Şefkat-Der, evsizlerin Sarai Sierra'nın ölümüyle itham edilerek sığındıkları doğal barınakları olan surlardan sürülmelerini eleştirdi. Evsizler için yeterli sayı, kapasite ve nitelikte 365 gün 24 saat hizmet verecek evsizler evi ya da sığınakların açılması talebi yinelendi.
Taksim Meydanı'nda gerçekleştirilen basın açıklamasında Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan şöyle konuştu:
"Sarai Sierra'nın öldürülmesinden dolayı bizler de derin bir üzüntü duyuyoruz. Ancak hiç kimse bu olayı evsiz insanların üzerine yıkmaya kalkamaz.
"Evsizler cinayetin birinci dereceden şüphelileri gibi gösteriliyorlar. Katil, tacizci, tecavüzcü muamelesi görüyorlar. Aksine, bu insanlar cinayet, taciz, tecavüz olaylarının failleri değil mağdurlarıdırlar. Bu insanlar kışın soğukta donarken, açlıktan bitap düşmüşken bile alışveriş merkezlerine, lokantalara, camilere alınmıyorlar. Evsiz kadınlar hatta yaşlı erkekler bile sokaklarda tecavüze uğruyorlar."
İstanbul'da 10.000 Türkiye'de 100.000 evsiz var
Bulan, İstanbul'da yaklaşık 10 bin, Türkiye genelinde 100 bin civarında evsizin sokakta yaşam savaşı verdiğine ve ölen evsizlerin büyük oranda tıp fakültelerinde kadavra olarak kullanıldığına değindi. Sığınakların eksikliğine dikkat çekti:
"Türkiye'de biri Beyoğlu Kaymakamlığı'na, diğeri de Şefkat-Der'e bağlı olmak üzere 365 gün 24 saat hizmet veren sadece iki tane Evsizler Evi vardır ve ikisinin toplam kapasitesi 40 kişiliktir. Devlet bu insanlara 365 gün 24 saat hizmet eden sığınaklar yapmakla yükümlüdür. İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ancak kış bastırdıktan sonra bütün medyayı davet edip gösteriş yaparak evsizleri toplayıp spor salonlarına yerleştiriyor. Ancak birkaç gün sonra, bu evsiz insanlar kameralardan uzakta tekrar sokaklara bırakılıyor."
"Kimseye zarar vermedim, aksine ben insanlardan korkuyordum"
Basın açıklamasına destek verenler arasında daha önce sokakta yaşamış veya hala yaşamakta olan insanlar da vardı.
Üç yıl boyunca sokakta yaşadığını söyleyen Fikret Şölen, hiç kimseye zarar vermeyi düşünmediğini, aksine o toplumun içinde yaşayan insanlardan korktuğunu, bu yüzden toplumdan uzak yerlerde yaşadığını ifade etti.
"Evet bizim içimizde de öfke ve stres var. Nasıl evde yaşayan bazı insanların psikolojik tedaviye ihtiyacı varsa, büyük zorluklar yaşayan evsizlerin de tedaviye ihtiyacı vardır. Hiç kimse dışarıda yaşayan insanları potansiyel suçlu olarak görmesin."
Halil Özbilgin ise, "Bir evsizin de annesi, babası, bir ailesi, bir eğitimi vardır. Ben üç yıl sokaklarda kaldım. Hiçbir gece rahat uyumamışımdır. Bir evsiz, evinde ve sokakta şiddet uygulayanlardan, hem sivillerden hem de üniformalılardan korkar. Hiç kimse sokakta yaşayan bir insan kadar aşağılanmaya maruz kalmamıştır" dedi. (BA/ECA/DK)