokat İnfaz Hakimliği'ne gönderdi. /AEK)