*Haberin içindeki fotoğraf: Artı Gerçek, Manset Fotoğrafları: Pirha ve sosyal medya
"Geçmişiyle yüzleşmeyen, geçmişin karanlık tablosunu tutup Meclis'e taşıyan insanların parlamentoda olması bizim irademizi engellememeli. Onlar, bizim açımızdan hükümsüz gibiler. Varlıkları parlamentoyu da zedeledi. Türkiye toplumuna yazık. Çok üzgünüm fakat mücadelem sürecek..."
Kasım 1992’de Hizbullah’ın katlettiği gazeteci Namık Tarancı’nın eşi ve mücadele arkadaşı Derman Tarancı, seçim sonucuna böyle tepki gösteriyor. Çünkü HÜDA-PAR'lı 4 milletvekili Meclis'e girdi.
Emek Partisinin Yeşil Sol Parti listelerinden Mersin milletvekili adayı olan ve seçilemeyen Tarancı'nın karşısında yarışan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç de Meclis'e girenler arasında.
TIKLAYIN - Namık Tarancı Cinayeti
“Gözüm üzerlerinde olacak”
bianet’e konuşan Tarancı, “Yüzleşmeleri gerekirken Meclis’teler. Ben bunu kabul edemiyorum. Sadece ben değil, benim gibi 17 bin faili meçhulün yakını var. Çok üzgünüm fakat tabi ki bu insanlarla mücadele etmeye devam edeceğim” diyor.
Tarancı, duygularını şöyle anlatıyor:
“Emek Partisi'nin üyesi ve Mersin il Başkanı olarak Yeşil Sol’dan milletvekili adayıydım. Seçilemedim. Seçilememekten ziyade bu insanların seçilmesi beni incitiyor. Hüda Par'ın adayı ile aynı ilden aday olmak bile acıtıyor.”
“Bıraktığı karanlık izler unutulmadı”
“Sonuçta evet seçildi ve parlamentoya gitti. Oradaki tutumu da değişmeyecek diye düşünüyorum. İktidarda olması, milletvekili olması gerçekten üzüyor. Çünkü o Hizbullah'tan gelme yani Hada-Par dedin mi, benim aklım Hizbullah'a gidiyor.”
“Hizbullah'ın da Diyarbakır'daki 1990’larda yaptıkları katliamlar, faili meçhul cinayetler daha doğrusu orada bıraktığı iz, sonra Mersin'de bıraktığı iz domuz bağı. Unutulmadı. Bıraktıkları karanlık izler unutulmadı, unutulmaz…”
“Yerleri Meclis olmamalıydı”
“Meclisteler fakar bu insanların ne kadar bu topluma faydalı olacakları konusunda bir soru işareti taşıyorum. Gerçekten üzücü bir şey. İstemem böyle birlerin milletvekili olması. Çünkü ben milletvekili derken toplumun özgürlüğü, toplumun refahını savunan insanların orada olmasını isterim. Bunların yeri Meclis olmamalıydı.”
“Benim güvendiğim ya da bu toplumun güvendiği insanların o toplumun net bir şekilde demokrasi özlemini giderecek vekillerin olması gerekirdi. “Böyle şaibeli insanlara elbette güvenmiyoruz.Ama sonuçta da kim getirdi bunları? Bir iktidar partisi. Yani iktidar partisinin bu tutumunda kınıyorum. Hüda-Par'ın da dört milletvekili olması hem kadınlar açısından çok üzücü hem benim açımdan çok üzücü.”
“Mücadelemiz sürecek”
"HÜDA-PAR'lıların Meclis'te olmalarının kendisini nasıl etkilediği? sorumuzu da yanıtlayan Tarancı, şu noktalara değiniyor:
“Bizim mücadelemiz burada kalmayacak, çünkü seçimle bağlantılı değil bizim mücadelemiz.
“Bizi yine mücadelemize devam edeceğiz. Yine alanlarda bunların teşhirini yapacağız. Bunları izleyeceğiz orada. İzleyip bunu da bütün topluma anlatmaya çalışacağız. Böyle mücadelemize devam edeceğiz. Özellikle kadınlara yönelik bakış açılarını teşhirini yapacağız.”
“Geçmişiyle yüzleşmeyen geçmişin karanlık tablosunu tutup oraya taşıyan insanların parlamento olması bizim
irademizi engellememeli. Onlar benim için ve bizim açımızdan hükümsüz gibiler. Varlıkları parlamentoyu da zedeledi. Türkiye toplumuna yazık diye düşünüyorum.”
“Bunların yaptıkları ile yüzleşmeleri, kendi karanlıkları ile yüzleşmeleri gerekiyordu. Fakat parlamentodalar. Bu topluma yakışmıyor. Sadece ben değil aslında. Benim gibi en az on yedi bin faili meçhul var bu ülkede.
"İşkencelerini hepimiz çok iyi biliyoruz"
"Öncelikle hesaplaşmaları gerekiyordu. Yüzleşmeleri gerekiyordu bu toplumda. Ama bakıyoruz bir de üste çıkıp parlamentoda bizi temsil edecekler. Böyle şey olur mu ? Yani parlamentonun hükümlülüğü ortadan kalmış oluyor. Ben şaibeli parlamenter istemem. Ben onun çıkardığı yasalara ne kadar güvenebilirim? Bu halka ne kadar zarar verdi? Özellikle Güneydoğu'daki halka ne kadar zarar verdi? Yani Batı'da da domuz bağı, işkence. Biz hepimiz bunu çok yakından biliyoruz."
"Çok uzağımızda bir yer değil şey değil, süreç değil. Şimdi gel parlamentoda ben senin adına yasa çıkarıyorum. Ben senin adına el kaldırıyorum indiriyorum. Yani bunu kabul etmek mümkün değil. Ben bundan sonra parlamentoya da güvenmeyeceğim. Ben onları milletvekili olarak görmem. Yani benim için yok hükmündedir bunlar…”
“Bu ülkeye yazık. Gerçekten bu ülkeye yazık. Biz ülkemizi çok seviyorum. Ülkemi toplumunu çok seviyorum. Demokrasiyi çok seviyorum. Özgürlüğü çok seviyorum. Şiddetten uzak, işkenceden uzak bir şeffaf bir demokrasi istiyorum. Ama böyle insanların parlamentoda olması ne kadar güvenilir? Yani benim için yok hükmünde.”
Derman Tarancı hakkında
1991 yılında Diyarbakır Gerçek Dergisi’nde bir süre görev yaptı. 1992 yılında eşi Namık Tarancı’nın katledilmesinden sonra Mersin’e yerleşti. Mersin İHD yöneticiliği yaptı.
Emek Partisi’nin kurulması ile yöneticilik ve il başkanlığı görevlerinde bulundu. 2014 yılında Dersim İl Genel Meclis Üyeliğine Emek Partisi tarafından gösterilip, seçim sonrası 5 yıl Dersim İl Encümenliği görevinde bulundu. 2019 yılından beri Emek Partisi il yöneticiliği yapıyor. Tarancı bir çocuk annesidir.
(EMK)