İktidarın, muhalefetin belediye başkanları yerine kayyım atama uygulamasında son adım Tunceli (Dersim) ve Dersim'in ilçesi Ovacık (Zerenik) oldu.
İçişleri Bakanlığı DEM Partili Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve CHP'li Ovacık İlçe Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün Tunceli Ağır Ceza Mahkemesince "terör örgütüne üye olmak" suçundan cezalandırılmalarını gerekçe göstererek görevden uzaklaştırdı.
Konak'ın yerine Tunceli valisi, Sarıgül'ün yerine Ovacık kaymakamı belediye başkan vekili olarak atandı.
Özgür Özel: "Milli irade hırsızlığı"
CHP Genel Başkanı Özel, X hesabından yaptığı açıklamada Ovacık ve Dersim belediyelerine kayyım atama kararının, "kılıfına bile uydurulamamış milli irade hırsızlığı" olduğunu söyledi.
Özel, Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün 2012’de katıldığı bir cenaze töreninin 2022’de dava konusu yapılldığını ve 2024’te suç sayıldığını hatırlattı.
CHP Genel Başkanı, "Taziye ölüye değil, diriye yapılır. Ne aile evladının suçundan sorumlu tutulabilir ne de taziyeye gelenler... İki dönemdir halkın oyuyla seçilen bir belediye başkanını, 12 yıl önce katıldığı bir cenaze nedeniyle görevden almanın, gitmekte olan bir iktidarın son çırpınışlarından azade bir hükmü yoktur." dedi.
Özel, "seçilmiş belediye başkanlarına yönelik tüm saldırılara karşı olduğu gibi, bu hukuksuzluğa da direnece[klerini]" söyledi.
Tunceli ve Ovacık (Tunceli) Belediye Başkanlıkları ile ilgili Basın Açıklaması: pic.twitter.com/i2CTwGkYeb
— T.C. İçişleri Bakanlığı (@TC_icisleri) November 22, 2024
Bakanlığın 19:57'de sosyal medya hesabından yayımladığı açıklamaya göre, Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Konak ve Sarıgül'ü "terör örgütüne üye olmak" suçundan 6'şar yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırması görevden alma gerekçesi sayıldı. Bakanlık Konak'ın ayrıca Tunceli Cumhuriyet Savcılığınca koğuşturulmasını da görevden alma gerekçesi olarak gösterdi.
Bu atamalarla birlikte Hakkari, Mardin, Batman, Halfeti ve Esenyurt'un ardından ardından İçişleri Bakanlığının kayyım atadığı belediye başkanlığı sayısı yediye çıktı.
İçişleri Bakanlığı'nın gerekçeleri meşru mu?
Belediye başkanlarının kesinleşmemiş yargı kararları veya soruşturmalara dayanılarak görevden alınmaları, uygulamaların başladığı günlerden beri hukuksal ve anayasal ölçütler ile açıklanamayan anti-demokratik ve keyfi kararlar olarak eleştiriliyor.
▶ Hukuksal dayanakların yokluğu. Belediye başkanlarının görevden alınmasının genellikle Anayasa’nın 127. Maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. Maddesine dayanılarak yapıldığı ileri sürülüyor. Bu düzenlemeler, merkezi hükümete belediye başkanlarının "görevle ilişkisinin kamu yararına aykırı olduğu" veya "terörle -veya başka katalog suçlarla- bağlantılı olduğu" gerekçeleriyle geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarına olanak tanır. Ancak İçişleri Bakanlığı'nın 2024 yerel seçimleri sonrasında görevdeki belediye başkanlarına yönelik olarak başvurduğu "görevden uzaklaştırma" yetkisi tüm örneklerde kesinleşmemiş yargı kararlarına ya da devam eden soruşturmalara dayandırıldı. Oysa, belediye başkanlarının hukuksal statüsü, kesinleşmemiş, yargılama süreci tamamlanmamış kararlardan önce ne idiyse kararlardan sonra da süreç tamamlanıncaya kadar aynı kalmaya devam ediyor. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı'nın kararlarının hukuksal dayanağı yok.
▶ Masumiyet Karinesi. Anayasa’nın 38. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. Maddesi kişinin hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın suçlu ilan edilemeyeceğini emreder. Kesinleşmemiş yargı kararları ya da iddialar üzerine gerçekleştirilen görevden alma işlemleri, masumiyet karinesinin ve uluslararası insan hakları normlarının bu arada Türkiye'nin tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin açık ihlali olduğundan gerçekte merkezi idare açısından bir suç karinesi oluşturur.
▶ Demokratik Meşruiyet. Her durumda, seçilmiş belediye başkanları halk iradesini temsil ettiklerinden, normlar hiyerarşisi bakımından belediye başkanını görevden almanın biçimsel koşullarının belirmiş olması halinde dahi merkezi idarenin seçimle gelen bir yöneticiyi yargı süreci tamamlanmadan görevden alması, onu seçenlerin haklarının ve seçmen iradesinin demokratik meşruiyetini çiğnemesi anlamına gelecektir.
▶ Geçici tedbirin cezalandırmaya dönüşmesi. Görevden uzaklaştırma işlemi, bir geçici idari bir tedbir çerçevelenmiş olsa da, görevden alınanın kişisel itibarının geri dönülmezce zedelenmesi ve hukuksal sürecin sonraki aşamalarını olumsuzca etkilenmesi sonucuna da yol açabilir.
▶ Alternatif Yaklaşımlar. Belediye Başkanı'nın kesinleşmiş bir yargı kararıyla da olsa mevcut mevzuat kapsamında görevinden alınmasını mümkün kılan koşulların oluşması halinde dahi, yerine o belediye başkanına karşı oy kullanmış olanlarca göreve getirilmiş bir hükümetin memurunun atanması, seçimde ortaya çıkan halk iradesinin zorla tersine çevrilmesi anlamına gelecektir. Demokratik teamül bu durumda görevlendirmenin belediye meclisi tarafından yapılması doğrultusundadır.
(AEK)