Fotoğraf: csgorselarsiv.org/Şehlem Kaçar
Avrupa ve Orta Asya’daki LGBTİ’lerin İnsan Hakları Durumu hakkında ILGA Avrupa’nın Yıllık Değerlendirmesine göre 2021 yılında politikacıların ve siyasi liderlerin LGBTİ+ karşıtı söylemlerinde şaşırtıcı bir artış oldu ve bu durum, tüm ülkelerde LGBTİ+’lara yönelik rapor edilen nefret suçlarındaki artışa bakıldığında, bir şiddet dalgasını körükledi.
Kaos GL'den Selma Koçak'ın haberine göre, buna verilen yanıt ise, pek çok ülkede, Avrupa düzleminde, LGBTI+’larla yönelik nefret ve dışlanma ile mücadele etmek için müttefik bir kararlılık oldu.
Tüm Avrupa ülkelerinde politikacılar, sadece sıkça rapor edilen Macaristan’da ve Polonya’da değil, geçtiğimiz yıl boyunca, gökkuşağı bayrağı yakmaktan özellikle genç LGBTİ+’ları hedef göstermeye kadar LGBTİ+ karşıtı saldırılarda keskin bir artışa yol açacak biçimde LGBTI+’ları şeytanlaştırmaya devam etti. 15
Şiddet arttı
Haziran’da Macaristan’da kabul edilen, 18 yaşından küçükler için “doğumda atanan cinsiyetten farklı bir toplumsal cinsiyet kimliğini, cinsiyet geçişini ve eşcinselliği teşhir etmek ya da desteklemeyi” de içeren bir yasakla dibe vurdu.
Bu bağlamda Avrupa’da LGBTİ+’lara yönelik bildirilen şiddet çok yaygın oldu. Örneğin Almanya’da LGBTİ+ karşıtı nefret suçlarında yüzde 39 oranında bir artış yaşanırken, Fransa’da LGBTİ+ karşıtı nefret suçlarının bildirilmesi için kullanılan yeni uygulama, ilk yılında 3896 olaya dair rapor kaydetti. COVID-19 pandemisinin ikinci yılında, LGBTİ+ aile üyelerine yönelik ev içi şiddet çok yaygın bir biçimde devam etti. Cinayetler, saldırılar, düzeltici tecavüzler ve LGBTİ+ karşıtı polis şiddeti her yerde devam etti.
Toplumsal cinsiyet ve trans karşıtı söylem yaygın olarak kullanıldı ve özellikle gençleri hedef aldı. Trans hakları ve kadın haklarını farklı yerlere savuran anlatı yıl içinde hızla devam etti ve bu bağlamda pek çok ülkede yasal cinsiyet tanıma (LGR) reformunda bir durgunluk dönemi yaşandı.
"Herkese görev düşüyor"
ILGA Avrupa’nın İdari Direktörü Evelyne Paradis’e göre, “Bu raporda ana hatlarıyla belirtildiği gibi LGBTİ+ karşıtı ve trans dışlayıcı söylemin yayılmasın insanların hayatında çok ciddi olumsuz etkileri oldu. Ülkeden ülkeye insanların zihinsel sağlıkları, güvenlik duyguları, istihdama erişimleri üzerinde nasıl olumsuz bir etki yarattığını ve kapsamlı bir yasal korumaya ne kadar çok ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz.
"Tam da şimdi ve bu noktada, politikacılara, medyaya ve akademisyenlere – ve maalesef bazı sivil toplum aktörlerine – LGBTİ+’ların siyasi günah keçisi ilan edilmesi nedeniyle bölgedeki her ülkede yaşayan gerçek insanların hayatlarının tehlikede olduğunu hatırlatmamız büyük önem taşıyor."
(EMK)