Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Başkanı Nazan Moroğlu, Türkiye'de şiddet mağduru kadınların haklarının yasa, yönetmelik ve genelgelerle güvence altına alındığını ancak hakkını arayan kadınların korunması için gerekli önlemlerin alınmadığını söyledi.
"Devlet, yasa çıkarıyor, kadınlar yasal haklarını öğrensin ve kullansın diye çalışmalar yapıyor ama hakkını kullanan kadınların başına neler geldiğini göz ardı ediyor" diyen Moroğlu, bu nedenle yasal düzenlemelerin kadınlara faydası dokunmadığını belirtti.
bianet'in sorularını yanıtlayan avukat Moroğlu, Adapazarı'nda 24 saat içinde iki kez polise başvurduğu halde şiddetten kurtulamayan Bahriye Aydoğdu'nun güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almayan polis memurlarının da görevi ihmal suçu işlediğini söyledi.
Kadının şiddetten korunması için
"Kadına yönelik aile içi şiddeti önlemek için sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, barolara, kolluk kuvvetlerine, aile mahkemelerine, adli tıp kurumlarına, sağlık çalışanlarına, SHÇEK'e, yerel yönetimlere ve herkese görev düşüyor" diyen Moroğlu, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
- Kolluk kuvvetlerinden sağlık çalışanlarına, hakim, savcı ve avukatlara kadar tüm yasa uygulayıcılarına "aile içi şiddetin önlenmesi ve 4320 Sayılı Kanun" konusunda meslek içi eğitim verilmesi gerekiyor.
- Kurumlararası koordinasyon sağlanmalı.
- 4 Temmuz 2006 tarihli Başbakanlık Genelgesinde de belirtildiği şekilde, "aile içi şiddete son verme çalışmaları" kararlı bir devlet politikasıyla sürdürülmeli. Aile içi şiddetle etkin mücadele ancak devlet kurumlarının ve hükümetlerin kararlı tutumu ile kadın kuruluşlarının deneyimlerinin bir araya getirilmesiyle mümkün olabilir.
"Pratik teoriye uymuyor"
Şiddet mağduru kadınların çoğunlukla karakollara başvurduğunu ancak genellikle geleneksel anlayışla şiddet ortamına geri gönderildiğini anlatan Moroğlu, aksaklıkları şöyle özetledi:
- Şiddet mağduru kadının ilk başvuru yeri karakollar. Karakollarda olayla ilgili tutanak tutulması, mağdur şiddet görmüşse muayenesinin yapılabilmesi için acilen bir sağlık kuruluşuna sevk edilmesi gerekiyor.
- Pek çok kadın karakol yerine doğrudan Cumhuriyet Savcılığına ya da şiddet uygulayan aile bireyini evden uzaklaştırmak için Aile Mahkemesi'ne başvurabileceğini bilmiyor.
- Polis de kadınları bu mercilere yönlendirebiliyor. Ancak yönlendirdikten sonra da sorumluluğu bitmiyor. Kadını güvenli bir "sığınma evine" yerleştirmesi gerek.
- Ancak karakolda aile içi şiddet, töre ve namus cinayetleri, kadın katli konularında meslek içi eğitim almış bir polis yoksa kadın, "Kocandır, sever de döver de" anlayışıyla eve gönderiliyor.
- Polis tüm sorumluluğunu yerine getirse ve bütün işlemler hızla tamamlansa da Aile Mahkemeleri 09.00-17.00 saatleri dışında çalışmadığı için "hak arama yolculuğu" bir sonraki güne kalıyor. Aile Mahkemesi hâkimi, 4320 Sayılı Kanunu amacına uygun bir biçimde uygularsa şiddet uygulayan kişiyi evden uzaklaştırabiliyor. (BB)