Panel düzenlemek, eyleme katılmak, basın açıklaması yapmak, yoksul mahallelerde sağlık taraması yapmak... Öğrenciler bu ve benzerleri faaliyetleri nedeniyle suçlanarak tutuklanıyor. Kimileri uzun süren tutukluluk döneminden sonra tahliye edilirken birçoğu hala tutuklu.
5 Aralık'ta tahliye edilen tıp öğrencileri de altı aylarını tutuklu geçirmek zorunda kaldı. bianet'e konuşan üç tıp öğrencisi cezaevindeki tecrit koşullarını, tutukluluğun eğitimlerine etkilerini ve içerdeki dayanışmayı anlatıyorlar.
Akelma: Sınavlara zamanında getirilmedim
Zülküf Akelma, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisiydi. Tutukluyken girdiği sınava geç götürülüp erken çıkarılmasını yargıya taşıdı, dava sürüyor.
"Üç saatlik bütünleme sınavında saat 17.00'de cezaevinde olmam gerekçesiyle sadece bir buçuk saat kalabildim."
Akelma, devamsızlık nedeniyle sınıfta kalmış göründüğünü, konuyu okul yönetimiyle görüştüğünü, bu hafta sonucu beklediğini söylüyor.
"F Tipi'nde üçer kişilik hücrelerde kaldık, birbirimizi bile çok az gördük, cezaevindeki diğer insanlarla karşılaşma imkanımız olmadı. Tecritten sonra topluma karışmak kolay değil, iletişim kurmakta zorlanıyorum.
"Tutuklanmamız en çok ailelerimizi etkiledi. Aileme çocuğunuz şunu yapmış diyenler olmuş ama tabi dayanışma içinde olanlar daha fazlaydı."
Akelma, aldıkları eğitim doğrultusunda yaptıkları çalışmalardan suçlandıklarını, çalışmaları sürdüreceeklerini söylüyor, dayanışma gösterenlere de teşekkür ediyor.
Demirer: Tecriti tecrübe ettik
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi Ahmet Demirer mezuniyetine üç hafta kala tutuklandı. Tutukluluk nedeniyle eksik kalan stajının tamamlayıp Şubatta ayında mezun olacak.
"Okul uzadığı için harcı yatırmamı istediler ama henüz netlleşmedi. Okulumu uzatmam tutukluluğum sebebiyleydi.
"Suçlu değilim. Hem öğrenci, hem toplum sorunlarına duyarlı olanı istemiyoruz anlayışı var. Başınızı eğin, okulunuzu okuyun; istedikleri bu. 'Haddiniz bilin' diyorlar yani. ''
Demirer kendilerine ne yapılmak istendiğinin farkında olmalarının ve bu koşullarda cezaevinde kalanların direnişinin ruh sağlıklarını korumalarına yardım ettiğini söylüyor.
"Dokuz kişi çıkılması gereken sohbetlere altı kişi çıkarıldık; 10 saate uzanabilen ortak etkinlikten üç saat faydalanabildik. Cezaevine girmeden önce tecrit ve insan sağlığı konusunda panel düzenleme fikrimiz vardı. Tecritin ne olduğunu tecrübeyle denemiş olduk."
Demirer, meramlarını anlatabildiklerini, çalıştıkları kurumların, arkadaşlarının gösterdiği dayanışmayla oluşturulan kamuoyu desteğinin kendilerine güç verdiğini anlatıyor.
Akan: Okulda tepkilerle karşılaşıyoruz
Perişan Akan, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi, final döneminde tutuklandı. Telefonla konuştuğumuz sırada Öğrenci İşleri'nden devamsızlıktan sınıfta kaldığını öğrendiğini, konuyu dekanla görüşeceğini söyledi.
Akan, tutukluyken sınavlara girmek için ring araçlarına toplam 800 lira ödemek zorunda kaldığı halde adliyeye giden arabalarla götürülmüş:
"Araçlarda uzun süre beklemek zorunda kaldım. Hiçbir sınava saatinde götürülmedim."
''Sınavlar için okula gittiğimizde çalışanları, güvenlik görevlileri ''teröristler geldi' diyorlardı. Okulda parmakla gösteriliyorum."
''Üç kişilik hücrede cezaevi çok dolu olduğu için dört kişi kaldık. Mutfağımsı bir yerde yatak vardı, orayı dönüşümlü olarak kullanıyorduk. Haftalık sohbetlerde idarenin belirlediği dokuz kişiyle görüştük, kendi istediklerimizle değil.
''Tutuklamalar öğrencilere gözdağı verme amaçlıydı. Biz kaldığımız yerden daha net, daha kararlı devam ediyoruz." (BK/HK)