Dershanelerin kapatılmasını öngören yasal çalışma nedeniyle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Gülen Cemaati arasındaki gerginliği Zaman Gazetesi'nin dün (14 Kasım) yaptığı "Eğitime Büyük Darbe" başlıklı manşetiyle saklanamaz hale geldi. Milli Eğitim Bakanlığı dün akşam saatlerinde haberi sert dille yalanladı. 15 Kasım günü Zaman, Bugün ve Vakit, Star, Yeni Şafak ve Sabah gazeteleri dershane tartışmasını ilk sayfalarında gördü.
Köşe yazarları ise dershane krizini "cemaat-AKP" gerginliği bağlamında tartıştı. Kimi böyle bir gerginliğin olmadığını öne sürerken, kimileri bu gerginliğin kime zarar verdiğini ele aldı. Bugün ayrıca Fetullah Gülen'in görüşlerini duyuran herkul.org sitesinde "391. Nağme: Eğitime Darbe Planı" başlıklı bir yazı ve ses kaydı paylaşıldı.
Gülen'in ses kaydının bulunduğu sunuş yazısı dershanelerin kapıtılması haberi "yüreğimize hançer gibi saplandı" söyleriyle tanımlandı ve bu taslağı ağır sözlerle eleştirdi:
"Her fırsatta “kardeş” olduğunu söyleyen, aynı safta yer tutan ve hizmet erlerinin yüzüne gülen bazı kimseler tarafından bir kısım planların yapıldığı ve uygulamaya konulacağı yazılıp çiziliyor" denilen sunuş yazısının altına konulan ses kaydında Gülen bu cümleyi şöyle açıkladı:
"60 ihtilalinden bu yana onu da gördük tokadını yedik, 70 darbesini gördük tekmesini yedik. 80 darbesini gördük onunda çiftesini yedik. Hepsinden bir şey yedik. Fakat tekme atan tokat atan çifte atanın şimdi hesapları görülüyor. Biz yapmadık onu, kader hüküm verdi ve kaderin o mevzuda figürü olarak kullandığı insanlar, onları öyle yaptılar. Bana dokunan bir yanı vardı, yaşlı başlı adamlar böyle orada hesap verince ciğerim yanıyor benim. Elimden bir imkan olsa ben onların hepsine serbestsiniz derim."
Gülerce: ‘Cemaat-hükümet’ gerilimi değil
Hüseyin Gülerce Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde dün gazetesinin manşeti olan “Eğitime Büyük Darbe” başlıklı haberle ilgili süren tartışmaları yorumladı.
Gülerce yazısının başlığını “Hükümet ne yapmak istiyor?” olarak belirlemişti ve temel olarak da dershaneleri “hedef alarak AKP’nin he yapmaya çalıştığını sorguluyordu.
Bunu yaparken dershane sistemini şöyle savunuyor Gülerce: “Çünkü eğitimdeki fırsat eşitsizliğini dershaneler önlüyor. Eğitim kalitesinin düşük olduğu varoşlardan, en ücra kasabalarından nice fakir öğrenci Türkiye’nin en iyi üniversitelerini dershaneler sayesinde kazandı. Bunun binlerce örneği var. Çünkü zeki, başarılı öğrencileri kontenjan olarak kayıt yapmak için dershaneler yarış ediyor.”
Gülerce bir süredir dershane sahipleri ile hükümet arasında süren gerginliği “Cemaat-AKP” gerginliği olarak yorumlanmasına da karşı çıkıyor: “Bu meselenin, ‘cemaat-hükümet’ gerilimi ile de bir alakası yoktur. Maalesef, dünkü manşetimizle ilgili olarak ‘gerilimde yeni perde’ diye yazanlar oldu. (…) Ama insaf edilsin, 3 bin 640 dershanenin büyük çoğunluğunun bu camia ile alakası yoktur.
“Hizmet insanlarının üzüldüğü, kırıldığı şudur. Dershanelerin kapatılmak istenmesiyle ilgili oluşan algı, koskoca bir camiayı hedefe koyuyor. Bu konuda ikna edici, rahatlatıcı bir çabanın hâlâ gösterilmemesi üzüntü ve kaygı vericidir. Duruş yanlıştır, üslup yanlıştır. Gönüllerin yaralanması karşısındaki suskunluk rencide edicidir. Dua edelim, Yeni Türkiye’yi inşa edeceğine inandığımız yönetici kadrolar, kendilerine ve ülkemize bir yanlış yapmasın…”
Korucu: Çok sayıda soru bankasına el konuldu
Yine Zaman Gazetesi’nden Bülent Korucu ise kapatılma hamlesinin hukuki kısmına dikkat çekti:
“Gelelim işin can damarına; dershaneler niye kapatılamaz? Hukuk kapatamazsınız diyor: çünkü kanunla suç olarak tanımlanmamış hiçbir eylemi işleyene ceza verilemez. Buna idare ve ekonomik cezalar da dâhildir. Birine matematik dersi vermek dünyanın hiçbir yerinde suç değil. Ekonomik ya da başka bir şekilde yaptırım uygulayamazsınız. Şöyle haberler mi okuyacağız: Yapılan baskında geometri dersinde kullanılan tebeşir, gönye ve çok sayıda soru bankasına el konuldu!”
Kübra: Cemaat-Ak Parti çatışması
İnternetHaber sitesinden Hatice Kübra ise yaşananların cemaat – AKP arasında “çatışma” olarak yorumladı. Ancak bu arada olanın “vatandaşa ve öğrencilere” olduğunu yazdı:
“Perde arkasında bazı konularda yaşanan çatışmalar vitrine dershanelerin kapatılması olarak konuyor. Olan da vatandaşa oluyor.
“Vatandaşın cemaat-AK Parti çatışmasını düşünecek hali mi var? Onun derdi; ‘çocuğunu bu yarıştan nasıl olacak da galip çıkaracak?’
AK Parti-cemaat kavgasında bir kurban verilmesi gerekiyordu bu da dershaneler olacak böyle giderse. Yalnız kaş yapayım derken göz çıkartmanın kimseye faydası olmayacak.
AK Parti bu kavgadan galip çıkayım derken kurban ettiğinin ‘çocuklar’ olduğunu görmüyor mu?”
Gökalp: Matematik, Türkçe dersleri boş, dershane de yok!
Yeni Şafak Gazetesi’nden Mehmet Ziya Gökalp ise tartışmaya ailelerin ekonomik durumları açısından ve eğitimde bölgesel eşitsizlikten baktı:
“Hayatları boyunca ancak on ikinci sınıfta çocuklarını dershaneye gönderebilecek parayı bir araya getirebilen ebeveynlerin, çocuklarının elinden bu imkânın alınması, meydanın özel okulda okuyanlara bırakılmasıdır. Bunun da adil bir sonuç olduğunu kim söyleyebilir?
“Şimdi, Bitlis'te bir ebeveyn olduğunuzu ve oğlunuzun matematik, Türkçe vs dersleri boş geçerek üniversite imtihanına gireceğini düşünün. Dershane de yok.”
Köse: Politik infaz
Vakit Gazetesi’nden Faruk Köse ise bu kavga sona ersin temalı bir yazı yazdı:
“Gülen Cemaatine kızabilir, eleştirebilir, kimi çalışmalarını tasvip etmeyebilirsin. Nitekim bendeniz de bu köşede, Gülen Cemaatinin yanlış ya da hatalı gördüğüm bazı çalışmalarını, tutumlarını eleştirmişimdir. Ama bunu sadece ‘müslümanın müslümana karşı uyarı vazifesi’ niyetiyle yaptım. Hükümet de eleştirir, onamayabilir. Ama bunu, herkesi ilgilendiren temel meselelerden biri olan ‘eğitim sistemindeki yetersizlikler’i takviye eden, aksaklıkları onaran dershaneleri kapatmaya gerekçe yapamazsın. Yaparsan, tekrarlıyorum, bu ‘politik infaz’dan başka bir anlam taşımaz.” (HK)