"Eğer Bursa'da tekstil firmaları denetleniyor olsaydı kadınlar yanarak ölmeyecekti. Eğer yanarak ölen kadınların çalıştığı fabrikanın sahibi caydırıcı bir ceza alsaydı İkitelli'de kadınlar boğularak ölmeyecekti."
İkitelli'de yaşanan selde yük aracında taşınan yedi kadının boğularak ölmesi dört yıl önce Bursa'da bir fabrikada çıkan yangında yanarak ölen beş kadını hatırlattı. Ölen kadınların ortak noktaları tekstil işçileri olmalarıydı.
Yanarak ölen kadınların patronuna 182 bin TL para cezası
Bursa'da 29 Aralık 2005'te, Özay firması işçileri olan biri hamile ölen beş kadının avukatlarından Ayşe Batumlu'ya davanın nasıl işlediğini sorduk.
"İş mahkemelerine açılan tazminat davaları henüz sonuçlanmış değil. Ancak Ceza davası sonuçlandı. İşverene verilen iki yıllık hapis cezası 182 bin TL para cezasına çevrildi. Üstelik 12 takside bölündü. Avukatlar olarak kararı temyiz ettik. Karar şuan Yargıtay'da."
"Cezalar caydırıcı olmalı ama devletin ihmali ne olacak?"
İkitelli'de yedi kadının öldüğü camsız ve tek kapılı minibüsle ilgili Pameks Tekstil sahibi Cevdet Karahasanoğlu ve idari müdür Ferit Güncü'nün tutuklanmasıyla ilgili Batumlu "Bursa'daki davada işveren tutuklanmadı bile. Birden fazla kişinin ölümüne taksirle yani kasten değil kusurla sebebiyet vermekten para cezasına çarptırıldı" diyor.
Batumlu verilen cezaların caydırıcı olması gerektiğini savunurken diğer yandan "Cezalar kadınları geri getirir mi ve devletin tedbirsizliğini ortadan kaldırır mı?" diye soruyor.
"Devletin ilgili mercileri, belediye, kamu yetkilileri Özay fabrikasını denetleyip işverene para cezası verseydi Bursa'daki kadınlar ölmezlerdi."
Batumlu, İkitelli'de ölen kadınların da işveren ihmalinden öldüğünü, yakınlarının Savcılığın açtığı soruşturmaya muhakkak müdahil olması gerektiğini söylüyor.
"Ölen kadınlar adına verilen karar tüm işçileri ilgilendirecek"
"Müdahil olmaları delillerin karartılması olasılığını ortadan kaldırır. Mutlaka derelerin taşmasından, çarpık kentleşmeye, firmayı denetlemeyen yetkililere, belediyeye karşı da dava açsınlar. Alışılagelmiş yöntemler bunlar değilmiş gibi görünüyor. Aldırmasınlar. Maalesef bu türlü hak ihlallerinde hak elde etmek için güçlü mücadele gerekiyor. Bu noktada sendikalar ve kamuoyu devreye girip duyarlılık göstermeli."
Batumlu'ya göre böylesi bir süreçte bir kez de olsa mağdur lehine çıkacak karar pek çok tekstil işçinin de çalışma koşullarının iyileşmesine, standartlarının yükselmesine ve can güvenliklerinin sağlanmasına yaracak.
"Tekstil işçisi kadınların çoğu deyim yerindeyse bombaların üzerinde çalışıyor. Sadece deprem, yangın, sel gibi afetlerde can güvenliklerini sağlamak yeterli değil. 12 saati aşan çalışma saatleri de onların hayatlarını tehlikeye atıyor. Birçok iş kazası işverenin ihmalinden kaynaklanıyor. İşçi daha çok kazanmak daha çok çalışmak için iş güvenliğini bir kenara atıyorsa da bunun sorumlusu işveren ve onu denetlemeyen kamu yetkilileridir."
Batumlu çocuk işçi ve kadın işçilerin belirli saatlerin dışında çalıştırılmasının, kadınların hamileyken çalıştırılmasının yasak olduğunu hatırlatıyor:
"İşçi işverenden şikayetçi olduğunda işine son verileceğini biliyor. Bunu devlet bilmiyor mu?"
Bursa'da ne olmuştu?
Gece çıkan yangında "kaçmamaları için" kilitli bırakılan 15 yaşındaki Ayşe Denizdalan, 18 yaşındaki Sadife Düdüş, 21 yaşındaki Gülden Çiçek, 27 yaşındaki Necla Özveren ve üç aylık hamile 32 yaşındaki Sevgi Sesli hayatını kaybetmişti. Yangında dört işçi de yaralanmıştı. Fabrika sahibi Lokman Özay'ın işçilerin sigorta primlerini ödemediği veya işçileri sigortasız çalıştırdığı, yangına karşı gerekli önlemleri almadığı, buna karşın Nilüfer ilçesine bağlı Çalı beldesi yakınlarındaki Yaylacık beldesinde bulunan fabrikayı sigortalattırdığı ortaya çıkmıştı. (EZÖ)